ÖLÜME ÇARE BULAMADILAR AMA…3 yaşındaki biricik kızları hastalanınca doktora koştular. Doktorlar günlerce araştırdılar. Teşhis acı idi. Küçük kız amansız bir hastalığa yakalanmıştı. Bu aşamada bu hastalığın tıpta çaresi yoktu. Doktorlara göre küçük kız bir çeşit beyin hastalığına yakalanmıştı. Minik yavru en fazla 12 yaşına kadar yaşayabilirdi.
Anne babanın, önce dünyaları yıkıldı. Sonra el ele verip toparlandılar. Madem biricik yavrularının dünyadaki ömrü sınırlı idi. Öyleyse bu sınırlı zamanı iyi değerlendirmeleri gerekiyordu. Geri kalan ömründe Onu çok mutlu etmeli idiler. Anne baba birlikte önemli bir karar aldılar. Dünyayı görmek için yeteri kadar ömrü olmayan kızlarına bütün dünyayı gezdirmeyi planladılar.
Önce oturdukları evi sattılar. Yeteri kadar para topladılar. Sonra biricik kızlarının elinden tutup, ona tüm dünyayı gezdirmek için yola çıktılar. Onlar yola çıkalı çok olmadı. Kim bilir şu anda dünyanın hangi ülkesinde kızlarının mutluluğunu paylaşmak için seyahat ediyorlar?Sözüm anne babalara… Çocuğunuzun ne kadar ömrü kaldığını biliyor musunuz? Ya sizin ömrünüz ne kadar? Hepimizin ömrü sınırlı değil mi? 10 ya da 100, ne fark eder? Gelip geçiyoruz bu dünyadan. Eşimiz, çocuklarımız, sevdiklerimiz, amansız bir hastalığa yakalanmış gibi gün sayıyorlar. Öyle ise bu sayılı günlerinde onları mutlu etmemiz, daha çok onların yanında olmamız gerek miyor mu?