Gün gelir yağmur kesilir güneş saklandığı yerden çıkar ve yine gülümser…

Çok sözüm var kendime verip tutamadığım, bu onlardan biri olmayacak sanırım.

Zamanın birinde kendime “bir daha kendimi kötü hissettirecek kişilerle beraber olmayacağım” diye söz vermiştim, insan kendini çok seven bi varlık (bilirsin), sonuçta kimse mutsuz olmak istemez … Aslında sorun da burada başlıyor galiba, insan mutsuz olmak istemezken aynı zamanda başkalarının da mutsuz olmamasını da isteyebiliyor mu, fedakarlık yapıp biraz ben biraz o sevinsin ya da üzülsün diyebiliyor mu? Bu sorunun cevabı kişiden kişiye değişiyor haliyle. Bencil olanlar paylaşmayı sevmediği için sevinmeyi sadece kendi haklarıymış gibi anlayabilirken, az bencil olanlar ise birazcık paylaşıp kendini daha iyi hissedebiliyor… Bunlar kesinliği olan yargılar değil elbet, birer varsayım. Sonuçta doğru kişilerle karşılaşamayan milyonlarca insan vardır dünyada ve hep üzülen birileri oluyor, bu kesin.

“En az zararla sıyrılmalı bu debdebesi bol, sahte yıldızlarla aydınlatılmış bulanık geceden; güneş doğduğunda anla ki ölümdür gelen”

Peki “üzülenler” denilen bu zavallı insan kalabalığı ne yapıyor? Vazgeçmeyip hatta hırslanıp daha sıkı mı sarılıyorlar hayata? Ya da sorunu kendilerinde arayıp sonuçta ben de onlardan olmalıyım deyip yepyeni maskeler mi ediniyorlar? Galiba öyle yapıyorlar, “bu acımasız çarkta bir şekilde ayakta kalmalı” deyip nefret ettikleri insanlar gibi davranmaya başlıyorlar, her gün kendilerinden uzaklaşıp biraz daha benziyorlar o çok “güçlü” tarafa. Sonuçta duyarsız olmayı, başkalarının duygularını takmamayı, önem vermemeyi, kendinilerini daha çok kollayıp, sıyrılıp her türlü tehlikeden egolarını mücevher gibi korumayı öğreniyorlar. Aslında sonuç çok başarılı; sorun yok, acı yok, hayat güzel, ben mutluyum, diğerleri mi… umrumda değil…

İlk zamanlarda gece yatağa yattıklarında bir iki gözyaşı dökenleri vardır içlerinde, haliyle çok kolay değil her anını kendine ait olmayan bir tavırla geçirmek. Ama çok zaman geçmeden bu iğreti tavır, üzerlerine yapışıp kalıyor, onların parçası oluyor.

Ben hep herkesin bir şekilde bu “üzülenler” grubuna hayatlarının bir döneminde dahil olduğunu düşünmüşümdür. Sırası gelen duyarsızlaşmayı, bencilleşmeyi ve umursamamayı öğreniyor. Sonuçta “güç” herkesin sahip olmayı istediği bir şey. “Mutlu” olmak da herkesin hakkı.

Sıra bir gün herkese gelecek…