Aşk şimdilerde;sözüm ona sevmelerin,sözüm ona sevgililerin parolası,çıkar amaçlı ilişkilerin diline düşecek kadar iğrenesi bir kelime oluvermiş.Ben böyle öğrenmemiştim aşkı!şimdi size soruyorum:aşk ne demek?Engin görüşlerinize sığınıp,içinde bulunduğum aymazlıktan kurtulmak istiyorum…
yorumlar
aşk mı? offf offfff…
”aşk bi jukeboxtur, içine atacağın bozukluğun kalmadığında ses vermez”
kop, ben bu yorumunu bir yerlerden hatırlıyorum.o kutucukla aranızda ne var sizin bakıyım:)
güzel müzikleri var
Birisi yollarda Mecnun’a rastlamıştı; dertli dertli yoldaki toprakları eşeliyor, sanki bir şey arıyordu. O adam sordu:- A deli, böyle ne arıyorsun?!..- Leyla’yı arıyorum.Adam şaşırdı:- Hayret, Leyla topraklarda ne gezer, öylesine parlak bir inci toprağa düşer mi?– Ben neresi olsa ararım, belki bir an gelir, onu bir yerde buluveririm.
Evrenin işleyişini bir parçası olan “karşıtların çekimi” yasasının, insanda en belirgin hali. Tinsel ve tensel birleşim isteği. Bencillik, kendini kandırabilme gücü ile yaratılan inanç.Evrimi: Varlığı sürdürme içgüdüsü – cinsel dürtü – aşk
hormonal bişi…
bir zamanlar tariflerini yazdığım buna rağmen cevabını bulamadığım tek şey.
Msnde kişisel ileti alanlarını sığ cümlelerle doldurmak gibi birşey, aşk…
aşk kocaman bir aptallıktır başkada hiçbirşey değil…
aşk; yukarıdaki yorumlarda da görülebildiği üzere tarif üzerinde mutabık olunamamış/olunamayacak bir durumdur.
“hormonal bişi” cümlemi biraz açayım dilerseniz. o ara notu bırakıp geçmiştim yoğunluktan… evet, doğada insan soyunun yürümesi için doğanın bize uyguladığı bir tür illüzyon diyebiliriz aşk için… bir süreliğine beynimiz bu hormonu salgılıyor, sonra herşey normale dönüyor. işte hepsi bu…
Yüreklere sığmayan bir duyguyu kelimelere hapsedemeyiz..Aşkı tanımlamaya calışmak onu zincirlere vurmaktır.Zincirlere vurulan bir duygu da asla AşK olamazTanımlayabilseydi ne Mecnun ile Leylane Kerem ile Aslıne de Ferhat ile şirin efsane olabilirdi..
haklısın tabi dejavu,ama günlük hayatımızda basitleştirilmiş örnekleriyle gözümüze gözümüze sokulan ve adına aşk denilen garip ilişkiler sağanak biçimde mide bulandırmaya yetiyor.
şiir ve miir arasındaki farkı anlayabilenler olarak aşk ile o ritm bozukluğuna sahip duygusal doyumsuzlukların arasındaki uçurumlara da düşmemeyi bilmeliyiz.
tv denen sihirli canavar tam da bu noktada devreye giriyor duygu sömürgenliği yapıp herşeyi tam tersine çeviriyor.belki sana bana yediremiyo ama yedirdikleri binlercesi için bişi yapamıyoruz malesef:(ve o binlercesi arasından birileri birilerinin canını yakıyor her defasında farklı ve giderek artan bi hazla…