the L word =)
Bazen, gerçekten aradığınız özelliklere sahip birine rastlarsınız. Onunla her şey harika olabilir belki…Hiç demez misiniz ona:“Sen eğer erkek olsaydın, seninle evlenirdim.””Biz çok iyi anlaşıyoruz be kanka, kız arkadaşımla bile böyle anlaşamıyorum.”
İşte bu noktada, cinsiyetiniz önünüzde aşılamaz bir duvardır. Toplumun önyargılarından, alışkanlıklarınızı yıkmaktan korkarsınız. Hemcinsiniz bir bilim adamına,şarkıcıya ya da ressama hayran olursunuz. Bu hayranlığın altında güçlü bir hoşlanma ve aşk gizlidir. Ama siz bunu hiç düşünmezsiniz, farkına bile varmazsınız.
Işıltılı bir gece elbiseniz ve topuklu ayakkabılarınızla katıldığınız davette gözünüze çok hoş bir bayan takılır. Onu dakikalarca izlersiniz, onu çok hoş bulur, hatta arkadaşlarınıza anlatırsınız. O anda nefesinizi kesen bir beğeniden fazlası olsa da siz bunu incelemez, üstünü kapatırsınız.Çocukken, kendi hemcinslerinizle çok iyi anlaşırken, diğer cinse karşı önyargılı ve hoşnutsuz olursunuz. Belki de hemcinsiniz olan çocukluk arkadaşınızı hayatınız boyunca unutmaz, onu hep kocaman bir sevgiyle ve hayranlıkla hatırlarsınız.Dediğim gibi aklınıza gözünüzün önünde parlayan , çok beğendiğiniz, yaptıklarına hayranlık duyduğunuz bir hemcinsinizi getirin. Onun cinsiyetini değiştirin, yeni bir hayale ortak edin. Böylece onu toplumun yasaklarından, kınamalarından koruyun.Şimdi de ona aşık olma zamanıdır. Ona AŞIK OLUN!Halbuki eşcinseller, sizin gibi düşünmüyorlar. Çünkü onlar, korkularını aştılar ve kendilerini artık kandırmıyorlar. Cinsiyet ayrımının yerine “insan” öğesini koyuyorlar ve baktıkları yerde en çok hoşlandıkları insanların kendileriyle aynı cinsiyette olduğunu farkediyorlar.
ve şöyle düşünüyorlar belki:Bize anlaşılmaz sınırlar bırakmışlar. Ardına baktığında güzel şeyler görse de oradan geçmek tabusunu kıramıyorsun.
Aslında bilsen. Her şey “Neden olmasın “ diyerek başlamalı. Daha başından, her şeyin ilkiymiş gibi yaşamak her şeyi.
Bulunduğun yere bir bak. Aslında kapladığın alandan ötesine uzanan apaçık bir geleceğin garip, saygılı, istekli ve güçlü parçasısın sen. Farketmeyi bilmediğinde hep bu feryadın. Şimdi senin elinden tutacağım ve içinde hapsolmuş olan başkaldırıyı yeniden kucaklayacağız. Çok şey istememden korktuğun için uzanmayacaksın bana. Ama çok şey istemekle “çok olma”nın anlamını beynimden uzanan ellerimle kalbine yazmaya çalışacağım.Çalışacağım ama yazmayacağım. Ne kadar misafir olursam orada, o kadar kaçacaksın. Arkana bakmadan. İşte bu en sevdiğim… Arkana bakmadan tozu dumana kattın.Ağzımda acı bir tat kaldı. Az evvel gülümsüyordum. Dudaklarım garip bir büzgüyle sana veda ediyordu. Oysa şimdi gözlerimi kısıp, hayallerimi kirpiklerimle kırdım. Katı hallerinden eser kalmadı. Artık tamamen sıvı fazdalar. Akıyorlar.Bak tekrar, arkanı dön ve donukluğumu ezecek kadar sevimli ve anaç bir elveda düzenle o zaman bir anda yokolurlar ortadan. Yuvalarına dönerler.
yorumlar
Şimdiye değin eşcinsellerin haksızlığa uğradığına çok tanık olmuştum ama bu yazıda şair ruhlu bir lezbiyen arkadaşımız eşcinsel olmayanları “sevgilerini kısıtlamakla” suçlayıp haksızlık ediyor.Bence eşcinsel olanlar olmayanları olmayanlar da olanları anlayamaz. Saygı gösterebilir ama. İnsan psikolojisi çok derin…Öyle Freud’un dediği gibi de “şiddet” ve “sex” le açıklanamıyacak kadar kompleks. Cinsellik ve aşk da bu derin mevzulardan biri.
hayranlık, begeni, hoşlanma ve aşk farklı seylerdir.. her hayranlaıgın altında gizli bir aşk oldugunu iddia etmen yanlıs bence.. hele hayranlıgımız o insanın meslegini veya sanatını icra edişine ise. bu mantıkla düşünürsek neredeyse tüm F.B. taraftarları ANELKA ya aşık derdik… (basit bir örnek ama)hem aşk sadece anlaştığın kişiyle olmaz ki… belki de adını koyamadığın ve nedenini anlayamadığın farklı bir çekimdir bu..eşcinsel olmayanları korkularını yenememekle suçlaman da çok yanlış…
herkesin içinde biraz benden(bizden) var; ben bunu düşünüyorum…yanlış ya da doğru; ama güzel bir düşünce =)