“Canlı bir yanılma ölü bir gerçeklikten iyidir”.Hamilton
Geçenlerde bu sitede tasavvuf ve islamla alakalı bir yazı yayınlandı.aşağıdaki araştırmam polemik yaratmak amacıyla yazılmadı.amacım islamiyeti bir de müsamaha gözüyle değerlendirenlerin, penceresinden görebilmemizi sağlamaktır…Xlll.yy anadolu’su ve çevresinde,selçuk türkiyesinde din hürriyeti ve müsamaha tarihte görülmemiş örneklerle doludur.selçuk sultanları huzurunda çeşiti dinlere bağlı alimler arasında dini ve fikri tartışmalar yapılmıştır.İşte o yıllarda şeriatçıların büyük tepkisine yol açan tasavvuf ceryanı insanlara manevi bir yolculuğu müjdeliyordu….Xlll.yy anadolu topraklarında Allah ile ilgili kanaatleini yayan ,fahreddin ırakiy, necmeddin daye, evhadeddin kirmani,bahaddin veled, mevlana celaleddin, muhyiddin-i arabi gibi mutasavvıflar bunlardan birkaçıdır…
Tasavvufun amacı; Bir aracıya başvurmadan tanrıyı ya da gizli ve kıutsal bir gücü keşfetmeyi güder.Ancak bu evrensel bir basit tanımlamadır.Bizi ilgilendiren tarafı ise; Kuran’da tezkiye ve takva,sünnette ihsan ve zühd olarak ifadesini bulan kalp tasfiyesinin ve nefs teskiyesinin ilim ve tatbikatıdır…
Tasavvuf ehli;Onlar için önemli olan aşk’tır.Akıl bir tarafa atılmalıdır.görünen alem şekilden ibarettir.önemli olan görünmeyendir. zihnin her türlü ölçü hesap ve maddelikten arındırılması gerekir.adeta zihn’e küsülür..“Kendisini bilen tanrısını bilir “ hadisini kendi mistik sistemlerine göre yorumlayan tasavvuf ehli, insanın tanrı ile özdeşleştiğini, kendilerinde tüm “ruh” ve “beden” hallerinin tanrı halleri olduğunu savunarak ,tüm edimlerin insanın değil insanda işleyen tanrının eylemleri olduğunu söylerler…Bunları söylerken de içinde bulındukları hallerin ,kendileri gibi olmayanlar tarafından anlaşılamıyacağını düşünürler…Ancak ne hikmetse ulaştıkları gerçeğin ne olduğunu kendileri bile açıklıyamazlar…Hatta üzerlerinde baskı hissettiklerinde bunları açıklama izninin kendilerine verilmediğini söylerler…
gelelim üzerinde en çok tartışılan mevlevi mistisizmine;şunu açık yüreklikle söyleyebiliriz ki “mevlevi mistizmi” softalar elinde soysuzlaştırılmış olan islam inancını, bir nebze yumuşatmış, buna karşın bulaşıcı bir hastalık gibi yayılmıştır…mistik dehalar olarak gördüğümüz, mevlana, muhyiddin-i arabi ,yunus gibi isimler bu yolla muhteşem eserler vermeyi başarmışlar ancak hiç biri neye ulaşmış, neye kavuşmuş olduklarını açıklıyamamışlardır…Tanrı hakkında verdikleri bilgiler de simgesel ve ozanca betimlemelerden öteye gitmemiştir…
İmam Gazali ve İslam mistikleri..( İhya-il ulum eddin adlı eserinden faydalanılmıştır)
Gazali, kesin bilginin tanrının özel bir lütfu ile kazanılacağını savunur.ona göre Allah’ın 99 adı sülük(zikredenin) sıfatları olur…İşte insan artık maddesel alemden ve onun ihtiyaçlarından ilgisini kesmiş ; riyazat içinde alem-i gayb-ı seyretmeye dalmıştır…
Gazali bu yolda üç aşamadan bahseder;1- Kalb alemi….başlangıç (müptedi)
2- Ruh alemi….. tasavvur ve kifaye ehli
3- Esrar alemi….kavuşanların yüceldiği alem.
Gazali’ye göre insan kendi nefsinden çıkıp , kalbe, ruha ve sırra yönelmedikçe (uruç) kavuşanlardan olamaz…
Kalbin; rıza, tevfik, itminan ve sekinet gibi durakları vardır. Bunlar birer birer aşıldıktan sonra ancak , mürit yani ruh alemine kavuşulabilir..İşte ancak o vakit “ ruhumdan okurdum” ayetinin sırrı anlaşılabilir…
Kavuşanların bulundukları makam da ise ; Duyum ve akılla algılanan her şey yıkılmıştır.Onlarda yalnız hakkın birliği ve nur’u kalmıştır. Bu da “fena” olma halidir…
Bir de kendi varlık ve yokluklarından haberdar olmayanlar vardır ki; bunlar birleşme ve birlik denizine değil, birleşme nehrine dalmış olup ŞERİAT’IN emirlerine ve tarikatın adabına dönmüş olanlardır…
Çeşitli görüşler;
Tasavvuf: Kur’an’da tezkiye ve takva, sünnette ihsan ve zühd olarak ifadesini bulan kalp tasfiyesinin ve nefs tezkiyesinin ilim ve tatbikatıdır. Kur’an Allah’ı çok zikir ve tesbih etmemizi emreder. Tasavvuf bunu sistemleştirmiştir. Bir rehberin (tabii bu kâmil bir rehber olmalı. Yoksa Niyaz-ı Mısri’nin dediği gibi “Her mürşide el verme ki, yolun sarpa uğratır. Mürşidi kamil olanın yolu gayet asan imiş.”) gözetiminde Kur’an ve Sünnet eczanesinden alınan ilaçlarla, kalbi hastalıklardan tedavi ile kalb sarayının sahibi için temizlenmesi manasında tasavvufu red etmek, ruhsuzluk ve robotluğu kabul etmek demektir.Bu tip radikal hareketlerin encamını yakın tarihte çok gördük. İsterseniz Mustafa İslamoğlu’nun Yürek Devleti adlı eserindeki “Devrim Kurbanları” yazısı ile Mehmed Göktaş’ın Cihad Zikir Ayrılmazlığı adlı eserlerine bakabilirsiniz.
Said Havva:“Çok denedim, çok gördüm. Ama İslam esaslarına uygun temiz bir tasavvufi terbiye almış kişiler dışında nefiste kemal, sülukta ihsan ve akıllıca muamele gücüne sahip nadir kimseler gördüm” demekle aynı noktaya parmak basıyor.
Hasan el Benna(kendisi Şazeli’dir)İhvan hareketi için,”Selefi bir hareket, Sünni bir tarikat, Tasavvufi bir hakikattır” der. Yine İhvan’ın Suriye âlimlerinden Şeyh Ahmed Zerruk şöyle diyor: “”Akıllının yükselmesi için kitap kâfidir. Ancak nefsin yalpasından kurtulamaz(Kavaid-ut Tasavvuf’undan..)
Tasavvuf icmali olarak Asr-ı Saadette mevcuttu. Prof. Dr. H.Kamil Yılmaz’ın dediği gibi “Tasavvufun asr-ı saadetteki zühd hareketinin daha sonraki asırlarda aldığı ad olarak bilinmektedir.” Özellikle fitne dönemi, hulefa-i raşidinin şehadeti, ihtilafların zuhuru, Emevi sülalesi tarafından hilafetten saltanata dayalı bir yönetim tarzına geçilmesi, İslami fetihlerin ve dinamizmin durması ve tevakkufu, hızlı bir dünyevileşme, bireylerde bir beyin ve kalp fırtınasına sebeb oldu. İnsanların içe yönelmesi, iç arayışlarına girmesi tasavvufun zuhuruna sebeb oldu.
Said Havva bunu Tartışmalar adlı eserinde şöyle izah ediyor: “Sahabe neslinde hem ilim, hem amel vardı. Kalbi hal ile birlikte ahlaki vasıflar mevcuttu. Ama zamanla amel zayıfladı. Kalbi hal ile birlikte ahlaki vasıflar zayıfladı. Oysa bunlar peygamberlerin tebliğ ettiklerinin en büyük görüntüleridir. Bu sebeple zahiri amel ve Müslüman için gerekli olan kalbi hal meselesinde işleri asıl mecrasına döndürmenin bir çabası olarak İslam Tasavvufu ortaya çıktı.”
Prof. Dr Yusuf Kardavi de gerek Fetvalarında, gerekse zevkle okuduğum Müslüman’ın Temel Kültürü’nde Said Havva istikametinde fikir beyan ediyor. Mevdudi de aynı görüşü paylaşanlardan. Meseleler Ve Çözümleri ismiyle yayınlanan“Resail Mesail”de; “Bizim kabul ettiğimiz tasavvuf ayrıdır. Reddettiğimiz tasavvuf ayrıdır. Kabul edip ıslah etmeye çalıştığımız tasavvuf ayrıdır” diyor. Keza merhum Nedvi aynı görüşte..
Hatta Tiblavi Mahmud Sad’ın “İbn-i Teymiyede Tasavvuf” kitabındaki izahına göre tasavvuf düsmanı olarak lanse edilen bu zat dahi aynı kanaatte..İbn-i Teymiyye de sahih bir tasavvufu kabul ediyor,Cüneyd Bağdadi,Hasan el Basri ve özellikle Gavsı Azam Abdülkadir Geylani hakkında çok sitayişkar şeyler söylüyor.Hatta Fetavasında Hazret-i Abdülkadir için “Onun kerametleri tevatüren bize kadar gelmiştir. ”diyor.
Prof Yaşar Nuri Öztürk 1988’de yayınlanan(şimdi fikrini değiştirmiş olabilir)“Tasavvufun Ruhu Ve Tarikatlar” adlı eserinde tasavvufun batıl din ve akımlardan İslam’a sızdığı fikrini şöyle güzelce red ediyor;”Gerek Hint, gerek Hıristiyan mistizmleri ve gerekse Yeni Eflatuncu mistisizm, tasavvufta yer alan sufilikten farklı sistemlerdir. İnsan ruhu, Allah, hayat ve olayların mistik gözlemlerini ele almak itibarıyla bu sistemlerin tasavvufla ortak yönleri elbette mevcuttur. Çünkü mistik düşünce ve yaklaşım insanlığın ortak mirası ortak tavrıdır. Ancak alabildiğince geniş bir doktrinin bir parçasını alıp, bunun bir başka doktrinle arz ettiği benzerliğe bakarak bunların aynı veya birbirinden kopya olduklarını söylemek büyük bir yanılgıdır. Bu tarzı esas alırsak, insanlık dünyasında birbirinin aynı olmayan veya birbirinden kopya edilmeyen hiç bir kurum kalmaz.”..
Bir de şu hususa bakalım, Acaba zamanımızda da tarikatlar aynı safiyetle hizmet ediyorlar mı?… Tasavvuf hakkında ciltlerle kitap yazılsa gene de onu anlamakta acze düşülür.Bazıları için tasavvuf, dinde olgunluk ve gelinebilecek en yüksek mertebedir…Onlara hiç kimseye nasip olmayacak dereceler vermekten kaçınmazlar. Şüphesiz ki bu insanlar da allahın safi ve veli kullarıdır ancak hiçbirisi hz.muhammed (SA )ve sahabesinin derecesine ulaşamamıştır.Bunun en güzel örneğini Hz.Mevlananın “ Ben sağ oldukça kuran’ın kölesi bendesiyim, ben Muhammed Muhtar’ın yolunun tozuyum “ deyişi açıklıyor….
yorumlar
bu cacık daha çok sarımsak kaldırır
güzel yazı, böyle devam edile.
acz, fakr; işte iki anahtar.
olum @kop…yavşaklığın da dbine vurdun ha…..
çekinme yaa bırak kibarlığı, küfür de edebilirsin,
provakasyona gelmem…siteden attıracan beni di mi?yemezler olm..
siteden atılma die bişi yok.
yok len, aidatlarını zamanında ödedikten sonra niye attırayım siteden
öyle deme @int.cafe…adamın a…na bile koyar bunlar
eywallah koza,yaklasan su güzel günlerede cok manidar bir yazi olmus.bende cok sevdigim Abdulkadir Geylani Hz.den bir söz ekleyim”Şükrün esası, nimetin sahibini bilmek, bunu kalp ile itiraf etmek ve dille söylemektir.”
estahafurullah koza68, o sizin hüsnü kırıntınız
ben bilmiyodum onu.
darj; gitti mi? tam anlamadım:P
tüzük değişikliği olmuş haberin yok mu?
oguzkagan35 tutmuş bu yazıyı, oy anam oy!
yok tebliğ etmediler. akepe iktidara gelince mi olmuş?
tuttum bırakmam bu yazıyı, oy babam oy…
paylaşım için teşekkürler.. polemikler çoktur.. söylenecek şeyler de çoktur.. o yüzden çok detaya girmek istemiyorum.. ama sadece bir konuda ekleme yapmak istiyorum müsaadenizle.. sufîlerin yaşadıkları halleri açık olarak anlatmadıklarından bahsetmişsiniz.. eminim bilirsiniz onların “her sır, herkese açıklanmaz, açıklanırsa ziyan olur” görüşlerini.. esasen bir zayıf nokta olarak tasavvuf tartışmalarında karşı görüşlerce koz olarak kullanılsa da, çok yanlış olduğunu düşünmüyorum bu görüşün.. her hakikati herkes kavrayamaz takdir edilir ki.. ve üzerine ömür adanmış bir Allah lütfu da ziyan edilmeyecek kadar kıymetlidir diye düşünüyorum.. talibine verilir, talibine verilmez ise bu talibe yapılan zulümdür elbet.. ama ortalıkta olmasını, doğru yanlış herkesin ağzına sakız olmasını istememe sebeplerini tahmin etmek güç değil..Gönül ayinesin sufî,Kılar isen safî,Açılır sana bir kapu,Ayan olur Cemâlullah. diye bir bölüm vardır bir ilahide.. tasavvufun özünü çok güzel anlattığını düşünüyorum..
@şahlanankoç kardeşim, ben onların bu duyguyu sanatsal anlamda muhteşem bi şekilde yansıttıklarını söylüyorum sadece onların bildiklerini,gördüklerini bizlere de ziyadesiyle anlatmamalarını şüpheyle karşılıyorum …
yani arkadaslar sayin hafif ahalisi, bende geyik yapmayi ve arada milleti kizdirmayi yada takilmayi seviyorum…ama yazidan yaziyada arada hizaya gelip destur demeli ve edep adap bilmek gerekmiyormu ????yahu yukardaki yazida ismi gecen zatlar ve manevi degerlere birazdaha saygiya davet ediyorum sizi…su güzel günlerde baska türlü paylasimlar icinde olabilmeliydik diyorum….ve bu yazida geyik yapmaya kalkan herkesi 8 siddetinde deprem efektiyle kiniyorum……ve ucantekmesavuruyorummmmmmmmmmmmm..saygilar.
senin tekmen hepsi bana çarpsın zez, kölenim kabul buyurursan
kimileri tasavvuf yolunu sema ve musikiden ibaret sayan ibine takımı kimileri de bunlar gibi boynuzsuz geyik erbabıdır…
üf be! bu lafı çerçeveletip asmaz mıyım ben
Bu konuyu acan arkadas malesef ne tasavvuf’u, ne de ser-i ilimleri biliyor, eger bilseydi, o büyük Allah dostlarina dil uzatamaz, onlara “aciklayamamislar” gibi haince bir ifade kullanmazdi…Tasavvuf ledün ilmidir, yani bilinmeyenleri bilme marifet ilmidir, aciklayamamislar diyor, sen Muhyiddin Arabiy’i ne kadar biliyorsun.. hangi kitaplarini okudun.. neyi aciklayip neyi aciklamadigini nerden biliyorsun.. sen Mevlana’yi, sen o kopya yaparak aktardigin kisileri ne kadar taniyorsun.. sen fikih nedir, seriat nedir, tasavvuf nedir önce bunlari ögren… Bir sürü kitaplardan aldigin bu kopyalar dahi senin dedigini demiyor, onlarla celisiyor, aciklayamimislar diyebiliyorsun. Kim aciklayabilir? Allah Resulu bile bunu aciklayamazken, kim aciklayabilir? Cahilsin, budalasin hic bir seyi anlamamis boyundan büyük seyler yaziyor, o yüce Allah dostlarina camur atiyorsun.. ama o camurun icinde kalmis pocaliyorsun.Ledün ilmi aciklanamaz, cünkü senin o aklin benim bu aklim sadece bu dünya icin yaratilmistir. Bu gözler, bu kulaklar, bu kollar vs.vs. sadece bu dünya icin vardir, onlarin görevleri bu dünya icindir. Aklinda mantiginda bu dünya icindir. Ledün ilmi ne akilla, ne de mantikla aciklanabilir.. buna ramen o büyük Veli’ler bu yolu gereginden fazla aciklamislar, bizleri uyandirmaya gayret göstermislerdir. Bütün beytlerinde, siirlerinde asktan bahsetmisler, gercek askin Allah aski oldugunu haykirmislar, marifet yolunu bizlere göstermislerdir. Daha ne yapacaklardi.. hasa iste Allah burada mi diyeceklerdi.. ekmegini, asini önüne koymuslar hadi ye! Demisler, ama sen agzina götürecegine burnuna götürmüsün, suc kimde? Her önüne gelen bu konuyu konusamaz, bu konu agirdir ezilirsin, hele senin gibi bir avamin konusacagi, yazacagi konu hic degildir…
Clicia millete kufur ediyorsun ,, sonrada etmedim deyip dolasiyorsun ortalarda… baskasi sana kufur ettimi saygi bekliiyorsun…Toleransli olun biraz istiyen din sempazitani olur,, isteyen aklin yolunu tutup aforoz eder kendini…
fikir özgürlüğü, fikir saygısızlığına dönüşmemelidir clicia x.. amacım seni kırmak değil ama biraz dikkat edilirse ne bu gibi tartışmalara taraf olunur ne de kimsenin yüreği kırılır.. çok zor değil ki taraf olmadan kendin olabilmek güzel kardeşim.. onlar, bunlar ve bizler demenin kime ne faydası olmuş ki.. bizden başka neyimiz kalmış ki..saf salak polyannacılığın da alemi yok.. haklısın, bu işler malesef siyasetin oyuncağı olmuş.. haklısın, bir şeyler yanlış geliyorsa kral çıplak diyebilmeli insan.. ama bu öyle birşey değil.. gerçekten hisseden ve yaşayan insanlar kırılır bu sözlerinden.. en azından biraz bilgi sahibi insanlarla (siyaset taraftarı değil, gerçek bilgi sahibi) konuşsan, biraz araştırsan öncesinde, daha açık olacaksın eminim bu ve benzeri konulara karşı..her konuda bir taraf olmak yerine gözlemci olmak.. benim düsturum budur.. tavsiye ederim.. bu sayede eğer bir gün taraf olmak mecburiyetine düşersen seçeceğin taraftan pişman olmaz ve karşı tarafı da çok iyi tanımış olursun.. bu mecburiyete düşmememizi dilerim.. sempatizanlar çoğu kez (ve özellikle ömürlerinin sonuna doğru) geçmişte yaptıklarından pişman olurlar.. çünkü taktıkları at gözlüğü, onlara sadece kendi taraftarlarını göstermektedir..falan, filan, feşmekan.. gaydırıguppak pelikan..daralıyorum buları anlatırken.. hayatım bunları anlatmakla geçti.. ne olur biraz yukarıdan bakın biraz hayata.. baktığınız noktayı değiştirin sık sık.. henüz vakit varken dünyayı, yaşam sebebinizi, tüm varlığın nedenini sorgulayın.. binyıllardır geçip gitmiş milyarlarca insan.. ve sizde göçeceksiniz bir süre sonra bu sahneden.. vakit varken tiradınızı atın.. ve inanın kimse vermeyecek size bu rolü.. Yaradan hepimize vermiş oscarlık yeteneği.. sadece cesaret, biraz cesaret ve basiret.. o kadar..kimseyi kırmak değildir niyetim.. eğer sözlerim dokunduysa siz okuyana affediniz..
adın zor be pespaye ..@cliciax…Sen de fenalardasın gayrı..mef’ul münteha kızım benim; kazanç alüfteni kızak tahtana bağlamışın uzaklardan gazel ha?lan hizan tayfası,bugüne kadar kıçınızı sıyırıp meydana at salmaktan başka ne iş yaptınız ha??? daha düne kadar donum gömleğim papucum diyip rumeli köçekleri gibi kıvıran sizler diil misiniz? yazılara ilahi yasaklar komak size mi kaldı lan?
koza selam:))eline sağlık….!!!
ben beni bilirsem tanrıda bulursam kendime dönerimöyle oldukta kendimi bilirimyar sohbetin var mı her anı bana kâr mıöyle ise kendini bilen tanrıyı bilirbildiği varlığıdır sildiği yokluğuhem varlık hem yokluk nedirvar isen sen yoksun var odur onun varlığını senin ile çözemezsinne demek dendikendimizi bildiğimiz an beni sileriz onda oluruz var olan okendini bilen onu bulur sözün özü budur
inan6666yazdıklarını şimdi anladım. yada biraz anladım. belki de hiç anlamadım. ama asıl olana anladığımdır. teşekkür ederim. ben gibi karanlıkta dolaşana ışık yaktın.
ben de anlar ile anlamaz arasıyım ama kafamdaki bazı soruların cevapları sende gibi..o bahsettigin 5 dakikayı iyi degerlendirmeli ya da fazlasını almaya ikna etmeli derim ben..
Doğru sölemiş.
Ellerinden öperim…
@inan,kafam kıyaktı desem,sen darj’a ayar verirken ben de mucize görmeden imana mimana gelmem lan derken demekkki birileri haber verdi bize de seyri fillahtan oturduk yazdık..yeşil en sevdiğim renktir fekaaat hangi yeşil?sorusu derhal sorulur di mi? irlanda tarlalarının soluk yeşili mi? mağaranın gümüşi yeşili mi? ortodoks kilisesinin kubbesinde ki kuru yeşil mi? yoksa panama ormanlarının kara yeşili mi?belki hepsi belki hiçbiri.Sorguladığım şeylere ilahi yasaklar koymaya kalkan bi daha buralarda dolaşma diyen fag hag’lara sözüm;Benim yolum tarikat yolu molu değil, ne aşığım ne maşuk. ne mürşidim ne mürid.ne tanrı ehliyem ne diünya ne de ahiret ehliyem kimsenin gemisine de binmemişem….Kafire sevabı çok mu görcez? O zaman imana da günah niye zarar versin ha? o zaman “la mevcude illalah” demeye ne gerek var?Cevheri tarif ederken onun bi takım arızalarından bahsedilir eh o zaman da vucut mutlaksa bu arazlar onda da tecelli eder yane.Yau her neyse benim kafam kıyak gene ama şu kelam kafama yattı selh bin abdullah tusteri bak ne demiş “ tanrılığın bi sırrı var,o da sensin.eğer o sır yok olsaydı ; tanrılık elbette yok olurdu,yani yaratılan sen olmasaydın yaratanı kim tanırdı.onun varlığının sırrı senin varlığındadır” işte böle bişiler.her neyse biz dengimize gahi deli görünelim, gahi veli görünenleri izliyelim…
Tasavvuf bu derleme, toplamayla anlatilacak anlasilacak bir ilim degildir. Ancak onun icine dalarsan yavas, yavas anlamaya baslarsin, bu da sadece ic dünyanda olur, anlarsin anlatamazsin, cünkü anlatmaya ne dilin, ne aklin gücü yeter…Tasavvuf bu akilla, bu fikirle anlatilmaz. Tasavvuf bir hal yasamidir, onu sadece yasarsin anlatamazsin. Buna ramen o yüce Veli’ler bizlere bu yolu aciklamaya gayret göstermisler, hal ve yasam bicimleri, anlattiklari ile bizi bu yola tesvik etmislerdir.. inan’in söyledigi gibi bu dünya’da ikilik vardir, ikilik olan bu alemde hep ikiligi görene bir sey anlatmak mümkün degildir. “Ölmeden önce ölünüz” bir sahih hadistir. O yüce dost, bize bu yolu bindörtyüz küsür sene önce göstermis ögütlemistir.Ramazan-i Serif’in hepimize, ve tüm islam alemine hayirli olmasini yüce yaratan’dan diliyor, en azindan bu rahmet ayinda birbirimize saygili olmaya cagiriyorum…Not: Daha hala burada beni yargilamak isteyenler: Ben ne suyum, ne de bu, sadece bir garip yolcu, belki sizlerden de günahkar, sizlerden de perisanim.
Diline saglik inan6666, sen bu küfürleri yaptikca benim icim soguyor. Bu kadin cinsel sapik, hak edene hakkini vermek lazim. Tesekkür ederim kardes…
Ayyyyyyyyy ay ay ay…..Hiç güleceğim yoktu…Allah bozmasın saadetinizi Nicox bey…..
insan kendi bloğuna bunları yapar mı koza68, bıraksana herkesi kendi haline, şindi o da sana cevap verecek sonra yine sen ona ohoooooooo, biz de bakıyoz aparattan yararlı bişey var mı diye, bunları mı okucaz
yapana diil olm yaptıranlara bakıcan
sakin ol kardeşim gaza gelme akıllı ol
yapanı yaptıranı bilmem de bu başlığın altına yakışmıyor bu sözler..cevabı duyar gibiyim.. “sana ne lan dümbeleğini kıvırttığımın zıbırsız gubarağa.. işine baksana gudik..”ve bununla beraber yaratıcılığın zirvesinde taoyu bile kıskandıracak fanteziler vs..cevabı yine duyar gibiyim..“kendini temiz sanan kurbanlık koclardan yeni zırvalar.. senmisin lan temiz.. tamburunu kırbaçlattığımın istakozu.. senmisin temiz.. temizsen aptes al lan görüyüm.. gelmiyim yığarım oraya zirzop..” ehh beee..!! bu böyle sonsuza kadar gider..olmuyor ki be koza68, xnicox, vesaire ahkam sahipleri.. her seferinde atlıyorum yeni bi hit gelmiş du bakalım ilim nehrinden bir kova da biz çekelim diye.. hemde böyle önemli bir konuda.. her seferinde kanalizasyon akıntısı bir cerahat kokusu doluyor zihnime..ne gerek var..temiz kalmak abdest almakla olmaz ki sadece.. zihnin de temiz olacak.. fikrin de.. sözün de.. fiilinde.. etrafına yaydığın koku kadar temizsin.. etrafında karınca ezmeden, gönül kırmadan gezdiğince temizsin.. bu işin bahanesi olmaz.. yok o beni kışkırttı.. yok bana küfretti..Rasulullah, kendisine küfreden adama karşılık verdi diye Ebu Bekir’in yanından öfkeyle kalkarak meclisi terketmiş. Ebu Bekr Sıddık koşarak gönlü kırılan efendimizin yanına özür dilemek için gitmiş.. ama, demiş.. sende gördün defalarca küfretti ben sabrettim.. ama sonunda aileme kadar sövünce dayanamadım ben de ona karşılık verdim.. Efendimiz; sen sabredip sustuğun zaman yanındaki melekler sana selam edip o adama karşılık vermekteydi ve ben onların güzelliğini seyredip hoşnut olmuştum.. fakat sen ona aynı şekilde cevap verdiğinde o melek gitti ve aranıza şeytan oturdu.. buyurmuştur..size küfredene vereceğiniz cevap, küfürden hakaretten ibaretse lütfen sükût edin.. akıllı mantıklı, zekice ve yapıcı bir cevabınız varsa söyleyin.. yoksa onun adına Allah’tan merhamet dileyin, af talep edin.. bunu yapmak çok zor değil ki.. tabii nefsinizi, egonuzu, kendinizi biraz ezebilmeniz lazım.. dindarlık denilen şeyin şalvar, sarık, çarşaf vs.. gezmekten ve o minvalde ahkam kesmekten öte bir ruh hali olduğunu hissetmek lazım.. din denince akla gelen bu çarpık ruhban sınıfı zangoçlarını bilinç altından kaldırmak gerek.. çünkü inanç yücedir.. ve bu tartışmalarla kirletilecek bir kavram olmaktan münezzehtir.. bu yazıyı yazan ve bunun hakkında bilgi edinmeye çalışanlar için çok uzak bir şey olmasa gerek anlattığım bu basit sözler..lafta kalan ilim posası ile ancak taraf olunur.. uygulanmayan bilginin de kimseye faydası dokunmaz..
insan demedim zaten.. inanç dedim.. onun yüceliği karşısında hissedersin kendi hiçliğini, zavallılığını.. var olduğunu sandığın herşeyin koca bir hiçten ibaret olduğunu.. işte tüm bunlar inanç ile açıklanır.. iman da derler.. çünkü yoktur %100 lük bir ispatı.. ancak belki son 80 senede, kuantum fiziği derler bir bilim gelişmiştir.. o bilim açıklmaktadır varlığın yokluğunu bir miktar.. ve tüm evrenin ne denli karmaşık bir yapıda birleşmiş iç içe evrenler olma ihtimali üzerine kafa yormuştur..olasılıklar haddi hesabı olmayan evrenlerden bahsederken, sınırsız bir evrenin kıyısında, kıytırık samanyolu galaksisinde, toz zerresi kadar bile hükmü olmayan güneş sistemindeki küçücük bir taşparçası, ve üstünde yaşayanlar, kafasını kullananlar tarafından aşağılanabilir.. bir yere kadar bunu bende kabul edebilirim.. değersizliğimizden, acizliğimizden dem vurabilirim.. ancak bu nokta hükmünde olmayan evrendeki hiç hükmündeki insandan böyle fikirler, düşünceler, serzenişler meydana geliyorsa, durup düşünen beyinler için elbet bunda bir ibret vardır.. hiçliğindeki bu anlamlar, kimilerine göre yanılsama olsa bile (ki bende böyle düşünüyorum) çok kıymetlidir.. kıymet dereceleri kişiye göredir.. ancak bir zerre hükmünde bile olmayan dünya üstünde bunca keşfedilmiş ve hala farkına varılmamış onca şey göz önüne alındığında değersiz gözükenin aslında ne denli büyük ve önemli olduğunu farkedebilirsin..
=) sana evrenleri anlatmıyorum.. sana hiçlik dediğin şeyin bile aslında dolu olduğunu anlatmaya çalışıyorum.. felsefe de yapmıyorum ki.. ne hissediyorsam, ne biriktirmişsem onu anlatıyorum.. felsefe benim neyime.. filozof muyum ben..kızmana gerek yok.. =) çabuk sinirlenmen nedendir.. onu da anlamış değilim.. bir ara o kozmoloji laboratuvarlarındaki deneyimlerini de paylaşırsan sevinirim.. ilgim çoktur kozmolojiye astronomiye.. az çok okumuşluğumuz da vardır naçizane.. ama o laboratuvarlara giriş kartım yok ne yazık ki..
peki.. selametle..
=)
pergel adli kullaniciyazdigin yazi suc teskil ediyor, haberin ola. Kanunlara gore mesaj yoluyla tehdit etmenin yuzyuze tehdit etmeden farki yok, seni Interpol araciligi ile yakalatir surundururum. Hafif admin’e bildirdim, ayagini denk al.
He ya pergel bu süründürür, baska bi bok bilmez herkese saldirir, sende bi sey dedin mi süründürür.. ya senin dediklerin.. ya senin yaptiklarin onlar hic suc teskil etmiyor mu? Cok zavallisin, cok ahmaksin, hadi buyur buradan kimi mahkemeye verirsen karsinda beni bulacaksin. Nasil olsa bütün kopyalar elimde…
kütübü sitte de bulabilirsin sevgili xnicox.. cidal ve mira bölümü.. hadis numarası:1161..diğer lafızların için söyleyecek sözüm yok..
aradan yorum silince pek bir acayip olmuş muhabbetlerin seyri.. kendi kendime konuşmuşum sanki.. ibretlik kalmalıydı o yazılar orada.. kim siler, kim sildirir bunları bir anlasam sebebini..neys..