Büyük adamlar, metresleri tarafından destek mi görmüşler, yoksa onların kölesi mi olmuşlar? Bu ünlü kadınlar, yalnızca “aptal güzeller” miydi? Yoksa tarihin akışını etkileyen güçlü kişiler mi?Ünlü metresleri başka kadınlardan ayıran ayrı bir özellik yoktur. Bu ünlü kadınlar, kendilerini seven erkekler kadar birbirlerinden farklıdırlar. İhtiraslı ya da pasif, zeki ya da akılsız, iyi yürekli ya da şeytanca… Tek ortak yanları, hepsinin ünlü erkeklerin yataklarını paylaşmış olmalarıdır. Çoğu da karanlık köşelerde ölmüştür.Varlıklı erkekler, keyifleri istedikçe metres tutarlar, zamanı gelince rahatça savarlardı. Ama bir kız ele geçirdiği bir soyluyu kendine bağlamayı becerebildiğinde; varlığa, toplum içinde saygın bir yere, çoğunlukla da siyasal bir güce sahip olurdu. Ödenecek bedel belki çok yüksekti ama burjuva bir kız ya da düpedüz bir fahişe için denemeye değer bir işti bu… Bir kızın, tanınmış birinin dikkatini çekmesi için; şanslı, parlak bir güzellik sahibi, koruyucu adamın istediği biçimde eğlendirmesini bilen, mutlu edebilen, ilgisini her zaman üstünde tutabilen biri olması gerekiyordu.

Tarihin belki de en dikkate değer “profesyonel” başarı öyküsü, Fransa kralı XV. Louis‘nin metresi Madame La Pompadour‘nun öyküsüdür. Orta sınıf bir ailenin kızıdır. Metresliğe, çok akıllı ve ne istediğini bilen annesi tarafından yönlendirilmiştir. Genç kızda bütün özellikler vardır. Çekicidir, incecik bir beden, açık renk saçlar, parlak bir zeka, çok canlı ve cana yakın özelliklere sahiptir.Toplumda yükselmek için kullandığı ilk basamak, darphane müdürünün oğluyla evlenmek olur. Soylu bir ailenin üyesi olma sonucu, zamanla saraya girer. Çok geçmeden kralın dikkatini çekmeyi başarır. Sıkıcı, zavallı kocasını bırakmakta bir sakınca görmez. Kralın resmi metresi olarak saraya girer. Kralın gözünden hiçbir zaman düşmez. Kral onu el üstünde tutar. Aşırı savurgandır; yine de, arkasında büyük sanatçılar tarafından yaratılmış resim, sanat yapıtları, saraylar, eşya koleksiyonu bırakır. Asıl gücü parlak zekasıdır. En çok siyasetle ilgilenmiştir. Zengin bir kütüphaneye sahip olmuştur. Zamanın filozoflarıyla söyleşilerde bulunmuştur. Yirmi yıl sonra sarayda ölür.Madame Du Barry, Kral XV. Louis’nin Pompadour’dan sonraki metresidir. Her bakımdan onun tersidir. Bir rahiple bir şapkacı kızın evlilik dışı kızlarıdır. Saraya Paris’in ünlü genelevlerinden geçerek ulaşmıştır. Şaşırtıcı bir güzelliğe sahiptir. Önce, tanınmış Kont du Barry ile yaşamaya başlamıştır. Du Barry sayesinde kralın dikkatini çekmiştir. Kral yaşadığı sürece lüks içinde yaşamıştır. Kralın ölümünden sonra, devlet işlerine karıştığı için saraydan kovulur. Evinde gözaltında tutulur. Fransız devrimi sırasında saraydaki korkunç lüksün bir simgesi olarak görülür, giyotinde can verir.Lady Conyngham, 1819’da yaşlanmaya başlayan, İngiltere’nin Şişko kralı W. George’un seçtiği metresidir. Orta yaşlı tombul bir kadındır. Çevrelerinde eğlence konusu bile olmuşlardır. “Romeo ile Jülyet ” diye anılırlar. Canlı cıvıl cıvıl, eğlendirmesini bilen bir kadındır. Kurnaz bir kişidir, etkisini kullanarak ailesine birçok çıkarlar sağlamıştır.

Nell Gwyn, İngiliz kralı II. Charles‘ın (1630-1685) cici bici, nükteci sevgilisidir. Kralı eğlendirmesini çok iyi bilir. Halk tarafından da çok sevilmiştir. Londra sokaklarında yetişmiş, soylu hanımlara hiç özenmemiştir. Kralı on beş yıl elinde tutabilmiştir.Bunlardan başka tarihteki ünlü metreslere bakacak olursak… Diane de Poitiers (1499-1516), Fransa kralı II. Henri ile yirmi yıldan fazla birlikte olmuştur. Cleo de Merode‘un, İngiltere kralı VII. Edward ile ilişkileri olduğu söylenir. İsadora Duncan‘ın (1878-1927), kısa ve fırtınalı yaşamı boyunca birçok erkekle yaşadığı bilinir. Lady Hamilton, Nancy Parsons, Lola Montes gibi ünlüler de bu şekilde tanınmaktadırlar.

İsadora Duncan

Parasal ya da toplumsal zorunluluklarla evlendikleri kadınlardan ayrılamayan varlıklı erkekler, öteden beri zevklerine uygun, güzel kadınları metres tutarlar. Metresin batı toplumu içinde belirli yer tutmaya başlaması, XVIII. yy’a rastlar. Kral metreslerinin kazandıkları olağanüstü başarıların yanı sıra, sosyeteyi şaşırtan, alt üst eden, büyüleyen birçok ünlü kadın çıkmıştır. Bu kadınlar birinden ötekine çok rahat atlayabilmişlerdir. Bazıları uzun süre varlık, lüks içinde yaşamışlar, pek çoğu da yokluk, sefalet içinde ömürlerinin sonunu getirmişlerdir.