İzin günüm olmasına rağmen bugün erken uyandım, bir hafta öncesinden sözleşmiştik arkadaşlarla. Dışarı da ise, yağmur yağıyor bir yandan da soğuk rüzgar esiyordu. Böyle havalara pek rastlanmaz burada. Havanın kötü olduğunu fark eden arkadaşlar yavaş yavaş arayıp, gelemeyeceklerini bildirmeye başlamışlardı bile. Ben kararlıydım fırtına da kopsa gidecektim. Sıkı sıkı giyindim, şemsiyemi de aldım koyuldum yola. Buluşma yerine vardım. 10 kişilik gruptan 4 kişi kalmıştık,ama olsun, kalan sağlar bizimdi. Hazırladığımız kekleri, poğaçaları ve pastaları arabaya yerleştirdik ve huzurevinin yolunu tuttuk. Evet bugün huzurevinde yaşayan yaşlıları ziyarete gittim arkadaşlarımla.Yazıyı yazmak istememdeki amaç, bundan önceki ziyaretinde arkadaşımın tanıştığı ve benim de tanışmamı istediği Mehmet Hoca’yı size anlatmak.Kendisi 65 yaşında emekli öğretmen, gözleri görmüyor. Kendisine soramadık ama arkadaşımın söylediğine göre geçirdiği bir rahatsızlık nedeniyle görme yetisini kaybetmiş. Fakat çok şakacı ve hayattan zevk alabilen birisi. Çok titiz, huzurevinin kahvehanesinde bile ona ait çay bardağı ve bardak altı var. Odası ise inanın o kadar temiz düzenli ki, hiç huzurevi odası demezsiniz. Odalar iki kişilik fakat Mehmet Hoca ile kalabilmenin şartları var; kapı çalınmadan içeri girilmeyecek, ayakkabılar çıkarıldıktan sonra balkona kaldırılacak, tuvalet temiz tutulacak ve ona ait olan buzdolabına dokunulmayacaktı. Bu şartlara uyamayanlar tabi hemen yönetimle konuşup oda değiştiriyorlar. Takım elbisesiz odasından dışarı çıkmıyor.

Fakat beni en çok etkileyen kısım ise; maddi durumu kötü olan bir çocuğu okutması. Huzurevini ziyarete gelen bir öğrenci bu. Muhabbetleri ise, Mehmet Hoca’ya “benim hiç dedem olmadı dedem olur musun?” demesiyle başlamış. Öğretmeniyle görüşmüş, çok zeki ve çalışkan olduğunu, maddi durumlarının da kötü olduğunu öğrenince, eğitim masraflarını karşılamaya karar vermiş. Aile ile görüşülmüş ve Mehmet Hoca öğrencinin masraflarını karşılamaya başlamış. Hatta onun adına birde banka hesabı açmış. Emekli maaşını alınca önce ihtiyacı olanları alıyor, geriye kalan parayı da bu hesaba yatırıyormuş.