Bu yazıyı okumadan önce usta bir tasarımcı olmanın birinci, ikincive üçüncükuralını okumak isteyebilirsiniz.Bu ders, sayfa planı (layout) ve boşluk bırakma (spacing) ilgili. Genç tasarımcıların sık sık yaptığını gördüğüm hatalardan biri de her şeyi birbirine çok sıkışık yerleştirmeleri. Çok kıstılı bir alana çok fazla içerik yerleştirmek istiyorlar. Boşluk sizin dostunuzdur! Boşluk, sizin için bir sürü şey yapabilir. Metninizin daha kolay okunmasını sağlayabilir. Boşluk, izleyicinin bitmiş kompozisoynunuzu daha kolay anlamasını sağlayabilir. Ve boşluk aynı zamanda tasarımınızı zarif gösterir. İzleyiciye şunu söylersiniz: “o kadar zenginiz ki bu koca posteri, bu tek küçük mesaj için kullanabiliyoruz.”Yani, tasarımınızın sayfa planı için basit bir strateji vardır. Ve bu strateji şudur: bir sayfa planınız olsun! Demek istediğim bir sisteminiz olsun. Bu ilk adımdır. Amacınız bütün tasarımım tamamen karışık görünmesi değilse, bir plana ihtiyacınız olacak. Bu genellikle ızgara (grid) ile yapılır. Bir ızgara, istediğiniz her stile dönüşebilir. Ama yapmak üzere olduğunuz şey için temel bir sisteminiz olması gerekir. Aşağıda farklı ızgaralara örnekler var, böylece ızgaranızın ne kadar farklı ve benzersiz olabileceğini görebilirsiniz.

Şimdi, aynı tasarımı farklı şekillerde görelim: ikisi ızgarayla biri ızgarasız hazırlandı. Görebileceğiniz gibi, her ızgara size bir sürü plan seçeneği veriyor. Izgarasız çalışmak kaosla sonuçlanabilir.

Bu ilk resimler geleneksel bir ızgarayı ifade ediyor. Çizgiler mükemmel bir şekilde yatay ve dikey. Belli aralıklarla sıralanmışlar.

Bu ikinci ızgara ilkiyle benzer olsa da bir basit değişiklik içeriyor. Yukarıdaki logonun eğikliği ile uyumlu olması için dikey çizgileri eğdim. Böyle ufak bir değişikliğin nasıl da harika sonuçlar verdiğini görebilirsiniz.

Bu son örnekte ızgara yok. Boşluk bırakma rastgele yapıldı. Şimdi görüldüğü gibi bunu ne demek istediğimi göstermek için bilerek dağıttım. Bu tasarımda fazla içerik yok, yani iyice bozmuş olsam da o kadar da kötü görünmüyor. Ama ne kadar daha çok içeriğiniz oldukça, sistemli bir şekilde çalışmak o kadar önem kazanıyor.Kendinize şunu sorduğunuzu biliyorum: “Gerçekten her tasarımını düzenlemek için ızgara kullanıyor mu?”. Hayır kullanmıyorum. Ama ızgarayla çalışmayı anlamak sonuçta size ızgarasız çalışma imkanını sağlayacaktır. Izgara sadece aklınızda olacaktır. Sayfada olduğunu görebileceksiniz ancak hazırlamak için zaman harcamayacaksınız.Peki, ızgara bize ne öğretti?* Öncelikle şunu öğretti: herşeyi bir düzene oturtun! Açık görünüyor değil mi? Peki, bir kez daha –bu amatör birinin sık sık unuttuğu o basit kurallardan biri. Tasarımdaki her bir öğe tek bir çizgide düzene girmek zorunda değil ama öğeler bir grup olarak, aynı ızgara çizgisinde bütünlenmiş olarak görünmelidir. Düzenlenmiş olmalıdır. Eğer daha önce gruplandırmanın Gestalt İlkeleri’ni incelemediyseniz, şimdi mükemmel bir zaman! Hızlıca bir Google araması yapın ve kendinizi bu konseptlere alıştırın. Tasarımınızın sayfa tasarımında kritik önem taşırlar.* Öğeleri düzenlemeye ek olarak öğeleri belirli aralıklarla yerleştirmeniz gerekir. Eğer bir ana başlığın altında üç maddeniz varsa, her maddenin arasındaki aralığın aynı olmasını istersiniz.* Metninizin etrafında yeterince boşluk bırakmanız, metni okunur kılar. Aşağıda iki tasarımın örneği var. İlkinde kenarlardan ve fotoğraflardan uzakta, güzelce boşluk bırakılmış. İkincisinde ise kenarlara ve fotoğraflara çok yakın.

Bu sıkışık ve okunaksız görünmüyor mu? Cevap evet . İkinci örnekte daha büyük bir yazı kullanılmasına rağmen sıkışık ve okunaksız görünüyor.Ayrıca “öpücük” olarak bilinen şeyden de kaçınmak isteyebilirsiniz. Hayır, bu dudakları içermiyor. Bir “öpücük”, iki objenin neredeyse birbirine dokunması durumuna verilen isimdir. Eğer, örneğin, elinizde bir fotoğraf ve metin varsa ve neredeyse birbirine dokunacak gibiyseler. Bu kötüdür. Ya onlara yeterli alan verin ya da birbiriyle tam olarak üst üste sağlayın.

Az önceki broşüre yakından bir bakış atıyoruz. Web adresi, arkaplandaki turuncu çizgiye neredeyse dokunmak üzere.

Burada da aynı tasarım, web adresi o çizgiden uzağa çekilmiş. Bu çok daha iyi.

Ya da, eğer yere ihtiyacınız varsa –üst üste gelebilirler. Ama belirli bir miktarda üst üste geldiklerinden emin olacağım. Aynı zamanda –web adresi ve arkaplan arasında yeterince kontrast olduğundan emin olmak için bir de gölge ekledim. Bu şekilde web adresi, sayfadan dışarı fırlıyor.Şimdi –biliyorum ki çoğu tasarımcının karşılaştığı sorun: 50 sayfalık içeriği tek bir 8.5×11 inçlik bir alana sığdırmanızı isteyen müşteridir. Elinizden gelenin en iyisini yapıp organize bir şekilde bütün bu bilgileri sığdırdıktan sonra müşteriniz şöyle der: “Oh! Daha fazla bilgi koyulacak yer var! İşte 10 sayfa daha, sıkıştır!” (bkz. Tasarımınızı müşteriye sevdirmeniz için 13 hile)Ne yaparsınız? Çok küçük bir yer için müşteriniz size sürekli içerik veriyorsa? Evet, işte büyük bir problem. Ve bunun kolay bir cevabı olması da gerekmez. İlk tavsiyem, müşterinizi iyi tasarım ilkeleri hakkında eğitmek için elinizden geleni yapın. İzleyicilerinin bu kadar küçük bir alana sıkıştırılmış bir sürü içerikten oluşan bir reklama bakmak bile istemeyeceklerini açıklamaya çalışın. Eğer müşteri sizinle uzlaşmak istemiyorsa, berbat bir tasarım yapmaya mahkum kalabilirsiniz. Bütün bunları yapmak zorunda kaldım ben. Gerçekten can sıkıcıdır. Eğer vaktiniz varsa, temiz olan bir versiyonu hazırlayabilir ve müşterinizden arkadaşlarına sormasını ve başka görüşler almasını rica edebilirsiniz. Maalesef, genelde bu kadar çok zamanımız olmuyor. Yani, tasarımı matbaacıya götürürken kimseye görünmemek için elimizden geleni yapıyoruz.Uzak durmamız gereken bir diğer küçük şey ise optik illüzyonlardır. Ha? Optik illüzyonların boşluklarla ne gibi bir ilgisi olabilir? Ne kadar çılgınca gelse de, objelerin arasında boşluk bırakırken optik illüzyonlara karşı da dikkatli olmak zorundasınız. Bazen, optik illüzyonlar sayesinde, düzgün olarak verilmiş boşluklarınız düzgün görünmeyebilir. Örneğin arkaplandaki kavisli bir desen, objeyi yana yatıyor gibi veya merkezden sapmış gibi gösterebilir.Peki, optik illüzyonlardan nasıl kaçınabiliriz? Basit –gözlerinizi kullanın; nerenin yanlış olduğunu görecek ve düzeltmek için kullanacaksınız.Optik illüzyonlara düzeltme yapmak genelde, “en iyi görünüm” olarak bilinir. Doğru olması gerekmez, ama doğru görünmesi yeterlidir.Yani, kompozisyonunuza her zaman için son bir bakış atın ve her şeyin yerli yerinde olduğundan emin olun.billkaynak