İNANIŞ: Bu yazı yayımlanırsa eğer, sizinle paylaşacağım bir mektup hikayesi var. Bilmeyen yoktur belki aranızda… Yıllar yıllar yıllar önce bu hikayeyi bir yerlerde duymuşluğum vardı. Ama üzerine düşünmüşlüğüm maalesef olmamıştı. Çalışmaya başladığım ilk aylarda iş yaşamının acımasızlığını ve zaman zaman ufak tefek entrikaların dönebileceğini gördüğümde, kendi kendime -ileride ne kadar boş bir karar olduğunu anlayıp bundan vazgeçeceğimi tahmin edemeden- söz verdim. Zaten sevgili büyüklerim de hep dürüst, çalışkan güvenilir biri olmam yolunda bir yığın emek vermişti. Onların yüzünü kara çıkaramazdım. Mümkün değildi…

Salvador Dali...
Salvador Dali…

FARKINA VARIŞ: Evet dostlar yaklaşık 15 yılım, hikayedeki teğmen gibi geçti. Siz de takdir edersiniz ki dürüstlük, güvenilirlik, çalışkanlık, itaat erdemdir. Yaptığı işin hakkını veren birinin yanı sıra, açıkgözlüğe, cinliğe, kurnazlığa, soyunup geçinen ve belki de diğerinden çok daha fazla alkış alan insanlara ne demeli ne yapmalı? Sayıları giderek azalan bu nitelikte insanlar artık enayi olarak algılanmakta ve şımarık ve sorumsuz insanların yapmak istemedikleri işler bir bir bu karakterdeki insanların üzerine yıkılmaktadır.İTİRAZ EDİŞ: Artık Garcia’ya Mektup götürenlerden değilim ve keşke hiç olmasaydım. İşin en kötü yanı bu keşkeler… Hayal kırıklıkları ile süslü bir iş yaşamı. Sizin gibi insanların az olduğu bir ortamda, dedikleri gibi enayilikten başka bir şey değil yaptığınız. Bütünün içinde neredeyse bir köşede sığıntı kalmışsınız. Vatan Millet Sakarya nidalarını ağzından eksik etmeyen boş işler müdürlerinin yeri geldiğinde seni karşılarına alıp “bak bu yaptığın akıllıca değil. kimin işini yapıyorsun, bırak Allah Aşkına kime yaranacaksın” gibi bozguncu çıkışlarına direnmenin ne kadar manasız olduğunu anladığımda hayatı ve insanları da anlamış bulunuyordum. Bu yılmışlığın getirdiği bir teslim oluş değil. Verdiğiniz emek ve karşılığın birbirini dengeleyip dengelemediği. Karşılık dediğimde aklınıza para gelmesin lütfen. Garcia’ya mektubu götürenlerin parayla işi olmaz.GERİ DÖNÜŞ : Siz görmediniz. Az önce “yeniden dünyaya gelsem Garciaya mektup götüren olmak istemezdim” diye yakındım buradan sizlere. Ve elim varmadı kendimle ilgili zorlamalı koca bir yalan atmaya. SİLDİM! Neden sildim diye düşündüm bir an. İnsanın içine işlemişse bir kere bu duygu demek ki sökülüp atılamıyor. Yani bu yazıya başladığımdan bu yana artık değiştim diye söylenişlerim kendime söylediğim koca bir yalandan ibaret ha? Huylu huyundan vazgeçmiyor demekki? Oysa sizlere değiştim mesajını vermeye çalışmıştım. Ama yine de siz siz olun size verilen her mektububir yerlere götürmek için kendinizi mahvetmeyin. Çevrenize bakın bir tane teğmen görürsünüz nihayetinde…