Siyah Kazağa Mektup;Yıllarca uzak kaldığım, sensiz ve sessiz hayatı yaşarken kimsesiz duygularımı tarif etmek istiyorum, şimdi..Hayatının bir dönemine, ”Sevgili” olarak alamadığın ben, bin bir zaman diliminde her bir parçası kalmış, fakir bir bünyeyim artık..Yaptığın her türlü hayat girişiminde, başarıyla çıktığın, her çok kişilik oyununda, uzaktan alkışlarken hiç görmediğin,yasak sevgilin olan hayallerindeki gizli isim, tüm oyunlar bitse de perdelerini kapatamadı..Seni düşünüyorum, siyah saçlarını ve siyah kazağını..Sıkıca tuttuğun ama bana doğrultamadığın direksiyonu defalarca yumruklarken sen, düşlerime yediğim her vurgunla yeniden hayata gözlerimi açışımı..Her yeniden doğuşumla ümit ederek değiştiremediğim kaderimin orta yerinde otururken sen, elimi uzattığımda aniden yok olmana o kadar alışığım ki, ben..Ama biliyorum ki, yanında var olup bir o kadar da çok olan, senin için yok olan, azların en azıyken en çok sevgini alan, karnı herşeye tok olup, sadece sana aç, bir kedi kadar başına buyruk yaşadığım bu hayatın, arsızı oldum, ben..Bir gün kadifelerce yol aldığında, senin için seçtiğim ama veremediğim, ilk ve tek hediyemi, kol düğmelerini, vereceğim..Yoksa sonsuza karışacak, kimbilir kimler bulacak.. Onu kollarında taşıyan kişi, farkında olmadan bu büyük aşkın kaderini, gözyaşımla kuruyamamış düğmelere yansıyan hüznünü yaşayacak.Bunu dilemiyorum..