ülkemiz çay tüketiminde üçüncü imiş. bir ve iki, çin ve ingiltere olsa gerek(ikisi birleşip kıta olunca isimleri çingiltere oluyo). günde 7-8 bardak içen biri olduğuma göre, katkım pek de az sayılmaz.
çinliler, çay çeşitlerinden de anlaşılacağı üzere çaya çok önem veriyorlarmış(green , black , wulong , commpressed , scented). türkler’ide onlar alıştırmışlar. eskiden çinlilerle yapılan takasta bol bol çay alırlarmış(tarihçe).
herkesin kendine has çay demleme tekniği vardır(benimde var). nekadar iyi demlenirse demlensin, ikinci bardağı içene kadar çayın tadı acılaşır. bunun nedenide demledikten sonra, çaydaki kafein, organik asitler, polifenol türevleri ve minerallerin bir kısmının suya geçmesi ve demleme süresi uzadığında bu maddelerin suya geçişlerinin artmasından dolayı imiş. bu nedenle demlendikten sonra süzgeç yordamıyla çayları demlikten almak en iyi yöntem. bu arada çay içmeden duramıyorum, galiba çay tiryakisi oldum. neyseki pek bi zararı yokmuş.
yorumlar
…Leman’da 3 hafta önce. Çok uzun bir yazıydı…
Bi takım bitkilerin yapraklarını güneşte kurutup üzerine kaynamış su ilave edip demlenmeye bırakma işlemini icad eden zatın mübarek ellerini öpmek isterim ben de zaman zaman. İnsanlığın en mühim keşiflerinden olduğunu düşünürüm çayın. Günde 20 tane içerim. Bi de polifenol linkinde bize ne anlatmak istedin winmaker? Sen bize polifenol mü demek istiyosun?
Nihat Genc’in yazisi vardi evet. Iyi yaziydi ama Asim Zihnioglu’nun “Bir Yesilin Pesinde” (Tubitak Yayinlari 1998) kitabindan alinti gibiydi. Bunun yaninda bir de Stephan Reimertz’in “Cayin Kultur Tarihi” (Dost Yayinlari 1999) diye bir kitabi var. O da cok iyiydi.
Birinci ve ikinci ulkeler Ingiltere ve Irlanda. Hatta bizim burdaki arkadaslarla, “gecin yahu Turk kahvesi icmeyiz biz Turkiye’de sizin gibi en cok cay iceriz” demistim filan. Bi de benim ag sayfamda kafeinle ilgili bi yazi var. Ingilizce ama iste ilginizi cekerse okuyun.
aslında o link değil. sadece link görünümlü layer o. show/hidden olayına giremediğimizden dolayı o şekilde bu açığı kapatmak istedim.
nihat genç’in yazısını okumadım. yani o yazıyı okuyupta onun gazıyla falan yazmadım diye belirtmek istedim. ayrıcana ne var ki, bende istesem çok uzun yazabilirdim:)
Guzel bi cay ag sayfasi var
teapot
önemli, bu tür demleme olayında çay vb. yaprağı sıcak suya mı atmak lazım yoksa su soğukken atıp beraber kaynatmak mı?
olayını ben hala anlayamadım. Nasıl sayfaya koyuluyo bu resimler bende yapmak isterim:))
rize turist. imkanınız varsa rize turist içine kaçak arap çaylarından ve karanfil katıp harmanlayın. ve mutlaka ince belli bardaktan için…
özelliği çayın alt kısmının havayla temasını azaltıp sıcak kalmasını sağlaması, üst kısmının da havayla temasını arttırıp soğumasını ve böylelikle dudak yakmasını engellemesiymiş. Yeni öğrendim.
aaaaaaa sağolasın, ben de bu ince bel ve çay olayının birbirinden ayrı düşünülemezliği nedir diye düşünmüştüm bi zamanlar.. öğrendim şimdi!
aydınlattın bizi ingilizanahtari, valla aklıma hiç böyle bişey gelmezdi. ben bi türlü hazetmem bu ince belli olayından. çok hızlı içip soğumasına müsade etmediğimden dolayı olsa gerek. o yüzden hep şu kocaman olan bardakları tercih ederim.
http://www.sirwinstontea.com.tr adresinde de bir tarihçe vardı. ingilizce bir metinden birebir çeviri yapmışlar gerçi ama yine de güzeldi.
“kalite” takılan yerlerdeki poşet çay ve kocaman bardak anlayışı beni hasta ediyor…demli çay ve ince bel isteyince ayıp bi şii yapmışız gibi bakıyorlar…girişicem bi gün birine o olacak…
çay sevmem,..
ince belli bardak
ne olduğunu anlamak için bunu buldum ama yine anlamadım. Nedir bu? Ne iş yapar? Bir de ben sallama denilen bardak çaydan içiyorum. İçmesemmiki?
bi de bu var…
çinliler de çay diyolar.. daha çok tsay gibi bişi.. bariz ordan şeytmişiz.
kadın gibi…severim o yüzden de.
Bi belgesel vardı balıkçılıkla ilgili, CNN Turk’te. Bir balıkçıyla röportaj yapıyorlar. Laf arasında adam günde 7 demlik çay içerim demişti. Babam da 40-45 bardak içermiş. Ben de 5-6 kupa içerim günde. (çalışırken kupa kullanıyorum.) Bi de Keyif çayı diye bişey vardır.
bir hafta kadar evvel gazetede çıkmıştı, çay tüketiminde 1. irlanda, 2. ise ingiltere imiş…
çaydan nefret ederim. nereye gitsen çay ikram ederler. ya mideme iyi gelmiyor işte. yok içmem sağolun diyorum “_aaaaa olmaz diyorlar”
neyse,
yinede çay severler için orduya gelmeden “uzun saçlının yeri” diye bir yer var. zamanıda barış manço göstermiş orayı galiba. eneteresan bir yer. çayı ve şekeri çok özel. ancak eğer çay demlenmemişse 1-2 saat çayın demlenmesini bekleyebilirsiniz. adam bu konuda çok titiz. “hadi abi ver bir bardak gidelim” hesabı yapmayın hiç içemeyebilirsiniz 🙂
birde ince belli bizim bardaklar var ya yurt dışında hiç bilinmiyor. aslında bu işin pazarlamasına bi şekilde girilse iyi para kazanılabilir…
Olmadan olmaz. Günde en az iki demlik içerim. Çay içmeden yatarsam uyuyamam. Özellikle çayını içmek için gittiğim yerler vardı (eskiden), sık sık giderdim fakat şimdilerde gidemiyorum. İstanbul’da olanlar için, Çorlulu Ali Paşa mederesesi(Nargilesiz olmaz), Kapalı Çarşı Şark Kahvesi (buranın kahvesini şiddetle tavsiye ederim), Bizim ev (yani bizim ev). Fındıklı Parkında bir amca vardı hala var mı bilmiyorum. MSÜ’nun yan tarafında. O’da güzel yapardı. Sonraaaa, tabikii Çınaraltı, Sirkeci’de bir çay ocağı (Tren istasyonunun oradaki merdivenlerden çıkınca solda). Bu kadar yeter.
Sabah evden çıkarken 1 (bir) demklik çay muhakak içerim. İşyerin gelince zaten hazır oluyo, orada da götüürr…
Hah..:)) Çay hazırmış beni çağırıyorlar…
tozşekerle içmek gerekirmiş. Küp şeker lezzetini öldürüyomuş. Çevremde çoğu insan toz şekerle içiyor çayı. Benim için öyle bir dert yok. Zaten şekersiz içiyorum. Asıl o zaman gerçek lezzetini anlıyo insan. Bir deneyin önceleri biraz zor geliyor ama sonradan bir damla bile şeker olsa içinde miğdeniz bulanıyor. Hatta öyle bişeyki. Yanlışlıkla çay koyarken bardaklar karışırsa anında anlıyorsun. O dibinde kalmış şekerin bile tadını alıyor insan.
hakkaten öyle bi yer varmı? bikaç kişiden daha duymuştum, efsane gibi bişey heralde o.
denen bir olay var bi de. erzurum, kars civarında öyle içerler çayı bir de azeriler öyle içerler. bir yudum çay bir parça şeker…
Çayın Çincesi çay, suyun Çincesi su, imiş Şavkar Altınel nam şairin verdiği bilgiye göre… Çin’de çaysız ve susuz kalma ihtimalimiz yok yani, Big Mac’in Çincesi de muhtemelen Big Mac olduğuna göre aç da kalmıyoruz..