Atılan taklalar, genellikle gençlik, enerji ve heyecan özlemiyle başlar. Üstünlük kaygısı, başarma-becerme- tutkusuyla devam eder. En düzgün ifadesiyle ‘Çıtır Becerici Kaşarlar’ diye tanımlarım kendilerini.Hala yaşıyor olduklarını, bazen sadece kendilerine ispat etmek için, bazen kaşar meclislerinde etrafa ispat için tiksindirici taklalar atarlar.Kaşar-çıtır ilişkisi genelde mutualist bir ilişkidir. Her zaman karşılıklı rıza ve karşılıklı faydaya dayanan bir ilişki söz konusu olmaz. Bu durum da, güç gösterisi için kullanılmaya çalışılan bir çıtır vardır. Kaşarın hoyratlığına, sözde nezaket adına göz yumar. Oysa ki böyle durumlarda sorun nezaket değil özgüven sorunudur. Çıtır, kaşarın ‘kaşarca sözde şirinliklerine’ içten içe kusarcasına, limon yemiş bir ifadeyle gülümser. Tahammül edilmeye çalışılan kaşar, büyük olasılıkla; sınıfta kalmasına sebep olabilecek bir hocadır, işten atılmasına sebep olabilecek bir amirdir veya maaşını ödeyen bir patrondur.Kendi ezikliğine doyamayan çıtır 3 çeşit yol izleyebilir.1- ‘yola gelir’ ve çıkarına bakar.2- ‘yola getirir’ ve parmak takar.3- İsyan eder ve kaybeder.Seçeceği yolu kabiliyeti, midesi ve vicdanı doğrultusunda seçer.Kaşar tüm olan bitenin farkındadır.Adı üzerinde zaten kaşardır kendisi.Çoktan aşmıştır lüzumsuz detayları.