Atılan taklalar, genellikle gençlik, enerji ve heyecan özlemiyle başlar. Üstünlük kaygısı, başarma-becerme- tutkusuyla devam eder. En düzgün ifadesiyle ‘Çıtır Becerici Kaşarlar’ diye tanımlarım kendilerini.Hala yaşıyor olduklarını, bazen sadece kendilerine ispat etmek için, bazen kaşar meclislerinde etrafa ispat için tiksindirici taklalar atarlar.Kaşar-çıtır ilişkisi genelde mutualist bir ilişkidir. Her zaman karşılıklı rıza ve karşılıklı faydaya dayanan bir ilişki söz konusu olmaz. Bu durum da, güç gösterisi için kullanılmaya çalışılan bir çıtır vardır. Kaşarın hoyratlığına, sözde nezaket adına göz yumar. Oysa ki böyle durumlarda sorun nezaket değil özgüven sorunudur. Çıtır, kaşarın ‘kaşarca sözde şirinliklerine’ içten içe kusarcasına, limon yemiş bir ifadeyle gülümser. Tahammül edilmeye çalışılan kaşar, büyük olasılıkla; sınıfta kalmasına sebep olabilecek bir hocadır, işten atılmasına sebep olabilecek bir amirdir veya maaşını ödeyen bir patrondur.Kendi ezikliğine doyamayan çıtır 3 çeşit yol izleyebilir.1- ‘yola gelir’ ve çıkarına bakar.2- ‘yola getirir’ ve parmak takar.3- İsyan eder ve kaybeder.Seçeceği yolu kabiliyeti, midesi ve vicdanı doğrultusunda seçer.Kaşar tüm olan bitenin farkındadır.Adı üzerinde zaten kaşardır kendisi.Çoktan aşmıştır lüzumsuz detayları.
yorumlar
Bir yerden gözüm ısırıyor amma
Hangi detay, nereden ne hatırlattı acep.
vicdanî bağlantılar, dil-semioloji
tanıdiğım en baba kaşarlar süha özgermi ve hıncal uluç beylerdir. ardından abraham sweetvoice gelir.not: yukarıdaki konuşmalarınızdan birşey anladıysam arap olayim, ama içimde nedeni belirsiz sevinç patlamaları duyumsamaktayım.
Çok doğru bir tespit.İrdelemeniz kaybetme unutma haline dayanıyor bu kendini kabul ettirme tıynetsizliği çıtırın da ezikliği değilmidir? Demek istediğim kaşarlar meclisi içrek bir çocuk bahçesi değilmidir aynı zamanda, insan yaşlanırmı yoksa mış gibi mi yapar?
kopanisti hadi birlikte arap olalım:)), ancak bende herhangi bir patlama hali oluşmadı.vewassago2000 ‘kendini kabul ettirme tıynetsizliği çıtırın da ezikliği’ evet aynen öyle ve dahası. kaşarlar meclisi için içrek bir çocuk bahçesi diyemeyeceğim.
Niçin? Çocuk bahçesi ile kasıt aynı tandansta insanların karşılaştığında bütün duvarlarının, psikolojik enformasyonlarının üstünden direk benliği ile muhatap olma ve içeride duran çocuğun ortaya çıkmasını kastediyor idim.
Çocukluk arkadaşlarımızı gördüğümüzde ve onlarla olan muhabbetlerimizi hatırlatırım bundandır ki yaşlı çocuklar oyununa dönüşmüyor mu herşey? gerçek bir mış gibi yapma durumuna giriyor insan.
çocuk bahçesiyle kastetdiğin ortamaz yada çok miktarda kendiliğinden, kaygısız, samimi bir hava yansıtıyor…vs. Aslında hiçbir sevimlilik barındırmayan, çeşitli kaygıların körüklediği yapay bir çırpınış, bahsettiğim.
Kaşarlardan rahatsızlık duyan arkadaşım. Bir çıtır manifestosu yazarsa. Belki bu konuda daha faydalı olabilir. Ya verirsin ya verecek gibi yapar idare edersin ya da çekip gidersin kısa sonucu yetersiz olduğu kadar. Zaruri durumlarda kaşar çıtır ilişkisi gibi daha açıklayıcı bir başlık gerektiriyor gibi.
kopanisti, seda sayan ablamızı unutmayalım lütfen. kadın onca emek vermiş, hakkını yememek lazım.
aydindil, kendi kategorisinde iyidir seda,. bi de söz yazarı vardı hatırlayamadım adını, dilimin ucunda kim di o? Hah Aysel Gürel.