konuşsam olmuyorsussam gönül razı değilçok şey söylenebilir esasında.. basit bir tanımlama ile gerçek yüzünü ve/veya niyetini gizleyen kişi denebilir.. ama bu ikiyüzlülük kavramına farklı bir yönden bakacağım.. ve tanımını farklılaştıracağım müsaadenizle.. yukarıdaki kaba tanımın ardından -ahvalin net bir biçimde anlaşılabilmesi için- hemen şu soruyu sormak gerekir;-“insanlar neden ikiyüzlülüğe ihtiyaç duyarlar..?”-“…””buna verebileceğim bir cevap yok, çünkü iki yüzlü olmadım hiç” diyebilmek isterdim.. fakat iş bu hal içinde olan çok insan tanıdım.. zaman zaman da türlü bahanelerle bunu yaşamaktayım..homosapiens canlısının dünya sathına hakim oluş aşamalarında ve daha sonraki dönemde kendi ırkının farklı bireyleri üzerindeki tahakküm çabasının dışavurumunda hep bu hal yatmaktadır.. ikiyüzlü olan ve beline kürk sarmış büyük büyük dedem, kurtlardan ve yırtıcılardan halkını korumak isterken onlara karşı şefkatli, fakat sözünden çıkan koloni üyesi taşdevri kuzenlerime karşı elindeki kayın odununu kullanmaktan çekinmeyen bir prehistorik diktatördü muhtemelen.. bu hal değişikliği ikiyüzlülük olarak nitelendirilmez genellikle.. ancak kendine güvenli ve doyabileceği bir alan belirlemek durumunda olan sevgili dedem halkına gösterdiği aba altındaki sopayı diğer yırtıcılara doğrudan göstermekten çekinmeyecekti tabii.. çünkü onlardan bir beklentisi çıkarı yok idi.. iletişimi de çok mühim değildi yüksek ihtimalle mamutlar ile.. “hur, ugh, oh oh oh” şeklindeki konuşmalarıyla halkı ile ((kendine benzeyenler ile)) anlaşabiliyor, çıkar ilişkileri içerisinde mutlu mesut yaşıyorlar idi.. dedem grubu bir arada tutan güçlü birey, koloni ise, birlikteliğin gücünden faydalanan bireyler olarak rollerini oynuyorlar idi bu düzen içinde.. herkes mutlu idi.. ta ki dedem iyice ihtiyarlayıp güçten düşene dek.. dedem ihtiyarlayınca uzaktan kuzenim olan Torf dedemi dişleri ve elindeki büyük mamut kuyruk sokumu kemiği ile parçalayarak katletti.. ve grupta kendisinden güçlü kimse olmaması hasebi ile “kulluk” rolünden “liderlik” rolüne geçiş yaptı.. o âna kadar dedemin yanında yeralan, ne isterse yapan, dayaklarına katlanan, yemeğin azıyla yetinen, onu ululayan, kısacası durum itibarı ile rolünü oynayan Torf kuzen, durum değişimine göre rolünü değiştirmekte tereddüt etmedi.. balık baştan kokar misali (baştan kokmasa da, lider onurlu bir biçimde bu ikiyüzlülüğü çok dışavurmasa dahi) alttaki tüm bireyler, kolonideki itibar sıraları ile aynı durumu birbirlerine karşı uyguladılar.. çıkar devam ettiği sürece, veyahut daha iyi bir menfaat kapısı çıkana dek iyi rolde oynadılar birbirlerine karşı.. durum değişince roller de değişti.. kan bağıyla bağlı olanlar bile ortadan kaldırmaktan, ya da dışlamaktan çekinmediler birbirlerini.. bu ilk dedem Hz. Adem’in bu güne dek anlatılagelen menkıbelerinde dahi görülebilir.. esasında kabil dış ortamdan etkilenecek, tv dizilerine öykünüp polat alemdar misali kabadayılık taslayacak durumda değildi.. rolleri belli idi.. o rolleri oynadılar.. hoşnut olan devam etti yaşamına, olmayan ise ortadan kaldırdı önündeki engeli..-“ikiyüzlü değildi kabil.. kardeşine hoş görünme derdi yoktu..” diyebilirsiniz..ama rol itibarı ile babasına hoş görünmek, ondan aferin almak ve habile nazaran üstte olmak isteği vardı.. ve zaten bana göre, bir bireye karşı müspet diğerine karşı menfi his gütmektir ikiyüzlülük.. takılan maskeler asla değil.. çünkü zaten hepimizde maske var.. iki yüzlülük farklı maskeler ile sınırlandırılamaz.. kabil ikiyüzlü idi.. habil de.. onların torunu olan sahlanankoc da iki yüzlü.. hepimizin olduğu gibi.. çünkü ademsoyu açısından esas olan rollerdir.. geri kalan tüm varlık, oluş, hal, durum yalnız ve yalnız teferruattan ibaret.. bu roller toplumdan topluma, aileden aileye, bireyden bireye değişim gösterir.. ve ayrıca her durum karşısında, her bir birey farklı tutum gösterecektir.. bunu inkâr etmek en basit tanımla cahilliktir.. biraz etrafınıza ve çokça kendi içinize bakarsanız bunu görebileceğinizden eminim..
ve zannımca bundan kurtulmanın yolu da tüm eşyaya (eşya: şeyler demektir.. soyut ve somut tüm varlık bu tanım içine girer) karşı tek bir tavır takınacak halde kendimizi yetiştirmemiz sanırım bundan kurtulmanın yegâne yolu olmalı.. ve belki bunu hakkıyla yapamayan ademler ve havvalar da sırf bunu yapamadıkları için tekdiri hakediyorlar.. bunu hakkı ile biz yapmadan da kimseyi tekdir hakkımız yoktur..sanırım bu kadar yeter..bir de maskeler deyince.. burada hepimizin maskesi yok mu..? hangimiz gerçek kimliği ile arzı endam ediyor..? neyse sormadım varsayın.. kelime ve imla kontrolü yapamadım.. işlerime dönmek durumundayım.. elim sürçtü ise affediniz.. sevgiler saygılar efendim..