bildirgec.org

eşcinsel hakkında tüm yazılar

Bu bir Zina’yet !

endop | 21 May 2011 22:30

Kuran’a göre eşcinselliği anlattığımız ilk yazımızda; Müslüman dünyada yaşayan eşcinsellerin başına boyuna kakılan bir mevzuyu, Lut kavminin neden helak olduğunu irdelemicştik. Bu yazımızda ise Aynı coğrafyadaki eşcinsellerin maruz kaldığı bir başka dini baskı türünü ele alacağız. Lut kavminin helakının eşcinsellik yüzünden değil, Allah’a isyan yüzünden olduğunu savunan her eşcinsel ikinci bir baskı sorusuyla karşılaşır. Nikahsız cinsel ilişki zinadır, zina haramdır. Siz erkek erkeğe ya da kadın kadına nikah kıyamadığınıza göre zina yapıyorsunuz ve haram işliyorsunuz sorusuna birçok arkadaşımız sadece başını eğerek mukabele edebilmektedir.

Eşcinseliz , günahkar ibneleriz !

endop | 19 May 2011 09:48

her ne yapıyorsan suç !

her ne yapıyorsan suç !
Ben bir eşcinselim , evet günahkarım. Durmayın bütün oklarınızı saplayın, hazırım ! Zina yapar , günah toplarım , Tanrı tanımam , ahlak bilmem .. Parlak kıyafetlerimle şarkı söyler kadın gibi davranırım .

cinsel içerikli yazı

endop | 18 May 2011 09:06

kırmızı gece
kırmızı gece

Tutucu cinsel öğretinin belirleyici özelliği , toplumda cinsel arzunun bilinçaltına itilmesiyle , cinsel yaşamın garipsenmesi ve aşşağılanmasıdır.Cinsel gereksinimin geçici bir süre ya da yaşlılıktan dolayı zayıflaması dışında, sağlıklı bireyde doğal bir perhiz eğilimi yoktur. Günümüzde toplumsal düzendi cartı curtu derken tamamen gerici toplumsal düzeni benimsemiş bulunmaktayız. Cinsel yaşamdan verilen ödünler ne olursa olsun, egemen sınıfların cinsel yaşam ilkelerinden ne denli uzaklaşırsa uzaklaşsın, her gerici toplumsal ahlak ister istemez cinsel yaşamı yadsır ve hiçbir zaman gerici toplumun saptadığı sınırları aşan bir eylem görülmez , dolayısıyla ortaya çıka çıka ancak tutarsızlıklar ve saçmalıklar çıkar. Bizler neslimizi devam ettirmek için varız ve bu güçlü doğal iç güdü yokedilemez olsa olsa başka yöne saptırılabilir. Perhiz cinsel iç güdüyü bilinç altına iter ve perhizden bir sürü bağnazlık, gariplik, nefret ve düşsel sevgi yaşamı doğabilir.

Eşcinsel Topluluk -ETORO’LAR-

bcdrop | 01 February 2011 20:19

Etoro_Kabilesi
Etoro_Kabilesi

Papua Yeni Gine’nin Trans-Fly bölgesinde,avcılık ve bahçecilikle geçinen 400 kişilik ETORO grubu,erkek ile kadın arasındaki cinsel nefretin en uç örneğini oluşturmaktadır.Etorolar, insanın cinselliğini biçimlendirmede, kültürün ne denli güçlü olabileceğini de gösterir.
Etorolar, ataların ruhu tarafından kadının içine yerleştirildiği düşünülen fetusa yaşam gücü vermek için spermin gerekli olduğuna inanırlar.Erkeklerin sınırlı miktarda sperme sahip olduklarına inandıklarından,cinsel ilişkinin erkeğin yaşam gücünü yok ettiğini düşünürler.Spermle beslenmiş çocukların doğumu,sonunda kocanın ölümüne yol açacak gerekli,ama hoş olmayan bir özveriyi simgeler.

Travestiler ve hikayeleri….

suleceizler | 20 October 2010 13:33

Çocukluğumu geçirdiğim mahalleye evli olarak yeniden taşındım.Tabi ki aradan yıllar geçmiş ,mahallem o kadar değişmiş ki ,çocukluğumun sokaklarını bulamadım ne yazıkki.Bursa ‘da çarşamba semtindedir benim mahallem.Bir zamanlarınn bahçeli evleriyle çevrili olan çarşamba,birbibiri üzerine binmiş,adeta bir bütün olmuş apartmanlarla dolu şimdi ve bu evlerde binlerce hayat saklı.Bizim mahallede pek çok travesti yaşıyor.Hepsi kendi halinde sessizce yaşıyorlar.Hani Bursa’nın adı çıkmıştır ya bu konularda ,ama üzgünüm yanılıyorsunuz, çünkü Bursa’da yaşayan tarvestilerin pek çoğu dışarıdan şehrimize gelmiştir.Genelleme yapılacak olursa doğu illeri çok daha ağırlıklı.Bunu kabul etmeyenler olacaktır aramızda.Çoğu insan korkuyor onlardan.Sokakta göründükleri an yollarını değiştiriyorlar.Çünkü insanlar onları tanımıyorlar,tanımakta istemiyorlar.Herkes tarafından dışlanan insanlar bunlar.Normal bir işte çalışmalarına asla izin verilmiyor.Onlarda malesef ancak fuhuş sektörlerinde çalışıyorlar.Peki hiç düşündünüz mü?Neden bir insan travesti oluyor?Onlar neler hissediyorlar?Bu his tamamen doğuştan mı oluyor,yoksa sonradan mı?” Güneşi Gördüm” filmini izlediyseniz ordaki ”Kado” karakteri beni filmde çok etkilemişti.Mükemel bir oyunculuk sergiledi Cemal Toktaş.Bu rolü ile en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülünü almıştı.Burda Kado doğuştan kendini kadın hissediyordu.Elinde olmayan hislerdi bu.Demek ki bu insanlar doğuştan itibaren bunu hissediyorlar.Onların ellerinde değil.Hormonal bir bozuklukta denilebilir.O zaman neden bu kadar dışlıyoruz?.Aslında bize hiç bir zararları yok,zararları sadece kendilerine.Neden bu yazıyı yazıyorum derseniz ,geçen aylarda bir travestiyi öldürdüler sokağımızda.Ben görmedim fakat eşim bunu görmüş.Dehşet içinde kalmış,çünkü kimsenin umurunda olmamış.Polisi çağırmış ,onlarda saatler sonra gelmiş.Onlarda insan değil mi şimdi ,nedir bu duyarsızlık?Peki bu insanları tercih eden erkeklere ne denir?Bu kadar kadın varken hala tercih ediliyorlar.Bu nasıl bir çelişki tartışılır.Hangisi iyi ,hangisi kötü?Yanlış anlamayın ben travesti savunucusu değilim ,sadece haksızlıklara karşıyım.Geçenlerde bir arkadaşım anketörlük yapıyordu.Gittiği yerde bir travesti ankete katılmış.Gayet sakin sakin cevaplamış ve üniversite mezunuymuş.Son derece kültürlü ve çok düzgün konuşuyormuş.Arkadaşıma okuduğu kitaplardan bahsetmiş.Bizim insanımızın hatası yargısız infaz.Kimse kimseyi tanımaya çalışmadan ,arkasından atıp tutmaya bayılıyor.Anlatmaya çalıştığım kimseyi hor görmeden bakmak lazım,tanımak lazım.Bakış açımızı irdelememiz lazım.Çünkü herkesin bir hikayesi vardır ve her hikaye de farklı hayatlar…

Pembe Teskere

goddrawme | 25 August 2009 11:11

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetay&ArticleID=951032&Date=25.08.2009&CategoryID=41

ortaçağda gay bir kral olmak

nazokiraze | 20 August 2009 12:44

ortaçağda garip bir aşk

İngiltere tarih kitaplarında kraliyetin sarsıcı en önemli aşk meselesi olarak bilinen bir olay vardır bu kral ile erkek sevgilisi ile ilgilidir.(2. Edward ve Gaveston aşkı)
İngiltere Kralı II. Edward tahta çıkmadan önceki dönemde diğer tüm prensler gibi at binmek, avlanmak,savaş sanatları gibi uğraşlar yerine bahçe sulayıp çiçek böcek yetiştirmekle uğraştıgı için babası tarafından kaygıyla izlenmektedir. Oğlunun erkeksi hareketleri olmadığından şüphelenen kral Piers Gaveston adlı şövalyeyi onu eğitmek amaçlı getirtir. Keşke getirtmez olaydım dedirten olaylar silsilesi bundan sonra başlar.

Pembe ÜÇGEN

admin | 04 March 2009 13:07

Susmak=Ölüm (SILENCE=DEATH) yazılı poster
Susmak=Ölüm (SILENCE=DEATH) yazılı poster

Pembe üçgenin tarihteki serüveni, Adolf Hitler’in adını yavaş yavaş dünyaya duyurmaya başladığı, II. Dünya Savaşı’ndan hemen önce Almanya’da iktidara gelişiyle başlar. II. Dünya Savaşı’nda cinsiyet kavramları üzerinde yaşanan ırkçı politikanın en önemli simgesi haline gelir; pembe üçgen…
Bu üçgeni oluşturan çizgilerin içini dolduran pembe renk, yılların kötü anılarını yutmuş gibidir…
Sanki hiçbir şeyi görmemiş, duymamış gibi durağan…
Yaşanan acıların ve bu büyük trajedinin en önemli temsilcisi olmasına rağmen, sadece duruşuyla anlatıyor tüm isyanını…
Beyazla kırmızı arası bir karışımın sessiz çığlığı gibi; Beyazın saflığı, kırmızınınsa sıcaklığı ona konuşarak anlatacak bir şey bırakmamış adeta…

Ama şu bir gerçek ki; geçmişte Nazi rejiminin yok etmeye çalıştığı bir grubun, farklılığı için kullanılan bu etiket; o tarihlerde yaşamaya hakkı olmadığı düşünülen eşcinsel toplumu ifşa ederken, bugünse eşcinsellerin dünyada, özgürlük ve eşitlik adına verdiği mücadelenin en büyük görsel ifadesi haline gelmiştir.
Bu nedenledir ki; bahsi geçen “Pembe Üçgende”ki PEMBE, sadece bir renk olmaktan ziyade tarifi o kadar da kolay olmayan bir karışım, o ÜÇGENse; varoşlun en anlamlı geometrik formu haline gelmiştir.

Ters Pembe Üçgen
Ters Pembe Üçgen

1970’li yıllarda eşcinsel hakları savunucuları, geçmişte Naziler tarafından bambaşka bir anlamla kullanılmış olan pembe üçgeni, eşcinsellerin özgürlüklerini genişletmek adına verdikleri mücadelede tekrar gündeme getirdiler.

Milk

queennothing | 23 February 2009 17:06

Amerika’nın ilk ‘gay’ siyaset adamı Harvey Milk‘in yaşamını anlatan “Milk“, 81. yılında Oscar Ödülleri’nde 8 dalda adaydı.

Eşcinsel olduğu için dışlanan 1930 doğumlu Harvey Milk, kendi deyimiyle ‘bugüne kadar hiçbir şey başaramamıştır‘.

Halk tarafından ‘mahalle baskısı‘na maruz kalan Harvey ve eşcinsel arkadaşları, polis tarafından da sürekli şiddet görmektedir.