Hakikat, ortada bir hakikat bulunmadığını gizlemeye çalıştığından – simülakrların hakikati gizleme şansı yoktur. Simülakrlar hakikat demektir. (ekleziast)Baudrillard ismini duyuran, yazarın Simülakrlar ve Simülasyon yapıtıdır.Bu kitabında simülasyon kavramının ayrıntılarına değinen Baudrillard, diğer kitaplarında ise simülasyonu diğer kavramların içinde incelemiştir. (Örnekler kaynaklarda vardır.)Simülasyon kavramından önce Baudrillard kimdir, buna bakalım. Ardından teorisine geçeceğim makalede, en sonda da, eleştirellerin savunularına değindim.JEAN BAUDRİLLARD KİMDİR?
1929′da, sıradan bir devlet memurunun çocuğu olarak Fransa’da, Reims’te doğdu.Kısa bir dönem tiyatro oyunlarını çeviren yazar kendini Sorbonne Üniversitesi’nde buldu ve Almanca okumayı seçen Jean, ailesinde üniversiteye gitmiş olan ilk kişiydi. Cezayir sorunu yaşamını etkiledi ve bu sosyolojiye yönelmesine neden olacaktı.

Mezun olmanın ardından eğitim kurumlarında Almanca öğretmiştir. 1950’de Almanca öğrettiği bu dönemde, doktora tezine de (sosyoloji üzerine) devam etti.1966’da doktora tezini bitirdi, tezinin başlığı ise “Thèse de troisième cycle: Le Système des objets” olarak seçti.1966ve Eylül ayında Université de Paris-X Nanterre’de (Nanterre Üniversitesi – Paris-X) akademik kariyerine başlamış oldu.Bu durum yıllar sonra kendi ismini taşıyan bir kürsünü inşa edecekti ve henüz bilmiyordu.1968’deki öğrenci eylemlerine yandaş oldu. Bunun üzerine Yapısal Marksizm ve medya teorileri ile ilgilendi.(Ne var ki, Baudrillar ’ın kaderinde ana akım medya taraftarı yazar damgası yemek yer alacaktı ve söylemlerini eleştirenler hemen bu yaftalamayı öne süreceklerdi. Günümüde de hala durum böyledir. Aşağıda değinilmektedir.)1972’de aynı üniversitede, profesör oldu, sosyoloji öğretmeyi tercih etti. Yalnız diğer proföserlerden farkı onun sosyolojiyi siyasetle, felsefeyle ve iletişim bilimleriyle harmanlamasıydı.İşte bu özelliği de Jean Baudrillard’ı herhangi bir profesör olmanın dışında marka yapacaktı.1987’dan 1990’a kadar Université de Paris-IX Dauphine’de (Dauphine Üniversitesi – Paris-X) kaldı.Jean Baudrillard 6 Mart 2006’da hayata veda etmiştir. Fransa’da kendine ait bir kürsü, ardında da birçok eser bırakmıştır. Bunlardan söyleşileradını taşıyan eseri ülkemizde bulunmamaktadır. Eserleri burada:BAUDRİLLARD ve SİMÜLASYON KURAMIGerçek simülasyona dönüştü. Buna yol açansa kültür endüstrisinin kendisidir. Yaşadığımız evren simülasyon evrenidir.Biz çoktan gerçek olanı kaybettik. Günümüzde simülasyon ‘Ben gerçeğim’ ideasında bulunarak, bize kendini gerçek olarak tanıtmaktadır.

Oysa gerçek, gerçek ideasında bulunmayandır.Gizlemek (dissimuler), sahip olunan şeye sahip değilmiş gibi yapmak; simüle etmek ise sahip olunmayan şeye sahipmiş gibi yapmaktır.Bir hastalığı simüle eden kişi kendinde bu hastalığa ait semptomlar görülen kişidir.Öyleyse ‘mış’ gibi yapmak (feindre) ya da gizlemek (dissimuler) gerçeklik ilkesine bir zarar vermez.Gerçekle gizlenmeye çalışılan arasında bir fark vardır. Oysa simülasyon ‘gerçekle’ ‘sahte’ arasındaki mesafeyi yok etmeyi çalışmaktadır.Tanrı dahi simüle edildikten yani Tanrıya olan inanç, göstergelerine indirgenebildikten sonra gerisini varın siz düşünün!- derin bir gerçekliğin yansıması olarak imge = olumlu imge. Ayin.- derin bir gerçekliği değiştiren ve gizleyen imge= olumsuz imge. Kötü büyü.- derin bir gerçekliğin yokluğunu gizleyen imge. İmge aracının yerini almaya çalışır. Büyüleme aracı olmaya çalışır.- gerçekliğin hiçbir çeşidiyle ilişkisi olmayan yani kendi kendinin saf simülakrı olan imge = simülasyon. İmge artık görüntü düzenine ait değildir.

Bir şeyleri gizleyen göstergeler aşamasından gösterilecek bir şey kalmadığını gizleyen göstergeler aşamasına geçiş bir dönüm noktasıdır.BAUDRİLLARD’IN FELSEFESİBugünün siyasi ve ideolojik yapısını açıkladığı kadar da kültür endüstrisinin getirdiği saydam ve homojen dünyayı bir yandan yok saymıştır.Bu söylemi simülasyon olarak literatüregeçerken, onu ünlü yapan etkenlerden olmuştur. Post yapısal söylemleri yeni bir bakış açısı kazandırırken dünya hakkında düşünme biçimlerine farklı bakış açısı kazandırmış; bu nedenle bir çok bölümde BAUDRİLLARD makaleleri analiz edilmiştir.Günümüzdeki tüketim bilincinin de bilinçten daha çok bilinçsizlik olduğunu aktaran yazar, söylemlerinde özgürlüğün olmadığını dile getirir.Özgürlük sandıklarımızın ise bize sunulanlar arasında tercih yapmak olduğunu vurgulamış; bu kısır döngüye de özgürlük ve yaşam dediğimizi ve bu süreçte düşünmeyi hepten red eder şekilde yetiştirildiğimizi ileterek asıl eleştirel söylemlerini tarihe yazmıştır.BAUDRİLLARD: ‘SİMÜLASYON ÇOK TEHLİKELİDİR’Yasalara karşı gelmek ya da şiddete başvurmak pek önemli bir şey değildir, çünkü onlar yalnız gerçeğin bölüşülme biçimiyle ilgilenmektedir.Oysa simülasyon çok daha tehlikeli bir şeydir çünkü hep nesnenin ötesine geçmeye ve düzenle yasanın aslında simülasyondan başka bir şey olamayacaklarını anlatmaya çalışmaktadır.Simülasyon sürecinin yaratılmasınıimkansızlaştıran şey, ortalıkta gerçekten başka bir şey göremeyen; başka bir şey düşünemeyen düzenin varlığıdır.BAUDRİLLARD: ‘GERÇEĞİN TEPKİSİZLEŞTİĞİ YERDE SİMÜLASYON VARDIR.’Simülasyon her zaman gerçeğe saldırmaktan yanadır.Bu giderek içinden çıkılmaz bir duruma dönüşmektedir, çünkü simülasyon yalıtılması giderek güçleşen hatta imkansızlaşan bir olguya dönüşmektedir.Bunu başarmasını sağlayan şey ise gerçeğin tepkisizliğidir.Çağımızdaki temel hastalığın adı: Gerçeğin üretimi ve yeniden üretimi denilen şeydir. Bu yüzden ‘maddi’ üretimin bizzat kendisi hipergerçek bir şeye dönüşmüştür.Medium gerçeğin içine yayılmış ve dağılmış olduğundan algılanması imkansızlaşmıştır.Davranışlarımızın en önemsizi dahi nötralize edilerek, anlamsız birbirinden hiçbir farkı olmayan eşdeğerli göstergeler tarafından belirlenmektedir.BAUDRİLLARD’IN KİTAPLARINDAN YARARLANILARAK, BAUDRİLLARD’IN KİMİ KAVRAMLARI YORUMLAMA ŞEKLİNE ÖRNEKLER
SAVAŞLAR ve SİMÜLASYONMedya ve kitle iletişim araçlarına dair eleştirileri de diğer düşünceleri kadar çarpıcıdır.Birinci Körfez Savaşı’nı tanımladığı ve tarif ettiği konuşmalar tüm dünyada yankı uyandırmış olan BAUDRİLLARD, savaşı da sanal bir savaş olarak betimlemiş ve şöyle açıklamıştır:’Savaş kan ve dehşet görüntülerinin olmadığı bir reyting oyunu haline dönüşmüştür.Öyle ki, akşam işten evlerimize geldiğimizde yemeklerimizi yedikten sonra bacaklarımızı sehpaya uzatıp çaylarımızı yudumlarken, dizinin devamını seyreder gibi sakin ve o rehavetle bugün savaşta ne oldu bakalım bir dediğimiz bir duruma dönüşmüştür.Acıları duyumsamadığımız, empatiden yoksun kaldığımız, iliştirilmiş (sözde) gazetecilikle gerçekleşen haberlerde haber niteliği taşıyan bir şey yoktur. Artık haberler de savaşlar da sadece simülasyondur.Parlayan ışıkları savaş diye seyreden bizler, savaşın çok uzağındaymış gibi gece kameralarıyla çekim yapan yeşil ekranda; koşan askerleri görürüz sadece.Bu sahnelerde ölen siviller yoktur, çocuğunu kaybeden babanın ağlamasını haberci çekemez. İşte bu yüzden savaşlarda gerçekliğini yitirmiş durumdadır. Sadece simülasyona dönüşen ‘bu savaş’ diye izlettirilen ve izlediğimiz savaşlar söz konusudur.Bizler bu simülasyona gerçek diyoruz. Bizim gerçeğimiz simülasyonla yer değiştirmiş durumdadır. Gerçek çoktan yerini simülasyon alanına devretmiştir.’Nükleer ve SimülasyonTruva’da nasıl bir savaş olmadıysa günümüzde de bir atom savaşı olmayacaktır. Atomik silahların giderek karmaşıklaşan yapısıyla birlikte nükleer bir toza dönüşme ihtimalimiz de giderek bir bahaneye dönüşmektedir.– Çünkü giderek karmaşıklaştırma işi, konulmuş tüm hedefleri daha şimdiden aşıp geçmiş olduğundan artık olmasıyla olmaması arasında bir fark kalmayan bir semptoma dönüşmüş gibidir. –Nükleer bir tehlikenin yarattığı tehlikeden çok nükleer bir felaket simülasyonunun içine yayılarak, gelişmektedir. Simülasyon her zaman gerçekten daha çok tehlikelidir.İnsanları hayrete düşüren bir adamın uzayda yürümesi değil; teknik programlamayla, manipülasyonun düzeyidir.Bu akış düzeninin içkinleşmiş büyüleyiciliğidir. İnsanların olasılıklara hakimiyeti ve kusursuz bir norm düzeni karşısında büyülenmedir.Bu korku içtepiden yoksun ölüme benzeyen modelin yarattığı kaygıdır. Karşı gelmeden kaynaklanan bir cazibeye sahip düzen hala ahlaksız bir düşsel üretmeye çabalarken; norm büyüleyerek, şaşırtarak ve dondurarak her türlü düşsele karşı çıkmaktadır.Tarih, yitirdiğimiz gönderenler sistemidir.Sinema ve SimülasyonSunduğu güncel ürünlere bakılacak olursa sinemanın teknik açıdan giderek mutlak gerçeğe yaklaştığı yani gerçeği tüm sıradanlığı, hakikati tüm çıplaklığı ve can sıkıcılıyla verdiği hatta tekniğin sağlandığı kendine güven duygusuyla gerçeğin kendisi, hemen şu anda burada olanın ta kendisi yani anlamsız birşeye dönüşerek görülmemiş bir çılgınlık modeline dönüşmüş olduğu görülmektedir.Sinemanın gücü Pentagon’la , hükümetlerin gücüne eşit hatta onlardan daha büyüktür. ‘Kültürel üretim’ anestezisi dahi her türlü kültürün anestezisidir.Yitirilmiş nesne ( yani biz) nasıl anlamını yitirmekte olan gönderen sistemi tarafından büyülenmişse(k), sinema da yitirilmiş bir nesne olarak kendi kendisi tarafından büyülenmiştir.Geçmişin gerçekliğine, geçmiş ya da günümüzden bir sahneye negatif anlamda sadık kalma; geçmiş y da günümüze ait mutlak bir simülakrın kusursuz ve yeniden sunumu tüm değerlerin yerini almıştır- bizler de bunun suç ortaklarıyız ve durumun tersine çevrilmesi olanaksızdır.Çünkü sinema tarihin ortadan kaybolmasına ve arşivin egemenliği eline geçirmesine bizzat katkıda bulunmuştur.Hipermarketler ve SimülasyonSeçip alma merkezleri olan hipermarketler toplumsallık biçiminin gelişmekte olduğu hiper alanlara doğru yönlendirmektedir.Özgürlük adı altında dünyamızın ve dünyamızı genişletme potansiyelimizin satın alma gücümüz kadar olduğu metin altında verilir ve ‘Daha fazla satın alırsan o kadar özgürsün bu hayatta’ iletisi; metnin altında, bilince sunulur.

KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARI (KİA) ve SimülasyonHer geçen gün daha çok haber bilgiye karşın giderek daha az anlamın üretildiği bir evrende yaşıyoruz.Haberin anlam ürettiğini sandığımız sırada aslında tersi olmaktadır. Haberi içeriği ve toplumsalı yok etmektedir. İki nedeni vardır:
1- İletişim kurmak yerine sahneye koyduğu iletişim oyunu içinde kaynayıp gitmektedir.2- Haber araçları ve haber bombardımanının toplumsal yapıyı bozmaları engellemektedir.İletişim araçlığı konumunun kazandıran şey mesajdır.Bu içeriklerin için için kaynaması, anlamın emilmesi, iletişim aracın giderek anlamsızlaşması, iletişim diyalektiğinin tamamıyla modelin tamamıyla kısır döngüleşmiş biçimi içinde eriyip gitmesi, toplumsalın kitleler içinde yokoluşu insanda bir felaket duygusu yaratarak, umutsuzluğa kapılmasına neden olabilir.Hepimiz kudurmuş anlam ve iletişim idealizminin yani anlama dayalı idealist bir iletişim peşinden gittiğimiz için doğal olarak bu perspektif doğrultusunda ölümümüz de anlamın elinden olacaktır.Kitleleri büyüleyen şey iletişim araçları mıdır yoksa kitleler mi iletişim araçlarını bir gösteri aracı olmaya zorlamaktadırlar?Cinsellik ve SimülasyonCinsellikbir vücudu vücut yapan şeydir. Vücut kendine ait tüm parçalarla, bu parçalarla işlevlerinin ötesine geçen şeydir.Cinsellik ve cinsellik söylemi de diğer kavramlar gibi doğalın/ gerçeğin dışına çıkmış ve olmayan bir durumu doğal diye somutlaştırmaya çalışmaktadır.Kitaplarda cinsellik geçen cümleler buna örnektir. Gerçeklikten uzak olmasına rağmen tüm doğallığıyla gerçekmiş gibi sunulandır.

Reklam ve Simülasyon
Reklam ve propaganda Ekim Devrimi ve 1929 Ekonomik Bunalımı’yla birlikte önem kazanmışlardır.Reklam, kamusal anlama sahip her şeye karşı duyarsız kalındığını gösteren bir ayna, paradoksal bir aşağılama aynasıdır. Reklam da simülasyon evreninin en baş oyuncusudur. Dünyayı öğrenme ve kabul etme araçlarımız reklamla başlar. Reklam simülasyonun askeridir.

Katliam ve Simülasyon
Bir katliamı unutmak da katliam türünden bir şeydir. Televizyon her türlü tarihsel olaya son verebilen gerçek çözümdür.Televizyonun işlevi bu noktada şaheser yaratır ve anlamı yeniden üretir. BAUDRİLLARD bu anlamı katliam olarak yorumlamaktadır.

BAUDRİLLARD’IN KURAMSAL YANDAŞLARI (ETKİLENMELERİ)
BAUDRİLLARD 21.Yüzyılın post yapısal felsefecilerinden sayılır, kuramsal etkilendiği düşünülen isimler arasında da Marks, Hegel ve Frankfurt Okulu (bak)hocalarından öncü, Thedor Adorno bulunduğu söylenir. (bak2)Dünyada yankı uyandıran bir isim olan Baudrillard’ı benimseyenler kadar karşı çıkanlar da yok değildir. Bunlar ise genel olarak Chomsky söylemcileri adı altında dillendirilir.

ORTODOKS CHOMSKY SÖYLEMCİLERİ: ‘BAUDRİLLARD ANA AKIM YANDAŞIDIR’Lakin en ilginç tarafı şu olacaktır ki, ortodoks Chomsky söylemcileri Baudrillard’ın söylemlerini anlamamakta ve onu daima eleştirel akımdan atmakta ısrarcı olacaklardır.En büyük ideaları ise, simülasyon kuramı içinde gerçekleşir.Chomsky söylemcileri, ‘Gerçeğin olmadığı bir dünyada yaşadığımızı dile getirmek bizi asıl gerçeklikten koparmak olur ve bu bize iyilik değil kötülüktür. Gerçek bu dünyadadır.Gerçeğin içinde yol alan insan oğluna yapılacak en büyük kötülük ayağının altındaki zemini çekmek ve gerçek yok demektir.İşte bu kapitalizmin yeni oyunu ve kumpasıdır.’ der.Baudrillard’ın sistemi yok sayarak yine ana akımın ekmeğine yağ sürdüğünü ileri süren Chomsky’ciler, varolan sistemin simülasyon olduğunu söylemek yine ana akımın kendi oyunudur.Kapitalizm daima kendini eleştiriyormuş gibi görünenleri de içine alır.Böylece asıl eleştireller göze görülmediği gibi kapitalizmi balon sayarsak, havası balonun patlaması önlenmiş ve ömrüne ömür katılmış olur.

Notlar: 1- Bu makalenin her cümlesi bana aittir. Hiçbir yerde kopyala yapıştır yoktur. Analizler ve çıkarımlar yıllarca Baudrillard’ın tüm yapıtlarınıtekrar tekrar okumakla edinilmiştir. Kavram tanımlamalarında kitaplarında alıntılar vardır. 2- İletişim bilimlerinde Ortodoks kelimesi tutucu bakış açısına sahip ve tek taraflı düşünen kişi anlamına gelir.3- Verilen linkler bu yazının yazılmasında kullanılmamıştır. Bu linkler okuyucuların ayrıntılı bilgi alması adına eklenmiştir. Baudrillard’ı anlamak için etrafındaki kavramları da anlamak şarttır. Ayrıntılı bilgi edinmek isteyenler aşağıdaki linklerden yardım alabilir.4- Yazarın kimi eserleri: 1bu, 2 bu, 3bu, 4bu, 5bu, 6bu, 7bu, 8bu kaynaklara bakabilirsiniz.5- Ana akım kavramı hakkında bilgi sahibi olmak için 1bu, 2bu,3bu kaynaklara bakabilirsiniz.6- Eleştirel akım için bu, bu, bu ve bu kaynaklara bakabilirsiniz.7- Frankfurt okulu hakkında ayrıntılı bilgi için bu, bu, kaynaklara bakabilirsiniz.8- Marks için hakkında bilgi sahibi olmak için 1bu, 2bu, 3bukaynaklara bakabilirsiniz.9- Chomsky hakkında bilgi sahibi olmak için 1bu, 2bu, kaynaklara bakabilirsiniz.10- Gerçeklik kavramı hakkında bilgisahibi olmak için bu, 2bu, 3buve son olarak buna bakabilirsiniz.11- Ayrıca post yapısalcılık için buve buna bakabilirsiniz. 2- Yasal Haklar: Kaynak gösterilsin ya da gösterilmesin, hangi dilde olursa olsun içeriğin bir kısmı ya da tamamının kullanılması yasaktır. Bu yazının yasal hakları www.hafif.org ve Astral’a aittir. Bu madde, altında yazmıyor olsa dahi, Astral’ın tüm yazıları için geçerlidir.