Gecelerde kaybolanlar, gecelerde varolanlar. Düşüncelerin en sancılısı gece yarısı başlayanlar.Hayallerin en renklisi de bu saatte kurulanlardır.Sanki bir romanın içinde geçen varoş bir kasabada, tanıdık gelen eski bir meyhane yeri. Gündüzde bulamadığı huzuru bulanların yeri… Sanki sessiz sakin bir orman içinde bulunan huzur misali.
İki gündüzün arasında kurulu hamaktır gece, kimi uykusunda, kimi uyanık ikisi de o hamakta, kimi de hamağın yanında, ayaktadır.Nöbetin tutulduğu, askerin uykuyla savaşı, düşmanın uyumadığı ve uyutmadığı… Doktorun hastalıkla savaşı, hastalığın uyumadığı ve uyutmadığı gece…Annenin yavrusu için uykusunu bölüp emzirdiği vakit, fedakarlığın vaktidir gece.
Gece, aşkın merceğini kalbe odakladığı başka enstantaneler yakalayan bir fotoğrafçıdır.Sevgiliye bir başka gözden bakılan bir an. Onun olmayışına türlü lanetlerin ok gibi yağdırıldığı an. Gece sev-gilinin(-diğinin) olmayışının en çok koyduğu andır.Sevgili hala varsa eğer, avuçlarını açmış yağmuru biriktirmeye çalışan başka bir heyecanı barındıran, sevinçle oradan oraya koşan çocuk gibidir gece. Yorulunca ortadan kaybolandır gece. Yağmurla çocuk arasındaki ilişki, sevenle sevilen arasında, var olmalarının tatlarını çıkartmaları. Sevenin ıslanma pahasına sevdiğiyle olmasının tadını, en çok gece anlar.Gece, her şeyi bırakıp gitme isteğinin kavrulduğu andır. Gece yeni bir başlangıcın müjdesidir. Karanlıkta var olma savaşı, karanlığa gözlerini kapatıp aydınlığı bekleme barışı ve eş zamanlıdır.
Yitip yitip kendini bulanların yeri yine gecedir.Gece kimine verilen oyuncaktır, gün ağarana kadar eğlen diye. Gece, kuklalarını iyi oynatan bir kuklacıdır.Gece, günahı perdeleyen örtü, kusurları gizemiyle örtendir. Gece başka bir usta ve zor biridir. Herkesin iyi geçinemediği ve nev-i şahsına münhasır olandır.
Gece bir başkalaşır yaşam:deniz , sokak , hayat , uykudakiler ,uyanıklar…Düş görenler, kabusa uyananlar ..Ürperip korkanlar, cesaretini sınayanlar …Hepsi gecenin rengine boyanır,yıldızların ışığından yaldızlanıp gecenin siyahıyla karışırlar.Gece, gece en eski bilmece gece bir aforizma, en eski deyiş.Gece bir oyundur.Gece askıda kalan bir yokluk halidir. Gece varlıkla yokluk arası andır.
Gecenin daimi misafiri ay, başka başka halleriyle barınır onda. Ayın ışığı da müjde taşıyan kişinin sevinci gibi müjdelenenden gelir.Her gece düşük yapmayan bir rahimdir. Her gece sancı çeken bir ana, doğurduğu güneşle sancısı bitendir.Her gece güneşi bırakır eser ardında, umudun resmini çizer, siyahta olsa boyası bir sırrı saklar içinde. Gölgeyi en iyi kullanan ustaların ustası kim mi? Gece, bütün ressamların kıskandığı ressamdır.Not:Resimlerin bir kısmı bak dergisinden temin edilmiştir digerleri ise anonim haline gelmiş, sahibinin kim olduğu bilinmeyen resimlerdir.
yorumlar
geceyi gündüzlerden çok daha fazla severim. harika bir yazı olmuş
Uykusuz her geceeee(dınınıım), bu sovuk kahvedeeee(dınınıım).Sabahları bazen günnerceee, rüyalarıma gelme diyeeee(dınn dını nııım)..
teşekkür etti bu bünye.
!!!
???
Gecenin gizli çekiciliği..
Defalarca dinnedim. Sanki teoman daa ii sölemiş gibi. Rak kavır güsel gitmiş..
kendimi flickrda sanmamdan mütevellit 3 numero fotoya bittim. bi de gece insanın sevdiğine en çok özlem duyduğu zaman dilimidir ve insanın en üretken olduğu aynı zamanda en deli saçması şeyleri yazdığı zaman dilimidir. uykuya düşkün biri olarak maalesef gecenin insana vermiş olduğu üretkenlikten nadir faydalananlardanım.
Az önce demin birazdan, ayak serçe parmaamı kırdım galiba sanırsam bazı bazı. Ama emin diilim kesinlikle kırıldı büyük ihtimalle belki.Bide yazı güsel olmuş.
gece okununca daha bir keyif veren bir yazı kaleminize sağlık
@belesh ajda pekkan’ın yeri ayrı sizde …sence öyle ,bence de ajda da iyi söylemiş ..zevk renk meselesi:)@pillibebek o çekicilik beni geceye bağlıyor :)@galanthus biraz öyle gibi farkındayım 🙂 yazının amacı dışına çıksın diye değildi tabi ki ..gölgelese bile bundan çekinmiyorum ,konu gölgeyle beslenen gece olunca. genelde geç uyurum, o üretkenlikten beslendiğim benim de nadir.
Bence(de) ajdanın hakkını yedim. O sebeple ayaamı çarptım sanki. Aslında ben ajdayı daa bi çok bissürü severin.
🙂 önemli bişey yoktur umarım!
Acıyo. En sevdiğim ayak serçe parmaamdı o. Ajdanın ahı tuttu..
ah Ajda vah Ajda.. yazık değil mi ah edersin hayranına ilahi Ajda 🙂
marconi teşekkürler…yeni gördüm ahkamı.belesh’in serçe parmağının sonuyla meşguldüm, en sevdiği parmağıymış ..hasbelkader bir durum ortaya karışık, fark edememişim.
Acı son..
geçer.
Yazıyı gözden geçiren, hatalarımı düzeltmiş olan Astral’e de teşekkür ettim.
efenim, eleştiri olarak söylemedim ben onu, ben kendim de yazılara fotoğraf eklemesini seviyorum.
yanlış anlamışım, açıklama gereksiz olmuş o zaman kusura bakmayın.