Klasik, klişe, sıradan lanetli bir labirent. Yaşam!
Çabalıyorum işte boşu boşuna! Her zaman istediğim, hiç bir zaman olamadığımdı… ve zamanın realitesi ne kadar kaçsama ensemde oldu hep.. hep sıkıştım aşk’la dosktluk arasında. Seni Seviyorum demek hep zor geldi. Olmayacak kılıklara girdim durdum.
Saplantılarım oldu çoğu zaman, birde amaçlarım. Ama bu amaçlar diğerlerine hep saçma geldi. – hayal, ütopya… ama hepsi pembeydi… – Klasiktir bir şey çıkar karşına son sürat gidiyorken, frenlersin. Mecbusundur. Çünkü onu öldürmek istemezsin… ama nerden bile bilirsin ki onun daha sonra seni öldürebileceğini…
Tanıdıklarım, isteklerim, çevrem ve hayallerim hep çakıştı durdu. Dünyayı taşımak istedim… Dünyayı taşımak olanaksız mı?.. Hiç denemedik ki!..
Dostlarım oldu bir de, ama bunlar gerçek olanlarıydı, sadece sandıklarımda vardı… Şimdi bir daha düşünüyorumda hayat bir labirent değil mi?..
yorumlar
be, dümdüz bir şey, gidiyorsun, önündekiler var, ayağın kayıyor artıklarına bastıkça, bastın faka bastın… arkandan gelenler de var. yanında yürüyenlerde, ee okursun böyle anlamlı cümle bekleye bekleye, yok. yok çünkü bunun nedenini öğrenmeyi bile haketmediğini dşünüyorum. keseyim yoksa anlamlı olacak çok. labirentmiş, nesi labiren ulan?
.. bana mı labirent yani .ayrı yazılsa bir de şu “dahi” anlamına gelebileceğini söyleyeceğimiz şu “de” “da” ekleri .. Ne kadar rahat okuruz yazılanları ..
hayatın labirent oluşu bence sadece bakış açısıdır ve kişiden kişiye değişir. Ve aslında insan olarak yaratılışımızdandır isteklerimizin olamadıklarımız oluşu.
aşk-dostluk;
çoğu zaman gerçek aşklarımız zaten dostlarımız değil midir?