Açıkçası İstanbul Modern’e giderken en çok Sözlerden Sonra (After Words)’yı merak ediyordum. 2000 yılı sonbahar / kış koleksiyonuna ait olan bu projede, sandalye örtüleri kıyafet, sandalyeler bavul, odadaki her nesne, kendisini taşıyacak özel bir cebe sahip. Hüseyin Çağlayan’ın savaş zamanı, evi terk etme zorunluluğu korkusundan esinlenerek hazırladığı bu işte, mankenin giydiği tahtadan, iç içe geçmeli eteği gerçekten çok beğenmiştim. Ki Elif Şafak’ın Şehrin Aynaları romanının yeni baskısının kapağında bu resim vardır.“Hüseyin Çağlayan:1994-2010” sergisi Çağlayan’ın yolculuğundaki tüm önemli durakları bir araya getiriyor. Sergi, sanatçının ipek ve demir tozunu bir arada kullandığı Geçici Müdahale (Temporary Interference, 1994) ile açılıyor. Hemen karşısında ise peşpeşe üç mankenin sünger plastikten yapılmış, yaratıcı tasarımları taşıdığı Hareketsizlik (Inertia, 2009) var. Devam ettiğimizde baskılı tyvekten, yine başarılı ve sade Mektup Elbise (Airmail Dress, 1999) çıkıyor karşımıza. Sola doğru gidince rastladığınız 2002 sonbahar / kış koleksiyonundan Ambimorfik (Ambimorphous), tasarımı bakımından serginin en zayıf işlerinden. Hemen sağında göreceğiniz, yünlü kumaş ve polyester astardan Panoramik (Panoramic, 1998), kumaş seçimi açısından zayıf olmakla birlikte, serinin diğer ürünlerini hatırlayınca, bu sergide sunulanlar yetersiz kalmış. Oysa hemen ardından gelen Kaderin Tecellisi (Manifest Destiny, 2003), pamuklu kumaşla yaratılmış, harika bir seri, Çağlayan’ın sanatında ne kadar iyi olduğunun önemli bir göstergesi. Karşısında duran Önce Eksi Şimdi (Before Minus Now, 2000), ipek tül ve pamuklu astarla, doğru renk seçimleri ve sadeliğin müthiş birlikteliğinin altını çiziyor, özellikle kırmızı elbisede Çağlayan’ın başarısı üst düzeyde. Serginin devamında rastlayacağınız Sözlerden Sonra, Çağlayan’ın kariyerindeki en önemli işlerden. Sırf bu iş için bile bu sergi, görülmeyi hak ediyor.

durubutik.com adresinden alınmıştır.
durubutik.com adresinden alınmıştır.

Çağlayan’ın 1999 ilkbahar / yaz koleksiyonunda hazırladığı Jeotropik (Geotropics), polyester ve ramiyi, yine sadelik ve zekice bir tasarımla buluşturuyor. Sergide, bu seriden üç beyaz elbise tercih edilmiş. Hemen karşısında izlenebilen 12 dk 40 sn’lik Yerden Geçide (Place to Passage, 2003) filminde Londra’dan İstanbul’a uzanan, zihin açıcı ve yaratıcı bir yolculuğu izliyoruz. Hüseyin Çağlayan, bu yolculukta hız, teknoloji, yalıtılmışlık gibi kavramları sorgularken, filmde izlediğimiz kapsül taşıtın İstanbul’da Boğaziçi’nden geçerken suyla dolması ayrıca düşündürücü.Balon elbise, etkileyici
Sanatçının 2004 ilkbahar / yaz koleksiyonundan seçilen Zamansal Meditasyonlar (Temporal Meditations), serginin en dikkat çekici işlerinden biri. Geçmiş ve geleceğin, bu denli zıt ve bu denli birlikte tasarımı, bu işi ayrıcalıklı kılıyor. Hemen aynı kısımda yer alan Olmayıp Varolan (Absent Presence, 2005) ise, terörizm etrafında uçuşan paranoyaya çok farklı bir yerden bakıyor. Çağlayan, zamansız ve mekansız temaları ürünlerine esas aldığı gibi güncel sorunlara karşı nerede durduğunu göstermekten çekinmeyen, cesur bir sanatçı aynı zamanda. Dinlenme 1-2 (Repose 1-2, 2006), aslında duvara ilişik bir uçak kanadı, burnu ve tek kişilik koltuklardan oluşan bir seri. Burada düşünmemiz gereken, uçmanın şiddeti ve keyfidir.

habervesaire.com adresinden alınmıştır.
habervesaire.com adresinden alınmıştır.

Çağlayan’ın en şık ve renklerin birbirini tamamladığı işlerinden biri, Havadan (Airborne, 2007). 2005 sonbahar / kış tasarımından, yünlü kumaş ve derinin kullanıldığı Genometrik (Genometrics), serginin çıkışına yakın bir yerde duruyor. Hemen peşinde sanatçının yünlü kumaş ve ipek kullanarak tasarladığı Toprağa Bağlı (Earthbound, 2009) yer alırken, yanında karışık teknikle hazırlanmış Tatlı Aylaklık (Dolce Far Niente, 2010) var. Karşıda 15 dk 50 sn’lik Yüz On Bir (One Hundred and Eleven, 2007) izlenebilirken, serginin dış kısmında ipek ve metalle tasarlanan Körmanzara (Blindscape, 2005) ve Akrabalık Yolculukları (Kinship Journeys, 2003) görülebilir. Akrabalık Yolculukları işinde yer alan balon elbise, tasarımıyla takdiri hak ediyor.Işıklandırma ve yerleştirmeler, çok başarılı
1970, Lefkoşa doğumlu Hüseyin Çağlayan, eğitimini Londra’da sürdürür. Londra’daki Central Saint Martins Sanat ve Tasarım Okulu’ndan 1993 yılında mezun olan Çağlayan, bir yıl sonra kendi markasını kurar. Onaltı yıldır düşüncelerini moda tasarımlarıyla gerçekleştiren sanatçı, bir yandan kısa filmler yönetirken, muhtelif performanslarda kullanılmak üzere elbiseler üretir.İstanbul Modern’de 24 Ekim’e dek ziyaret edilebilecek olan “Hüseyin Çağlayan:1994-2010” sergisi, sanatçının zengin tasarım dünyasıyla tanışmak için müthiş bir fırsat. Pazartesi günleri kapalı olan İstanbul Modern’e, perşembe günleri 10.00-20.00; diğer günler 10.00-18.00 saatleri arasında gidilebilir (tam 10 TL, indirimli 5 TL, perşembe günleri ücretsiz).

trendkupu.blogspot.com adresinden alınmıştır.
trendkupu.blogspot.com adresinden alınmıştır.

Serginin en beğendiğim kısımlarından bir diğeri ise, mankenin üzerindeki elbiseden ve şapkasından kırmızı lazerlerin saçıldığı, Okumalar (Readings, 2008) oldu. Gerçekten büyüleyici ve kendinden emin bir seri. Işıklandırma ve yerleştirmelerin çok başarılı olduğu serginin dikkate değer iki projesi de Uçak Elbise (Aeroplane Dress, 1999) ve Şefkat Yorgunluğu (Compassion Fatigue, 2006).Hüseyin Çağlayan’ın ülkemizdeki en kapsamlı sergisi olan bu sergi, son derece tatmin edici. Sözlerden Sonra’yı (After Words, 2000) merak ederek girmiştim sergiden içeri, dışarı çıkarkense dönen kırmızı lazerler, ipeğe; demir tozu, pamuğa bulanıyor. İşte gerçek sanat budur!