Uzun yolculukları özledim. Hiç binmedim ama yataklı bir tren mesela. Yanında sevdiğin biri. Şehirlerden konup göçerken vagonlar, cama düşen manzarayı izlemek isterdim yaslanıp bir omza. En güzeli baba-kız yolculuğu olurdu belki… Issız bir dağ kasabasında mola verdiğinde tren, istasyon önünde hatıra fotoğrafı çektirirdik. Hiç öyle bir resmimiz olmadı babamla…Alıp başımı gitmek istediğinde canım, aklıma hep otogarlar gelir. Ani bir kararla o an ilk kalkan otobüs nereye giderse oraya gitmek… Issızlığı izlemek otobüs koltuğunda. Yanında oturan yabancıyla dost oluvermek bir anda. Uzattığı sigara böreğine mukabil bisküvi ikram etmek. Hatta adın ne? Yaşın kaç? Sorularına uyduruk yanıtlar vermek ve kendini kendine uydurmak söylediğin yalanlarla. Ama en güzeli annemle olurdu bu otobüs yolculuğunun. Uykuya daldığımda düşen başımı alırdı göğsüne. Hırkasıyla örterdi üstümü. Sokulurdum kokusuna sımsıcak bir battaniye gibi sarardı şefkate acıkan bedenimi…Uzun yolculukları özledim. O kadar uzun ki gitmekten yorulsun bedenim. Mavi dalgalar üstüne uzanmalı belki yolculuğum; bir kıtadan bir başka kıtaya… Sütliman bir deniz, gece, yakamoz ve yalnız ben…
Ya da sen ol yanımda sevdiğim. Ben kullanayım arabayı. Sen tatlı ve huzurlu bir uykuya dal. Gelince haber veririm. Güneş düşsün gözlerinin tam üstüne. Alnında ter damlacıkları olsun. Elimle sileyim. Soğuk suların aktığı çeşmelerden su içelim avucumuzla. Ya da uyuma hiç, gelincik tarlalarını izleyelim. Annesinin yanında paytak paytak gezen ördek yavrularını sevelim dere kenarlarında. Ay çiçeği tarlalarında selam verelim güneşe. En sevdiğimiz şarkıları dinleyip sigaranın dumanını üfleyelim geçtiğimiz yolların soluğuna. Yeşilin en sevdiğim tonunu göstereyim sana, mavinin en berrak salınışını… Anılarını anlat, çocukluğunu, gülüşelim… Yemek yiyelim mesela alabalık çiftliklerinde… Sonra dağ esintisinde bir demli çaya dönüşsün yorgunlumuz. Şeker atıp karıştıralım kendimizi birbirimize…Uzun yolculukları özledim. Başımı alıp gidesim var bu günlerde…
yorumlar
insanın yanında sevdiği olduktan sonra tüm yolculuklar güzeldir ve evet insan yolculuklarda tanır en çok birbirini, bir diğerini.
yaz geliyor, galiba ben de uzun yolculukları özlemişim.
Yine harika bir anlatım!.. Lavinya76, senin gibi yazmayı ciddiye alan; yazdıklarıyla yüreklerimize dokunup herşeye daha farklı, içinde daha çok duygu bulunduran başka bir bakışla bakmamızı sağlayan yazarlara çok ihtiyacımız var. Aramıza hoş geldin!
tam da bahar başa vururken çekip gitmek istiyor insan…uzağa, en uzağa belki.gelincik tarlası izlemeyeli çoook oldu..özledimmm
galantus, dolce hadi gelip girin koluma beraber kaçalım:)mavilikler teşekkür ederim. o senin güzel yüreğinden olmasın?:)) sen de gel aynı trenle gidelim güneye daha güneye..güneşi yakalayalım avucumuzla:=)
ancak foto montajla yakalarız güneşi avcumuzla cicim.
bence de yakalayamayız çünküm elimiz yanar:)))
uzun yolculuk için en güzel mevsim bahar herhalde. camdan izlemek güzel olurdu şimdi mor, pembe, kırmızı ,sarı çiçek tarlalarını.gidesim geli..ama nereye? :((
mesele zaten nereye gideceğini bilmeden ya da düşünmeden gitmek:)amaç sadece yolculuk, varılacak bir yer yok
aaah aaah hiç uzun tren yolculuğu kısmet olmadı bak şimdi bende özledim uzun yolculuğu 🙁
ay çiçeği tarlasıtirenne güsel olurdu.gidesim geldi
YOLCULUKYolculuk, her zaman düşündüm onu;İçimde bu azgın davet ne demek?Oraya, nerdeyse güneşin sonu,Uçmak, kayıp gitmek, kaçıp dönmemek.Altımdan kaydırdı bir el minderi;Herkes yatağında, ben ayaktayım.Bir gece, rüyada gördüğüm yeri,Gözlerim yumulu, aramaktayım.Beni çağırmakta yabancı dostlar;Bu dostlar ne güzel, dilsiz ve adsız.Eski evde, şimdi bir başka ev var:Avlusu karanlık, suları tadsız.Her akşam, aynı yer, aynı saatte,Güneşten eşyama düşen bir çubuk;Yangın varmış gibi yukarı katta,Arkamdan gel diyor, sessiz ve çabuk!Başım, artık onu taşımak ne zor!Başım, günden güne kayıtsız bana.Dalında bir yaprak gibi dönüyor,Acı rüzgarların çektiği yana…necip fazıl kısakürek
Ben kullanayım arabayı. Sen tatlı ve huzurlu bir uykuya dal.
bu gibi sözleri duymayali uzun zaman oldu…ayrica yazi başligi “lavinya” yazisi oldugunu hissettirdi
dımoedes, bende güzel bir şey olduğunu sandım tren yolculuğunun şöööyle günlerce belki..ösghur şiir için sağol:)suiza, iyi şöför değilimdir aslında. yanımdaki ne kadar huzurlu uyur bilemem ama ben elimden geldiğince rahat ettirmeye çalışırdım:))
suiza, yazılar kimlikler gibi oluyor değil mi?ben de senin yazılarını başlıktan pbk nınkileri görselden tanımaya başladım. ne hoş:)
Yanımdaki uyursa girmediğim çukur kalmaz..
lavinya, ben başkasinin kullandigi arabada endişelenmem, hiç önume bakmam çunku, hep saga sola bakarim özellikle, rahat ettirecegine şuphem yok.evet, aynen öyle, yazilar kimlikler gibi oluyor bence de:)
uyansın diye mi yani kasten:))ay o uyusun ben sabaha kadar direksiyon sallarım tır şöförü gibi:))
tamam o zaman suiza,işte tam böyle bir yol arkadaşı arıyordum ben de. sen ayçiçek tarlalarıyla falan ilgilen:))sakın pbk nın kullandığı arabaya binme 😀
ben araba kullanırken en sinir olduğum şey yan koltuktakinin uyumasıdr.hee bir de horluyorsa kapıyı açıp yavaşca salasım gelir kendisini e-5 e doğru:)
ha ikinci sinir olduğum şey benim gözüm yoldayken onun sürekli bir şeyler yemesidir.üçüncü sinir olduğum şey sağa bak, sinyal verdin mi ve benzeri söylemlerle direksiyonu uçuruma çevirmeme neden olacak söylemlerde bulunmasıdır.sağa çek marconi:)
çok romantik bir yaklaşım:)
marconi, seni anliyorum ve hak veriyorum:)pbk, hizli giderken yol seçilmez, onune çukur çikarsa mecburen girmelisin.lavinya, ne desem bilmem ki, simdi peki desem, pbk’nin kullandigi arabaya binmem desem pbk alinacak:)ama senin arabanla da kahkaha sohbet seyehat cok keyifli olurdu gercekten:)
ömrümün üçte biri zaten yolda geçti benim, çok özlemedim dolayısıyla.
tamam en iyiysi pbk kullansın biz manzara falan izleriz uyumadan:))
mucizemsin, benim yerime de gez cicim o halde. ama ayçiçek tarlalarını izlemen şart. uçakla olmaz yani:))
bizim eller zaten ayçiçeğinin çok ekildiği yerlerdir, çok görüyorum ben onları ki:)
ay bak nasıl kıskandım şimicik:) biletimi o yöne alıcam ama orası neresi??
evet, pbk kullansin en dogrusu bu olacak, benim direksiyonda oturmaktan sirtim agrir zaten. klimayla, muzik açik olsun ne uyku ararim ne bir şey… ayçiçek tarlalarini seyrede seyrede, konuşa konuşa gideriz:)
ya demi ne güzel oldu. baya baya ısındım bu fikre. şöyle bir sorun var sen ve pbk yurt dışında ben bir garip bencileyin burda. zor yani. ama olsun :))ha bu arada yolda durup ayçiçeği de koparalım:)
değil, biliyorum.arabayı pbk kullanacaksa ben de gelirim ayçiçeği toplamaya
şu yazı ve bu fikir pek neşelendirdi beni bugün. gitmek gerek belki de kimbilir?
ne güzel sevindim neşelenmene:)gideriz belki bir gün hayat bu yani belli olmaz hiç sevgili marconi
:))
lavinya zor diyorsan, benim nick’imin altindaki cumleyi okumani tavsiye ederim, ayni zamanda hayat prensiplerimden biridir.
çok prensiplisin suıza.
benim için uzun yol yazısı aha da budur…
lavinya76 DİYOR Kİ, (07 Nisan 2010 20:46)tamam en iyiysi pbk kullansın biz manzara falan izleriz uyumadan:))Lavinya sen gel tatlım, 3. ye yer yok çünkü..
hımm pbk nın arabası acaba iki kişilik spor bir araba mıdır? tek beni aldığına göre. gönüller bir olsun cicim. suiza da gelsin ben bağajda giderim:))
mucizemsin, geldiğim günden beri siteye ve yazılara tek katkının link vermek olduğunu gözlemlediğimi üzülerek belirtiyorum:))hatta ben sadece belirteyim gerisine sen karar ver:)
suiza sen çok yaşa:)
Lavi, niye Suiz diye tutturdun ki, o yeterince geziyor zaten..Boşver
ya ne bileyim hani gelmek istedi ya şimdi ekersek ayıp olur:)))hem suiza eğlenceli bir nik.iyi olur yol arkadaşlığı diye düşündüm de ama haklısın ya o çok geziyor.al götür beni pbknereye dilersen:))
doğadaki iş bölümünde bana düşen de bu olmalı.
Gelir misin gerçekten Lavinya..
nereye gidiyoruz ki pbk? ciddi bir teklifse hemen değerlendirmeye alıcam şekerim:))seninle nereye olsam gelirim gerçi:)
…
hadi hayırlı olsun link eklemeyi de öğrendim:)yollarda bulurum seni…
Lavinya, doğru, çok geziyorum ama memleketimde gezmeyi ozledim, ayçiçek tarlalarini, hatta yazinda sözünü ettiğin ince belli bardakta çay icmeyi bile ozledim.Ve israrla seyehate ortak etme isteğin beni duygulandirdi, şaka da olsa, sonunda pbk seni suiza’siz yolculuğa ikna etmiş de olsa gösterdiğin ilgiye teşekkür ederim.Bu bağlamda Pbk’yla muhtemelen Ağustos ayinda cikacaginiz yolculuğa ithafen büyük ustadan “Ağustos Cikmazi’ni gönderiyorum sana;Beni koyup koyup gitme, n’olursunDurduğun yerde durKendini martılarla bir tutmaSenin kanatların yokDüşersin yorulursunBeni koyup koyup gitme, n’olursunBir deniz kıyısında oturGemiler sensiz gitsin bırakHerkes gibi yaşasana senİşine gücüne baksanaEvlenirsin, çocuğun olurBeni koyup koyup gitme, n’olursun
A380 le bir planumuz var bakalum ,inşallah.
ben de suriyeye gidecektim güya, yalan oldu.trenle gidebilir miydim ki acep. bir de ben en çok eskişehir’e trenle gitmek istiyorum. gerçi ülkemizde o kadar çok trenle gidebileceğimiz yer yok zati. raylı sistemlerin eksikliği çok yakışıyor ülkeme…
koya’ya yatakli trenle gitmistim tek basima harikaydi, ucaktan daha rahat gittim, aksam restoranda guzel bir yemek, kompartimanda biraz manzara, yattim, bir kalktim konya’dayim
bu yaz konya’ya gideceğim hem de sanırım düzenli aralıklarla, söylediğin iyi oldu suiza. konyaya giderim ben de trenle.
evet, yalniz donuste ist.a yatakli trende yer bulmak cok zor. gidis donus almanda fayda var, hatta bir sure oncesinden alsan daha da iyi olur
yandım ki ne yandım o zaman. hep trenle gitmem sanırım, sıkılırım belki.
maniyakmusunuz siz yaa trenle yol yapuyonuz!
otobusten cok daha iyi, mustakil bir ortam ve bence en onemlisi restoraninin temiz ve leziz olmasi.ayrica tertemiz carsaf yorgan vs koyuyorlar, yatagini da yapiyorlar, adeta luks bir otel gibiydi
ayrica ben bir seyi bosuna tavsiye etmem
olm taam avrupada ,made in TR da otobüs daha iyi.ha ilk uçak tabükü. zorunlu durumda otobüs.
walla bende suiza!
harlem merak anacım, merak. bir kere binersem bişeyciğim kalmaz. huy işte, geçmiyor.
yataklı trene binmek isiyorum. rezalet bir yolculuk da olabilir. ama istiyorum:))
Allah yar ve yardumcun olsun.iki gün cuf cuf cuf cuf die içinden sesler gelecik!
suiza, şaka değildi bir an hayal ettim çok güzel olur gibi geldi.hem pbk ile ayrı senle ayrı gideriz yolculuğa ne olacak:))pbk ile araba seninle tren yolculuğu yapıcaz inşallah maşallah
harlem o ne güzel sestir öyle cuf cuf cuf nota gibi be. ben binip dinlemek istiyom o yolculuk bestesini
harlem keşke hatırlatmasaydın bebek, tinitus oldum, olacağım diye korkuyordum. şükür geçti. çuf sesini hesaba katmak gerek tabi…
lavinya sana kendi blogumda tren yolculugundan da guzel bir oneride bulundum:)
suiza ben zaten senin bloğunda o teklifi hava kapıp olur dedim. tekne varken napıyım kara treni:))dur üstüme bir şey alayım çıkalım hemenhadi hazırım ben 😀
aaa beni zaman ektiniz ayolpbk ve ben de geliyorduk???
ben bir defa Adana’dan Konya’ya trenle geçeyim dedim şansıma posta treni denk gelmiş.Neredeyse yokuşta inip itecektik treni,öyle yavaş ki… uzun tünellerde lokomotiften gelen duman pencereden vagona doluyor insanın elini yüzünü simsiyah yapıyor.Dünyanın en güvenli ulaşım aracı posta treni,çünkü o hızla bir kaza olsa olsa birinin gelip trene çarpması gerek:) Velhasıl-ı kelam 5 saatte otobüsle gidilen yolu 9 saatte tamamladık. bu kadar güvenli bir yolculuk yapmamıştım hiç:)
ilahi sinjob:)) amaç değilki varmak bir yere amaç sadece yolculuğun kendiyse eğer hala güzel olur tren yolculuğu diye düşünüyorum ben.hep beraber gidecektik ama lavinya bu arada tekne turuna kaçmış:)
anaaa niye kaçayaım marconio zaman şöle yapabiliriz ben sen, suzia, pbk sinjob’u da alıp çıkalım tekne turuna:))gelmek isteyen olursa başka gelebülür tekne benim değil nasılsa:))
yahu sonu olmayan yolculuk da çekilmiyor be:))zaten artık eski otobüs yolculukları da yok,internet var otobüste bir bakıyor insan yol bitmiş,ne yol tadi kalmış ne yolculuk… ama ben yanıma oturanlarla pek konuşmam,sonra yol boyu hiç susmuyorlar:)
ha ha ha hayy çok yaşa sinjob valla haklısın.ama konuşmasan da soru bitmez bazen. genelde yolculuk nereye diye başlar. biraz börek almaz mısın la son kıvama ulaşır.bunların bir de senin omzunda uyuma lüksünü kendine hak gören versiyonu var ki düşman başına. bir gece yolculuğunda bir kızcağızı sabah kadar omzumda uyuttuğumu biliyorum:))
ben bir defasında bir konya firmasıyla Mersinden İzmire gitmek gibi bir hat yaptım. Tarsustan Mersine geçtik aşağıya indim bir sigara yakayım dedim,tekrar çıktım otobüse baktım yerimde bir adam oturuyor,burası benim yerim dedim adam çıkardı bileti; -vellehi gardaş ben burdan galkmam! dedi.söyledim ne oluyor dedim, bana 5 numara geç dediler. iyi dedim 39 numaradan iyidir. yanımda 7 yaşlarında bir çocuk ve kucagında da 4 yaşında kardeşi vardı.Annesi ön tarafımızda oturuyordu Arapça konusuyordu annesiyle.Türkçe biliyor musun dedim,öyle güzel Türkçe konustu ki şaşırdım. Gece oldu kucağındaki çocuk uyudu ve benim omzuma yattı.Önce bencilce bir düşünce geldi aklıma,bu ne ya dedim, sonra biraz düşündüm,ya dedim orda oturan çocuk ben olsam ve kardeşim kucağımda olsa… kızdım kendime,hatta küçük çocuk rahat etsin diye biraz daha yaklaştırdım omzumu. sonra ayağımı öndeki koltuğun altına doğru uzattım, ayyyy! diye bir feryat yükseldi. bir baktım küçük kız kardeşi de yerde yatıyormuş,çocuğun üstüne basmışım… Allah’ım ne hayatlar var diye düşündüm sonra uyudum…
konya firması hususunu biraz daha açayım.Tarsus-Mersin-Mut-Karaman-Konya-Afyon-Uşak-İzmir güzergahından gider ve normal şartlarda 12 saat süren yolu konya firması 15 saatte tamamlar.Sadece Konya’da 1 saat mola verir,sabah namazı,kahvaltı ve konya turunu da hesaba katmışlar anlaşılan…
o kargaşada nası uyudun sinjob:)birgün istabuldan izmire gidiyorum gece. arkada orta yaşlarda bir adam öyle horluyorki. onun horultusundan tüm otobüs gözünü kırpmadı. bir ara muavinden rica ettiler gidip uyandırdı sonra devam tabii:)tren yolculuğunu tercih ederim otobüse
sınjob alemsin valla. cidden nasıl uyudun ben olsam gözümü kırmazdım sabaha dek hatta mümkünse yerimi değiştirmek için çabalardım.maddi sıkıntı çeken insanlar bazen tek koltuk alıp çocukları kucaklarına yanlarına falan alıp yolculuk yapmaya çalışıyorlar. hem onlara hem yanlrındaki yolcuya zor.ha bir de bayan yanı diye yüz kilo birinin yanına düşüp varana kadar pres olmak hali var ki o da çok kötü:))
uyarmak da zor. üniversitede devlet yurdunda kalırken odada arkadaşım horlardı; uyandırırdım, ya horluyorsun derdim;-kim horluyor be!derdi ve bir de küfür ederdi gece gece… hem uyuyamıyorsun,hem yalancı çıkıyorsun hem de küfür yiyorsun üstüne…
uyurken kendi seslerini duymadıklarındandır:))kaydedip izletmek lazım
Astral yolculuk olmuş bu biraz..EE çok açıktım, bu kadar yer gezdik, ne yiyeceğiz bu akşam..
Atral’da mı geliyormuş yahu…:))
Aman dur yaw, o üst dünyada şimdi, sinemayı araştırıyor..Çok şükür, deneme yazılarını bıraktı da nefes almaya başladım..
pbk alabalık çiftliğine gidecektik daha iyi bir önerin yoksa yemek için:)