benim anlayamadığım kürtlerin alfabe devrimini ne zaman yaptığı ve akabinde latin alfabesinde w,q,x i kullanmaya başladıklarıdır.wan yazdıkları van ı farklı mı okuyorlar ne anlamı var ses olarak? yahut türk alfabesine soktunuz diyelim bunun türkçe ses olarak karşılığını kullanmadıktan sonra ne işimize yarıyacak? ancak emolar mutlu olabilir bu habere :)ayrıca tc anayasası der ki:
MADDE 3. – Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Ne saçma bir lakırtı. Batıdan 29 harfi hayatımıza soktuk. Şimdi birileri kalkıyor da, “batı dillerinden dilimizi istila edecek bu 3 harfi istemezüüük” diyor. Bir zihniyet anca bu kadar aklı karışık olur. 29’u bizimdi de bu 3’ü ecnebi sanırım.ps: ayrıca Türkçe ses karşılığı geyiğini hiç başlatmayın. harf devrimi bu konuda hiç de başarılı ve yüzde yüz bilimsel sonuç vermemiştir. “karını alırım” gibi bir cümleyi yazdığımızda, bu harf değişiminin ne başarısız ve sorunlu olduğunu görebilirsiniz. Azeriler bu konuda çok daha başarılı değişim yaşamıştır.
tam olarak bilmiyorum, ama bildiğim kadarıyla wan olarak yazmıyorlar. başka şekilde kullanımları var. bence yapılmaz ki böyle bir şey, ayrıca tamamen kürt türk meselesine takılmadan soruyorum, zaten türkçede kullanılmayan harfleri niye alfabeye koysunlar ki? gerek yok. açılım denilen şey böyle gereksiz işlerle yapılmaz ki.
Anthro, alfabenin öz be öz türkçe olmasından bahsetmiyorum. nitekim senin verdiğin örnekte de “â” gibi bir harfin kullanımı mevcuttu ama alfabedi olmadığı için ve arapçadaki cezm gibi bir kullanım latin alfabesinde olmadığı için kaldırıldı. vaktiyle şapkalı a(â)’yı alfabeye eklememişken, iks(x), kü(q) ve vve(w)’yi alfabeye katmayı doğru bulmuyorum. ve evet sesin karşılığını vermesi lazım. bu doğrultuda gerekiyorsa tire yahut virgül kullanılmakta. şapkalı a, şapkalı e eklenebilir de, alfabe 29 olsun diye bir kaygı yok.anayasa kısmına gelirsek, dilimiz türkçe iken kullanmadığımız seslerin alfabeye eklenmesi hususunda yazdım. şu an kullandığın türkçede vermiş olduğun örnek ve benzeri q,w,x için verebiliyor musun? bunu sorguluyorum ben.wan ı bıraktım, peki kürtçe newroz diye yazılan ve türkçe nevruz deyip yazdığımız kelimeyi nasıl 32 harfli alfabede yazıp okumayı düşünüyorsun acaba?ayrıca açılım yada demokratikleşme sence bu mudur?
ayrıca azerbeycan ı örnek vermişsin ama azerbeycan da ş, ç , o, ö, u, ü, ı, i kullanımını bizden aldığı gibi ğ gibi olmayan ve türklerin ürettiği bir harfi almış ve alfabesini kendi ses-harf fonetiğinde genişletmiş ve 32 harf olmuştur. q vardır ık, kı gibi okunur, x vardır karşılığı h gibi okunur.
zaten türkçe karşılığı o kelimenin nevruz, kürtçeyle türçe birleşmiyor ya da iki milletinde ortak kullanabileceği bir dil oluşturulmuyor. ki oluşturulmaması lazım. iki dil birbirinden farklı ve bu şekilde değerlendirilmeleri gerekiyor. “açılım”dan ne çıkacağını merakla takip eden biri olarak, türkçeyi değiştirme çabalarını ya da kürtçede o harfler var diye o harfleri türkçeye de ekleme çabalarını doğru bulmuyorum.
Galanthus, haklısın karşılığı nevruz paki dediğim gibi bu 3 harf için türkçede şunun yerine kullanılırsa uygun olur diyebiliyor musun? alfabeye sokulması ve kürtçe açılımı aynı cümle içinde kullanıldığında farklı bir anlam ben şahsen çıkaramıyorum… ayrıca, evet hepimiz ne çıkaracaklarını beklemekteyiz. ama fikrim odur ki biri ortaya bi fikir atar niyetiyle giriştiler ama aydın, ayaydın herkes ne çıkacağını beklemekten başka mevzu çıkıp örtecek bence bu mevzuyu. hep öyle olmuyor mu??
Şapkalı â cezm sesini vermiyor öncelikle Sesarium. Türkçede açık ve kapalı “e” leri ayıran bir ayrım yok. Ayrıca Türkçe’de “Q” sesinin karşılığı da vardır. X sesi dediğin gibi, Azeri dilinde olduğu gibi Kürtler de aynı sesin karşılığı kullanıyorlar. Türkçe’ye giren pekçok kelimede esasen bu ses var. Bu konuda bir üniversitenin Çağdaş Türk Lehçeleri anabilim dalından bilgi alabilirsin. Bunların Türkçe’ye girmesi gibi bir durum da söz konusu değil esasen. Anca, ilkokul yazı paftalarında bu harfleri görmüş olacağız. Yoksa günlük kullanımda, dijital teknoloji ve genç jargonunda bu harfler zaten çoktan girmiş durumda. (weya’lar, qabul’ler vs..)
tamam mansonum , öğret valla. ciddiyim. valla bile dedim.Sesarium, dil bilim uzmanı değilim ama ben de türkçe de o üç harfe gerek olmadığını düşünmekteyim, onu dile getirdim.Anthro, o genç nesil (bugün geleceğe umutla bakan galanthud modu aktif durumda) bir süre sonra dillerine sahip çıkacaklar, değer verecekler bizim gibi bıdı bıdı edecekler. genç nesil kullanabilir ama o harflerin dilimize girmiş olduğunu düşünmüyorum. (girmesin, n’oluur.)
a(â) ‘ yı geri istiyorum.ayrıca dilde önemli olan sesler ve karşılıklarıdır.q,w, x’ in alfabemize girmesinde sakınca yoktur.sakıncalı olan bize ait olmayan bu harflerden oluşmuş kelimelerin hayatımıza girmesidir.hoş ikisi de aynı kapıya çıkar.
Şapkalı A dilimizdeki yabancı kökenli (özellikle Arapça ve Farsça) sözcüklerin telâffuzunu düzeltmek için kullanılır. Günümüz Türkçesinin yazı dilinde A harfi üzerindeki (^) imi sadece L, K ve G ünsüzlerinden sonra kullanılır. Hâlâ, dergâh, rüzgâr, kâgir, kâğıt, kâtip, mekân gibi… Uzun okunması gereken diğer ünlüler için kullanılmaz. (Anlam karmaşasını önleme durumları hariç, hakim-hâkim, alem-âlem) Fakat kalın okunması gerek K ve G harflerinden sonra gelen uzun A (^) imi almaz. Kasım (Bey), kanun vb. Ââ harfi yazı dilinde kullanılsa da resmî alfabe de yer almaz.
cezm sesini karşılamasından bahsetmiyorum Anthro… zaten bahsettiğin gibi lehçe, şive ile değişen sesler de alfabe de yer almaz. her sesin karşılığı yoktur. sadece anlamı değiştiren seslerde işaret kullanımı arapçada kullanılan cezm ve hareke benzerliği ve karışıklığı (kime göre bilemiyorum ama kaldırılma nedeni bu hatırlarsın 15 sene olmadı) nedeniyle kaldırıldı. ayrıca azerbeycanı tekrar örnek vermenizde de bahsi geçen wan ın w si kullanılmamaktadır. en başta sordum soruya dönüyorum burdan tekrar:
benim anlayamadığım kürtlerin alfabe devrimini ne zaman yaptığı ve akabinde latin alfabesinde w,q,x i kullanmaya başladıklarıdır.
Mansonum katılıyorum sana.Diller ister istemez etkilenirler birbirinden ki etkilenmişler ama bu hiç bir dilin kendi kendini yok etmesine yol açmamalı, her iki dilde özgünlüğünü korumalı.
ulus dili farklıdır. ( türkçe )etnik diller farklıdır. ( kürtçe )ulus dili, hep bir oluşum içerisindedir. birbiriyle karıştırılmamalı.taxi : ingilizcetaksi : türkçebiz ne yapmışız. x alfabemizde yok diye harf değiştirip aynen almışız.işte bu sakıncalı.dil vardır. kelimeler de yaratılmalıdır. türk dil kurumu ve türk halkı bu yüzden vardır.
Sesarium. Benim Çağdaş Türk Lehçeleri dediğim mahalli aksan falan değil. Özbekçe, Türkmence, Azerice yada Anadolu Türkçesi gibi Türk lehçeleridir. Bunlar etnik metnik şeyler değildir. Türk dilinin kollarıdır. Kürtçe de etnik bir dildir gibi bir saçma bakışın bilimsel ciddiyeti yoktur. O lafların eski versiyonları da “kürtçe kart kurt diye kara basan türklerin ayak sesleriyle türemiştir” gibi zırvalardır. Bunları geçelim. Ama ben Latin alfabesinin bizzatihi Türk dilinin yaşamına verdiği zarardan bahsediyorum. (aslında latin alfabesinin zararı değil, alfabeler sadece araçtır ama harf devrimini yapan kadronun bu konuda bilimsel kifayetsizliği ve siyasi oldu bitti heyecanı nedeni ile hatası -özellikle Falih Rıfkı Atay gibi o geri kalmış dönemin, az gelişmiş aydınımsı mukallitlerinin bu başarısızlıkta etkisi büyüktür.) Bu hatalar nedir? Birincisi, Arap alfabesi de Türkçe sesleri tam anlamıyla taşıyamaz. En basiti, “P” gibi “Ç” gibi sesler Arapçada yoktur. Ancak her alfabenin transkripsiyonu vardır. Ufak noktalamalarla (S harfinden Ş/Ŝ/Š/Ś seslerini türetmek gibi) nüanslarla ek sesler üretilir. Mesela bizdeki Ş harfine Slav dillerinde en yakın ses Š’dir. Bu diller de bu transkripsiyonu tercih etmiştir. Türkler Arap alfabesini kullanmaya başladıklarında bu sesleri üretmek için belli transkripsiyon uygulamaları ile B harfinin tek noktasını 3 nokta yaparak P sesini elde etmişlerdir. C sesini veren Cim harfinin içindeki tek noktayı da üçleyerek Ç sesinin karşılığını vermişlerdir gibi. Peki Latin alfabesi neden başarısız olmuştur diyorum bu konuda? Çünkü Gerek Osmanlıca, gerekse Göktürkçe’deki pek çok sesi görmezden gelerek, o dönemdeki yarı gelişmiş edebiyatçıların bilinçsiz müdahalesi ile bu sesler ve kelimeler tırpanlanmıştır.Mesela: Göktürkçede iki N sesi vardır. Biri şu an toplumun ve TRT Türkçesi dediğimiz dili kullananların kullandığı normal N, biri ise nazal N’dir (Ñ). Bu harf ng sesi verir. Bu sesi TÜrkler Arap alfabesi kullandığında Nun (N) harfiyle değil, üstü üç noktalı Kef harifyle vermişlerdir. Haliyle Öztürkçe sesler bu yeni alfabeye geçilince de kaybedilmemiştir. (ta ki malesef başarısız harf devrimine kadar) Bu ses yörüklerin yoğun yaygın olduğu Antalya gibi yörelerde (ve pekçok anadolu kentinde -özellikle içanadolu) hala kullanılır. Bu konuda şu makaleyi okuman sana fayda sağlayacaktır.Bunun dışında sadece Osmanlıca sözcüklerdeki sesler değil, Anadoluda hala kullanılan Göktürkçe pekçok ses de bu başarısız ve bilinçsiz harf devrimi sırasında yok edilmiştir. Sesler açıkçası katledilmiştir. Açık ve kapalı e’lerin farkı gibi.. K ve Q sesleri farkı gibi.. (hatta sanırım türkçe’de 2’den de fazla K sesi var) Bir dönem redaksiyon işiyle uğraştığım için, özellikle eski metinlerin yazımı sırasında bgu katliamın ne denli biliçsizce olduğunun isyanını çok yaşamışımdır. Dönemin beş para etmez, yarı eğitimli ve tam geri kalmış küstah, aptal edebiyatçıları, bir milletin dili üzerinde bilinçsiz bir deney yapmıştır. Totoliter bir dönemde enver paşa yada talat paşanın askeri alanda yaptığı aptal ve cahil cesareti eylemi gibi dil üzerinde aptalca müdahaleler yapmışlardır. Dolayısıyla şu anda çoğumuz (şivelerini koruyan anadolu insanları hariç) o sesleri çıkaramamaktadır. En son olarak da şapkalı â’yı da katlederek “kâğıt”, yada “kâinat”, “halâ” demeyi beceremyen yeni nesille de karşılaşmamızı sağlamışlardır.Kısacası harf devrimi, o dönemin aptal edebiyatçılarının konuşmasını küçümsediği şiveli Anadolu halkı ile düşman gördüğü Osmanlıca kullanan mütedeyyin halkın dilini sabote etme uğruna binlerce yıllık bir dilin pekçok sesini malesef becermiştir.Sen yeni dahil olacak o seslerin gelmesine yanacağına, bugün haberdar olmadığın, kaybettiğimiz bu kayıp seslere yansan daha iyi edersin.Bana göre Türkçeye sadece o harfler değil, Osmanlı ve İslam öncesi dönemden kopan neslin tekrar geçmişi ile irtibat kurabilmesi için başkaca transkripsiyon harflerinin de girmesi elzemdir.
cezm sesini karşılamasından bahsetmiyorum Anthro… zaten bahsettiğin gibi lehçe, şive ile değişen sesler de alfabe de yer almaz. her sesin karşılığı yoktur.
anthro, yukarıda yazdığım şeyden mi aşağıdaki anlamı çıkardın gerçekten? yoksa lafın fazla takla attığını söylemem gerekiyor ne yazık ki.
Sesarium. Benim Çağdaş Türk Lehçeleri dediğim mahalli aksan falan değil. Özbekçe, Türkmence, Azerice yada Anadolu Türkçesi gibi Türk lehçeleridir. Bunlar etnik metnik şeyler değildir. Türk dilinin kollarıdır. Kürtçe de etnik bir dildir gibi bir saçma bakışın bilimsel ciddiyeti yoktur. O lafların eski versiyonları da “kürtçe kart kurt diye kara basan türklerin ayak sesleriyle türemiştir” gibi zırvalardır. Bunları geçelim.
Anthro, senin söylediklerinle beraber kürtçe, harf devriminin daha başarılı olduğu anlamını çıkaracaktım neredeyse.Milliyet tarih dergisinin 2. sayısındaydı sanırım; henüz latin alfabesine geçilmeden yazılmış bir kaç mektup vardı. şu anda kullandığımız şekilde ve biraz değildi. daha çok harflerin fransızca okunma şekline göre değişiklikler vardı eğer incelediysen. varmak istediğim nokta ise daha önceden de cümlesini aynen şöyle kurduğum şekildir:
lehçe, şive ile değişen sesler de alfabe de yer almaz. her sesin karşılığı yoktur. sadece anlamı değiştiren seslerde işaret kullanımı arapçada kullanılan cezm ve hareke benzerliği ve karışıklığı (kime göre bilemiyorum ama kaldırılma nedeni bu hatırlarsın 15 sene olmadı) nedeniyle kaldırıldı.
*not: lehçeden sonraki virgül burada ve anlamında nefes değil.tabii araya alıntı yapınca cümleler kopuyor; sen de biliyorsun ki ingilizce dünyanın en geniş dillerinden biri. genişliği ise yaygınlığından çok içerdiği gelime sayısından ölçülüyor dillerin. buna rağmen ingilizce de özellikle çevresel coğrafyalardan zamanla etkilenmiş ve yeni kelimeler katmıştır. bu zaten bir metamrfozdur. yoğurt orta asyadan kalkıp cermen dillerine girebilmiştir. ama ingilizler kendi dillerinde de metamorfoza uğramışlar ve tudeg- today olmuş, hywad-what olabilmiştir. runik alfabeden latine geçtikteleri için de değil zamanla değişmiştir. türkçe de diğer diller de buna benzerler.kısaca fonolojileden bahsetmek dilimizin körelmesi gibi sonuçlar ve eksilen harfler demek değildir. yine ingilizceden örnek verirsek, sırf okunması üzerine bir fonetiğe sahiptir; nitekim bu içiren harfleri alfabeye eklemezler. savunduğum nokta da konunun bayağı çarpıtılmasıyla unutulan q,w,x harflerinin türkçeye katılması sonucu zenginleşmeyeceği hatta akibetinin dışardan gelen kelimelerin daha kolay türkçeye geçişi olacağıdır.(bölük pörçük, karman çorman yazışımın nedeni arada iş yapmamdır, kusura bakılmasın)tekrar bu üç harfin türk alfabesine eklenmesi gibi bir durumun saçmalığını benzer özellikleri içeren bask diliyle de örnekleyeyim. Ñ harfi dahil toplam 21 harfli bask dili avrupa kıtasıınn en eski dillerinden kabul edilmektedir. bask bölgesi fransa ve ispanya arasında kalmaktadır. 2 alfabede de ñ yoktur mesela…
Yazarin bu harfleri bir yerde savunmak icin gosterdigi Azerbaycan ornegi pek uygun olmamis bence. Unutmus herhalde Azeri’lerin son 80 yildir ve hala Rusca konustuklarini ve krilik alfabesini kullandiklarini. Azeriler Sovyetler dagildiktan sonra acele olarak latin harflerine gectiler ve acikcasi bu gecisi de pek bilimsel yaptiklari soylenemez. Cunku bu eylem o siralarda bir milli kimlik ve Rus kulturune reaksiyon olarak yapilmisti ve acelesi vardi !. Ilginc bir bicimde sii kokenli Azeriler bugun dahi Arap alfabesini, konustuklari Farsca dilinde kullaniyorlar galiba. Ustelik Sovyetler doneminde Azerice kelimeler de pekala krilik alfabesi ile temsil edilebiliyordu. Bizde ki bazi seslerin Ingilizce ve Fransizca’da o alfabeler ile yazilabildigi gibi. Benim klavyem Ingilzce oldugu icin ornek veremiyorum, ama goruluyor ki dert anlatilabiliyor !. Sonucta bu kelimelerin Turk alfabesine ithal edilmesi cabasi bir yerde Kurt kimliginin bu vesile ile resmen taninmasi baglaminda bir caba. Kuzey Irakli Kurtler hala Arap alfabesi kullaniyorlar cunku Irak’in resmi dili Arapca, o zaman bu harfleri nasil yaziyorlar ki ? Yazarin ornegi v ile w arasindaki fonetik farki nasil vurguluyarlar Arap alfabesinde ? Gozden kacirilmamasi gereken diger bir olgu da dil ve alfabe konularinin “devrim kanunlari”nin konusu olmalari durumu !. Yine birileri bu kanunlari degistirmek istiyor, galiba ! Devrim kanunlari bir kere degistirildimi bu durumu bir baslangic ve ornek olarak gostererek ilerde Arap alfabesine donmek dahi dusunebilir birileri ! Kisacasi su Cumhuriyet projesi birilerin cok ama cok rahatsiz ediyor degil mi sayin yazar ?
benim anlayamadığım tek şey; binlerce yılllık geçmişe sahip Türk dilinin şimdiye kadar ihtiyaç duymadığı halde, nasıl birden bire bahsi geçen 3 harfin eksikliği içinde kıvranır hale geldiğidir. Amaç, aceleye gelmiş olan harf devriminin tamamlanması ve nihayet Türk dilinin imlasının oturması ise, neden sorunlu olan e’ ler ve a’ lar konusunda bir düzenleme getirlmiyor da ; yine acele edilerek alt yapısı dilimizde olmayan 3 harf gökten zembille indiriliyor. Bence yine aynı hatayı yapacaklar ve bir seksen sene sonra da bu harflerin Türkçe’ ye neden girdiğini ve tam olarak hangi kelimede hangi harften sonra hangi tonlamayla okunması gerektiğini konuşacağız. Durup duruken sarı arabaların üzerinde taksi değil de, taxi yazmasının dilimize ne gibi bir yararı olacak??Mesele Kürtçe kelimelerin uyumu- uyumsuzluğu ise, Kürtçe kelimeleri Kürt alfabesi ile yazmaya devam etsinler. Neden Türkçe’ yi değiştirmeye çalışıyorlar?
evet dorcas, amaç türkçeyi öğrenme güçlüğü olacak sonucunda. şimdi türkçe okunduğu gibi yazılır derken o zaman çocuklara bu q bu küu diyeceğiz ve anlamalarını bekleyeceğiz, tren ve aile yi bile ilkokul 1 de yazmamaya özen gösterirken hocalar…
sesarium DİYOR Kİ, (17 Eylül 2009 14:08) şimdi türkçe okunduğu gibi yazılır derken..Bu cümlede hep bir yanlışlık oluyor, okunduğu yazılır ya da yazıldığı gibi okunur derken ”sadece Türk insanına göre” demek iyi olur, başka ülke insanları için çıkan sesler, farklı harflerin bir araya gelmesiyle oluşuyor..
bu harfler gereksiz bence. yok eğer “gerexiz” yazma niyetinde olup “ks harfleri yanyana yazmaya zamanımdan çalıyor.” diyenler varsa “onlar bir de diğer dillerdeki zaman çalıcıları bir incelesinler” derim.
Pati, X harfi ingilizcedeki ses karşılığında kullanılmayacak zaten benim bildiğim. İspanyollar ş-ç arası bir ses şeklinde kullanıyorlar. Olası ses karşılığı Azericedeki gibi sert H sesinin karşılığı olacak bildiğime göre.Sesarium, kelimelerin değişiminden bahsetmiyorum ben. hwæt > what yada tōdæge > today değişimi gibi kelimelerin etimolojik dönüşümü değil bu bahsettiğimiz. Seslerin yok edilmesi. Yoksa, elbetteki orta asyadan bu yana pekçok kelime değişime uğramıştır. Ama evrimsel değişimlerdir bunlar. Uzun süreçli değişimler. Ve de sesler genelde baki kalır. Ama burda mevzubahis olan mesela tüm a sesleri e olarak telafuz edilecek gibi birşey. ü’ler u’ya dönüştürülecek. Üstelik bu bir kısım edebiyatçıların salakça çalışmaları sonucu yasa yoluyla yapılacak. Dil; devletler, dinler, siyasetler üstü bir varlıktır. Böyle saçma müdahalelerle anca frankenstein’lar elde edilir. Şapkalı ‘Â’lardan bahsettik yukarda. Nazal ‘N’ ve normal ‘N’nin yada ‘Q’ ve ‘K’ seslerinin sadece ‘K’ sesi altında cem edilmesine de alışkınsın diye garipsemiyorsun diyelim. Peki şöyle birşey olacağını düşün. ‘Ğ’ harfi yutulan bir sestir. Kelime başında kullanılamıyor. Gereksiz yazım oluyor diye atılma kararı çıkartıldığını düşün. Zaten gençler bu harfi de atıyor msn’de, sms’lerde. (yalan diyenin allah cezasını versin.. ara sıra atan gençlerden biri de benim bu arada) “Kâğıt” yerine “Kaıt” yazacaksın. Şapkalı ‘Â’yı ve ‘Ğ’nin es veren uzatma sesini yutacaksın. Kaıt diye okuyacaksın. İşte bu dediğim esasen bu kez yasal olmayan yollarla gerçekleşiyor. Kâğıt diyemeyen pekçok genç görebilirsin. Çünkü onlar â sesi ile hiç tanışmadılar, ğ’yi ise kendi nesilleri attı. Olay bu.Ayrıca verdiğin mimi de açık demem gerekirse okumamıştım ilk başta ve sonradan okuyunca Hakkı Devrim’in de aynı şeyleri dediğini gördüm. Sonuçta önümdeki klavyede bu karakterler zaten var. Ama en azından o sesleri tekrar kullanmayı öğrenmemiz lazım.ps: bu arada az önce tv’de bir sahur programında konuşan çok sempatik bir Bangledeşli doktora öğrencisini dinliyordum. Güney asya dillerinin o sempatik ses yapısı ile konuşuyordu. Bu sesler linguistik açısından bir kültürü analiz etme için o kadar mühimdir ki, o kültürün psikolojisi, gelenekleri, kitle yapısı o ses düzenlerinde gizlidir. Bir Çinli’nin çince konuşurken ağzında kullandığı ses bölgeleri o toplum hakkında çok büyük bilgiler sunar bize.. Bir İskandinav’ın yada Arabın dillerindeki ses yapıları.. Yada Amerikalının İngilizcesinin ve telafuzunun İngiliz’inkinden farklı olması, esasen o iki kültürün aksan ve diksiyonuyla, ses kullanımıyla, birbirlerinden kültürel ve psikolojik anlamda da farklarını bize açık bir şekilde anlatır. Ve bunlar insanlığın doğal ürünleridir. En az pamukkale traventerleri kadar hassas ve değerli kültürel varlıklardır. Bu tip jakoben ve cahilce tepeden inmeci müdahaleler o toplumun dilini ve seslerini, kültürünü tahmin etmediğin kadar etkiler. Azerilerle Türkiyeli Türkler arasındaki fark, dillerindeki o özel musikide gizlidir.
İşte bu bahsettiğim beyni gelişmemiş aydınımsı cahil Falih Rıfkı Atay’ın Q harfi konusundaki çocukça oyunu ve neden 30 harf değil de 29 harfe sahip olduğumuz konusunda bir enstantane:
“Ben adımı nasıl yazacağım paşam. Q harfi lazım.””Q” harfinde ısrarlar üzerine Atatürk “Bir harften ne çıkar, onu da kabul edelim.” diyor. Falih Rıfkı Atay ise “q” harfinin yeni alfabede yer almasına şiddetle karşı. Ama sofrada sesini çıkartmıyor, başka bir çözüm düşünüyor. Atatürk imzasında büyük harf kullanmıyor, küçük harfleri büyütmekle yetiniyormuş. Ertesi gün Falih Rıfkı Atay Atatürk’ün yanına gidip konuyu tekrar açıyor. Bir ara Atatürk, Kemal’in baş harfini önce “q” harfinin büyütülmüş şekliyle, sonra “k” harfinin büyütülmüş şekliyle yazıyor. Birincisi pek hoşuna gitmiyor, “k” harfini daha görkemli buluyor. Böylece, Falih Rıfkı Atay’ın ikna çabaları ve imza konusunda yönlendirmesiyle “q” harfinden vazgeçiliyor.Sonraları Falih Rıfkı Atay olayı şöyle anlatıyor:”Bereket Atatürk, q harfinin majüskülünü (Q) bilmiyordu. Çünkü Q, k harfinin büyütülmüşünden (K) daha gösterişli idi.”
F. R. Atay, Çankaya kitabında harf devrimi esnasında oynadığı bu çocuksu şark kurnazlığını övünerek anlatıyor. Binlerce yıllık bir dili, binlerce yıllık kültürel birikimi babasının arsası üzerine yapacağı bir bina konusunda göstereceği uyanıklık gibi çözmüş. Ve bu aptal oyun sayesinde Q sesi Türk dilinde bozulmaya ve tek bir seste birleşmeye maruz bırakılmış. Şayet üç kaatçılık (bknz: harf yutma ve dil becerme örneee) yapmayıp, “Mustafa qemal Atatürk” değil de “Mustafa Qemal Atatürk” şeklinde yazsaydı, kendinin de itiraf ettiği gibi, Atatürk adının yazımında daha şık ve heybetli gördüğü bu harfi atmalarına muhtemelen izin vermeyecekti.Bir milletin dili ancak bu kadar cahil edebiyatçıların elinde becerilebilir!
falih rıfkı atay’ın annattığı bu hikayenin doğruluğuna, her ne kadar kendi kitabında yazdığını belirtsen de, inanmıyorum. sonuçta atatürk bir osmanlı subayı ve kumandanı olarak gayet donanımlı eğitilmiş biriydi. sen de atatürkün kütüphanesinde fransızca kitaplar olduğunu, fransızca yazdığını ve latin alfabesine olan hakimiyeti ile latin alfabesine geçiş yani harf devriminde çalışmış olduğunu biliyor olman lazım. atatürk okuduğu kitaplarda Q harfine rastlamamamış olması düşüncesi çok histerikli ve bir o derece komik bir düşünce. yazı tarzı olarak da gördüğün gibi ben de bütün harfleri küçük kullanıyorum, gerektiğinde sadece büyük harfle örneklendiriyorum (Q gb). bu benim harflerin kapitalini bilmememden değil tercih etmemden kaynaklanıyor. nitekim el yazısında da tam tersi olarak tüm harfleri kapital olarak kullanıyorum, atatürk ün tersine.ilk yorumunda da yazdığın şekilde ben de msn de, yada sms olarak ğ gibi harfleri kullanmıyorum. ve aslında dediğinde haklısın ğ i harf olarak algılamamak lazım. daha ziyade önceki harfin uzamasını sağlamakla yükümlü bir kural. vaktiyle harf yerine imla kuralı oluşturulabilirdi belkide. ama gene de bu harfin kullanımını nesil olarak attık anlamına gelmiyor bu. zira ingilizceden de örnek veriyoruz boyna ama heralde herkesin en çok bildiği ve “öyle değildir” demeden ikna olabilmesi açısından kilit bir dil şu an burada. ingilizcede de bir çok harf benzer ses yutumlarına maruz kalır halk arasında. 4ever, 2 u, me2, y r u leaving? gb… ama bunlar ingilizce fonetiğini bozmaz. kullanılmayan harfler düşmez. ve aslolan ise tarihte bu kullanımda edebiyet eseri yazılmayacak oluşudur.bi not da pillibebekkuyuda ya, tabi ki türklere göre. ama sesler tanımlı olduğu için böyle diyebiliyoruz. inglizler gibi curve yazıp körv gibi(ama gibi) okuyup bunun fonetiğini kɜːv diye yazmıyoruz. her sesin tanımlı tek bir harfi var, bu yüzden okuduğumuz gibi yazabiliyoruz.
Falih Rıfkı Atay dönemin en sıkı kemalistlerindendir aynı zamanda. Bu hatırayı Atatürk’ü küçümsemek amacıyla uydurmuş olamaz haliyle. Gerek CHP yönetimini, gerekse Demokrat Parti’yi Atatürk’ten uzaklaşmakla sürekli suçlayan şimdinin koyu laikçilerinin türevi bir zattır. Ve de olayı, “Atatürk gibi bir bilge şahsiyet nasıl olurda büyük ‘Q’yu bilmez!” şeklinde algılamak anlamsız. Zira Atatürk de bir insan ve daha da öte asıl uzmanlık sahası askerlik. Ayrıca bugün ben de önümdeki bir Osmanlıca metni okuyabiliyorum ve üstelik kaligrafi konusunda da uğraşılarım olmasına rağmen bir Osmanlıca karakter konusunda yanılmam pekala mümkündür. Çünkü günlük hayatımızda %99 latin alfabesi ile okuyoruz her birşeyi. O dönem de tam tersi. Atatürk’ün günlük hayatta kullanmadığı bu karakteri (ki Q’nun çoğu dildeki kullanımı çok azdır hem de) bilmemesi veya bilse bile bir üçkaatçı bilirkişinin kendinden emin anlatımına güvenmesi gayet olağan. Ama Atatürk’ü asla yanılmaz, kandırılamaz bir peygamber gibi algılıyorsan birşey diyemem. Yalnız bu hatırat kabul gören bir yakın tarih anlatısıdır.
anthrocum, günlük hayatta kullanmaması başka birşey, fransızca okuduğu bir kitabın içinde “Quoi” yada “Qui” olmadığını iddia etmek başka bir şey.
Ama Atatürk’ü asla yanılmaz, kandırılamaz bir peygamber gibi algılıyorsan birşey diyemem. Yalnız bu hatırat kabul gören bir yakın tarih anlatısıdır.
ayrıca her yazdığın yorumdan sonra çok alakasız bir şekilde konuyu başka bir yere getiriyor olmanı da bir mantığı sığdıramıyorum.globalleşmiş günümüzle örneklendiremesem de sadece aklını kullanarak fransızca yazıp, konuşup, okuyabilen bir insanın q harfini bilmediği hususu bana mantık sınırları içinde gelemiyor. zira falih rıfkı yı tanımıyor da değilim; benim bildiğim kaf ve kef kullanımının k ve q olarak kullanılabilirliğinin ve ralih rıfkı nın 10-15 senelik bir geçiş süresini önerisinin de gene atatürk tarfından veto edildiğidir.
tüm devrimi en ince ayrıntısına kadar düşünmüş, geometri terimlerini türkçeye kendi çevirmiş hatta ders kitabına kadar kendi elleriyle yazmış bir devrimci olması nedeniyle bu konuda önceden herhangi bir fikri olmayıp falih rıfkı atay’ ın kafakoluna geldiğine inanmam çok güç. en fazla falih rıfkı atay’ ın öyle sanmasını istemiş olabilir diye düşünüyorum o da falih rıfkı’ nın asparagas yazmayacağını düşündüğümden.yahu hiç bir fikri bile olmasa ömrünün bir kısmını yurtdışında geçiren, fransızca bilen, eğitime ilişkin her konuda dolu dolu bir insan en azından, bırakın yurt dışındaki diğer dostlarını, gönlünü çaldığı yabancı hatunlarla da mı hiç mektuplaşmadı? hey allahım yarebbim.
Bilemiyciim artık Sesarium. Ben Falih Rıfkı’nın yalancısıyım. :)O imza da çok ilginç ve şıktır. Ama Atatürk hangi tarihten itibaren kullanmaya başlamış bu imzayı, bilmiyorum. Fakat çok estetik ve şık bir tasarım. Hatta ben ondan esinlenip kendi imzamı sağdan sola osmanlıca, soldan sağa okuyunca da latince olarak ismimin yazımı şeklinde tasarlamıştım.
Yazıyı Dinle4122-EAR yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122’ye gönder.SMS:?4122-EARHem haqlılar hem haxızlar wallahiBen şimdi suç mu işledim? Cezası nedir, ne kadar yatacağız?Kafama göre takıldım, “fantezi” yaptım, böyle yazdım, kim ne karışır yahu?Yasakmış… Abuk bir imlayla birbirlerine cep telefonlarından mesaj gönderenler dakika başı çiğniyorlar bu yasağı.Tabii ki sorun bu harflerin “resmi” olarak kabul edilip edilmemelerinde… “Q” ve “x” çok tepki yaratmıyor da, özellikle “w” üzerinde kıyametler kopuyor. Bunların “Kürt sesleri” olduğu belirtiliyor. Aşırı milliyetçiler bu harfleri de alfabeye sokmanın vatana ihanet olacağını söylüyorlar.Oysa bu harfleri görmeyen, tanımayan yok. Günlük hayatta bal gibi kullanılıyor, yani yabancı isimlerde okunuyor ve seslendiriliyor (Rixos, Washington, Compaq)… Bizim tarafımızdan yazılmıyor olmaları bir şeyi değiştirmez, çünkü dilin esası, temeli, hocalarım Sheldon Wise, Larry Fisher ve Charles Gilchrist’ten öğrendiğime göre, konuşma dilidir. İnsanoğlu yüz bin yıldır konuşuyor, yazının geçmişi hepi topu beş bin yıl… Anneannemin okuması yazması yoktu ama Türkçe’yi benden çok daha iyi konuşurdu.Alfabemiz bize göklerden indirilmedi, 1928 yılında uyduruldu. Geçmişi hepi topu seksen yıldır. Bir halkın hayatında göz kırpma süresi kadar.”Uyduruldu” diyorum, çünkü Latin alfabesini alırken kendimize özgü birtakım harfler de “icat” ettik, “ş” gibi, “ç” gibi, “ı” gibi, hele hele “ğ” gibi… Almanca’dan da “ö” ve “ü”yü aldık.İyi de ettik. Ama “q”, “x” ve “w” harflerine gerek görmedik.Oysa “w” sesi Türkçe’de yoktu ama “x” vardı. Onu “ks” ile karşıladık, tek harfle işi bitireceğimize iki harfle uzattık.1928 yılında değiştirilen alfabe 2009 yılında değiştirilemez diye bir kural yoktur.Birisi nasıl emir ve komutayla yapıldıysa, öteki de yapılabilir. Alfabe “kutsal” değildir.Siz “w” harfini mi eleştiriyorsunuz? Ben de, niçin “kaf ve kef” yani ince k ile kalın k’yı tek bir harfle geçiştirdiğinizi sorgularım… Niçin ince k sesi için özel bir işaret uydurmadınız da (Polonya dilinde, Lehçe’de kullanıldığı gibi verev bir çentik örneğin), o inceltmeyi k’dan sonra gelen sesli harfin üzerine “şapka” şeklinde aktardınız? (Bu şapka meselesi başımıza dert, yazarlarla düzeltmenler arasında da sürtüşme konusudur.)Bir de “nef” var tabii…Bu ses, Anadolu’nun birçok yöresinde kullanılan “nğ” ya da “ny” sesidir.Eski alfabemizde vardı, yeni alfabemizde niçin yoktur?Asıl bizim dilimizde “j” sesi yoktur, ağızda “c”ye dönüşür, ama alfabemizde var.”J” oluyor da “w” niçin olmuyormuş? O da yabancı, bu da yabancı.Demek ki bu işin kesin bir kanunu, asla ve asla dokunulamaz katı kuralları yokmuş.Demek ki mesele siyasiymiş. “W” harfine karşı çıkarsan, “Kürt açılımına” da karşı çıkmış sayılıyorsun.Pısıp geri basınca, “gündemimizde böyle bir şey yoktur” diye lafı değiştirince de sana politikacı diyorlar.Alın size hükümeti de eleştiren yazı!Herkes kendi açısından haqlı wallahi… Peki ben haxız mıyım?demiş
Bugünlerde “alfabeye yeni harf sokacaklarmış” diye kıyamet edenler, sanki bu Latin alfabesi “ezel”den beri “Türk’ün babasının öz malı” imiş de üç yeni harf girince alfabe “Türk” olmaktan çıkacakmış gibi bir hava yaratmaya çalışıyorlar. Biz bir tarihte bir alfabeyi bütünüyle bırakıp başka bir alfabeyi bütünüyle almıştık. Alfabeler keyfî simge sistemleridir, değmez bu patırtıya.demiş
“PROF. Özer Ozankaya “Abecemiz, ulusal birliğimizin temellerinden biridir” başlıklı öğretici ve bilgilendirici bir yazı yazmış.“Bütün çağdaş ulusların imrendiği Türk abecesinde ‘q, x, w’ harflerinin bulunmayışının özellikle Kürtçenin doğru yazılıp okunabilmesine engel diye sunulduğunu” belirten Ozankaya, “80 yıldanberi halkın konuşma dili ile yasa, yönetim ve hukuk dili arasındaki uçurumları kaldırarak ve böylece toplum yaşamımızı demokratikleştirdiğini… Arapça dil ve yazısında doğaüstü, büyülü bir güç olduğunu yüzlerce yıldanberi beyinlere şırınga eden akıl ve bilim dışı boş-inançları yıktığını… Dilimizi söylendiği gibi yazma ve yazıldığı gibi okuma olanağını veren özelliği ile okuryazarlığı olağanüstü kolaylaştırmakla, gerçek anlamda bilim, sanat, felsefe ve uygulayım üretmenin yollarını açtığını” söylüyor. “Abecemizde eksik harf bulunmamaktadır” diyor.Bu konuda bazı dış ve iç kaynaklı iddialara şu yanıtı veriyor:“1- Okunduğu gibi yazılan ve yazıldığı gibi okunan, bu yüzden dünyanın imrendiği Türk abecesi, örneğin ‘kesmek, küsmek’ ve ‘kapamak, koşmak’ sözcüklerindeki ‘k’ için iki ayrı harf öngörmenin gereksizliğini doğru olarak görmüştür. Kendisinden sonra gelen sesli harfin kalın ya da ince oluşuna göre doğru olarak seslendirilebildiği ortadadır. Örneğin şu tümcedeki ‘kendisi’ ve ‘kalın’ sözcüklerini doğru okumama ya da yazmama olasılığı bulunmadığı açıktır. Arapça kökenli ‘kadir’ ve ‘keşif’ sözcükleri için de aynı şey geçerlidir.Tek ‘K’, olsa olsa Arapça sözcükler yerine Türkçe sözcükler kullanılmasını kolaylaştırmış, böylece Türk ulusunun bilim, yasa, yönetim, sanat..’ını kendi diliyle, anlayarak, öğrenip yapmasına katkıda bulunmuştur.Arapçadaki üç ayrı ‘T’nin, dört değişik ‘Z’nin.. yerine Türkçenin gereği olarak birer harf konmasının da aynı katkıyı yapışı gibi.Acaba abecemize Arapça sözcüklerdeki ‘ze, zal, zı ve zat’ seslerini karşılayacak harfler konmasını neden istemiyorlar? Yoksa şimdilik mi bu kadar?” devamı : http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/12517957.asp?yazarid=42&gid=61
Şu ş ç p j harflerinin bir taraflardan icat edildiğinin savunulması da tam bir komedi. Ne yapsaydık Uygurlar gibi, bazı avrupa dilleri gibi ş yerine sh ç yerine ch mi kullansaydık? Ağızdan ne çıkıyorsa o sese karşılık bulunmuş işte. Bir de birileri bir yerlerde harf inkılabını gerçekleştirenleri falan yarı aydın vb tanımlamalarla aşağılamaya çalışıyor sanki kendileri dünya aydınlanma tarihini yaratmışlar gibi. Adamlar bu harf inkılabını gerçekleştirmeselerdi şimdi milyonlarca yobaz Arap alfabesiyle yazılmış metinleri, ciklet,sigara ambalajlarını bile Kuran ayeti diye koyunlarında saklayacaklardı ki hala daha bunu yapanlar var maalesef. Arap alfabesi gibi cümlenin başında ayrı, ortasında ayrı, kıçında ayrı, yok yanına vav gelirse u, ye gelirse i gibi okutur kabilinden fazlalıklarla yazılan bir muammadan kurtarılmış güzelim Türkçe daha ne olsun? Latin alfabesine geçişten sonra 12 milyon nüfuslu bir ülkedeki okuma yazma oranı %9 iken şimdi 70 küsür milyonluk bir ülkede %90 ların üzerine çıkmış. Arap alfabesini kullanan Müslüman ülkelerin çoğunluğunda okuma yazma oranı 21 yyda bile %40 üzerine çıkamamıştır. Üç tane harften hareket edip bir de harf devrimine kara çalmaya çalışmak, neyse…Ha eğer, Kürt dilinin şekillenmesi, yazılı eserlerin yer bulması ve bir literatür oluşturulması gerekiyorsa ki koca milletin hamisi olan Türkiye Cumhuriyeti bunu da yapar, Erbil vb yerlerdeki sözde üniversitelerin yerine. Ona eyvallah deriz. Ama açılım saçılım ayağına Türkçe’ye bir şekilde çomak sokulmaya kalkışılırsa orada biz de sesimiz yettiği kadar HOOOP çekeriz muhataplara. Zati açılım saçılım öyle bir hale geldi ki bu harf eklenmesi meklenmesi gibi daha ne safsata dedikodular çıkacak göreceğiz. Aslı astarı olmasa da biz her şekilde,altında yer alabilecek art niyetlere karşı her yerde tepkimizi gösteririz
Kaldı ki ş,ç,p,j gibi harfler Osmanlıca’da yani Arap alfabesiyle yazılan Türkçe’de de mevcuttu. Ö yü falan da Almanca’dan almışız, sesi götümüzden çıkarmadık, Türkçe’de asırlardır yer alan bir ses ve biz işaretini (harfi) Almancadan almışız, iş görürse alırız tabi niye almayalım işi gördükten sonra, hep batının ahlaksızlığını mı alacaktık yani 🙂 İhtiyacı karşılamak ne zamandan beri uydurma olmuş acaba? Ampul, telgraf falan da uydurulmuş heralde ardıç kuşuna kalırsa…
evet haksızsın… hak kökünden gelen ve olumsuzluk yaratılmış bir kelimeyi amorf bir hale getirdiğin için haksızsın.nebilim, ben de en başından beri sanki arapça alfabeyi biz yaratmışız gibi yok kaf, kef karşılık bulunulmasından son derece rahatsızım. tdk da dahil, bütün edebiyetçılar istanbul türkçesi ile, konuşup yazmak peşinde olmasına ve doğrusunun o olduğunda hemfikirken, lehçe, ağız ve alternatif arayışı içinde insanlar. kullandığımız alfabe bize yetmiyormuş, 3 kuşak geçmesi gerekiyormuş meğerse(!)Anthro, imza atatürk ün komutanlık zamanına kadar uzanıyor:
bu açılımlarla (kürt-demokrasi-milli birlik seç beğen al!) bağlantılı olarak qwx’in aslında sadece bir gündem malzemesi oluşu; bizi “erken seçime” kadar oyalayan bu tür konuların sık sık böyle karşımıza çıkarılacağı ve bunun sadece birileri tarafından birşeylere saldırı malzemesi olacağı gerçeğini unutmamak gerek.amerika’da uzun süredir bir moda var; mesela cactus’e kaktus, “i” yerine “ı” yada “I” yerine “İ” kullanmak gibi… bu adamların aklına; insanlar, şirketler ve reklam sektörü kelimeleri zaten bozuyor “c” yerine “k” kullanmak da daha doğru ee hadi o zaman “ispanyolingilizce” yaratalım hem meksikalıları kuzey amerika birliğine de uyumunu tam sağlarız diye bir fikir neden gelmiyor?amerikalıların kullandığı dil ve telafuz ile ingilizlerin kullandıkları arasındaki farklar da malumdur… o da başka hikaye.sonra bir dili köylüsü farklı konuşur zengini farklı konuşur batısındaki farklı konuşur doğusundaki farklı konuşur heryere herkese her kesime bir dili uydurmaya çalışamazsın hele bunu kürtçeye arapçaya uydurmaya çalışayım dersen hepten batırırsın.kürtler “ğ” sevmiyor diye, arapçacılar “k” dan şikayetçi diye, ee teknoloji devrimindeyiz klavyelerimizde “q” diziliminde diye bir alfabe değiştirilmez.
T.C. alfabesinin bir insanın imzasının haşmetine göre ayarlandığını öğrenmek, Cumhuriyet’in ne kadar akılcı temellere dayandığını görmek açısından manidardı.
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
girenlerin yanında bu 3 ufak harften mi korkcaz
benim anlayamadığım kürtlerin alfabe devrimini ne zaman yaptığı ve akabinde latin alfabesinde w,q,x i kullanmaya başladıklarıdır.wan yazdıkları van ı farklı mı okuyorlar ne anlamı var ses olarak? yahut türk alfabesine soktunuz diyelim bunun türkçe ses olarak karşılığını kullanmadıktan sonra ne işimize yarıyacak? ancak emolar mutlu olabilir bu habere :)ayrıca tc anayasası der ki:
Ne saçma bir lakırtı. Batıdan 29 harfi hayatımıza soktuk. Şimdi birileri kalkıyor da, “batı dillerinden dilimizi istila edecek bu 3 harfi istemezüüük” diyor. Bir zihniyet anca bu kadar aklı karışık olur. 29’u bizimdi de bu 3’ü ecnebi sanırım.ps: ayrıca Türkçe ses karşılığı geyiğini hiç başlatmayın. harf devrimi bu konuda hiç de başarılı ve yüzde yüz bilimsel sonuç vermemiştir. “karını alırım” gibi bir cümleyi yazdığımızda, bu harf değişiminin ne başarısız ve sorunlu olduğunu görebilirsiniz. Azeriler bu konuda çok daha başarılı değişim yaşamıştır.
Dil ve alfabe ayrımını yapamıyoruz sanırım. Şu an tuşlarına tıkladığım klavyede bulunan karakterlerin de Türk Alfabesi olduğunu sanıyoruz galiba.
tam olarak bilmiyorum, ama bildiğim kadarıyla wan olarak yazmıyorlar. başka şekilde kullanımları var. bence yapılmaz ki böyle bir şey, ayrıca tamamen kürt türk meselesine takılmadan soruyorum, zaten türkçede kullanılmayan harfleri niye alfabeye koysunlar ki? gerek yok. açılım denilen şey böyle gereksiz işlerle yapılmaz ki.
Anthro, alfabenin öz be öz türkçe olmasından bahsetmiyorum. nitekim senin verdiğin örnekte de “â” gibi bir harfin kullanımı mevcuttu ama alfabedi olmadığı için ve arapçadaki cezm gibi bir kullanım latin alfabesinde olmadığı için kaldırıldı. vaktiyle şapkalı a(â)’yı alfabeye eklememişken, iks(x), kü(q) ve vve(w)’yi alfabeye katmayı doğru bulmuyorum. ve evet sesin karşılığını vermesi lazım. bu doğrultuda gerekiyorsa tire yahut virgül kullanılmakta. şapkalı a, şapkalı e eklenebilir de, alfabe 29 olsun diye bir kaygı yok.anayasa kısmına gelirsek, dilimiz türkçe iken kullanmadığımız seslerin alfabeye eklenmesi hususunda yazdım. şu an kullandığın türkçede vermiş olduğun örnek ve benzeri q,w,x için verebiliyor musun? bunu sorguluyorum ben.wan ı bıraktım, peki kürtçe newroz diye yazılan ve türkçe nevruz deyip yazdığımız kelimeyi nasıl 32 harfli alfabede yazıp okumayı düşünüyorsun acaba?ayrıca açılım yada demokratikleşme sence bu mudur?
misal hazal okunan o isim q ile yazılır gırtlaktanda h diye çıkmaz filan.
ayrıca azerbeycan ı örnek vermişsin ama azerbeycan da ş, ç , o, ö, u, ü, ı, i kullanımını bizden aldığı gibi ğ gibi olmayan ve türklerin ürettiği bir harfi almış ve alfabesini kendi ses-harf fonetiğinde genişletmiş ve 32 harf olmuştur. q vardır ık, kı gibi okunur, x vardır karşılığı h gibi okunur.
zaten türkçe karşılığı o kelimenin nevruz, kürtçeyle türçe birleşmiyor ya da iki milletinde ortak kullanabileceği bir dil oluşturulmuyor. ki oluşturulmaması lazım. iki dil birbirinden farklı ve bu şekilde değerlendirilmeleri gerekiyor. “açılım”dan ne çıkacağını merakla takip eden biri olarak, türkçeyi değiştirme çabalarını ya da kürtçede o harfler var diye o harfleri türkçeye de ekleme çabalarını doğru bulmuyorum.
kürtçe okuyabilmeyi ve hakkında daha çok bilgi sahibi olmayı isterdim.
öğreteyim galanthus bebeğim. lafı olmaz.
Galanthus, haklısın karşılığı nevruz paki dediğim gibi bu 3 harf için türkçede şunun yerine kullanılırsa uygun olur diyebiliyor musun? alfabeye sokulması ve kürtçe açılımı aynı cümle içinde kullanıldığında farklı bir anlam ben şahsen çıkaramıyorum… ayrıca, evet hepimiz ne çıkaracaklarını beklemekteyiz. ama fikrim odur ki biri ortaya bi fikir atar niyetiyle giriştiler ama aydın, ayaydın herkes ne çıkacağını beklemekten başka mevzu çıkıp örtecek bence bu mevzuyu. hep öyle olmuyor mu??
Şapkalı â cezm sesini vermiyor öncelikle Sesarium. Türkçede açık ve kapalı “e” leri ayıran bir ayrım yok. Ayrıca Türkçe’de “Q” sesinin karşılığı da vardır. X sesi dediğin gibi, Azeri dilinde olduğu gibi Kürtler de aynı sesin karşılığı kullanıyorlar. Türkçe’ye giren pekçok kelimede esasen bu ses var. Bu konuda bir üniversitenin Çağdaş Türk Lehçeleri anabilim dalından bilgi alabilirsin. Bunların Türkçe’ye girmesi gibi bir durum da söz konusu değil esasen. Anca, ilkokul yazı paftalarında bu harfleri görmüş olacağız. Yoksa günlük kullanımda, dijital teknoloji ve genç jargonunda bu harfler zaten çoktan girmiş durumda. (weya’lar, qabul’ler vs..)
tamam mansonum , öğret valla. ciddiyim. valla bile dedim.Sesarium, dil bilim uzmanı değilim ama ben de türkçe de o üç harfe gerek olmadığını düşünmekteyim, onu dile getirdim.Anthro, o genç nesil (bugün geleceğe umutla bakan galanthud modu aktif durumda) bir süre sonra dillerine sahip çıkacaklar, değer verecekler bizim gibi bıdı bıdı edecekler. genç nesil kullanabilir ama o harflerin dilimize girmiş olduğunu düşünmüyorum. (girmesin, n’oluur.)
a(â) ‘ yı geri istiyorum.ayrıca dilde önemli olan sesler ve karşılıklarıdır.q,w, x’ in alfabemize girmesinde sakınca yoktur.sakıncalı olan bize ait olmayan bu harflerden oluşmuş kelimelerin hayatımıza girmesidir.hoş ikisi de aynı kapıya çıkar.
okey demek hayatımız için ne kadar sakıncalı ise heri demek de o kadar sakıncalı bence
cezm sesini karşılamasından bahsetmiyorum Anthro… zaten bahsettiğin gibi lehçe, şive ile değişen sesler de alfabe de yer almaz. her sesin karşılığı yoktur. sadece anlamı değiştiren seslerde işaret kullanımı arapçada kullanılan cezm ve hareke benzerliği ve karışıklığı (kime göre bilemiyorum ama kaldırılma nedeni bu hatırlarsın 15 sene olmadı) nedeniyle kaldırıldı. ayrıca azerbeycanı tekrar örnek vermenizde de bahsi geçen wan ın w si kullanılmamaktadır. en başta sordum soruya dönüyorum burdan tekrar:
Galanthus anladım ben dediğini, aslında aynı kaygıdayız da…
Mansonum katılıyorum sana.Diller ister istemez etkilenirler birbirinden ki etkilenmişler ama bu hiç bir dilin kendi kendini yok etmesine yol açmamalı, her iki dilde özgünlüğünü korumalı.
ulus dili farklıdır. ( türkçe )etnik diller farklıdır. ( kürtçe )ulus dili, hep bir oluşum içerisindedir. birbiriyle karıştırılmamalı.taxi : ingilizcetaksi : türkçebiz ne yapmışız. x alfabemizde yok diye harf değiştirip aynen almışız.işte bu sakıncalı.dil vardır. kelimeler de yaratılmalıdır. türk dil kurumu ve türk halkı bu yüzden vardır.
türkçe kelimelerle kısacık bir paragraf kurmanız imkansızdır bu nedenle ilave harflarin olması yerinde olur
mesela?
Sesarium. Benim Çağdaş Türk Lehçeleri dediğim mahalli aksan falan değil. Özbekçe, Türkmence, Azerice yada Anadolu Türkçesi gibi Türk lehçeleridir. Bunlar etnik metnik şeyler değildir. Türk dilinin kollarıdır. Kürtçe de etnik bir dildir gibi bir saçma bakışın bilimsel ciddiyeti yoktur. O lafların eski versiyonları da “kürtçe kart kurt diye kara basan türklerin ayak sesleriyle türemiştir” gibi zırvalardır. Bunları geçelim. Ama ben Latin alfabesinin bizzatihi Türk dilinin yaşamına verdiği zarardan bahsediyorum. (aslında latin alfabesinin zararı değil, alfabeler sadece araçtır ama harf devrimini yapan kadronun bu konuda bilimsel kifayetsizliği ve siyasi oldu bitti heyecanı nedeni ile hatası -özellikle Falih Rıfkı Atay gibi o geri kalmış dönemin, az gelişmiş aydınımsı mukallitlerinin bu başarısızlıkta etkisi büyüktür.) Bu hatalar nedir? Birincisi, Arap alfabesi de Türkçe sesleri tam anlamıyla taşıyamaz. En basiti, “P” gibi “Ç” gibi sesler Arapçada yoktur. Ancak her alfabenin transkripsiyonu vardır. Ufak noktalamalarla (S harfinden Ş/Ŝ/Š/Ś seslerini türetmek gibi) nüanslarla ek sesler üretilir. Mesela bizdeki Ş harfine Slav dillerinde en yakın ses Š’dir. Bu diller de bu transkripsiyonu tercih etmiştir. Türkler Arap alfabesini kullanmaya başladıklarında bu sesleri üretmek için belli transkripsiyon uygulamaları ile B harfinin tek noktasını 3 nokta yaparak P sesini elde etmişlerdir. C sesini veren Cim harfinin içindeki tek noktayı da üçleyerek Ç sesinin karşılığını vermişlerdir gibi. Peki Latin alfabesi neden başarısız olmuştur diyorum bu konuda? Çünkü Gerek Osmanlıca, gerekse Göktürkçe’deki pek çok sesi görmezden gelerek, o dönemdeki yarı gelişmiş edebiyatçıların bilinçsiz müdahalesi ile bu sesler ve kelimeler tırpanlanmıştır.Mesela: Göktürkçede iki N sesi vardır. Biri şu an toplumun ve TRT Türkçesi dediğimiz dili kullananların kullandığı normal N, biri ise nazal N’dir (Ñ). Bu harf ng sesi verir. Bu sesi TÜrkler Arap alfabesi kullandığında Nun (N) harfiyle değil, üstü üç noktalı Kef harifyle vermişlerdir. Haliyle Öztürkçe sesler bu yeni alfabeye geçilince de kaybedilmemiştir. (ta ki malesef başarısız harf devrimine kadar) Bu ses yörüklerin yoğun yaygın olduğu Antalya gibi yörelerde (ve pekçok anadolu kentinde -özellikle içanadolu) hala kullanılır. Bu konuda şu makaleyi okuman sana fayda sağlayacaktır.Bunun dışında sadece Osmanlıca sözcüklerdeki sesler değil, Anadoluda hala kullanılan Göktürkçe pekçok ses de bu başarısız ve bilinçsiz harf devrimi sırasında yok edilmiştir. Sesler açıkçası katledilmiştir. Açık ve kapalı e’lerin farkı gibi.. K ve Q sesleri farkı gibi.. (hatta sanırım türkçe’de 2’den de fazla K sesi var) Bir dönem redaksiyon işiyle uğraştığım için, özellikle eski metinlerin yazımı sırasında bgu katliamın ne denli biliçsizce olduğunun isyanını çok yaşamışımdır. Dönemin beş para etmez, yarı eğitimli ve tam geri kalmış küstah, aptal edebiyatçıları, bir milletin dili üzerinde bilinçsiz bir deney yapmıştır. Totoliter bir dönemde enver paşa yada talat paşanın askeri alanda yaptığı aptal ve cahil cesareti eylemi gibi dil üzerinde aptalca müdahaleler yapmışlardır. Dolayısıyla şu anda çoğumuz (şivelerini koruyan anadolu insanları hariç) o sesleri çıkaramamaktadır. En son olarak da şapkalı â’yı da katlederek “kâğıt”, yada “kâinat”, “halâ” demeyi beceremyen yeni nesille de karşılaşmamızı sağlamışlardır.Kısacası harf devrimi, o dönemin aptal edebiyatçılarının konuşmasını küçümsediği şiveli Anadolu halkı ile düşman gördüğü Osmanlıca kullanan mütedeyyin halkın dilini sabote etme uğruna binlerce yıllık bir dilin pekçok sesini malesef becermiştir.Sen yeni dahil olacak o seslerin gelmesine yanacağına, bugün haberdar olmadığın, kaybettiğimiz bu kayıp seslere yansan daha iyi edersin.Bana göre Türkçeye sadece o harfler değil, Osmanlı ve İslam öncesi dönemden kopan neslin tekrar geçmişi ile irtibat kurabilmesi için başkaca transkripsiyon harflerinin de girmesi elzemdir.
Ayrıca bakınız: International Phonetic Alphabet
Ve ayrıcaMurat Yetkin: Alfabede q, w, x
anthro, yukarıda yazdığım şeyden mi aşağıdaki anlamı çıkardın gerçekten? yoksa lafın fazla takla attığını söylemem gerekiyor ne yazık ki.
Anthro, senin söylediklerinle beraber kürtçe, harf devriminin daha başarılı olduğu anlamını çıkaracaktım neredeyse.Milliyet tarih dergisinin 2. sayısındaydı sanırım; henüz latin alfabesine geçilmeden yazılmış bir kaç mektup vardı. şu anda kullandığımız şekilde ve biraz değildi. daha çok harflerin fransızca okunma şekline göre değişiklikler vardı eğer incelediysen. varmak istediğim nokta ise daha önceden de cümlesini aynen şöyle kurduğum şekildir:
*not: lehçeden sonraki virgül burada ve anlamında nefes değil.tabii araya alıntı yapınca cümleler kopuyor; sen de biliyorsun ki ingilizce dünyanın en geniş dillerinden biri. genişliği ise yaygınlığından çok içerdiği gelime sayısından ölçülüyor dillerin. buna rağmen ingilizce de özellikle çevresel coğrafyalardan zamanla etkilenmiş ve yeni kelimeler katmıştır. bu zaten bir metamrfozdur. yoğurt orta asyadan kalkıp cermen dillerine girebilmiştir. ama ingilizler kendi dillerinde de metamorfoza uğramışlar ve tudeg- today olmuş, hywad-what olabilmiştir. runik alfabeden latine geçtikteleri için de değil zamanla değişmiştir. türkçe de diğer diller de buna benzerler.kısaca fonolojileden bahsetmek dilimizin körelmesi gibi sonuçlar ve eksilen harfler demek değildir. yine ingilizceden örnek verirsek, sırf okunması üzerine bir fonetiğe sahiptir; nitekim bu içiren harfleri alfabeye eklemezler. savunduğum nokta da konunun bayağı çarpıtılmasıyla unutulan q,w,x harflerinin türkçeye katılması sonucu zenginleşmeyeceği hatta akibetinin dışardan gelen kelimelerin daha kolay türkçeye geçişi olacağıdır.(bölük pörçük, karman çorman yazışımın nedeni arada iş yapmamdır, kusura bakılmasın)tekrar bu üç harfin türk alfabesine eklenmesi gibi bir durumun saçmalığını benzer özellikleri içeren bask diliyle de örnekleyeyim. Ñ harfi dahil toplam 21 harfli bask dili avrupa kıtasıınn en eski dillerinden kabul edilmektedir. bask bölgesi fransa ve ispanya arasında kalmaktadır. 2 alfabede de ñ yoktur mesela…
murat yetkin de yazan bir yorumu aktarıyorum:
benim anlayamadığım tek şey; binlerce yılllık geçmişe sahip Türk dilinin şimdiye kadar ihtiyaç duymadığı halde, nasıl birden bire bahsi geçen 3 harfin eksikliği içinde kıvranır hale geldiğidir. Amaç, aceleye gelmiş olan harf devriminin tamamlanması ve nihayet Türk dilinin imlasının oturması ise, neden sorunlu olan e’ ler ve a’ lar konusunda bir düzenleme getirlmiyor da ; yine acele edilerek alt yapısı dilimizde olmayan 3 harf gökten zembille indiriliyor. Bence yine aynı hatayı yapacaklar ve bir seksen sene sonra da bu harflerin Türkçe’ ye neden girdiğini ve tam olarak hangi kelimede hangi harften sonra hangi tonlamayla okunması gerektiğini konuşacağız. Durup duruken sarı arabaların üzerinde taksi değil de, taxi yazmasının dilimize ne gibi bir yararı olacak??Mesele Kürtçe kelimelerin uyumu- uyumsuzluğu ise, Kürtçe kelimeleri Kürt alfabesi ile yazmaya devam etsinler. Neden Türkçe’ yi değiştirmeye çalışıyorlar?
evet dorcas, amaç türkçeyi öğrenme güçlüğü olacak sonucunda. şimdi türkçe okunduğu gibi yazılır derken o zaman çocuklara bu q bu küu diyeceğiz ve anlamalarını bekleyeceğiz, tren ve aile yi bile ilkokul 1 de yazmamaya özen gösterirken hocalar…
sesarium DİYOR Kİ, (17 Eylül 2009 14:08) şimdi türkçe okunduğu gibi yazılır derken..Bu cümlede hep bir yanlışlık oluyor, okunduğu yazılır ya da yazıldığı gibi okunur derken ”sadece Türk insanına göre” demek iyi olur, başka ülke insanları için çıkan sesler, farklı harflerin bir araya gelmesiyle oluşuyor..
bu harfler gereksiz bence. yok eğer “gerexiz” yazma niyetinde olup “ks harfleri yanyana yazmaya zamanımdan çalıyor.” diyenler varsa “onlar bir de diğer dillerdeki zaman çalıcıları bir incelesinler” derim.
Pati, X harfi ingilizcedeki ses karşılığında kullanılmayacak zaten benim bildiğim. İspanyollar ş-ç arası bir ses şeklinde kullanıyorlar. Olası ses karşılığı Azericedeki gibi sert H sesinin karşılığı olacak bildiğime göre.Sesarium, kelimelerin değişiminden bahsetmiyorum ben. hwæt > what yada tōdæge > today değişimi gibi kelimelerin etimolojik dönüşümü değil bu bahsettiğimiz. Seslerin yok edilmesi. Yoksa, elbetteki orta asyadan bu yana pekçok kelime değişime uğramıştır. Ama evrimsel değişimlerdir bunlar. Uzun süreçli değişimler. Ve de sesler genelde baki kalır. Ama burda mevzubahis olan mesela tüm a sesleri e olarak telafuz edilecek gibi birşey. ü’ler u’ya dönüştürülecek. Üstelik bu bir kısım edebiyatçıların salakça çalışmaları sonucu yasa yoluyla yapılacak. Dil; devletler, dinler, siyasetler üstü bir varlıktır. Böyle saçma müdahalelerle anca frankenstein’lar elde edilir. Şapkalı ‘Â’lardan bahsettik yukarda. Nazal ‘N’ ve normal ‘N’nin yada ‘Q’ ve ‘K’ seslerinin sadece ‘K’ sesi altında cem edilmesine de alışkınsın diye garipsemiyorsun diyelim. Peki şöyle birşey olacağını düşün. ‘Ğ’ harfi yutulan bir sestir. Kelime başında kullanılamıyor. Gereksiz yazım oluyor diye atılma kararı çıkartıldığını düşün. Zaten gençler bu harfi de atıyor msn’de, sms’lerde. (yalan diyenin allah cezasını versin.. ara sıra atan gençlerden biri de benim bu arada) “Kâğıt” yerine “Kaıt” yazacaksın. Şapkalı ‘Â’yı ve ‘Ğ’nin es veren uzatma sesini yutacaksın. Kaıt diye okuyacaksın. İşte bu dediğim esasen bu kez yasal olmayan yollarla gerçekleşiyor. Kâğıt diyemeyen pekçok genç görebilirsin. Çünkü onlar â sesi ile hiç tanışmadılar, ğ’yi ise kendi nesilleri attı. Olay bu.Ayrıca verdiğin mimi de açık demem gerekirse okumamıştım ilk başta ve sonradan okuyunca Hakkı Devrim’in de aynı şeyleri dediğini gördüm. Sonuçta önümdeki klavyede bu karakterler zaten var. Ama en azından o sesleri tekrar kullanmayı öğrenmemiz lazım.ps: bu arada az önce tv’de bir sahur programında konuşan çok sempatik bir Bangledeşli doktora öğrencisini dinliyordum. Güney asya dillerinin o sempatik ses yapısı ile konuşuyordu. Bu sesler linguistik açısından bir kültürü analiz etme için o kadar mühimdir ki, o kültürün psikolojisi, gelenekleri, kitle yapısı o ses düzenlerinde gizlidir. Bir Çinli’nin çince konuşurken ağzında kullandığı ses bölgeleri o toplum hakkında çok büyük bilgiler sunar bize.. Bir İskandinav’ın yada Arabın dillerindeki ses yapıları.. Yada Amerikalının İngilizcesinin ve telafuzunun İngiliz’inkinden farklı olması, esasen o iki kültürün aksan ve diksiyonuyla, ses kullanımıyla, birbirlerinden kültürel ve psikolojik anlamda da farklarını bize açık bir şekilde anlatır. Ve bunlar insanlığın doğal ürünleridir. En az pamukkale traventerleri kadar hassas ve değerli kültürel varlıklardır. Bu tip jakoben ve cahilce tepeden inmeci müdahaleler o toplumun dilini ve seslerini, kültürünü tahmin etmediğin kadar etkiler. Azerilerle Türkiyeli Türkler arasındaki fark, dillerindeki o özel musikide gizlidir.
İşte bu bahsettiğim beyni gelişmemiş aydınımsı cahil Falih Rıfkı Atay’ın Q harfi konusundaki çocukça oyunu ve neden 30 harf değil de 29 harfe sahip olduğumuz konusunda bir enstantane:
F. R. Atay, Çankaya kitabında harf devrimi esnasında oynadığı bu çocuksu şark kurnazlığını övünerek anlatıyor. Binlerce yıllık bir dili, binlerce yıllık kültürel birikimi babasının arsası üzerine yapacağı bir bina konusunda göstereceği uyanıklık gibi çözmüş. Ve bu aptal oyun sayesinde Q sesi Türk dilinde bozulmaya ve tek bir seste birleşmeye maruz bırakılmış. Şayet üç kaatçılık (bknz: harf yutma ve dil becerme örneee) yapmayıp, “Mustafa qemal Atatürk” değil de “Mustafa Qemal Atatürk” şeklinde yazsaydı, kendinin de itiraf ettiği gibi, Atatürk adının yazımında daha şık ve heybetli gördüğü bu harfi atmalarına muhtemelen izin vermeyecekti.Bir milletin dili ancak bu kadar cahil edebiyatçıların elinde becerilebilir!
falih rıfkı atay’ın annattığı bu hikayenin doğruluğuna, her ne kadar kendi kitabında yazdığını belirtsen de, inanmıyorum. sonuçta atatürk bir osmanlı subayı ve kumandanı olarak gayet donanımlı eğitilmiş biriydi. sen de atatürkün kütüphanesinde fransızca kitaplar olduğunu, fransızca yazdığını ve latin alfabesine olan hakimiyeti ile latin alfabesine geçiş yani harf devriminde çalışmış olduğunu biliyor olman lazım. atatürk okuduğu kitaplarda Q harfine rastlamamamış olması düşüncesi çok histerikli ve bir o derece komik bir düşünce. yazı tarzı olarak da gördüğün gibi ben de bütün harfleri küçük kullanıyorum, gerektiğinde sadece büyük harfle örneklendiriyorum (Q gb). bu benim harflerin kapitalini bilmememden değil tercih etmemden kaynaklanıyor. nitekim el yazısında da tam tersi olarak tüm harfleri kapital olarak kullanıyorum, atatürk ün tersine.ilk yorumunda da yazdığın şekilde ben de msn de, yada sms olarak ğ gibi harfleri kullanmıyorum. ve aslında dediğinde haklısın ğ i harf olarak algılamamak lazım. daha ziyade önceki harfin uzamasını sağlamakla yükümlü bir kural. vaktiyle harf yerine imla kuralı oluşturulabilirdi belkide. ama gene de bu harfin kullanımını nesil olarak attık anlamına gelmiyor bu. zira ingilizceden de örnek veriyoruz boyna ama heralde herkesin en çok bildiği ve “öyle değildir” demeden ikna olabilmesi açısından kilit bir dil şu an burada. ingilizcede de bir çok harf benzer ses yutumlarına maruz kalır halk arasında. 4ever, 2 u, me2, y r u leaving? gb… ama bunlar ingilizce fonetiğini bozmaz. kullanılmayan harfler düşmez. ve aslolan ise tarihte bu kullanımda edebiyet eseri yazılmayacak oluşudur.bi not da pillibebekkuyuda ya, tabi ki türklere göre. ama sesler tanımlı olduğu için böyle diyebiliyoruz. inglizler gibi curve yazıp körv gibi(ama gibi) okuyup bunun fonetiğini kɜːv diye yazmıyoruz. her sesin tanımlı tek bir harfi var, bu yüzden okuduğumuz gibi yazabiliyoruz.
Falih Rıfkı Atay dönemin en sıkı kemalistlerindendir aynı zamanda. Bu hatırayı Atatürk’ü küçümsemek amacıyla uydurmuş olamaz haliyle. Gerek CHP yönetimini, gerekse Demokrat Parti’yi Atatürk’ten uzaklaşmakla sürekli suçlayan şimdinin koyu laikçilerinin türevi bir zattır. Ve de olayı, “Atatürk gibi bir bilge şahsiyet nasıl olurda büyük ‘Q’yu bilmez!” şeklinde algılamak anlamsız. Zira Atatürk de bir insan ve daha da öte asıl uzmanlık sahası askerlik. Ayrıca bugün ben de önümdeki bir Osmanlıca metni okuyabiliyorum ve üstelik kaligrafi konusunda da uğraşılarım olmasına rağmen bir Osmanlıca karakter konusunda yanılmam pekala mümkündür. Çünkü günlük hayatımızda %99 latin alfabesi ile okuyoruz her birşeyi. O dönem de tam tersi. Atatürk’ün günlük hayatta kullanmadığı bu karakteri (ki Q’nun çoğu dildeki kullanımı çok azdır hem de) bilmemesi veya bilse bile bir üçkaatçı bilirkişinin kendinden emin anlatımına güvenmesi gayet olağan. Ama Atatürk’ü asla yanılmaz, kandırılamaz bir peygamber gibi algılıyorsan birşey diyemem. Yalnız bu hatırat kabul gören bir yakın tarih anlatısıdır.
anthrocum, günlük hayatta kullanmaması başka birşey, fransızca okuduğu bir kitabın içinde “Quoi” yada “Qui” olmadığını iddia etmek başka bir şey.
ayrıca her yazdığın yorumdan sonra çok alakasız bir şekilde konuyu başka bir yere getiriyor olmanı da bir mantığı sığdıramıyorum.globalleşmiş günümüzle örneklendiremesem de sadece aklını kullanarak fransızca yazıp, konuşup, okuyabilen bir insanın q harfini bilmediği hususu bana mantık sınırları içinde gelemiyor. zira falih rıfkı yı tanımıyor da değilim; benim bildiğim kaf ve kef kullanımının k ve q olarak kullanılabilirliğinin ve ralih rıfkı nın 10-15 senelik bir geçiş süresini önerisinin de gene atatürk tarfından veto edildiğidir.
ve ayrıca wiktionary de fonetiğini şöyle veriyor:>>>
okunabilmesi için link de veriyorum:>>>arapça imzasında bile “m k” ye benzer bir imza atmışken daha da inandırıcılığını kaybettiriyor anakdot…
Bilemiyciim artık Sesarium. Ben Falih Rıfkı’nın yalancısıyım. :)O imza da çok ilginç ve şıktır. Ama Atatürk hangi tarihten itibaren kullanmaya başlamış bu imzayı, bilmiyorum. Fakat çok estetik ve şık bir tasarım. Hatta ben ondan esinlenip kendi imzamı sağdan sola osmanlıca, soldan sağa okuyunca da latince olarak ismimin yazımı şeklinde tasarlamıştım.
anthro, kendi imzamı düşündüm de , bir an çok sönük geldi.
Yazıyı Dinle4122-EAR yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122’ye gönder.SMS:?4122-EARHem haqlılar hem haxızlar wallahiBen şimdi suç mu işledim? Cezası nedir, ne kadar yatacağız?Kafama göre takıldım, “fantezi” yaptım, böyle yazdım, kim ne karışır yahu?Yasakmış… Abuk bir imlayla birbirlerine cep telefonlarından mesaj gönderenler dakika başı çiğniyorlar bu yasağı.Tabii ki sorun bu harflerin “resmi” olarak kabul edilip edilmemelerinde… “Q” ve “x” çok tepki yaratmıyor da, özellikle “w” üzerinde kıyametler kopuyor. Bunların “Kürt sesleri” olduğu belirtiliyor. Aşırı milliyetçiler bu harfleri de alfabeye sokmanın vatana ihanet olacağını söylüyorlar.Oysa bu harfleri görmeyen, tanımayan yok. Günlük hayatta bal gibi kullanılıyor, yani yabancı isimlerde okunuyor ve seslendiriliyor (Rixos, Washington, Compaq)… Bizim tarafımızdan yazılmıyor olmaları bir şeyi değiştirmez, çünkü dilin esası, temeli, hocalarım Sheldon Wise, Larry Fisher ve Charles Gilchrist’ten öğrendiğime göre, konuşma dilidir. İnsanoğlu yüz bin yıldır konuşuyor, yazının geçmişi hepi topu beş bin yıl… Anneannemin okuması yazması yoktu ama Türkçe’yi benden çok daha iyi konuşurdu.Alfabemiz bize göklerden indirilmedi, 1928 yılında uyduruldu. Geçmişi hepi topu seksen yıldır. Bir halkın hayatında göz kırpma süresi kadar.”Uyduruldu” diyorum, çünkü Latin alfabesini alırken kendimize özgü birtakım harfler de “icat” ettik, “ş” gibi, “ç” gibi, “ı” gibi, hele hele “ğ” gibi… Almanca’dan da “ö” ve “ü”yü aldık.İyi de ettik. Ama “q”, “x” ve “w” harflerine gerek görmedik.Oysa “w” sesi Türkçe’de yoktu ama “x” vardı. Onu “ks” ile karşıladık, tek harfle işi bitireceğimize iki harfle uzattık.1928 yılında değiştirilen alfabe 2009 yılında değiştirilemez diye bir kural yoktur.Birisi nasıl emir ve komutayla yapıldıysa, öteki de yapılabilir. Alfabe “kutsal” değildir.Siz “w” harfini mi eleştiriyorsunuz? Ben de, niçin “kaf ve kef” yani ince k ile kalın k’yı tek bir harfle geçiştirdiğinizi sorgularım… Niçin ince k sesi için özel bir işaret uydurmadınız da (Polonya dilinde, Lehçe’de kullanıldığı gibi verev bir çentik örneğin), o inceltmeyi k’dan sonra gelen sesli harfin üzerine “şapka” şeklinde aktardınız? (Bu şapka meselesi başımıza dert, yazarlarla düzeltmenler arasında da sürtüşme konusudur.)Bir de “nef” var tabii…Bu ses, Anadolu’nun birçok yöresinde kullanılan “nğ” ya da “ny” sesidir.Eski alfabemizde vardı, yeni alfabemizde niçin yoktur?Asıl bizim dilimizde “j” sesi yoktur, ağızda “c”ye dönüşür, ama alfabemizde var.”J” oluyor da “w” niçin olmuyormuş? O da yabancı, bu da yabancı.Demek ki bu işin kesin bir kanunu, asla ve asla dokunulamaz katı kuralları yokmuş.Demek ki mesele siyasiymiş. “W” harfine karşı çıkarsan, “Kürt açılımına” da karşı çıkmış sayılıyorsun.Pısıp geri basınca, “gündemimizde böyle bir şey yoktur” diye lafı değiştirince de sana politikacı diyorlar.Alın size hükümeti de eleştiren yazı!Herkes kendi açısından haqlı wallahi… Peki ben haxız mıyım?demiş
Bugünlerde “alfabeye yeni harf sokacaklarmış” diye kıyamet edenler, sanki bu Latin alfabesi “ezel”den beri “Türk’ün babasının öz malı” imiş de üç yeni harf girince alfabe “Türk” olmaktan çıkacakmış gibi bir hava yaratmaya çalışıyorlar. Biz bir tarihte bir alfabeyi bütünüyle bırakıp başka bir alfabeyi bütünüyle almıştık. Alfabeler keyfî simge sistemleridir, değmez bu patırtıya.demiş
Şu ş ç p j harflerinin bir taraflardan icat edildiğinin savunulması da tam bir komedi. Ne yapsaydık Uygurlar gibi, bazı avrupa dilleri gibi ş yerine sh ç yerine ch mi kullansaydık? Ağızdan ne çıkıyorsa o sese karşılık bulunmuş işte. Bir de birileri bir yerlerde harf inkılabını gerçekleştirenleri falan yarı aydın vb tanımlamalarla aşağılamaya çalışıyor sanki kendileri dünya aydınlanma tarihini yaratmışlar gibi. Adamlar bu harf inkılabını gerçekleştirmeselerdi şimdi milyonlarca yobaz Arap alfabesiyle yazılmış metinleri, ciklet,sigara ambalajlarını bile Kuran ayeti diye koyunlarında saklayacaklardı ki hala daha bunu yapanlar var maalesef. Arap alfabesi gibi cümlenin başında ayrı, ortasında ayrı, kıçında ayrı, yok yanına vav gelirse u, ye gelirse i gibi okutur kabilinden fazlalıklarla yazılan bir muammadan kurtarılmış güzelim Türkçe daha ne olsun? Latin alfabesine geçişten sonra 12 milyon nüfuslu bir ülkedeki okuma yazma oranı %9 iken şimdi 70 küsür milyonluk bir ülkede %90 ların üzerine çıkmış. Arap alfabesini kullanan Müslüman ülkelerin çoğunluğunda okuma yazma oranı 21 yyda bile %40 üzerine çıkamamıştır. Üç tane harften hareket edip bir de harf devrimine kara çalmaya çalışmak, neyse…Ha eğer, Kürt dilinin şekillenmesi, yazılı eserlerin yer bulması ve bir literatür oluşturulması gerekiyorsa ki koca milletin hamisi olan Türkiye Cumhuriyeti bunu da yapar, Erbil vb yerlerdeki sözde üniversitelerin yerine. Ona eyvallah deriz. Ama açılım saçılım ayağına Türkçe’ye bir şekilde çomak sokulmaya kalkışılırsa orada biz de sesimiz yettiği kadar HOOOP çekeriz muhataplara. Zati açılım saçılım öyle bir hale geldi ki bu harf eklenmesi meklenmesi gibi daha ne safsata dedikodular çıkacak göreceğiz. Aslı astarı olmasa da biz her şekilde,altında yer alabilecek art niyetlere karşı her yerde tepkimizi gösteririz
Kaldı ki ş,ç,p,j gibi harfler Osmanlıca’da yani Arap alfabesiyle yazılan Türkçe’de de mevcuttu. Ö yü falan da Almanca’dan almışız, sesi götümüzden çıkarmadık, Türkçe’de asırlardır yer alan bir ses ve biz işaretini (harfi) Almancadan almışız, iş görürse alırız tabi niye almayalım işi gördükten sonra, hep batının ahlaksızlığını mı alacaktık yani 🙂 İhtiyacı karşılamak ne zamandan beri uydurma olmuş acaba? Ampul, telgraf falan da uydurulmuş heralde ardıç kuşuna kalırsa…
evet haksızsın… hak kökünden gelen ve olumsuzluk yaratılmış bir kelimeyi amorf bir hale getirdiğin için haksızsın.nebilim, ben de en başından beri sanki arapça alfabeyi biz yaratmışız gibi yok kaf, kef karşılık bulunulmasından son derece rahatsızım. tdk da dahil, bütün edebiyetçılar istanbul türkçesi ile, konuşup yazmak peşinde olmasına ve doğrusunun o olduğunda hemfikirken, lehçe, ağız ve alternatif arayışı içinde insanlar. kullandığımız alfabe bize yetmiyormuş, 3 kuşak geçmesi gerekiyormuş meğerse(!)Anthro, imza atatürk ün komutanlık zamanına kadar uzanıyor:
bu açılımlarla (kürt-demokrasi-milli birlik seç beğen al!) bağlantılı olarak qwx’in aslında sadece bir gündem malzemesi oluşu; bizi “erken seçime” kadar oyalayan bu tür konuların sık sık böyle karşımıza çıkarılacağı ve bunun sadece birileri tarafından birşeylere saldırı malzemesi olacağı gerçeğini unutmamak gerek.amerika’da uzun süredir bir moda var; mesela cactus’e kaktus, “i” yerine “ı” yada “I” yerine “İ” kullanmak gibi… bu adamların aklına; insanlar, şirketler ve reklam sektörü kelimeleri zaten bozuyor “c” yerine “k” kullanmak da daha doğru ee hadi o zaman “ispanyolingilizce” yaratalım hem meksikalıları kuzey amerika birliğine de uyumunu tam sağlarız diye bir fikir neden gelmiyor?amerikalıların kullandığı dil ve telafuz ile ingilizlerin kullandıkları arasındaki farklar da malumdur… o da başka hikaye.sonra bir dili köylüsü farklı konuşur zengini farklı konuşur batısındaki farklı konuşur doğusundaki farklı konuşur heryere herkese her kesime bir dili uydurmaya çalışamazsın hele bunu kürtçeye arapçaya uydurmaya çalışayım dersen hepten batırırsın.kürtler “ğ” sevmiyor diye, arapçacılar “k” dan şikayetçi diye, ee teknoloji devrimindeyiz klavyelerimizde “q” diziliminde diye bir alfabe değiştirilmez.
uykusuz kutup ayisi, güzel özetlemişsin 😉
saolun efenim…
T.C. alfabesinin bir insanın imzasının haşmetine göre ayarlandığını öğrenmek, Cumhuriyet’in ne kadar akılcı temellere dayandığını görmek açısından manidardı.