Kanı çekilmiş bir kadının karnını yarıyor soğuk bir darbeyle; soldan sağa ya da yukardan aşağı doğru. “Hadi doğur beni yeniden, denizinde sakla erkeğini” diye yineliyor cümlesini. Sahne sonsuz bir duygudan, zifiri bir karanlığa bırakıyor kendini..Uzun süredir baygın yatıyor olmalıyım. Karnımdaki dikiş izlerinin üzerinde mor renkli dudaklar uçuşuyor. İçte ve dışta yaşıyorum aynı bedeni. İyiden ve kötüden seçilmiş karakterlerin kazanma yarışı yerine herkesi kendi haline; her aşkı kendi rengine bırakıyorum; umursamadan başka tonlarını.Gözlerimde sağır edecek bir sancı; kulaklarımda nasırlaşacak paragraflardan sıyrılıp gözlerini yalıyorum erkeğin: Gözlerinden şiir; gözlerinden şehvet; gözlerinden şarap çalıyorum birer kadehlik.Kendini kaktüsün ellerine bırakmış bir yazar kadar sonsuzdu yaşamak. Raflarda sıralı her bir kitabın rengi kadar çarpıcı bir aşkta, karnımda beslenen bir adamın tuhaf bağlılığını yaşıyorum içten içe. İçimde dudakları mor, gözleri insan ve vücudu biçimlenmemiş bir cenin; dışımda dudakları mor, gözleri insan ve vücudu biçimlenmemiş bir canın kahkahasını buluşturuyorum ortak bir paydada.
“Hadi dişlerini ver bana, tadına bakayım her birinin…” diye uygun bir gramerde saldırgan bir cümle kuruyorum sessizce. Önceden planlanmamış bir aşkı kusuyor bilinçaltım kelimelerden kaçarak ve yine onlara sığınıp…Ve şimdi sırtından okuyorum kitaplarımı; sağdan sola ya da aşağıdan yukarı doğru. “Hadi tapın bana yeniden, rahminde sakla ibadetini” diye yineliyor cümlesini ve karlı bir ekrana bırakıyoruz bedenlerimizi…Bu sevgiyi anımsıyorum: Yeniden yaratılmış çıplak aytapotlar kadar uzun vücutlarımızda uzun dokunuşlar sergiliyoruz her bir gösteride. Sol tarafını direksiyona, sağ kısmını bacaklarımın arasına salmışken, aynı denizin serinliğinde eşlik ediyorum hayata. Yol bitince ahtapot; kol bitince sarmaşık belki; belki deniz kabuğu, içindeki incisiyle, belki başka… Belki aşka…Ve sonu yok rüyaların; belki sonsuz… Belki sessiz ya da sensiz… Hiçbir cevap yazmıyor senaryoda ve ben her günaha inat, okşuyorum karnımda doğan tuhaf masal kahramanını… Her güne inat yaşıyorum ölümsüzlüğü… Daha önceden ezberlenmiş aşklara inat kusuyorum güzelliğini…