Vakfıkebir ekmeği olarak bilinen yüzlerce yıl öncesinden gelen eşsiz bir ekmektir.,Kokusu bayatlamama özelliğiyle insana ekmek yediğini hatırlatan, taşfırın ekmeği.Ünlü Vakfıkebir Ekmeği bugünkü şekline 1897 kavuşmuşKaradenizlilerin yayla kültürünün bir parçası olarak, bir kaç gün süren yolculuklar için yapılmaya başlanmış bu ekmek çeşidi.Ülkenin her tarafında pişirilmesine ragmen gerçeginin yapılmasına ender rastlanan Vakfıkebir ekmeği,taş fırında odun ateşi (meşe,gürgen,kızılağaç)eşliginde pişirilir. Ekmeğin piştigi fırın taşı kara fırın taşı adını taşır ve genellikle Bayburt’ta üretilir. Ekmeğim mayası ise yine Trabzon ekmeği adı altında üretim yapan fırınların kullandıgı gibi normal maya değil ,eşki mayadır, hamurundaki su ise kireçsiz olmalıdır.

Bazı kişilerin damak zevkine hitap etmeyebilir bu canım ekmek, sertlik derecesi ya da kokusu nedeniyle sevilmedigi olur ancak bir dilimiyle bile insanın karını doyurur.(Marie Antoinette Vakfıkebir ekmeğini belli ki tatmamış )Ağırlıgı 2,75 kilogram bu ekmeği doya doya tatmak isteyenler agustos ayının ilk haftası geleneksel Vakfıkebir Ekmeği Festivali‘nde yer alabilirler.Kocaman ekmekler arasında eşsiz bir yolculuk için gitmeye değer. Aslında bu ekmeğin meraklıları sadece Türkler değil, Trabzon’a yolu düşen Kore, Almanya ve Japonya vatandaşları bu ekmeklerden muhakkak alıp götürüyorlar.Trabzonlu fırıncılar bu ülkelerden ,fırın açma teklifi aldıklarını belirtiyorlar.Dolayısıyla 200 yüzyıllık bu ekmek artık ülkemiz dışında da ün kazandı. Bu ekmeği pişirecek fırıncı ustaları özel olarak halk eğitim merkezlerinde yetiştiriliyor.Bilmem yedinmi ondan, gevrek vakfıkebir ekmeği,Gönül o kadarda isterki onu, soframızda görmeyi…(Ramazan Kocapınar )