bildirgec.org

ekmek hakkında tüm yazılar

ÇORBA TIKIRTISI

super hero | 16 February 2011 11:27

Pek çorba içmem ben. Yok, öyle, “Onu sevmem, bunu sevmem.” diyen tiplerden değilimdir. Hatta maşallah, iştahlıyımdır. Önüme konursa ses etmem. Hele bir de, bizim evin iç ve dış işlerinden doğrudan sorumlu maliye bakanı ve aynı zamanda doğal başbakanı “Bugün yemekte çorba var.” derse, hayatta itiraz etmem.

Şimdi, doğruya doğru, şöyle nefis bir domates çorbası olsa, dumanı tütse, üzerine biraz da kaşar rendelense… buna kim itiraz eder? Ama biri soracak olsa, “İster misin?” dese, “İstemem.” derim.

Nedir peki işin aslı?

Hani bazı insanlar vardır, “Ağzı kalay kaplı mübarek.” derler. Suyu daha yeni kaynamış çayı bir dilişte içerler; önlerine kaynar kaynar konan çorbayı afiyetle içerler… İşte ben o insanlardan değilim. Sıcak sıcak içemem hiçbir şeyi; yaz olsun, kış olsun.

İŞ GÜÇ YOKSA NE YAPILIR-2, a bendi

takyon | 03 February 2011 14:13

“Hat hala açıksa internette ava çıkılır?”
Ne avı olduğu zevke, renge, cinse, hayat amacına bağlı olarak değişkenlik gösterir.
Sabah şiş gözlerle kalktım yine; altı aydır olduğu gibi. Daha kaç altı ayımın böyle geçeceğini düşünerek rutin endişelerimi yaşadım. Görünmez “yaşanacaklar listesi”nin hangi maddesindeydim kimbilir…Ne listesi mi? Alış veriş listesi gibi bir şey; hani anneniz elinize tutuşturur ya. Tek farkı bu listenin görünmez oluşu ve görünmez amcalar tarafından “bak hayattan alacakların bunlar” diye not düşülmüş olması. Yok canım henüz sıyırmadım.
“Oku da meslek sahibi ol, elin ekmek tutsun, yarın öbür gün kocadan silleyi yersen kendi ayakların üstünde durursun” şeklinde gazı alan her genç kız gibi, bir hevesle okudum ben de. O zamanlar meğer geçiş dönemiymiş, şimdi anlıyorum.

Mutluluğu Ürkütmemek

mavilikler | 30 January 2011 14:28

Mutluluğa da aynen böyle yapacağım. Güvercinlere ekmek verirken yaptığım gibi…

Ürkütmemek için hiç igilenmiyormuş görüneceğim. Yoksa o da uçup gider onlar gibi.

Bugün bu kararıma uyarak hemen harekete geçtim ve dışarıya çıkmadan önce, ilk kez kendime sormadım nasıl bir gün olacağını. Şu köşeyi dönünce her şeyle karşılaşmaya hazırdım.

Beklenti olmayınca, inanılmaz bir uyum baş gösteriyor içinle çevren arasında. Zihnindeki resimle kıyaslayıp durmuyorsun gördüklerini. Bu yüzden de hayal kırıklığı denen şey bir anda çıkıp gidiyor yaşamından.

Ekmek yiyen var mı?

witamin | 06 September 2010 17:00

2 bütün pide ve bir o kadar da dilimli ekmek!” dedi hışımla içeri giren anneannem.Kızgınlığından cümleyi tamamlayamadı.
“Ne oldu hayrola?” dedim.Anlattı.Zaten ben sormasaydım da anlatacaktı.
Evdeki kullanılmış kağıtları az ilerdeki kağıt çöpüne atmaya gitmişti.Dün akşam evinde 10-15 arkadaşına iftar yemeği veren komşumuzun oğlunu elinde poşet ,poşetin içinde ekmeklerle görmüş.Ne yapacağını sorunca ,gittiği istikametten de anladığı üzere , çöpün yanına koyacağı cevabını almış.Yani “çöpe atacağım” ın masum hali.O an bişey diyememiş yaşadığı şokla.Kadıncağız dönmüş gelmiş bir telaş,bir sinir.”Ah napsam şimdi ?” dedi durdu gün boyu.
Aynı şoku ben de ev arkadaşım sandviç yapmak için kestiği ekmeğin içini çıkarıp gözlerimin önünde çöpe attığında yaşamıştım.”N’oluyo!” deyip atmıştım elimi çöpün içine bir hamleyle alıvermiştim ekmeği.Allahtan ki çöp diye tanımladığımız nesne kova değil de temiz poşet,ekmek de o poşete atılan ilk çöptü de kurtarabilmiştim.Hanımdan aldığım cevapsa” ben sevmiyorum ekmeğin içini” gibi düzmantık bir savunmaydı tabi ki.
Şimdi sesleniyorum ey hafif sakinleri ve sakin olmayanları.Özellikle de ekmek atanlara sesleniyorum :
Ekmek atılmaz!Olur da küflenir o zaman atarsınız.Ama ekmek küflendirilmez de.Ekmek küflenmeden bir çaresine bakılır.Zira onu bulamayanlar bir hayli fazla dünya üzerinde.

Yapılan israfın boyutu işte burada ortada:

ekmek kızartma yazıcısı

witamin | 06 April 2010 10:06

Bir yazıcı gibi tasarlanmış bu ekmek kızartma makinesi bilgisayar tutkunlarının evlerinde bulunmasını isteyecekleri bir tasarım harikası. Yukarıdan ekmeğinizi koyuyorsunuz aşağıdan kızarmış olarak düşüyor. Diğer bir deyişle ekmek yazıcısı. Berner tasarım ödüllerinde ikincilik almış.

kaynak
2

3

HER 5 SANİYEDE 1 ÇOCUK AÇLIKTAN ÖLÜYOR

A D A L I | 22 January 2010 10:58

Geçenlerde bir arkadaşıma gitmiştim. Yemek sonrası kalan ekmekleri çöpe atmaya kalkışınca dehşet içinde buna karşı çıktım. Ve ona o attığı ekmeğe ne kadar muhtaç olan insanların olduğunu uzun uzun anlattım. Bayat ekmekleri denize (balıklara) atması veya ıslayıp kedi, köpek, kuş vs. hayvanlara vermesini veya mutfağında değerlendirmesini önerdim. Beni anladı veya başından savdı bilemiyorum.

Bazen açlığı sadece Afrika’ya has kötü bir kader olarak düşünenlere şunu söyleyebilirim ki ülkemizdeki aç insanların sayısıda hiç küçümsenecek bir sayı değil!.

Sonuç itibariyle; tabağına yemekleri doldurupta yiyemeyip, bayatladı diye ekmekleri çöpe atan, iki gün üstüste aynı yemeği yedi diye olay çıkartan, lüks lokantalarda 100 gr. ete dünyanın parasını saçan ve yine kıyafete dünyanın parasını verip bir gün giyipte kenara atan, sürekli daha fazlasını isteyen şükretmekten uzak insanlar olmayalım, olmayalım ki insanlığımız ölmesin.

NEFESİ TÜRKÜ KOKAN YARİM

kahvekokusu | 05 November 2009 14:34

Biri vardı… Uzak dağ köylerinin serinletici poyrazıydı nefesi… Başım her derde düştüğünde derdin derdimdir, demesini sevdim.
İğde ve çam ağaçlarının rayihası dolarken havaya, ben onun kokusunu duyardım kaç kilometre öteden…

Gözleri gözlerime değdiğinde ruhum muydu eriyen? Ben O’nda eriyip O’nunla birleşmeyi sevdim…
Korkmazdım O yanımdayken engebelerden, uçurumlardan, derin mavilerden…
Aşkıyla hemhal olmuş kalbime güveni de sunmasını sevdim…

büyüklerin karneli günleri

nazokiraze | 20 October 2009 14:36

24 şubat 1941 yılında Ticaret Bakanlıgı’na bağlı bir birim kurulur, bu birimin adı “İaşe Müsteşarlığı” dır, müsteşarlığın görevi ise ülkenin iaşe düzenini yönetmek yani yeme,içme düzenini.O dönem Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği , Nazi Almanyası tarafından işgal ediliyordu.

Pearl Harbor baskını olarak tarihe geçen olayın oldugu aralık ayı içerisinde dünyanın çeşitli ülkelerinde bir hareketlilik vardı. İtalya ve Almanya Amerika’ya savaş ilan etmiş ortalık kırılıyordu. İşte o aralık ayında Türkiye’de halk yeni kararla tanışacaktı: ekmeğin “karne” ile dağıtılmasıkararı.

Bu alınan kararın uygulanması ocak ayını buldu.Aile reislerinin beyanlarına göre her bireye bir ekmek karnesi verildi ve Buğday Koruma Vergisi kaldırıldı ve böylece İstanbul dolaylarında yetişen bugday,yulaf ve arpaya devlet tarafından el konuldu.

Birkaç gündür ekmeğin vesikaya bağlanacagı söylenir fakat bir sabah uyanınca ekmegin karneye bağlandıgını gören halk inanılmaz şaşkındır. (önce İstanbul sonra Ankara ve İzmir)

Kabartıyoruz…

hobim | 01 October 2009 10:36

“Abartmıyoruz kabartıyoruz” sloganıyla yola çıkan
yuva maya, güzel ve hareketli bir site hazırlamış.

Bu sitede neler mi var; hediyeli kampanyalar, eğlenceli
oyunlar,
video tarifler. Ayrıca yuva club üyesi olarak bir takım avantajlar elde edebiliyorsunuz.

hayat böceği 6 -bahara doğru

taha3045 | 16 July 2009 09:47

Bahar’a az kala( Alanya civarında sezonun açılmasının yaklaşmasından bahsediyor, yoksa aynı dönem henüz pek çok yerde kış yaşanıyor) Alanya yollarında kapatılmış bekçisiz bungalowlara girip yatıldı, ayaküstü sevişildi, banyo yapılmadan oradan oraya gidildi.

Birkaç sene önve Tuncay’ın komilik yaptıgı restaurantın aşçısına rastladılar ne güzel bu gece takılacak yer bulunmuştu. Akşam olunca aşçı ve garsonların kış bitene kadar memleketlerine gitmek yerine kalmayı tercih ettikleri barakada soba sıcacık yanıyor, kapının önünde mangalda köfteler pişiyordu, böcek aylardır yarı aç yarı tok geçen hamileliğinin ilk aylarında böylesi bir ziyafete hayır diyemezdi, bu kalabalıkta tek kadın hatta genç kız oldugunu (henüz 16 sındaydı) bile umursamıyordu, zaten yanında dolaşan karnındaki bebeğin babasının onu sakınmak ve korumak namına hiç bir çekincesi de yoktu, küçük kadın günü kurtarmaya bakar olmuştu. Tıka basa yiyip barakada herkes buldugu yere uzandı, genç kadın zaferin omuzuna uzandı ve uyuyakaldı, rüyasında oradaki adamların Zafer’i öldürüp kendisine saldırdıgını gördü ve sıçrayarak uyandı.