gece yarısı saat 01:00…Kocaman demir kapısı vardı. Mavi koltuğa oturdum. Elimde bir paket hindistan cevizli gofret dişlerimin arasında erirken vücudumun yanan her yeri titriyordu. Demir kapıda ki “manyetik alan” yazısı gözlerimin içine yerleşti.Kocaman demir kapı açıldı içerden beyaz gömlekli bir adam çıkıp “hazır mısınız” dedi…Bilmiyordum hayır aslında hazır değildim ve hiç bir zamanda hazır olmak istemiyordum. Hazırım dedim ve beyaz odaya girdim. Buz gibi bir hava yüzüme yerleşti. Ayakkabılarınızı çıkarın ve rahatlayıp kafanızı şuraya dayayın dedi beyaz gömlekli adam.Uzandım uzun mavi mindere. Kafamı yukara kaldırdığımda ucu olmayan bir tünele benziyordu. Birazdan oraya girecek ve 45 dakika beynimin içindekileri manyetik seslere ve dalgalara teslim edecektim. Mavi minderli yatak hareket etti önce yukarı çıktı bedenimle sonra kafama maske gibi birşey yerleşti, mavi minderli yatak tünele doğru ilerlemeye başladı gözlerimi ne açabiliyordum ne de kapatabiliyordum, sanki bir tabuta girmiştim. İlerledi ve bir ışığın altında durdu…SESSİZLİK…SOĞUK…BEYAZ…KORKU.Hepsi girdiğim bu aletin içine nasıl sığmıştı…Sesler gelmeye başladı.tık.tık.tık.tııık..sessizlik…sonra rüzgar sesi gibi bir uğultu…taktak..taktakk..taktaaaakk..sessizlik…siren sesiiii…tık tık tık…delirmek üzereyedim..beynimin içinde uğultular , taktaklar, tiktaklar ve nasıl ifade edebileceğimi bilemedigim bir sürü ses…Gözlerimi kapadım…vücudumun soğukluğu hissediyordum ve kaskatı kesildiğimin farkındaydım.İçimden şarkı söylemeye çalıştım ve sesler gene başladı…taka.taka.taka.taka…beyaz ışıkkk. kafamı bişey oynatıoduuu ve sessizlik başladı ve ardından gene acaip sessler… ritm devam ederken taaaak diye bir ses ardından gene siren sesleri…Ne kadar zamandır bu tüneldeydim bilmiyorum. Kalbimin atışı beni kaygılandırıyordu, gözlerimi açtım, beynimi tarayan beyaz ışığa baktım…Onunla konuşabilmeyi çok isterdim…sessizlik…uuuuuvvvvvvvv diye bir ses. gözlerimi kapadım kendimi turuncu bir odada resim yaparken gördüm…sessizlik…mavi yataklı sedye hareket etmeye aşağı doğru inmeye başladı. gözlerimi açtığımda beyaz bir tünelin tepesine bakıodu gözlerim. tünel bitti.Beyaz gömlekli adam geçmiş olsun diyip gözlerime baktı.kafamı iki yanından ellerimin arasına sıkıştırıp “bitti mi” dedim…-40 dakika sürdü evet Bitti. Raporları yarın saat 16.00da alabilrsiniz….-Ne gördünüz?-Elinizdeki raporla uyuşuyor ama bizim bir şey söylememiz doğru değil sonuçlarınıza doktoronuz bakacak…Dışarı çıktığımız da İstanbul yağmuru ağırlıyordu… Rüzgar kafamı sallıyordu sanki. Ama rüzgarın sesi az önce Manyetik Rezonans makinesinde duyduğum seslerden daha iyi geldi. Sesler hala kulağımda yankılanıyordu.Eve gittim, bir sigara yakım. İçemedim. Yatağa uzandım sanki mavi yatağa uzanmış ve sanki beyaz tünele gidicekmişim gibi kulaklarımda hala o sesler gözlerimde beyaz ışıkkk…Şimdi bekliyorum,dünya zaten çirkin…