yalnız yaşamak her ne kadar dilenilen bişey olsa da gerçekte benim gibi bir paranoyak için sinir sistemi yıpratgacı…
nitekim saat 3:15 civarı “bi banyo yapayımda sabaha oh pırıl, sonra zaten 3-4 saat uyku ve ardından ver elini anlamsız ders web programming” derken nasılda safmışım? banyoya girdim, ve sakin sakin gerekli hijyen seviyesine ulaşma çabamın bitmesini bekledim. bu işlem 10 dakika kadar sürdü. ama tam suyu kapadım içeriden “çaaat” diye bi ses. bitmek tükenmek bilmez bir süre sabit, üşüyerek sessizliği dinledim.. sonra bi tane daha.. bişeyler kırılıyo sanki. evde birisinin olduğuna o kadar eminim ki karşıma çıkınca kafasına vuracak bişeyler arıyorum. elime bi tahta ne idüğü belirsiz cisim aldım ve kapının arkasında buzlu banyo camından antreyi izleyerek bi yarım saat geçirdim. gözümdeki yarmış miyop ve astigmat karışımı hem düzgün görmemi engelliyor, hem de gözümün odaklanamaması nedeniyle devamlı büyüyüp küçülen bilimum cismi hareketli görüyorum. çıldırmak üzereyim. o kadar büyüttüm ki, artık kendimi direk saldırıya maruz kalmış biri gibi hissettim. ve gene o ses… korkudan nası bi çığlık attım bilmiyorum ve olduğum yerde sıçrayıp sonra da yere düştüm. oturdum ağladım bi süre.. gerginlikten çıldırmak üzereydim. artık ne olursa olsun diyerek banyodan çıktım. bütün odaları ve her köşeyi gezdim itinayla. pencereleri kapıları kontrol ettim. yok tabi hiçkimse. ve yatağımın yanına gelince çıkan ses. “çaaat“. bakakaldım. bişey diyemedim. yatağa saldıramazdım heralde. yani hıncımı ondan çıkarmak istedim bi an ama o kadar mantıksızdı ki öyle baktım yatağa. bi süre öyle durduktan sonra arkamı dönüp saatimi buldum. 4:25. 1 saat 10 dakika boyunca salak salak paranoyalarımla didiştim. neden girsinler ki evime. para yok, bişey yok. televizyon ve bilgisayar. o kadar. kendime sinirlendim.
en sonunda yığıldım kaldım yatağa. zaten kaç gündür uyumuyorum. tek dileğim biraz uykuydu. o da kaçtı gitti. bende burdayım. olanları yazıyorum.
yorumlar
ay ay ay yazık,… oluyo öle şeyler,.. gözlüğü ve sopayı hep yakında tutmak lazım,.. bi de evin ses çıkaran şeylerinin bi listesini çıkarmak lazım,.. bundan bi önceki evim epey korkunçtu. hep çatırdar idi,.. ve sokakta benden başka kimse yaşamıyor idi,.. hep işyeriydi,… soyuldu da üstelik. ha bi de gözetleme deliğine içerden kırmızı kırmızı yanıp sönen bi led yapıştırmıştık. alarm hesabı. alıştım sanırım.. şimdi amaan hırsızsa da buyursun gelsin diyorum.
bi ara bizim orda çok fazla hırsızlık oluyordu. Tam o dönemde bizimkiler tatile gittiler ve ben evde yanlız kaldım. Sonrası malüm tam 1 ay boyunca, yatağımın dibinde sopayla hırsızların gelmesini beklerken sızıyordum. sanki evde birileri geziyor gibi sesler duyuyordum. sinirlerim çok gergindi ve uyku düzenimde acayip bozulmuştu. sonuçta hırsız falan gelmedi, bizimkiler dönünce rahatça uyumaya başladım.
en son hırsız, bize misafirliğe gelen aile dostumuzun araba teybini çalmaya kalkışan hırsızdı. zavallı hırsız..og gün bu gündür kimse seslerden ürkmüyor…
bizim buzdolabı no frost degil,.. buzun çözmen gerekiyor arada,.. geçen akşam, mutfaktan gelen çatırtılar sonucu birsüre ablamla birbirimize sarılıp bekledikten sonra sonunda erkek olarak görevimi yapıp mutfaga gitmeye karar verdim,.. bir yandan da ablam, filmlerde sese giden salak kurbanlardan bahsediyordu!! neyse, buzmuş işte!
ablam yazın ingiltereye gitti idi bir ay, ilk defa yalnız kaldım,.. bütün ışıklar ve tv açık uyuduydum,.. hala da öyle yaparım,.. müzik olmuyo,.. konuşma, insan sesi lazım,.. discovery, güzel bir uyuma kanalı,..
bu hırsız fobisi çocuklukta bırakılmış olması gereken birşeydi.. utanın kendinizden..