İbiza’daki son günlerimdi. Birkaç hafta sonra sezon bitecek ben de evime dönecektim. Aylak yaşamak, nerde akşam orda sabah yapmak hoşuma gidiyordu bu günlerde. Belki bazı şeyleri unutmamı kolaylaştırırdı. Buradan sonra sırada askerlik vardı. Ciddiyetin yeri orasıydı. Eğer askerliği bu hayattan sonra delirmeden bitirebilirsem bana karada ölüm yok diye düşünürdüm hep.Para harcayan, tatil yapan, çılgınca eğlenen, sapıtan, dağıtan, sevişen insanları seyretmek hoşuma gidiyordu. Tatil bitip de evlerine dönünce nasıl olsa yeterince bunalım yaşayacaklardı bu kapital dünyasında. Böyle davranmaları bana hep normal gelirdi o yüzden. Gündüzleri plajda, şezlongları düzeltir, şemsiyeleri açar, tatilcilere tuvaletlerin ve duşların yerlerini gösterir, geceleri de Cafe del Mar da ne iş olsa yaparım modunda çalışır, pesetalardan oluşan bahşişleri ve ücretleri de harcamamayı tercih ederdim.
Mahallede bir kıza deliler gibi tutulmuştum, bütün gün evden dışarı çıkmaz balkonda oturur O’nu seyrederdim, O da beni tabi. uzun süre bakıştıktan sonra tanışabilmiş, beraber bazı şeyler paylaşabilmiş, fırtınalı birbuçuk yıl geçirmiş sonra da kopmuştuk. İbiza’ya gelmemdeki sebep onu tamamen unutabilmekti. Çılgın eğlenceler, özgür insanlar arasında ben de biraz dağıtıp unutabilirdim belki. Bir tanıdık sayesinde bulduğum bu iş ile hem orada staj yaparım değişik insanlar tanırım hem de eğlenirim diye düşünmüş olmalıyım ki, pasaportumu vizemi ve bir ufak çanta eşyamı hazırlayıp İzmir’den ayrılmıştım. Geceleri gerek barda gerek mutfakta bardakları yıkar, masalar arasında dolanıp fazlalıkları toplar, yada kim sıkıştıysa yardımına koşar kısaca her işi yapardım. Plajdaki işi daha sonra gündüzlerim boş kalmasın diye bulmuştum. Bu yorucu işler bana tüm gece dinlediğim chillout ve ambient müzikler ile çok da zevkli gelirdi aslında, yorulduğumun farkına bile varmazdım.
Bazı geceler el ayak çekilince Annie Lenox dinleyerek birkaç bardak buz gibi votka içer, sonra da yatar uyurdum. On gündür en nihayet biriyle beraberdim, ikimiz için de sıra dışı bir on gündü. O gece yine Annie Lenox dinliyor, yine votka limon içiyorduk. Sabaha kadar burada kalmak istemiştik. Deniz kokusu ve gece ile güneşin doğuşuna kadar öpüşerek, koklaşarak sabahı etmiş, beraberliğimizin son gününde aşırı bir romantiklik yaşamıştık. Burada geçirdiğim dört ay boyunca uzun süreli beraber olduğum tek kişiydi. Almanya’dan iki haftalığına gelmişti, ama ben ancak geldiğinin dördüncü gününde O’nu farkedebilmiştim. Sabah olunca votkanın da tesiriyle mideler kazınmaya başlamış, mutfağa girerek beraber yaptığımız omleti üç dakkada mideye indirmiş, katıla katıla gülmüş, sonrada kumsalda elele hiç konuşmadan kaldığı otele varıncaya kadar yürümüştük.Sevişme öncesi malzemeler: votka, yeşil limon, buz, nane yaprağı, bardak, Annie Lenox, deniz kokusu, kadın, erkek, aşk, I saved the world today,Sevişme sonrası malzemeler : yumurta, tereyağ, teflon tava, peynir, domates, ekmek, tabak, kadın, erkek, Miracle of love, kumsal, deniz kokusu, sabah serinliği, kadın, erkek, aşk, ayrılık, sweet dreams
yorumlar
votka -ayrilik ikilisi pek yakisirlar birbirlerine lakin, omlet bilmem, gaz yapiyor bende (:sade-hafif 1 kahvalti daha guzel olur d:
Ibiza’da benzer işler olursa beni de haberdar eder misiniz?
votka içmek ister gönül,gerisi bahane 🙂
ben bir martini tutkunuyum ama limon değil , çift zeytinle…martini’ deki VOTKA-CİN birleşimine bayılıyorum ama vermut daha çok olmayacak…eşim, bu canım ülkemizde o yeşil limon (MİSKET LİMONU) olmadığı için deliriyor!nasıl olur da bir akdeniz ülkesinde, bu kadar cins turunçgil varken bu ülkeye getirilmiyor, yetişebilir yani diyor…özellikle bu konuda bacardi-cola içtiği zaman söyleniyor:)ayy kopanisti!tropikal tatile kesin gideceğiz bu kış tekrar! hatırlattığın için sağol, içim açıldı
makaleci yeşil limonu migros lardan temin edebilirsin,adamcazi delirtme yahu.:)biz oradan aliyoruz
antalya’ da yok, yok yok!:(
hımm,arayanlar şişli-migros da var.esasen antalyada olmasi gerek o zerzevatin yahu tamda o yorenin bitkisi.olmadi biz sana alir kargolariz makaleci ,sizde keyifle yudumlarsiniz içkinizi
çok teşekkürler:)kriz geldiğinde istanbul’ daki arkadaşlardan bu şekilde temin ediyoruz biz de:)isyan dediğin gibi bu coğrafyada olmaması,teşekkürler yine de:)
efendim vakti zamanında Kemer böyle otel & tatilköyü cenneti değilken, tamamiyle portakal, mandalin, bergamut, yeşil limon, turunç, yeşil mandalin bahçeleri ile kaplıydı sokakları mis gibi turunçgil kokardı dı…….patlıcanı da çok meşhurdu, kemer patlıcanı diye has bir patlıcanı vardı, bugün Antalya daki Birol Reçelleri’nde bu ürünlerin reçellerini satın almak mümkündür ama, tazelerini, dalındakilerini, de ister gönülheyyy gidi günler heyyyy,
evet kopanisti,haklısın belki eskiden belki bir 50 yıl önce:)bizim yeşil limondan vardı, bilemiyorumama bildiğim şu an turunçgil cennetinde arayış bu noktada…ve evet…kemer, tekirova finike hattı antalya’ nın turunçgil üretimi bakımından en yoğun bölge…sizin izmir’ de harika değil mi, ege yani, zeytin , asma, limon vs…cennet bu memleketler aslında:)
martiniyi roma’da tam da mussolini sarayının iki sokak ötesinde içeceksin abi, güven bana..yauu
martini içmek için oralara gidemem 🙂 özel jet im yok .
martini uazk olsun yahiu banabir kere ictim ertesi sabah viral bir virus kaptim; o gun bugun dur agzima surmem10 gun hastane de kalmistim, kabus gibi valla
sevgili makaleci kemer de tansaşta aradığın limonlardan bulabilirsin:)
Votka, Hamlet ve aşk, ılık. Saate baktığımda yeni fark ettim, 2017′ ye 10 sonbahar kalmış. Kusura bakmayın uyandırdıysam…
Son zamanlarda yazdığın yazıları okuyorumda Kopanisticik sen geçmişe özlem mi duyuyorsun? Bana da olur bazen, film şeridi gibi geçti derler ama genelde bana öyle olmuyor daha çok bir rüya gibi görüyorum geçmişi, bazen oynuyorum orasıyla burasıyla kendime göre senaryolar yapıyorum, öyle olsaydı böyle olurdu diye. Sabah sabah çenem düştü ama sevdim yazıların, özellikle malzemeleri:)Burda ahkam kesmek için gerekli malzemeler (kişiye göre değişebilir, bana gerekli olanlar) Pc, yazmak için istek, söyleyecek birşeyinin olması yada olmaması:)) Hıı unutmadan net bağlantının hızlı olması yoksa boşuna ahkam yazıyorsun error veriyor, yazasın gelmiyor bir daha …
Kendimi pek bir Japonyalı Hasan gibi gördüm : )
linet, malzeme önemlidir, bir sürü seçenek içinde seçeçeğin malzeme ile ya olur ya olmaz, ya lezzet alırsın ya alamazsın, ,sevişmek de öyle birşey, votka limon ile omletin arasında
Malzeme önemli ama, aynı malzemeyi kullanıp da aynı lezzeti yakalayamıyorsun bazen, asıl önemli olan istek..Yemek yaparken istekle yaparsam çok güzel oluyor ama baştan savma yaptığımda ehh idare eder oluyor:)
işte fark da orada zaten, herşey yapana bağlı, aşk işte…
ne biri ask mi dedi ????o ne yahu ???? hahahahah:-)))) kopanisti ne ölcüde koycagiz omlete ha birde migrosta neyim satiliyrmu yaww yorma beni ibizziya kadar simdi heheheheh:-))))
hocam sevişme öncesi malzemeler listesi vermişsin.. migrostanmı alıcaz ?
reklam yapma sahinden 🙂 fırça yersin şimdi birinden,hem o holdinge kılım hayatta mal almam onlardan.zez sen de mi migros ? kılım kardeşim oraya girmem kapısından içeri,
evet yahuu canim benim burdaki migrosun sahipleri ayni degil ..zaten isminide burdan caldi o holdinggggggggg…tama hangi pazarda yada balikcida yada carsida onu de sen…..pilisssssssssssss.:-)))))))))
birgün izmirden çeşmeye gidersen , eski yoldan git, manzara kahvesinde çok güzel yaparlar, yada sahanda sucuklu yumurta isteğe göre yanında kekikli zeytin, üzerine sızma zeytinyağ boca edilmiş domat, hıyar ve biber, köy ekmeği ve çay, sonra çeşme’de deniz, akşam beachbar, gece aşk, oldu mu? :))
yaw bende bilmedigim bir ölcü vereceksin sanmistim …heyecanla bekliyordum…ben bunlari biiliyorummmmmmmmmmmmmmmm.-(((((((((((((
senin bilmediğin ölçüyü ben nereden bileyim zezim, bu mümkün mü? güldürme beni allasenmigros out, bakkal amca in
calm daaaaaaaaaawnnnnnnnnnnnnnnnn kopanisti cumartesine az kaldi:-)))))))
sevgili results:)çok teşekkür ederim, kemere bir uğrayalım:)
işe yaradı mı peki?
o mahalledeki deli gibi tutulduğunuz kızı unutturdu mu size?
iyi gider…
evet tabii mümkündür.neden olmasın.e olabilir tabee…eeeeeee daha daha nasılsınız.hamdolsun iyiym siz? ee idare eder…ne olsun iş güç gevezelik uğraş dur…ee tabee sizinde işiniz zor…
ana! bu yazıyı nerden buldun ?
şuracıkta duruyordu…
ya bu küks içinde LCD ekranım var ama oparlör yok, evde dinleyecez artık gönderdiğin dontsıpiki
hadi bakalım bu lüks içinde operlörünün olmamasıda enteresan hani…ee soruma cevap alamadım????
dont sipikkkdont tel mi kouıs yu hört
yok yaa olmadı o iş, eskiyince gözden düştü
haa unuttunuz demek…lanet tüketici toplumun lanet parçalarıyız sanırım…
lânet olsun
evde dinlersiniz konuyla alakalı!
tamam gidiyom eve seyretmeye & dinlemeye
bi de bunlar var.bu akşamlık ödevimiz bu kadar.