Genelde Türk ülkelerinde, Orta Asya, Orta Doğu ve Şii ülkelerde kutlanılan Hıdrellez ve onun baş kahramanı olan Hızır hakkında, bir çok hikaye ve efsane anlatılır.Bunlardan en bilinenleri, Hızır isimli kişinin bir peygamber olması, ölümsüz olması, kendisine ihtiyaç duyanların yardımına koşması, istediği zaman istediği kişinin veya hayvanın formuna bürünebilmesi gibi “süper kahramanvari” özelliklerdir.Hızır’ ın bastığı kuru toprağı bile yeşerttiği (Hızır Arapça “yeşil” anlamına gelen bir kelimeden türemiştir ve bu isim ona bu özelliği nedeniyle verilmiştir.), bulunduğu yere bolluk bereket getirdiği, dilekleri kabul edip yerine getirdiği kendisine yakıştırılan özelliklerden bir kaçı…”Bahar bayramı” olarak da kutlanılan Hıdrellez gününde ise Hızır’ ın, İlyas Peygamber ile buluştuğuna inanılır.Ancak bu inanışların hepsi, zamanla efsaneleşmiş, mitosa dönmüş söylencelerden ibarettir.Başta, Hızır’ ın bir peygamber olduğu iddiası gerçek değildir. Zira Kuran’ da Hızır isimli bir peygamberden veya Hızır isminden bahsedilmez. Kimi kaynaklar yaygın olarak, Kuran’ da geçen bir kıssada, Musa Peygamber ile birlikte ismi anılan “alim kul” un Hızır olduğunu iddia ederler. Ancak Kuran bu konuda olumlu ya da olumsuz bir bilgi vermez. Sözü edilen kıssanın hikaye edildiği, Kehf Suresi’ nin 60 ile 82. ayetleri arasında bahsedilen “alim kişi” , kendisine Allah tarafından vahyedildiği belirtildiği için mutlak suretle bir peygamberdir. Ancak Kuran’ da ismi anılan peygamberlerden başka, isminden bahsedilmeyen bir çok peygamber de bulunduğu yine Kuran’ ın kendisinden öğrenilmekle, bu kişinin ismi bilinmeyen bir peygamber olduğu kesindir.Bu yüzden Hızır inancı ve masalları, Kuran’ da yer almaz. Öte yandan, Hızır’ ın en belirgin özelliği olan “ölümsüzlük” de Kuran’ ın ana ilkelerine terstir. Zira Kuran, peygamberler dahil hiç bir canlının ölümsüz olamayacağı, her nefsin mutlaka ölümü tadacağını bildirir. (21:34-35)Yine Hızır isimli mitolojik karaktere atfedilen dilekleri kabul etmek, dileyene yardımcı olmak, duaları kabul etmek gibi özellikler de Kuran’ a göre sadece Allah’ ın yetkisindedir.Bu durumda, toplumsal açıdan “baharın gelişini kutlamak” gibi tarihsel ve masumane bir olayın, dinsel açıdan Kuran’ ın ve Allah’ ın emirlerine ters düşecek hatta bazı noktalarda şirk koşmaya varacak boyutlara ulaşması düşündürücüdür.