bildirgec.org

biz hakkında tüm yazılar

Söyle Niye

karuma76 | 05 August 2010 12:27

Niye içim daralıyor, bunalıyorum?
Niye canım sıkılıyor, ağlamak istiyorum?
Niye kalbim hızlanıyor, çare bulamıyorum?
Neden, neye, kime bu özlem?

Niye başkası değil de ben?
Niye başkası değil de sen?
Niye başkaları değil de biz?
Ne zaman yaşanacak büyük sevgimiz?

Niye aklımda, kalbimde sen varsın?
Niye gerçekte, hayalde sen varsın?
Niye karanlıklardaki umudum, ışığımsın?
Sen heryerdesin, peki niye yanımda değilsin?

Niye?Niye?Niye?Niye? Söyle niye?

O ağacın altında
O ağacın altında

PEMBE PANTER

astral | 16 December 2009 17:31

Her hiçe dedi ki, ‘Sen de kalabilir miyim?’
– Neden?
– Hiçe karışmak için.
– Peki, sen ne istiyorsun?
– Yarat, sadece sev.
– Bu kadar mı?
– Evet, bu kadar, sev.
– Tamam.

Her Hiç’in karşınında durup sakince gözlerine baktı. Gözlerinde onu gördü, yüzde yüz güven vardı, bir şey demenin gerekmediği zamandı.

Sessizce ‘Tamam’ dedi, içlerindeki ses dışa karışmadan… İçteki sesle, sakince, el ele tutuşan iki insan gördü insanlar. Ama bilmiyorlardı ki, birbirine yüzde yüz güvenen iki insan yürüyordu yeryüzünde ve onlar görmüyordu.

bohemian rhapsody

threewishes | 11 November 2009 18:36

Hala yangında ilk kurtarılacak şey sensin bebeğim; bunca manikliğimiz olası depresifliğimiz,uçsuz bucaksız paranoyalarımız ve bütüün o cehenneme gidişlerimiz ama her defasında sadece göz göze gelerek cennete dönüşlerimiz, hayatımızda ki onca fazlalık ve olası kuyruk acıları, sınırsız şiddetimiz ve yere göğe sığmayan öfkemiz, kokladığımızda birbirimizi; genzimizi yakan nefretimiz ve en derinde… derin-de… derinin altında ve göğsünün içinde; -akan, -atan ve ‘biz’i ‘biz’e tamamlayan ve onları bize bağışlayan.. bağımız.. aşkımız…

love overcomes
love overcomes

ÖLMEK ZOR

il mare | 15 August 2009 11:50

Sadece tek bir insanın kapladığı yer…
Kendince attığı adımlar değil kastettiğim,herhangi başka birine göre ettiği, dokunduğu yer! Muhakkak ki bir ikinci kişinin o kadar dışında olduğu bir yabancı,bir başkasına bakış açısı…
Bir insanın içine giremezsin çünkü ne kadar sansan da,uğraşsan da..O öldüğünde sen de ölemezsin..Çok da kolay ölürsün aslında ama,bencillik zerrecikleri sardığı için dört bir yanını.Sen geride ne yaparsın diye onsuz..Ne kadar koparılmaz bir parçası addetmişsen de onu kendine,”kendin” varsındır o an… O varken “siz” varsınızdır,”ben” deyince kalbi,kalbin taşlar seni… Fakat o yokken artık,sade “sen” varsındır,ve bu bencillik seni ona daha da bağlar,gittiği yere gitmek istersin,öldüğü yerde ölmek…Dualar etmek yerine,edilen feryat ve duaları işte aynı anda kendi üstüne serdirmek..Sen arkasından dua etmek istemezsin..O öldüğünde ölmek istersin,kendini öldürmek…”Siz” yoksunuzdur artık,”sen” varsındır.O ise zaten çoktan gitmiştir.

AĞIT

admin | 03 July 2009 11:09

Photographer  Yüksel Balcı - Turkei
Photographer Yüksel Balcı – Turkei

benim bizi, seni kazanmak için harcadığım emeğin
daha fazlasını
sen beni ve bizi kaybetmek için yapıyorsan eğer
ve ben
olmam gereken bir yerde bulunmak için
kendimi zorladığım hissini atamıyorsam yürekten
seni daha fazla sevmek için daha ne kadar çabalayabilirim ki
canımı acıtsa da, kırsa da tutunduğum umutları böylesi
bana yakışan efendice bittiğini kabullenmektir
saygısızlık etmek, küfretmek, isyan etmek değil
yaşanan güzelliklerimizi, paylaşılan anların anımsaması avutur kırgınlıklarımı yokluğunda

düşlediğim seninle sona erecek bir yaşamaktı
seninle yaşlanmak
kaderimin efeliği mutluluğu ürkütünce yine
hayallerim ansız ve bedbaht bir yitikliğe büründü
bundan sonrası yaşamak ağır ve zor
muhasebesizce yaşamak isterken
hayata bu kadar borçlanmak ve nihayetinde umutsuzluk

HIŞMEDİŞ

il mare | 05 May 2009 13:55

Hışımlığım!
Çok sevdiğim…
Hışmettiğim… Seviyorum seni ve tüm içine kattıklarını…Her neyi,hiç düşünmeden bile,kattıysan içine,ister acımasızca ister binlerce damla gözyaşı döktürterek,gene de seviyorum seni.Senin zalimliğini,böylece sindirdiğin çekiciliğini,tüm geride bıraktığın masumluklarını…İçimde,hatta çok içimde bir yerlerdesin…Biraz olsun yüzeye çıkamaz mısın ve hatta biraz olsun taşamaz mısın? Biraz da bana zulmedemez misin? Gerçek ‘ben’ e…

Çok sıkıldım,ama öylesine zevkli ki…Şu zamanda sıkılmak..Neyden sıkıldığını,en azından bilmek,doğal kalmak… Sık-ılmak… Böyle genişlerlen etraf,yaşananlar,ahlak,yaşanmışlıklar,ağızdan çıkan küfürler,yapaylaşmış ve yavşaklaşmış sevgiler…Sevgi mi? Ne sevgisi? İşte ben,bi çamaşır ipinde,çekilmiş bir şekilde,hala kurumaya çalışıyorum.Birileri ıslatmış,boğmaya da çalışmış ama hazırmış can yeleklerim,hem de üst üste birkaç tane,birisi de işte tam dibimde.(Canım Şirine’m:))

Yaşam ve Yaşamak

sudenayay | 26 January 2009 12:07

Dünyayı çok çeşitli insanlarla ortak kullanırız. Dünyayı bir mekan olarak düşünürsek ,aslında diğer insanlarla paylaştığımız şeyin açılımı hayattır. Neden mi, yaşadığımız hayatı dünyada yaşıyoruz. Bu mekanda ki kişiler farklıdır; dolayısıyla çok renklilik ve seslilik de beraberinde geliyor. Hayatı herzaman olduğu gibi kabul edip, yaşamak lazım. Yani karşımızdaki insanın kişiliğini, davranışlarını, dış görünüşünü vs… olduğu gibi kabul etmek aslında…Tabi ki onun yanlışlarıyla değil, doğru olan yönleriyle kabul etmek; sonuçta yanlışlarını düzeltecek olan da kişinin kendisidir.

Hayatta herzaman yaşanılan yada görülen, işitilen davranışlar akıl süzgecinden geçirilerek bir sonuca varılır. Bunun adına kabaca mantık da denilir. Aslında bu kabaca tanımından hiç hoşlanmadım; bunu değiştirirsek ortalama dersek kanımca daha uygun olur.

Aşk kendini anlatır

| 13 January 2009 14:53

Kelimelerin yağmur gibi aktığı gece…

Bana aşkını anlatmanı çok seviyorum. Sen anlattıkça sana olan aşkımı dinliyorum çünkü. Aynı şekilde aynı şiddette seviyormuşuz birbirimizi, anlıyorum…

Bana aşkını anlatırken akıttığın gözyaşını çok seviyorum. Bir saat önceydi belki de, beğendiğimiz bir şarkıyı dinliyordum benim de gözlerim yaşarmıştı aşkımızdan, bu bir tesadüf değil, görüyorum…

Benimle tartışmanı çok seviyorum. Tartışırken bana sarf ettiğin sözüm ona didaktik kelime öbeklerinden beni nasıl sevdiğini ve beni daha tartışma anında bile barışmamız konusunda ikna etme çabanı fark ediyorum ve bende sana tamamen kırıcı olmayan sevgi sözcüklerimi akıtarak karşılık veriyorum, anlıyorum…

Saçmalama…

321ksd | 17 November 2008 10:03

yaramın deşilmesi üzerine… temennim. hiç ahkam almadan hafif kuyusuna gömülmesidir. “madem öyle niye yazdın” deyu ikilemimi çakmaya çalışan arkadaşlara tavsiyem; kendi yazınca anlar efem.

ne yaptıysam seni unutmak için.
önce bıyığımı kestim, sonra yavaş yavaş ona yüklediğim manayı. çok sevdiğim rakamlı yüzüğüm, aylardır 5-10 kuruşlarla beraber bozuk para tepsisinde ikamet ediyor.
ayrıldım seninle tanıştığım o şehirden, 6 yıllık emeğimi döktüğüm o mesleğim, o emeğimden.
sigaraya başladım, 30 uma yaklaşana kadar bir dal bile içmemişken, o ifrit sigaraya.
daha gömüldüm monitöre. “dizüstü”mde resmine bakıyordum diye harici monitör aldım, o gün bu gündür sadece kasa oldu dizüstü benim için. almışken büyük bişey aldım, fena da olmadı diye avutmak için kendimi. nafile sevdiceğim.
seni aradığım telefonu 50 ytl den sattım telefoncuya. sana aldığım gül nerde şimdi bilmiyorum.
gece gezerken net aleminde, eski okulundaki ve sınıfındaki arkadaşlarının çektirdiği resimlerden oluşmuş iki video buldum. seni görecem diye heycanlandım. durdura durdura izledim. nafile sevdiceğim. AĞLADIM BE İŞTE! ohhh!
videoda seni görmeyince, içimdeki yara birkat daha derinleşti. ne kadar zeki ne kadar çalışkan ne kadar dikkatlisin sevdiceğim.
ne uzaksın ne de yakın, ne ayrıyız ne de beraber.

Bence

| 04 November 2008 13:18

Yarım ağız bedenler.
Kımıldasam,
infilak edecek,
ayaklarımın altındaki bir çift mayın.
demiş ya;
“o kulaklara göre ağız yok bizde”
göçüyorum,
Yüreğim avucumda
kanasa da.
Takılma