teşbihte hata olmaz, fıkra bu ya:geçmiş zamanın ötesinde bir adam, gece yatmadan önce aynaya baktığında karşısında ölmüş kardeşini görmüş. özlermiş hep kardeşini, o kadar sevinmiş ki aynayı bağrına basıp öylece uyumuş. sabah ondan önce uyanan karısı aynayı eline bakınca bağırmaya başlamış kocasına “alçak adam, demek beni bu gudubet kadınla aldatıyorsun” diye. dadın elinde ayna doğruca kadı efendiye koşmuş. “bak kadı efendi, kocam beni bu çirkin kadınla aldatıyor, gereken cezayı verin” diye haykırmış. kadı da aynayı alıp bakmış ve yüzünü ekşitip kükremiş:“nee, bu aptal suratlı kocan mı seni aldatıyor, hangi kadın bu adamın yüzüne bakar?”geçmişiyle hesaplaşamayan laikçilere sözüm. biliyorum, hepiniz inönü dönemi uygulamalarını özlüyorsunuz. ama o uygulamaları görmek için baktığınız aynalarda hiç de hoşnut olmadığınız yüzler var. saflıklarını, masumiyetlerini çoktan yitirmiş yüzler. akıllarını ise adeta pazara çıkarmışlar ve haraç mezat satıyorlar.
başlığa fena halde üzüldüm; ya da bu tür başlıklar beni zaten fena halde üzüyor bu aralar, fark etmez…yahu muhalif demokrat, neden laikçiler diye ayrı bir grup ilanında bulunuyorsun? laik insanları özel bir profilleri varmış gibi gösteriyorsun, yani neden ötekileştiriyorsun???sen bu yazıları yazarken, bu görüşleri kimbilir çay-kahve içerken arkadaşlarınla paylaşırken, laik bir düzen içinde bu sohbetleri yapabildiğinin farkında mısın?sen de laiksin, çünkü mis gibi Cumhuriyet içinde yaşıyor, özgürlüğünün tadını çıkartıyorsun…e o zaman laikçiler diye işaret etme suretiye ötekileştirdiğin şahıslar kim?ayıp be!yeter artık…laik olmasan, hoşlanmasan, bu denli free olamasan, klavyenin yanıbaşında kimbilir belki bir keyif kahvesi eşliğinde bunları döktürebilecek misin?ben bu laik düşünceyi takdir eden şahısları ötekileştirenlerde bir şey merak ediyorum, neden laik diye neredeyse uzaylı muamelesi yaptıkları kişilerle aynı yerlerde yaşıyorlar?bu dünyada laik düzeni benimsemeyen ve bundan çok mutla olan ülkeler var, orada yaşayın,üzülüp durmayın bu laikçilerin içinde…
Ben mürtecilerin yüzünü görüyorum aynalarda ama kendi aynamda, veya gerçek kemalistlerin aynalarında değil 70 lerden itib aren yeşil hilal projesi kapsamında semirtildiklerini ve onları kimlerin semirttiklerini…
Arkadaslar Admin bu denyolari tuttugu surece bizim baska portallara yonelmemiz gerekecek.Bir haftadir yazilarim devamli sansurleniyor. Bir yobazin baskilari sonucu elestiri yazilarim, bilgi verenlerle birlikte silindi. Bildirgec uyeligim suspend edildi, evrim teorisi ile ilgili blog linkleri, ceviriler ucuruldu. En garibime giden, gazetelerde yazan kadin istihdaminin azaltilmasi kadinin eve kapatilmasi ile ilgili istatistik figurleri de sildiler. HAlbukibubilgiler su anda gazetelerde yayinlaniyor.HAfif’ten uyeligimi sileceklerine adim adim yazilarimi silmeyi uygun gorduler.Sanirim siyasi gorusleri yobazlarla ayni yonde.
katılıyorum; yukarıdaki yorumumda ısrarla asla bana ait olmayan laikçi ifadesini özellikle kullandım, bu sayfanın yazarı bunu kullanmış diye…sanırlar ki bazı insanlar; birilerini -çı, -çi gibi ekler ekleyerek tarif ederlerse, daha bir ötekileştirilecekler bu insanları…ayıp ayıp, sen şu -cu, be bu- cu değiliz be kardeşim!
Allah’ tan benim bu ismimde birilerini ötekileştirmeye çalışan bir amaç vs. yok arrogante!yazıcı, emekçi gibi düşünülebilecek bir yapıda çok şükür…ama laikçi diye bir şey yok yani:(((laisizm var, buna inanan kişi veya kuruma da laik deniyor, hepsi bu…ama laikçiiiiiiiiiii deyince, neredeyse bir hınç duygusu algılıyor olabilir miyim?
ben de aynı kanı uyanıyor @pilli pati. laikçi ne be? sorumun sebebi zaten o.bu tarz bir hitap şekli bile söyleyeni dinlenilebilir kılmamaya yetebilir..!
pilli pati, o dediğin de olabilir de, tersini düşündüğümüz zaman tam da ne dediğini bilerek kullanılan bir ifade olarak da düşünülemez mi? bile bile, ötekileştire ötekileştire, ayıra ayıra…
laikçi turban gibi uydurma bir kelime, laikliği savunana laik denir, ülkemizde laikliği statuko merkezinin dibinde oturan kemalistler savunduğundan katı bir durum ortaya çıkıyor.Mustafa Kemalle bir alakası olmayan ideolojiye sahip Kemalistler Turk toplumunun inancıyla sorunlu oldukları için ve bunlara laikliği demokrası ve cumhuriyet kavramları ve değerlerini corba yapıp sundukları için zannediyorlarki Türk toplumunun hiç bir zaman benimsemediği laiklik elden giderse devlet de elden gider…Oysa laikliğin elden gitmesi demek kurdukları kaymağı ellerinde tuttukları mekanizmanın düşmesi demektir, sermaye savaslarının en büyük özelliği toplumları arkasına almak için belli bir ideoloji savunmalarıdır. Korku politikasıyla belli bir azınlığı arkalarına alıp çoğunluğa baskın kurmaya çalışan bu kemalist laikler dünyayı hiç okuyamadıkları için dünyayı okuyan kendini geliştiren islami kesime karşı düşük durumuna düşmüşlerdir. Liberaller denilen AB ye kapak atalım götümüzü yayıp rahatımıza bakalımcı yazarlar da ülkenin ebesi şey ediliyormuş bilmem ne oluyormuş hiç umurlarında değildir, AB ye girip fildişi kulelerde yaşayıp Paris Londra Viyana hattında vizesiz ve beleş dolaşma fantazileri öyle bir azdırmışki bunları, akpeyle prezervatifsiz sevişiyorlar.Bugün chp çark etse, deseki statukoyu kaldıralım anasını satim tamam, ab ye de şartsız destek veriyorum, bu liberaller anıtkabirde çadır kurarlar.
keşke ülkede bir dinci dinsiz çatışması olsaydı her şey daha mantıklı gelebilirdi…şimdi komik geliyor…sosyal güvenlik reformundan haberiniz var mı:iş dünyasıda deişti eskiden pariste öğle yemeğine çıkmak modaydı şimdi plazaların içine mescit yaptırmak hacca gitmek moda….mustafa kemali kemalistler bile anlamazken dincilerin tek hedefi anıtkabir olmuş…inönü zamanı müslümanların ibadeti ellerinden mi alındı da bu kadar şikayetçisiniz kendisinden…yoksa adnan menderes hocanızın hani şu amerika nın ilk uşağı olan hocanızın /amerikanın şimdiki uşağı dj feto-ağlama mix/ asılmasının yarası mı üzerinizde…….bu ülke ne zaman kalkınır mesih ayağa kalktığı zaman:D:D:D
Mak iyi haber acanslari varmi ola, naklen izleyebilecegim? genelde kendini gazete sanan pacavra porn siteleri hurriyetin milliyetin kesik kusuk vidyolarindan baskasi yok, Youtube’da Tayyib Al Qadi bin Zapsu Iki Bin Ladin kapattirdi ki aninda isci eylemlerini duyaya seyrettirmemek icin.Bu arada Gaz ihalesi ne oldu oyle ? bir milyar gibi komik bi rakama vermisler gitmis?
clicia ‘ cım; ntv’ den haberturk’ e dek bir çok kanal canlı yayında..şu an zaten hepsi siyasetçileri, hukukçuları ve gazetecileri yayına bağlıyorlar, hepsi aynı düzeyde heyecan yapmış durumda yani…bu arada eğer izleme sorunun varsa, internet üzerinden tv izlemeyi denesen yahut haber portallarına baksan….
Kapatma davalarına her zaman karşıyım. Bu suçluların hırsızların masummuş ayaklarına yatmalarına neden olur ve maalesef medyada bunu pompalar. Umarım kapatma davası sonuçsuz kalır çünkü halka sandıkta hesap verecekler. Ne zaman Ecevit %42 oy almıştı sonradan %1 e düştü. AKP nin sonuda o olacak…
http://wwitv.com/portal.htm uzerindne bakiyorum, tum kanallar bir seyler tuketip gobek atan salaklarla dolu. Ya da Chelsea haberleri.SKYTURK feed de AUDIO SANSUR VAR ARKADASLAR haber goruntusu geliyor sesi scramble ediyorlarTurkiye internet cikisi yavaslatildi ne oluyor Turkiye?TURKIYE’den HABER ALACAGIM BIR TEK GUVENILIR STREAMING PORTAL OLMAMASI bizim teknik yetersizligimizin bir belirtisi mi yoksa sansur mu?
türkiye‘nin gördüğü en saçma sapan konuşan, öfke kontrol sorunu olan, boş boğaz başbakanı, tayyip‘in ağzı biraz kapatılsa yeter, parti yerine. kimileri zaten öküz altında değil buzağı, kanguru bile arıyor. abdullah gül‘ün saçmaladığını pek görmedik, oysa tayyip illa bir saçmalık yapmadan bir hafta bile geçiremiyor :p
Laikçi laikliği kendine göre yorumlayıp başkaları üzerinde baskı unsuru yapan kesimin, yani laiklikten kendi hesaplarına menfaat sağlayanları betimleyen bir kelimedir. Nitekimci dinci kelimesi de aynı muhtevada değerlendirir. “Dinci” kelimesini hergün kullanırken problem yok değil mi gençler? Kendi kendinizle çelişmekte üstünüze yok.Ayrıca AKP’ye kapatma davası açmakla laikçiler hayatlarındaki en büyük geri zekalılığı yapmıştır.Kapatırlarsa TBMM bir sonraki dönemde tek parti olacağa benzer. Bu laikçiler yüzünden AKP hak etmediği bir oya sahip olacak, işte o zaman içindeki bir takım dengesizler şımarırsa en başta laikçiler güme gidecek. Bunu görmemek en hafif ifadeyle zeka noksanlığıdır.Anayasa mahkemesi eğer kapatılmayı onaylarsa, hukukun sadece elitler hesabına çalıştığı ve hükümsüzlüğünün gerekebileceği halk arasında yaygın bir kanaate dönüşürse sıkıntılar orada başlar. Devlete ve sisteme her zaman bağlı yığınların “Devlet Baba”dan yediği son silleyi sineye çekip çekmeyeceğini zaman gösterecek…
Netten seyretmek isteyenlere:MARMARA TV FULL COVERAGE VERIYOR!NTV devamli reklamin arasina serpistirilmis birer ikiser dakikalik haber veriyorULUSAL TV cok yuksek kalite AUDIO VE VIDEO veriyor, diger partilerle live mulakat yapiliyor cok tavsiye ederim!Su an itibariyle MARMARA TV stream kesildi, sansur var.
moderasyonda biri varsa, yazıp gönderdiğim yazıyı bi zahmet onaylasın. gülmekten kırıldık burda, acele edinde materyalleri ekleyelim altına yazının, bireeeer birer.hade bi tanesini buraya ekliyim, çakaralmaz ahmetten esinlenen biri demişki:
Akp yerel seçimlerde %60 almazsa Bikini giyip ***kli.org da imzama ekleyecem
Geri zekalı bürokratlar (elitlerin verdiği gazla) yine yaptı aptallığını.Yerel seçimde AKP minimum %50, eğer ismi değişmek zorunda kalırsa minimum %60…
Sokaktaki bogazlarindaki bir lokma ekmegine goz dikilmis ac isciler de mi aptal? Isyan eden ogretmenler de mi aptal? Asil halk onlar, bedava makarnayla gobek buyutup takunyacilik oynayanlari da yarin ekonomi tepetaklak gittiginde gorecegiz.
“En iyi ve sağlam yol halkı kaptmaktır. Uzaydan halk getirmektir. Bu gerekçelerin hiçbiri hiçbir demokratik devlette parti kapatma nedeni olmaz. Türkiye zaten yarı demokrasiye sahip devlet olarak görülüyor. Bundan sonra nasıl göreceği malum. Anayasa Mahkemesi’nin böyle bir kapatma kararı verebileceğini sanmıyorum”
Netten seyretmek isteyenlere:MARMARA TV FULL COVERAGE VERIYOR!NTV devamli reklamin arasina serpistirilmis birer ikiser dakikalik haber veriyorULUSAL TV cok yuksek kalite AUDIO VE VIDEO veriyor, diger partilerle live mulakat yapiliyor cok tavsiye ederim!Su an itibariyle MARMARA TV stream kesildi, sansur var.
Clicia göreceksin yavrum maksimum 1 sene sonra göreceksiniz anketlerde %60lar normal görülmeye başlanınca…%70ler üstüne takım elbiselere iddialara girilince…O zaman siz de Fazıl Say amcanıza takılırsınız…
Kararı verecekler:Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç:1950 doğumlu. Özal tarafından 1990’da Sayıştay üyeliğinden üyeliğe seçildi. Kalan görev süresi 7 yıl. Kılıç, Refah Partisi ve Fazilet Partisi’nin kapatılmasında karşı oy kullanmıştı.Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt:1953 doğumlu. Üst düzey yöneticiler kontenjanından Sezer tarafından atandı. 11 yıl görev yapacak.Üye Sacit Adalı:1945 doğumlu. Özal tarafından ‘üst düzey yöneticiler ve avukatlar’ kontenjanından 1993’te üyeliğe seçildi. Kalan görev süresi 2 yıl. Adalı, Refah Partisi ve Fazilet Partisi’nin kapatılmasında karşı oy kullanmıştı.Üye Fulya Kantarcıoğlu:1948 doğumlu. Süleyman Demirel tarafından 1995’te Danıştay kontenjanın seçildi. Kalan görev süresi 5 yıl.Üye Ahmet Akyalçın:1949 doğumlu. Sezer tarafından Yargıtay kontenjanından 2000’de üyeliğe seçildi. Kalan görev süresi 6 yıl.Üye Mehmet Erten:1949 doğumlu. Ahmet Necdet Sezer tarafından Yargıtay’dan 2002’de üyeliğe seçildi. Kalan görev süresi 6 yıl.Üye Serdar Özgüldür:1955 doğumlu. Sezer, 2004’te Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kontenjanından üyeliğe atadı. Kalan görev süresi 12 yıl.Üye Abdullah Necmi Özler:1945 doğumlu. Sezer tarafından Askeri Yargıtay üyeliğinden 2004’te üyeliğe atadı. Kalan görev süresi 2 yıl.Üye Şevket Apalak:1945 doğumlu. Sezer tarafından Danıştay üyeleri arasından 2005’te atandı. Kalan görev süresi 2 yıl.Üye Serruh Kaleli:1954 doğumlu. Sezer tarafından avukatlar kontenjanından 2005’te atandı. Eski DSP’li. 11 yıl görev yapacak.Üye Ayla Perktaş:1949 doğumlu. Ahmet Necdet Sezer tarafından Danıştay’dan 2007 yılında bu göreve atandı. Kalan görev süresi 6 yıl.Bu arada Sezer’e tebrikler, kadrolaşmanın kralını yapmış amcam.
bir iki üç dört bes altı yetmez yedisekiz dokuz on on bir olsunkırk dört kırk bes kırk altı yetmez yetmis seksen doksan yüz olsunyüz bir yüz bes yüz altı yetmez, yüz sekiz yüz dokuz yüz on bir olsunbir milyon üç milyon yetmez
bugün ulusal bayram ilan edilmeli…
hele bir akape kapansın tayyibede siyeset yasağı gelsin kurban kesecem vallla.
çıldıriciim falla, devletimiz sağolsun, milletimizin eylence ihtiyaçlarınıda sgk kapsamında karşılıyor.
Elitler 27 Nisan’da denediler olmadı, şimdi tekrar deniyorlar.Bu aralar çok boşa sallamaya başladılar… İnsan hem elit olur, hem “cahil halkı” (?) nasıl yönetemez ??? Bu kadar da beceriksiz olunmaz ki..
Eski cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in, Yargıtay’da yapılan seçimde 146 oy alan Yargıtay 11. Ceza Dairesi Başkanı Ersan Ülker yerine sadece 95 oy alan Yalçınkaya’yı tercih etmesi sürpriz olarak değerlendirilmiş, karar Yargıtay’da şaşkınlıkla karşılanmıştı.
Sezer amcam her tarafa bubi tuzağı kurmuş, haberimiz yok.”Gebermenin verdiği anırtılar” mı?, kim bilir belki de…
Laikliği, rasyonel bir siyaset ilkesi olmaktan çıkarıp ideoloji haline getirenlere “laikçi” diyoruz. Laikçilerin en çok sevdiği şeylerden biri “Aydınlanma” felsefesinden söz etmektir. Çünkü akla dayanan bu anlayış hurafeleri reddeder, dünyanın ancak bilimle anlaşılabileceğini söyler. Aydınlanmadan söz etmek, hem laikçilere entelektüel bir hava verir… Hem de ” aydınlık ve karanlık ” ayrımı yapmalarını ve düşman belledikleri İslami kesimi, Ortaçağ karanlığıyla özdeşleştirmelerini sağlar.Ancak inançlar söz konusu olduğunda laikçi kesimin kafası epey karışıktır. Neticede bir inanç sistemi olan dinden (yani İslam’dan) hiç hazzetmezler ama hurafelere de pek meraklıdırlar.Sınavda başarıyı garanti etmek için çocuklarını Telli Baba’ya götürürler… Koca bulmak için bilmem ne kilisesinde mum dikerler… Falcılara epey para kaptırırlar… ( Ahmet Tezcan’ın fi tarihindeki olağanüstü yazı başlığını hatırlayalım: ” Kara büyü dört milyon; hayat ne kadar da pahalı “.) …Emre Aköz – 2 Mart 2008
Laikçi demek laik demek değildir. Laikçilik rasyonel hareket etmekten yoksun, akıldışı dürtüleri ile hareket eden gürüha verilen addır. Daha siz bugün bu konuları tartışırken bile ben muhabbete yetişene kadar ne kadar akıl dışı olduklarını göstermişlerdir. Kendi bindikleri dalı kesmekten akıllanmazlar mı? Daha söylenecek çok söz var da bilahare okudukça ekliyim.
bu arada rakamlardan söz edilecekse;en son seçimde %47 aldıysa bu parti, geri kalan %53 neden atlanıyor? 53 rakamı 47′ den büyük, fakat bir çok hukukçu tarafından söylendiğine göre seçim ve partilerle ilgili bir takım yasalarda düzenleme gerekiyor ve bu düzenleme olmadığından o 53 rakamı tümüyle meclise giremiyor:(bu sorunları görmezden gelerek oy oranlarına göre karar verebilir miyiz?
başsavcı abime gönül koydum falla, dava açma işini akşam 6 ya bırakmasaydı çok daha güzel olurdu yane. şu güzel bahar günümüzü taçlandırmış olurdu. ekonomik kriz denememeleri pazartesiye bırakılmazdı, vurguncular, manipülatörler 2 gün daha bekleyecek olmaktan kafayı sıyırmazlardı, siyasiler haftasonu rehavetine erkenden girmemiş olurlardı, tabii en önemlisi benkendimşahsenbizzat eğlenmeye daha erken bi saatte başlardım.her ne ise, bugünlük nasibimiz bu kadarmış. kendilerine hürmetlerimi bildiririm. bir sonraki davaya bakacak savcımız bunları nazara alırsa memnun olurum. moderasyon yazımı yayınlasaydı sakız gibi uzatırdım ama nasip diilmiş, artık önümüzdeki davalara bakıcaaz.
bu arada rakamlardan söz edilecekse;en son seçimde %47 aldıysa bu parti, geri kalan %53 neden atlanıyor? 53 rakamı 47′ den büyük, fakat bir çok hukukçu tarafından söylendiğine göre seçim ve partilerle ilgili bir takım yasalarda düzenleme gerekiyor ve bu düzenleme olmadığından o 53 rakamı tümüyle meclise giremiyor:(bu sorunları görmezden gelerek oy oranlarına göre karar verebilir miyiz?
Makaleci artık bayatladı bu laflar ya… Biz dinleye dinleye bıktık, siz yaza yaza bıkmadınız.%53 sanki tek blok gibi çarpıtma. Türban 411 milletvekili ve karşılığı olan %70lık halk desteği ile geçti ama onda da bin dereden su getirme ihtiyacı hissetmediniz mi? Büroraksiyle ittifaklar oluşturmadınız mı?Bana demokrat ayakları yapmayın lütfen. Komik oluyor, ayrıca da hoş değil…
Şimdi asıl dikkat edilmesi gereken, bu üstün zekalı guguk adamlarını korumak olmalı. Allah başlarına zeval vermesin yarın birisi çıkartılır adamların kanını falan akıtır, işte ondan sonra kargaşa, kaos geyikleri ve askeri darbe…Emniyetin acilen önlem alması lazım. Bu guguk adamlarına birşey olmaması lazım. Kapatma davasını açtıranların diğer planları suya düşürülmeli. Polisimize güveniyorum.
komik değil, hoş da olmayıversin; %47 yüzlerce milletvekili mânasına gelebilir…ama zaten konu bu değil mi?bu işin matemateğine bariz bir itiraz var, genelde tüm hukukçular diğer kalan %53′ ün de mecliste temsil edilebilmesini arzu ediyor, bununla ilgili yasal değişiklik istiyor…ha pardon, sen bu hakkaniyeti istemiyorsun yani muhalif demokrat? ondan kelli bana bayatlamış konuşma yapma diyorsun…Bu arada, Avrupa ülkelerinde böyle bir rakamın temsil edilememesi gibi bir realite yok biliyorsun değil mi:)Hani şunun içi söyledim; avrupa birliği yolunda ilerleme kaydettiğimiz ile övünüyoruz ya, o bakımdan…Not: clicia x, kanaltürk’ ü tv list’ lerde bir türlü bulamıyorum, neden hayret etmedimse(!)
Makaleci, şu an meclis %85 le temsil ediliyor. Sen ezberden konuşuyorsun. Nezaket sahibi bir insan olduğu için ona uygun bir dille konuşmaya gayret ediyorum fakat açıkçası gerçekçi konuşmuyorsun dostum. Halkın % 53 ‘ünün tercihlerinin Meclis dışında kaldığı falan yok. Ki şu anki temsil oranı bu ana kadar olagelen en yüksek temsil oranlarındandır. Ve de bu %85’lik temsilin hem %75’i hemde anketlerdeki halkın %75’i bir hakkı savunuyor. Bu hakkı savunduğu içinde yargı içine sızmış bazı gruplar son çabalarını sergiliyorlar.Herşey ortada aslında, bu laikçi diye nitelediğimiz akıl dışı grup son hatalarını yaparak hara-kiri yapmışlardır. Ve gittikçe daha fazla grup tarafından nefret sembolü olmaya başladılar. % 75 de değil artık % 90’ın antipatisini toplamak için hızla koşuyorlar.
Sizinkiler koymuştu o barajı biliyon mu??? Niye biliyor musun? Halk meclise girmesin diye… Kürtler girmesin diye.. Farklı düşüncelere sahip vatandaşlar girmesin diye. [Ayrıca ben de temsil edilmiyorum TBMM’de, bu da bilinsin.] Şimdi sizin koyduğunuz kurallar sizin istediğiniz yönde işlemeyince cart curt.Şu anda aynısını hukukda yapıyorsunuz. 367, 27 Nisan, kapatma davası. Zamanında sızdığınız kurumlarla son hamlelerinizi yapıyorsunuz, hem de hukuku ve mantığı yerle bir ederek. Şimdi insan bir düşünmez mi yarın bu kurumlara “cahil halk”, “göbeğini kaşıyanlar”, “siyah Türkler”, “aşağılık %47” girerse ne olur halimiz diye???Şimdi etkiniz altındaki kurumlarla hukuku yerle bir ederken zamanı gelince sizi koruyacak hukuku da yerle bir ettiğinizi aklınızdan çıkarmayın…
clcia x, ulusal tv ‘ yi nereden izliyorsun??? digiturkte yok, o yüzden mahrumum:(rakamsal arkadaşlar; madem temsil edilmiyorsunuz mevcut halinde bu meclisin , siz de istemelisiniz söz konusu yasa değişikliğini,bu da mı milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması mevzuuna benzeyecek, hey Allah’ ım…!
akp yuzde kaç oy alırsa alsın halkın kimliğini yansıtmaz bu halkın kimliğini yansıtan bu salak din koşturmacasına kapılanlar… ve arkaplanda amerikan destekli medyamız…hoş dediğiniz gibi olsa bu insanların yusde 80 ni akp üyesi yapalım gelin… ama hatırlayın sscb çöktüğündü komunist partinin 32 milyon üyesi bulunduğunu ve yeltsine kimsenin sesini çıkarmadığını…. çıkarın at gözlüklerinizi yuzde bilmem kaç oy bişe ifade etmez insanların yarısı oy kullanmadıktan sonra kalanların yarısı yakışıklı bulduğuna oy verdikten sonra kalanların yarısı bi torba kömüre oy verdikten sonra kalanların yarısı sokak başı cami istedikten sonra….ne demişti efendim rahmetli aziz nesin…Sizin memlekette eşşek yok mu:/soru işareti
Benim korkum, Tayyip Erdoğan oy oranları ile doğru orantılı olarak aynen Putin gibi hızla güçlenmeye devam edecek. Bu çabalar bunu gösteriyor. Komplo teorilerine hep k.çımla gülerek bakarım ama Vural Savaş içinde aynısını demişlerdi. Acaba bu akılsız bürokratlar hükümetin gizli ortakları mı? Buna inanmaya başlıyacam yakında.
ULUSAL KANAL’i soran vatandaslara :Streaming (live ) ULUSAL KANAL portalStreaming yayin ancak , Turkiye icinde tam 5 dakika beklemek gerekiyor buffer ederken, Turkiye disindan cok cabuk ve yuksek kalitede stream edebiliyorum. Active x kontrolunu yuklemis olmanis gerekiyor.Haberler arasinda Turku-kulltur programlari ve reklamlar var. Ama icerik cok daha iyi idi bir kac saat once.
Sen sagol makaleci…Anthro, daha iyisi var, arkada BDSM porn sahneleri falan tam rated 18+, sen bakma bakirligin bozulmasin sonra seni tesetturlu kizlar almaz ona gore:-D
Onların linklerini de koyuversen. Yok ben bakmam, bakirliğim bozulmasın da bakan olur diye diyorum. Seriye devam et hem de, ulusal tv’de apo-perinçek sevişmesi, bdsm, sado-mazo vs…
clıcıa ya öldüm ama neden insanları iki taraftan biri olmak zorundaymış gibi bırakıyorsunuz onu anlamadım….ne zaman adam oluruzşeriatçılara karşı aldığımızı tavırı darbecilere karşı alabildiğimizde mi…ortada şeriatçılık falan yok rant kaygısı oyakbankın işleri kötü gidiyor herhal….doğan grubu da kimin tarafını tutacağını şaşırdı allah kolaylık wersin walla:D:D:D
Bu arada diye baslayan ahkamim silinmis, bugun dersten sonra ise giderken dusundum, ulan dedim hafifte boyle ahkam kestik ama bu insanlara agir gelir, bu adamlar internet koselerinden en fazla televizyondan medyanin gosterebildigi memleketlerini taniyorlar acaba agir gelmis midir?ahkamimin silinmesinden agir geldigini anladim ama eve gelipte internete girdigimde hakli oldugumu anladim, simdi bakiyorum da akp gibi Islamla alakasi olmayan bir partiyi bile kapatmak istiyorsa egemenler, demekki ahkamimda hakliymisim.Tayyip, yeni kurt paketini daha ac(a)madan ve basi ortulu oldugu icin men edilen inancli kadinlara egitim haklarini dahi veremeden partisi kapatiliyor.Bir dahaki secimde Tayyip Erdogan ve mesai arkadaslari politikasinda ve soylemlerinde biraz revizyon yaptiktan sonra yeni bir partiyle ortaya ciksin, % 60 civari oy alir. Yikamadiklari son kale olan Anayasa mahkemesini de yikarlar, siz de burda boyle aglarsiniz.Ha bu arada Adnan Menderes`in asilmasinin sebebi irtica falan degildir bu Turk milletine yutturulan tarafidir, asil sebebi sovyetler birligine yakinlasmak istemesidir.Sahi Kemalistler Mustafa Kemalle Lenin arasindaki flortu biliyorlar mi?Hadi laiklere soralim, Mustafa Kemal`in kurdugu cumhuriyetle sovyetler birligi arasindaki guzel iliskiyi Mustafa Kemal oldukten sonra kim bozmustur?Genc cumhuriyet Amerikanin kucagina nasil itilmistir?Kemalistlerin her darbesinin arkasinda Amerika varken bugun Kemalistler neden Amerikaya kusmustur?Amerika artik TSK`ya dotunu neden donmustur?Amerika destek vermeden bu ulkede asker darbe falan yapamaz. Bence darbeyi siz hafif.org da yapin, Agent kendini general ilan etsin, clicia eline tufek alsin, beni bir kere optukten sonra vursun.silinen ahkamlarimdan bereket tanricasi yapilsin, kopanisti ovsun ovsun dursun.
Anthro; Putin dedin de aklima ne geldi bir komplo teorisi de ben uydurayim istiyorum,ordu tayyipe destek verirse sasirma…Cunku; doksanlarda rus ordusu kafkaslarda bozguna ugradiginda (cecenler rus komutanlara rusvet verip rusya icersinde istedikleri gibi at kosturuyorlardi) rus ordusu hic sevmedikleri ve hirsiz oldugu bilinen eski KGB ajani Putini devletin basina gecirdiler. Putin ne yapti?- Ordu icindeki kafasi calismayan komutanlari ayikladi.-Cecen liderleri yok etti.-Rusyanin gazini ve petrolunu somuren rusundan yahudisine ne kadar derin devletin adami askeri varsa hepsini temizledi, adamlar paralarini disariya cikaramadan canlarini zor kurtardilar.-Yeni bir genc zengin sinifi yaratip sermayeyi oraya akitmaya basladi.(kendi kurdugu sirketin burdan pay aldigini belirtmeme gerek var mi bilmiyorum)-Turkiyeyle sevismeye basladi.bizim ordu da Tayyip icin bisi dusunuyor olmasin?bu ara sut dokmus kedi gibi de… o yuzden sey ettim yani.
Ser-hus darbe ye gerek yok o savaş bi kere yapıldısayın dinsiz mustafa kemal o dini ve ihtişamı gökyuzunde osmanlı yı yok saydı sonra dini bütün insanları kullanarak ecnebileri yendi sonra memlekette ne kadar dinci varsa kellesini kesti köylere bayrak niyetine astı…. ama demekki mustafa kemal zamanında karılarının eteğinin dibine saklanan dinciler said nursi ve amca çocukları o öldükten sonra inönü de çoluk çocuğa maskara olduktan sonra kustansmış menderes amcasıyla bir iki yüz kadar çatlak ses çıkardılarsa pek etkin değiller… şeriat rüyandan seni uyandırmak istemem ama bu ülkenin nfusu hızla gençleşmekte belki yönetimde söz sahibi olmayacaklar ama türbanlı kızları okutmak yerine eve atıp okutmayı tercih edecekklerine eminim……he bu arada mustafa kemali sevmezdim ama sizin gibi düşünenler yusunden sevesim geldi walla az bile kesmiş:D:D:D
bir daha yazman mumkunse yaz bence Ser-hos, lanet olsun sansure, senin de konusma hakkini ben savunurum, lutfen biyiklarini kes ve tras ol, dudaklarin kuruysaLYSPYL sur.seni opup opmeyecegime o zaman karar vereyim.PS: Bir kere opmek ne ya? yoks asen prens olmaya calisan kurbaga misin ola? beni pis emellerine alet etmene izin veremem.
kadinlar otobus gibidir clicia, pesinden kosmaya degmez. sahil kenarinda hasemamla guneslenirkenbeni badem biyigim ve sarigimla kabul edecegin gunu bekleyecegim…Buffalo Bill olacagim gun, ilk isim hafif org kahvehanesini taramak olacak…sekoci ucuncu sinif tarih muhabbetlerine gireceksek, beni hic elleme abi… Mustafa Kemal hakkinda negatif ya da pozitif hic bir dusuncem yok. Olumlu ya da olumsuz beni hic etkilememis tarihi bir sahsiyettir Mustafa Kemal. Hatalariyla sevaplariyla yasamis ve gocmustur, obur tarafta karsilasirsak ilk soracagim sey, cakmagin var mi abi olur…
Ilk cumle hic romantik durmadi valla. Ne yapayim biyikli sarikli adami? Yeniceri kiligina alerjim var, olmaz. NE oyle mezar tasi gibi migfer, komik otesi salvar? Vucuda yapisan Feodal Selcuklu veya Cerkes beyi kiyafeti daha asil dururdu bence.Haseman soyle bir sey mi yoksa?
Ria Ruijten-Oomen (AP Türkiye Raportörü): Bu, tamamıyla delilik. Ben hayatımda böyle bir şey görmedim. İnanamıyorum. Hayatımda bir devlet savcısının yapmak istediklerini icra etmek için siyaseti kullandığına şahitlik etmedim. AK Parti demokratik yollarla seçilmiş, kanunları Meclis’in çoğunluğunun desteği ile çıkarmış bir parti. AK Parti’nin laiklik karşıtı bir kanun çıkardığına, bir faaliyette bulunduğuna şahitlik etmedim. Savcılar, bu tür davalarla kendilerini komik duruma düşürüyor. Bu dava, benim de raporumda işaret ettiğim gibi yargının acilen derinden ıslah edilmesi gerektiğini bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyor.Graham Watson (AP’nin Liberal Demokrat Parti Başkanı): Çok tuhaf bir hadiseBu habere çok şaşırdım. Bu, Avrupa’da çok tuhaf bir hadise olarak algılanacaktır. Avrupa’da hiçbir savcı ılımlı, muhafazakar bir partiyi hele halktan kısa süre önce çok büyük bir vekalet aldıysa kapatmayı tahayyül dahi etmez. Başörtüsü konusunda son derece kısıtlı bir adım atan bir siyasi partiyi kapatamazsınız.Hannes Swoboda (AP üyesi, Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı): Şoke oldum, bu delilikBu delilik. Tamamıyla şoke oldum. Bu, Türk insanının iradesine ve demokrasiye tamamen aykırı. AK Parti’nin nasıl olup da laiklik karşıtı faaliyetlerin merkezi olduğunu anlamış değilim. Bu, tamamen icat edilmiş bir bahane, hakikatle hiçbir irtibatı yok. Bu, açık şekilde Türk demokrasisinin hâlâ ne kadar kırılgan olduğunu gösteriyor. Türkiye acilen siyasi partiler kanununu tekrar ele almalı ve siyasi partilerin kapatılmasını neredeyse imkansız hale getirmeli.Jan Marinus Wiersma (AP üyesi, Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı): Türk yargısının tarafsız olmadığının göstergesiSiyasi hayatımda böyle bir şey görmedim. Bu, tamamıyla bir savcının siyasi bir müdahalesi. Avrupa için çok rahatsız edici bir haber ve çok tuhaf. AK Parti’nin gizli gündemi ya da Türkiye’yi İslamileştirdiği iddiası ile girmek büyük bir garabet. Ben AK Parti’nin böyle bir gündemi olduğunu hiçbir yerde görmedim, çıkardıkları kanunlarda bu tür bir iz yok. Başörtüsü konusu da bir sebep olamaz, zira bu yasağı MHP ile birlikte kaldırdılar. Bu olay Türk adaletinin hâlâ tarafsız olmadığını gösteriyor.Emine Bozkurt (AP üyesi-Kadın Hakları Raportörü): Avrupa’ya güven veren bir partiydiTürkiye’de halkın büyük bir kısmının oyunu alan ve Avrupa’ya güven veren bir partiye karşı birdenbire kapatma davası açılması çok tuhaf. Bu partiyi Türk halkı hükümet yaptı. Siyasi bir partiyi kapatmak için çok ağır suçlamalar olmalı ve bu ithamlar ispatlanmalı. Farklı fikirleri, programları olan partilerin sürekli kapatılması demokratik değil. Bu haber benim için de çok sürpriz olmadı, zira Türkiye’de maalesef siyasi partiler sürekli kapatılıyor.Cem Özdemir (AP üyesi):Devlet, kendisine başka bir halk seçsinBu dava Türkiye’nin yüzde 50’sine “siz bu ülkenin bir parçası değilsiniz” mesajı vermektir. Devlet, kendisine başka bir halk seçsin. DTP’yi de eklerseniz halkın yarısından fazlası bir azınlık tarafından dışlanıyor. Avrupa’da yerleşik bir anlayış var: Parti yasakları demokrasilere yakışmıyor. Almanya’da Nazi partilerini bile yasaklamak zor. Bizim böyle bir müracaatımızı Alman mahkemeleri reddetti. Burada AK Parti’yi de eleştirmek istiyorum. AK Parti siyasi partilerle ilgili kanunu düzenlerken daha net tavır almalı ve parti yasaklamayı imkansız hale getirmeliydi. Türkiye, maalesef bir partiler mezarlığı.Joost Lagendijk (AP üyesi-Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı): Türkiye’nin, 21. yüzyıla uygun hakim ve savcılara ihtiyacı varŞok içerisindeyim. Böyle bir davayı ciddiye almakta zorlanıyorum. Bir hakim nasıl böyle bir sonuca ulaşabilir, anlayabilmiş değilim. Bu 21. yüzyıla uyum sağlayamayan eski bir zihniyeti temsil ediyor. Adalet kurumlarından böyle bir karar çıkması çok şaşırtıcı. Türkiye’nin acilen yeni bir hakimler, savcılar, hukukçular nesline ihtiyacı var. Bu her halükarda Türkiye için kötü haber. Türkiye’nin Avrupa’daki imajına darbe vuracak. Umuyorum ki, hakim hemen reddedecek davayı.
AKP’nin kurucularından eski milletvekili Abdullatif Şener, AKP’nin kapatma kararını değerlendirdi. Şener, “Parti kapatma davalarının doğru bir şey olduğunu düşünmüyorum” dedi ve ekledi: “Tabi Ak Parti tabanında bir nezaket isteği var. Yani yönetcilerin daha nazik ve anlayışlı davranması talebi var. Şimdi bu talep elbette geride kalabilir yani Ak Parti tabanı ne kadar memnuniyetsiz olsa da kapatma davasına karşı elbette tepkili olacaktır.”- Davanın Cumhurbaşkanlığı makamını da kapsam içerine alan bir boyutu vardır.- Kapatma davası bir partinin kapatılma davasından öte gözüküyor.- İşin hukuki boyutunda ortaya çıkacak sonuçları analiz etme noktasında zorluk çekiyorum.”EKONOMİ İYİ GİTMİYOR”Abdullatif Şener, SKY TÜRK’te yaptığı değerlendirmede ekonomik görüşlerine de yer verdi:- Yani bir insanın borcu varsa ya daha önceki tasarruflarından harcayacak ya da varlıklarını satacak. Şu anda bizdeki durum budur.- Eğer, küresel dalga büyürse Türkiye ekonomisinin iyi gideceğini söyleyemem. Bugün işler iyi gitmiyor. Esnaf sıkıntıda işsizlik had sahada.- Bugun Türkiye’de ülkenin ekonomisini ayağa kaldırıcı bir hareket gerekiyor.- Rakamlarla oynayarak milli geliri suni şekilde yükselterek bu sıkıntıdan kurtulamazsınız.
Agent senin gibiler aynı lafları 22 Temmuz’da da diyordu. 22 Temmuz akşamı Kanalturk’ü izlerken nasıl da kahkalara boğulmuştum..Görülmeliydi..Adamlar ilk başta %50 yi gördüler. İlk şok dalgası. Adamın yüzü yamuldu. Kendi kendine “Hocam bunlar zaten Doğunun oyları. Onlar zaten gerici. Batıya gelince durum değişecek falan filan.” diye teselli aramaya başladı..Saat 21:09 oldu tam olarak. Biz zaten kopmuşuz adamın haline. Adam baktı sandıkların bilmem kaçı sayılmış. Ondan sonra da halka çamur atmaya başladı… Cahil halk, geri zekalı halk, bir ton kömüre sattı bizi falan…O akşamı hatırlattığın için, anlık olarak da olsa gülümsettiğin için müteşekkirim…Efendim yukarıdaki parçanın ana teması nedir?Sizin gibi halktan kopuk olanlar her seçimde yenilgiden yenilgiye, bozgundan bozguna uğraması işten bile değil.
Kapatma davasının açıldığı gün, tesadüf bu ya, açıklanan ankette AKP kaç alıyor bir bakalım. Bunun üstüne siz bir de dün akşam guguk adamlarının eklediği %10-15’i ekleyin…
Yukaridaki sozler dikkatederseniz sadec AB milletvekillerinin kendi gorusleri. Ulke olarak hic bir lider gorus belirtmemis. Zaman gazetesindeki iddia edilen yaygara cok buyuk bir YALAN.AVrupa basinina soyle bir baktim, kapatma davasi siradan bir haber olarak verilmis. Kimse “Demokrasi elden gidiyor” demiyor. Financial Times, Erdogan ve saz arkadaslarinin laiklik prensiplerini yikacak kativitelere odaklandiklari icin mahkemeye verildigini, mahkeme kabul ederse yargilandigini, tarafsiz ve dogru olarak yazmis:Turkish tensionOfficial wants Turkey’s ruling party shut down
Acınası bir haldesiniz…Halkın %70’ini kapatmadıktan sonra olmaz istedikleriniz….Bu arada yerel seçimler için bahisler devam ediyor.AKP olursa %60-65AKP türevi olursa %70-75Gugukçular genel seçime zorlarsaAKP olursa 400 CHP 100 Diğer 50 Mv.AKP türevi olursa 430 CHP 80 Diğer 40 Mv.
Çok beklersin dostum siz bu milleti sizin gibi gerici zannediyorsunuz sizin topununuz aslında %20 yi geçmez, ben hala tekrarlıyorum bu millet açlığına çözüm zannettiği için akp ye oy verdi, ve sizin gibi sazanlarda hemen atladı hala ekonomik güvencelerin halkın esas derdi olduğunu anlamadıkça terkrarlar durursunuz laflarınızı ilkokul müsamereleri gibi 6 sene oldu be 6 sene. 6 sene de her şey elinizde erk elinizde ne yapıldı , ülkemin burnu b.ktan çıkmadı. Siz bu milletin açlığını yatıştırmadıkça bahneniz hep hazırdı türban, alkol,laiklik vs… bu kavramların kullanılması da en çok sizin işinize geliyordu. Ve şu an ki tabloda da yalan söylemeyin timsah gözyaşları döküyorsunuz, laiklerden çok en fazla siz sevindiniz bu davaya çünkü 6 sene de bi b.k beceremediniz şimdi ağlayarak vahlayarak yine milleti kandırmaya çalışıyorsunuz. Rahmetli Mumcu nun sözleri yine burada ışık tutuyor. İstediğiniz kadar ağlayın zırlayın; ekonomik kriz pençesini ülkeme vurduüunda Ecevit gibi %1 ler de rüyanız da olacak, bir parti kapanır biri kurulur önemli olan bu ülke için ne yaptığınızdır. Uğur Mumcu yu dinlemek için buradan…
Aslında ilk başta biraz sinirlendim ama artık acaip sevinçliyim aynen senin dediğin ama sebebi farklı..Elitler orduyla durdurmaya çalıştı, olmadı; sonra halkın bir kısmını ayaklandırmaya çalıştı, olmadı; şimdi en tehlikeli olanı hukukun içine ederek durdurmaya çalışıyor. Hem de yargı erkine ne kadar hakim olduğunu göstermek zorunda kalarak. Şimdi ne olacak? Tabii ki son kararları ve çıkışları ile siyallaşmış yargıya reform…Senin, daha tuttuğu görülmemiş tahminlerini de 29 Mart 2009’da (gugukçuların genel seçime zorlamadığı varsayılıyor) büyük bir memnuniyetle tekrar test edeceğiz.Ya anlayın şunu artık, her kurumda ve her yerde herkes pastadan eşit pay alacak. İngilizcede çok hoş bir laf var ‘make your peace’. Bu kaçınılmaz gerçekle er yada geç barışacaksınız…(The sooner the better…)
The secular elite regards the headscarf as a symbol of political Islam and thus a threat to secularism, one of the founding principles of modern Turkey.[france24]
It sounds so simple. Young women who choose to wear a headscarf, as some 60 percent do, cannot attend Turkish universities wearing this covering. The vast majority of Turks favor ending the restriction, and the recently re-elected AK Parti government—acting together with the nationalist opposition party, MHP—easily has the two-thirds parliamentary majority needed to change the constitution. This week’s parliamentary vote is just the beginning, however. Turkey’s entrenched (strongly established and not likely to change) secularist minority is digging its heels in.[Newsweek başörtüsü düzenlemesi hakkında ]
Many analysts here see the row as a transition of power from a secular urban elite to more conservative middle-class circles in rural areas that the AKP largely represents.[news.yahoo]
Adamlar bile elit-halk sınıf çatışması olduğunu anlamış. En son yorum zaten son noktayı koymuştur. Elin adamı nerelerden meseleyi görüyor ve anlıyor ama bizimkiler bir türlü anlamıyor, dha doğrusu anlamak istemiyor malum pasta….
İşte en büyük yanılgınız burada halk dindarlık değil ekonomik güvence istikrar istiyor, bu ülkede herkese bu hakları sağlıyan nazist bir parti olsa millet yine destekler, avrupalılar hala sömürgecilik anlayışlarında, millet için şu an yalanlar gizlenmiş durumda çok büyük destek var sanmayın akp nin arkasında kum gibi uçup gider…
Ayrıca bir dipnot 2002 de akp nin tekbaşına iktidarına oy vermememe rağmen desteklemiştim ama onlar aynı tas aynı hamam yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, vatan mallarını satma, ekonomiyi mahvetme konularında ellerinden geleni yaptılar; bu arada ekonomi de nanay durumda, ülkeyi duyun i umumi nin günümüzdeki hali imf ye bağladılar. Kendi burjuvalarını oluşturma çabalarına tam gazla devam ettiler. Ve sonuç her şey ortaya çıkmaya başlayınca en klasik taktiği uygulamaya başladılar neydi bu din sömürüsü…
Halk hem ekonomik güvence, hem de özgürlük, hem de eşitlikçi demokrasi istiyor. 100 yıldır parya muamelesi görmekten isyan ediyor..Bu ikisini (özgürlük ve demokrasiyi yakın kavramlar varsayalım) kim sağlarsa o alır oyları. Şimdilik ehven-i şer (kötülerin iyisi) olarak AKP yapıyor bu işi. Ama doğru düzgün sosyal demokrat bir parti gelirse, (DSP, CHP falan deme kuzum bana) haklarımızı gaspeden elitlerle savaşmaya hazır, o durumda tercih tabii ki o olur…Sağı-solu dahi yoktur bu meselenin…Özgürlük + Ekonomik refah + Gerçek demokrasi….
Ancak en temelde sıkıntılar var: Şöyleki size göre başörtüsü yasaklanmalı, hayır o tamamiyle özgür olarak takılabilmeli. Kimin ne taktığı umrumda dahi değil.Bu arada ben başörtüsünün sadece üniversitelerde serbest olmasına da karşıyım. Kardeşim isteyen istediği yerde, kamu dahil, genel ahlak kurallarına riayet ettiği müddetçe istediğini giyer. Mini etek de aynı, başörtüsü de aynı, kipası da aynı….
@Muhalif Demokrat, posta 1 saattir 500 hatası veriyo, daha fazla gıcık olmadan buraya koyiim. devamı gelir nasıl olsa.madem öyle, yargıçlar devleti ( jüristokrasi) olsun, temiz olsun.her 5 senede bir seçim masraflarından, her 10 senede bir darbe masraflarından kurtulmuş oluruz en azından. bu zamana kadar yapılan siyasi ve askeri darbeler dönemindeki yolsuzluk ve hırsızlıkların masraflarıda cabası. guguk kuşuna dönüşme eğiliminin olmadığı, mis gibi hukukçuların yönetiminde bulunduğu bir devlet düzeninden daha güzelini hayal dahi edilemez. hatta ve hatta hayal etmek, düş kurmak gibi lüzumsuz ve gereksiz uğraşılardan bizleri kurtarabilecek yegane şey, yine yargıçlar devletidir. artık kanun hükmünde kararnamelerede ihtiyaç kalmayacaktır, zira yargıçlarımız ” bu memlekette bizden izin almadan hayal kurup ayakta düş görmek mahkemeye intikal ettiğinden yürütmesi durdurulmuştur” diyecek, karar aşamasında ise kanun yerine geçen mahkeme kararlarını ihdas edecektir. “türk milleti adına karar vermeye yetkili, yargıattanolmatay zilyonuncu dava mahkemesi yargıcı olan ben kanuni kararverir, an itibarıyla hayal kurmayı, ayakta düş görmeyi yasaklamış bulunmaktayım.”anaokulundan itibaren cumhuriyet yönetimini “hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir, birazcıkda anayasal kurumlarındır, idare ediverin canım” şeklinde körpe beyinlere endokritizasyon tekniğiyle damardan vermeyi 7. ilke olarak benimsemiş milli öğütüm sisteminin yargıçlar devletinin kontrolüne verilmesi en büyük idealimizdir. bu yazıyı yazmaya cüret edebilmiş insanları daha bebekken ilaçlayıp böyle tukaka şeylerden bahsedemeyeceği kadar “aydınlatmalı”, ki o da aydınlanmanın sadece ve sadece yargıçlar devletinin bir uzantısı olduğunu kendinden sonraki nesillere “kutsal anayasa kitabı” okuturmuşcasına coşkulu bir biçimde aktarsın.yüce yargıçlar devletimizin para birimini değiştirmesekte paraların üzerindeki resimleri behemahal yüce yargıçlarımızın kutsal fotolarıyla değiştirmeliyiz. daha önce “milli şef” kutsal insan ismet inönü böyle bir tasarrufta bulunduğuna göre kötü birşey olmasa gerek. piyasadaki banknotlar zaten bu sene sonunda tedavülden kalkacak, yeni basılacak türk liralarına kutsal yargıçlarımızın fotolarını basalımki halkımız yöneticileri daha yakından görmüş olsun. tabii olarak bu işi para üstündeki fotoyla sınırlı tutmamalı, heykellerden büstlere, panolardan tablolara uzanan geniş perspektifte bütün simgeleri değiştirmeli, yüce kutsal yargıçlarımızı hayatımızın her alanına çıkmayacak biçimde yerleştirmeliyiz. boyalı medyanın tv ve radyo kanallarından birer tanesini 24 saat yüce yargıçlarımızı tanıtacak şekilde yeniden organize etmeli. hatta ve hatta her mahalleye, her sokağa, her eve birer kamera yerleştirerek tebaanın yüce yargıçlarımızın verdiği tartışılamaz, değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez kanun hükmünde hatta daha kuvvetli kararlarına bağlılıklarını her saniye kontrol etmeli.yüce yargıçlarımızın verdiği tartışılamaz, değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez kanun hükmündeki kararlarını eleştirme cahilliğini ve cesaretini aynı bünyede toplamayı becermiş gaafilleri rehabilitasyon kamplarına almalı, sabun yapma teknikleri kurslarını vermesi için başlarına eğitimci olarak fayt kılabın meşhur olmayan 2. kişilik tyler durden nam vahşiöğretmeni tayin etmeli, matrix in cangıllarında ajan simitçibaşının kopyası olmadan yaşayabilmesi için yapması gereken “matrixte hayatta kalma turnataktikleri” nam dersi vermesi için zion şehrinden neo yu her ne cehennemin dibindeyse bulup getirmeli, bu cahilcesaretine sahip gaafilleri “büyükbirader”in nüfuz sahasından kurtarıp yüce kutsal yargıçlarımızın karar verme gücüne inandırıp, kalpten, olmazsa burnundan zincirlemeli.
En yüce mahkemeye güvenmiyor musunuz?Fatih Altaylı yazdı..15.03.2008 13:29Türkiye’nin entel dantel takımı sürekli olarak Türkiye’nin bir hukuk devleti olmasını gerektiğini söylerler.Aynı entel dantel takımı işlerine gelmeyen bir konu hukuğun önüne gittiği zaman rahatsız olurlar.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı AK Parti hakkında kapatma istemiyle dava açtı.Entel dantel takımı kıyamet koparıyor.“Nasıl böyle bir dava açılabilir. Demokrasilerde böyle bir şey olur mu?”Önce hatırlatayım. Böyle bir şey ancak demokrasilerde olur.Demokrasi olmayınca sağlıklı bir hukuk da olmayacağı için böyle bir dava açılmaz, açılamaz.Ayrıca hukuk devletinde her konuda dava açılabilir.Yani sağlam bir gerekçe bulursanız, Fatih Sultan Mehmet’e bile İstanbul’u fethettiği için dava açabilirsiniz.Dava büyük bir ihtimalle reddedilir ama açmak serbest.Hukuk devleti ve demokrasi gereği.O nedenle de AK Parti hakkında da kapatma davası açılabilir.Dava açılmış olması ille de kapatılacağı anlamına gelmeyeceği gibi, iktidar partisi olması hakkında dava açılamayacağı anlamına gelmez.Entel dantel takımına sormak isterim, eğer AK Parti’nin gerçekten “Laiklik karşıtı eylemlerin odağına haline geldiğine” inanmıyorsanız, bu davadan neden korkuyorsunuz.Yoksa siz Türkiye’nin en yüce mahkemesine güvenmiyor musunuz?Belli değil miydi?Başbakan Erdoğan MKYK toplantısı sonrası oldukça sinirli bir şekilde gürlemiş, “Bu davanın açılacağından nasıl haberimiz olmaz” diye.Yahu herkes farkındaydı böyle bir davanın eli kulağında beklediğini.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı daha bir aç hafta önce uyardı, “Her an gelebilir” anlamındaki sözleriyle.Belki günü tam olarak belli değildi ama geleceği belliydi.Sabah’da 1 yıl önce, seçimlerden önce yazmıştık “Yargıtay’da kapatma davası ile ilgili insan boyunda bir dosya yığını oluştu” diye.Metehan Demir’in haberiydi. 14 klasörlük bir dosya yığını olduğunu yazmıştık.Herkes biliyor, herkes bekliyordu.Ancak anladığım o ki, zafer ve güç sarhoşluğu nedeniyle bir tek AK Parti durumun farkında değilmiş.Oysa bu köşenin okurları seçim döeminde yazdıklarımı ve televizyon programlarında söylediklerimi hatırlayacaklardır.AK Parti’nin önemli adamlarından Abdüllatif Şener’in milletvekili adayı olmaması üzerine şöyle bir yorum getirmiştim:“Şener’in aday olmaması çok önemli bir gösterge. Olası bir kapatma davası durumunda AK Parti’nin yönetim kadrosu tasfiye olabilir. Ancak bu partinin tabanı ve milletvekilleri siyasetin içinde kalırlar. O zaman aynı tabandan gelen ancak çok daha mutedil bir kişilik olan Şener bu tabanın başına geçer. Şener’in kenarda kalması böyle bir planın parçası olabilir”Bu bir bilgi değil, bir tahmin, bir değerlendirmeydi.Ancak Abdüllatif Şener’in son günlerde toplantılarına hız vermesi, yurt gezileri yapmaya başlaması bile belki de başlı başına bir işaretti.Dediğim gibi bunlar bilgi değil tahmin.Tabii bu arada MHP’nin bu işteki fonksiyonunu da unutmamak lazım.Bilmem bilir misiniz, bitirim kumarhanelerinde “Gelgelciler” vardır.Durmadan masaya para basarak acemi kumarbazı gaza getirir herşeyini kaybetmesine neden olur sonra da avantayı kumarhaneci ile paylaşırlar.Son dönemde MHP’nin “Gelgel” yaptığını da unutmamak lazım.Demokraside kurallar ve kurumlar yok mudur?Entel dantel takımı kapatma davasına karşı tepkili.“Oyla gelmiş bir partiye nasıl kapatma davası açarsınız”Komikler.Darbeye karşılar. Anlıyoruz.Biz de karşıyız.Ama hukuka da mı karşısınız!Oyla gelmiş olmak, çoğunluk olmak her türlü yasanın, her türlü kuralın üzerinde olmayı mı gerektirir.Kesin olarak AK Parti öyledir demiyorum. Genel bir konsepti belirtiyorum.Oyla geldiğiniz zaman sizin gelmenizi sağlayan Anayasa’yı tanımama hakkınız var mıdır?Çoğunluk olmak, her istediğini yapmak demek midir?Uç bir örnek vermek gerekirse çoğunluk partisi “Ülkedeki bütün bakire kızlar iktidar partisinin milletvekilleri ile beraber olmadan evlenemezler” diye bir yasa getirseler bu “Demokratik hak” olarak mı algılanır!Dün akşam Kanal 1’in yayınına katılan eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’e “Yüzde 47 oy almış bir iktidar partisine kapatma davası açmak normal midir?” diye sorduğumda çok önemli bir yanıt verdi.“Eğer Anasayal düzene tehdit bu büyüklükte bir partiden geliyorsa asıl o zaman tehlike vardır. 3 milletvekili olan bir partiyi marjinal görüp tehdidini ciddiye almayabilirsiniz. Ama çoğunluk partisi bir tehdit oluşturuyorsa önemlidir. Asıl o zaman dava açılır”Son derece yerinde bir tesbit.Demokrasinin kuralları, kurumları, uyulması gereken ilkeleri yok mudur?Diyebilirsiniz ki, “AK Parti bunlara uyuyordu zaten”O zaman bu panik niye?Bırakın uyup uymadığına yargı karar versin.Havayı koklamakDoğan Grubu yazarları kapatma davasını görmezden gelmişler.Otu boku yazmışlar.Gündemin en önemli meselesine girememişler.Nedeni basit.Tırsmışlar.Yani korkmuşlar.İçlerinden geleni yazsalar Emin Çölaşan durumuna düşebilirler.Sade suya tirit yazsalar okur soracak “Ne oldu dün hepiniz aslan kesilmiştiniz” diye.Onun için susmayı ve havayı koklamayı tercih etmişler.Nasıl bir gazetecilikse!Partiler kapatılmasın“Senin fikrin ne?” diye soranlar olabilir.Bn prensip olarak partilerin kapatılmasına karşıyım.DTP’nin bile kapatılmaması gerektiğini defalarca yazdım, söyledim.Aynı görüşlerim AK Parti için de geçerli.Hiç bir parti kapatılmamalı.Ancak AK Parti yönetimi de Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın 22 Temmuz Gecesi verdiği sözü hatırlamalı, uygulamalı.Herkesin Başbakan’ı olduğunu hatırlamalı.Türkiye’yi Türkiye yapan kurumlarla, ilkelerle oynamamalı.Yolsuzlukların üzerine giderken bile partizanca bir tavır takınmamalı.Edirne Belediyesi’ndeki yolsuzlukla, Ankara Belediyesi’ndeki yolsuzluğu farklı gözle görmemeli.“Siz biz edebiyatından” vazgeçmeli. Bu ülkede herkesin “Biz” olduğunu kabullenmeli.Yüzde 47’ye yakın oy AK Parti’ye ülkeyi Müslümanlar-Laikler, Türkler-Kürtler, Ümmetçi Kürtler-Ayrılıkçı Kürtler olarak bölsün diye verilmedi.
İşler çok kötü noktaya gitmeye başladı. Hayırlısı bakalım…Başbakan hukukun meşruiyetini sorgulamaya başladı. Bunun sonunda 30-40 milyon insanın hukukun meşruiyetini sorgulamaya gitmesi büyük sıkıntılara yol açacaktır. Bu öfke birilerinin tabir-i caizse kelleleri gitmeden (öldürmekten bahsetmiyorum, çarpıtma yapmayın, birileri koltuğundan olacağa benzer) dinmeyeceğe benzer. Evet tekrar kendimizi zamanın akıntısına bırakıp izliyoruz…
Muhalif Demokrat DİYOR Kİ, (12 saat önce)Ben de Avrupa basınına şöyle bir baktım (:D)The secular elite regards the headscarf as a symbol of political Islam and thus a threat to secularism, one of the founding principles of modern Turkey.[france24]It sounds so simple. Young women who choose to wear a headscarf, as some 60 percent do, cannot attend Turkish universities wearing this covering. The vast majority of Turks favor ending the restriction, and the recently re-elected AK Parti government—acting together with the nationalist opposition party, MHP—easily has the two-thirds parliamentary majority needed to change the constitution. This week’s parliamentary vote is just the beginning, however. Turkey’s entrenched (strongly established and not likely to change) secularist minority is digging its heels in.[Newsweek başörtüsü düzenlemesi hakkında ]Many analysts here see the row as a transition of power from a secular urban elite to more conservative middle-class circles in rural areas that the AKP largely represents.[news.yahoo]Adamlar bile elit-halk sınıf çatışması olduğunu anlamış. En son yorum zaten son noktayı koymuştur. Elin adamı nerelerden meseleyi görüyor ve anlıyor ama bizimkiler bir türlü anlamıyor, dha doğrusu anlamak istemiyor malum pasta…
avrupa parlamentosu varsa yoksa kendi çıkarına bakar. bu tip durumlarda dışarıdan gazel okumak, fitne fücur sokucu lafızlar tükürmek pek hoşlarına gider – işlerine gelir. tarafsız duruş gösterir gibi şu bu bilgiçlik taslamakta da üzerlerine yoktur asilzadelerin! elitlikten kim ölmüş? zamanında bok içinde yüzerken parfümü icadedenlerin satırlarıyla gelmeyin! (francegötümün24ü)
Elin adamı nerelerden meseleyi görüyor ve anlıyor ama bizimkiler bir türlü anlamıyor, dha doğrusu anlamak istemiyor malum pasta…
Valla ne zamandır avrupacı oldular bunnar, hani bilmesem ne olduklarını, bir kaç yorum sitesine baktım savcının iddianamesine göre tüm lafları (bu lafları söylemek suçmu bilmiyorum ) aynen destekçileri söylüyor. Ya bunlar hakkaten kapatılmasını istiyorlar ki akpnin ben bunda bir art niyet plan ararım…
1930 model, gerici, herkesi ve herşeyi genelleyici ve kötüleyici kafalardan çıkan yukarıdaki fikirlere artık Türkiye’nin ihtiyacı yok. Papağanlığı bırakın, artık yeni bir şeyler söylemek lazım cancağızım..Yeni dünyada ve Türkiye’de size ve fikirlerinize yer yok. Artık gerici Ulusalcı fikirlerinizle marjinalleşip Avrupa’daki nazi partileri gibi siz de bizim aşırı sağcılarımız olacaksınız.”Yabancıya Ölüm!” “Avrupa Bizim Neyimize, İçimize Kapanalım” “Türkün Türkten başka dostu yoktur” “Özgürlük mü Devlet mi? Tabii ki Devlet” “Devlet mi Millet için, Millet mi Devlet için, Tabii ki Millet Devlet için..” “Beyaz Türk mü Siyah Türk mü?” “Ordu mu demokrasi mi, ORDU tabii ki”
“Derin Ankara”, iktidarı kimseyle ve özellikle seçilmişlerle paylaşmaya razı değildir.Siz iç ve dış sorunları canınızı dişinize takarak çözümlemeye çalışsanız da…Ülkenin kriz konularını oluşturan problemlerine çözüm için sağlığınızı da tehlikeye atarak gece gündüz koşuşup dursanız da…İçe dönük durağan Türkiye’yi dünyaya açıp, uluslararası rekabet ortamında yarışabilir hale getirseniz de… Derin Ankara’ya yaranamazsınız. Onlar Turgut Özal’ı beğenmez, Ahmet Necdet Sezer’i beğenir.Çetin Altan’ın söylemiyle Ankaralıların gözünde “kendilerinden daha fazla kazanan hırsız, kendilerinden daha az kazanan da ayak takımıdır.”Seçmen de kızları gibidir.Kızı da başı boş bırakırsan ya davulcuya ya zurnacıya varmaz mı?
“Gebermenin verdiği anırtılar”a bir destek daha geldi:Yargı yoluyla darbe teşebbüsü (ama pek naif bir teşebbüs)Doğrusunu isterseniz Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın son “operasyonu” beni ne heyecanlandırdı, ne de telaşlandırdı.Bu o kadar umutsuz bir çıkış, o kadar açık bir çaresizlik ifadesi ki seyretmek insana sadece üzüntü veriyor. Haber duyulduğu andan itibaren yapılan açıklamalarda, bu teşebbüsün demokrasimiz ve siyasi hayatımız açısından anlamı konusunda söylenecek herşey söylendi galiba. Ben sadece, yaşadığımız bu olayın, demokrasi tarihimizde naif bir “yargı yoluyla darbe teşebbüsü” olarak anılacağını söyleyerek geçeyim. Bunun dışında bazıları özellikle Türkiye’nin bozulan imajına dikkat çektiler.Bazıları da haberin ekonomi üzerinde yapması muhtemel tahribata üzüldüler. Bence imajımız için üzülecek bir şey yok. Dünya artık o kadar saydam ve herkes birbirini o kadar yakından izliyor ki; hiç kimse de Türkiye’ye, Türkiye’nin kurumlarına ve toplumuna homojen bir bütün olarak bakmıyor; iç çelişkilerini, iç mücadelelerini yakından biliyor.Dolayısıyla hiç kimse bir başsavcının garip teşebbüsünü “Türkiye’nin demokrasi seviyesinin göstergesi” olarak algılamayacak; olsa olsa ülkenin yaşadığı büyük transformasyona ters düştüğü için iyice arkaikleşen küçük bir kesimin düzeyi konusunda zaten sahip olduğu fikir pekişecektir. İddianamenin ekonomik etkilerine gelince… Ben o konuda da pek karamsar değilim. Çünkü bu “piyasalar” denen şeyin en azından benim kadar aklı olduğunu sanıyorum. Ehh, ben bu girişimin sonuçsuz kalacağını görüyorsam, koca koca şirketler, koca koca şirketleri çekip çeviren yöneticiler, analistler görmez mi? Bence görecek…Ve pazartesi sabahı bir bakmışsınız ne borsa bana mısın demiş sayın Başsavcının iddianamesine; ne de dolar… Fiyakalı değişiyle, “piyasalar satın almamış”; ekonominin kılı kıpırdamamış… Herhalde bir hukukçunun düşebileceği en acıklı durumdur bu. Düşünün ki, bir iddianame yazmışsınız; kimse ciddiye almamış.Sonuç olarak diyebiliriz ki, bu olayda, asıl endişe edilmesi gereken, Ak Parti’nin durumu değil, yargının durumudur. Görülen o ki, demokrasi yürüyüşümüzde “silahlı darbeler” döneminden “silahsız darbeler” dönemine geçmiş bulunuyoruz. Biliyorsunuz, eskiden, yani sonuncusunu 28 Şubat’ta yaşadığımız “Silahlı darbeler” döneminde, yargı Silahlı Kuvvetlerin emrinde, onun yardımcısı, yedek gücü olarak çalışırdı. Ordu indirir, yargı da yargılardı. Artık zaman değişti. Silahlı kuvvetler -iç ve dış birçok nedenden dolayı- darbeler dönemini kapamış görünüyor. Ama bu durumdan vazife çıkaran başkaları var. Üstelik onların elinde sadece kıytırık bir İç Hizmet Yönetmeliği yok; çok daha büyük bir güç; Anayasa da dahil kütük gibi yasalar var.Kullan kullanabildiğin kadar; çekiştir çekiştirebildiğin kadar… İşte bu durum, yargı kurumunda ciddi bir reformu, yeniden yapılanma gündemimizin baş sırasına oturtmamızı gerekli kılıyor. Nice tecrübeyle gördük ki, yasaları değiştirmek, yeni yasalar yapmak meselenin yalnızca bir yanı. Bundan daha da zor olan yeni bir yargıç kültürü oluşturabilmek…Kendini devletin maaşlı memuru olarak gören, temel misyonunu da “devletin çıkarlarını korumak” sanan; ürkek, içtihat oluşturmakla cesaretsiz, dünyayı izlemekte ve çağını anlamakta yetersiz, hala kapıkulu geleneğinin etkisi altında bir yargıçlar sınıfı ile, hukuk reformu yapmak deveye hendek atlatmaktan zor. Türkiye’nin bu konudaki zaafı o kadar belirgin ki, taa dışardan, yabancılar tarafından bile görülüyor. Bakın, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk ne demiş:”Şok içerisindeyim. Böyle bir davayı ciddiye almakta zorlanıyorum. Bir hakim nasıl böyle bir sonuca ulaşabilir, anlayabilmiş değilim. Bu 21. yüzyıla uyum sağlayamayan eski bir zihniyeti temsil ediyor. Türkiye’nin acilen yeni bir hakimler, savcılar, hukukçular nesline ihtiyacı var.”[Gülay Göktürk]
Elitlerin zeka yoksunluğunu tespit eden bir yazarımıza bağlanıyoruz:Söylenecek her şey söylendi…Bazı CHP yöneticilerinin ellerini ovuşturmalarındaki zavallı küçüklükten…”Vatana ihanetten başka hiçbir suçla yargılanamaz” olan cumhurbaşkanını mahkemeye vermekle işlenen gülünç suça kadar…Bütün dünyaya rezil olmamızdan tutun da…”Elektronik muhtıra sökmeyince hukuk muhtırası deneniyor” saptamasına kadar…”Oluşacak tepkiyle AKP belediye seçimlerinde ezer geçer” öngörüsünden, “kapatmak çare değildir” şeklindeki beylik gerçeğe kadar…”Oldu olacak meclisi de kapatın” serzenişinden, “asıl halkı kapatın, uzaydan yeni bir halk getirin” gırgırına kadar..Böyle olacağı belliydi. Mızıkçılık edeceklerdi, ettiler.Fakat bürokrasi kendi kalesine gol atıyor tabii. Bu kafayla devam etsin.Türkiye birkaç yıl Deniz Baykal’ın elinde kalsın, nasıl batacağını görelim.”Eyvah, iktidara geleceğim” diye tir tir titriyordur şimdi!Bu arada Amerika’ya da kafa tutalım, Avrupa Birliği’ne sırt çevirelim, başımıza yeni yeni dertler alalım.Örneğin Amerika bize “koordinatları” vermesin de gidelim PKK’yı vuralım bakalım.”Fakir ama onurlu” bir ülke olalım. “Otuzlu yıllara” dönelim.Yabancı sermaye kaçsın, döviz fırlasın, yokluklar darlıklar başlasın, mutluluk duyalım.Gene bir geçiş dönemine girelim. Birkaç yıl belirsizlik sürsün.Bu arada ötekiler de yeni bir parti kursunlar, ilk seçimde yüzde 60 çeksinler!Bu sefer 500 milletvekiliyle gelsinler.Sonra bir punduna getirip onu da kapatın.Bu sefer tulum çıkarsınlar.Yok, bu bürokrasinin “vuruşarak çekilmesi” değil…Bu, bürokrasinin kendi ayağına kurşun sıkması.Tövbe, ayağına değil, şakağına.Ankara seçkinlerini tebrik ederim!”Coşkuyla karşıladınız”, değil mi?Eh, şimdi iş kaldı sarı saçlı, mavi gözlü bir adam bulmaya…[Engin Ardıç]
Gulay ablacim (bazi laiklerin ateist Gulayi muhafazakar sandigini biliyor muydunuz, yeminlen komik bu laikler..) doksanlarda aslan sosyal demokratlarin eliyle bu laik kemalist cetelerin yarginin dibine kadar yerlestigini sen de ben de cok iyi biliyoruz, akp bunlari temizlemeye kalkarsa kapatmayi birak adamlarin anasini aglatirlar…Tayyip beyaz kefen giyipte ciktim bu yola diyor, ceteler mi kazanacak yoksa iktidar partisi mi gorecegiz bir on sene sonra…(yarginin icindeki laik kemalist ceteler bir on sene de temizlenir arkadaslar, oyle bir iki kanun degistirmekle olmaz bu isler… )
Ruşen Çakır da meseleye farklı bakış açısı getirmiştir:“Davaya sevinenler dün Siirt ve Batman’da olmalıydı”Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya tamamen hukuki gerekçelerle bu davayı açmış olabilir; hiçbir diyeceğim olamaz. Ancak AKP’nin kapatılma ihtimalinden derin bir memnuniyet duyanları anlamak imkansız. Bu dava açıldı diye sevinenlerin dün Siirt ve Batman’da olmalarını isterdim. O zaman kapatma davasının AKP ve lideri Erdoğan’ı daha güçlendirmiş olduğunu yerinde gözleme şansları olur, belki kafalarını ellerinin arasına koyar ve nerede hata yaptıklarını düşünürlerdi.Daha önce RP’nin, ardından FP’nin kapatılmalarının bu hareketlere kısa vadede zarar verdiğini, ama orta vadede arzulananın tam tersi sonuçlar doğuracağını savunmuştum. 27 Nisan sürecinde de, e-muhtıranın AKP’nin oylarını artıracağını öngördüğüm için az küfür işitmemiştim. Bu sefer de benzer bir durumla karşı karşıya olduğumuz çok açık. Ve inanılmaz olan, AKP’yi siyasi olarak durdurma başarısı gösteremeyenlerin “devletlerin kendilerini koruma hakları vardır” gibi gerekçelerle hâlâ başka çıkış yolları arıyor olmaları.Dün Başbakan Erdoğan’la konuşma imkanım olsa kendisine “çok şanslısınız” derdim. “Rakip ve düşmanlarınızın önünüzü kesmek için giriştiği her manevra, attığı her adım fazlasıyla sizin hanenize yazıyor” diye de sürdürürdüm. Nitekim dün Siirt ve özellikle Batman’da, daha ilk günden AKP’nin bu darbeyi de kendi lehine çevirebildiğinin bol sayıda işareti vardı.İlk şokun ardındanSiirt’te karşılaştığım ilk AKP’liler bir gün öncesinin şokunu hâlâ atlatamamışlardı. Kimisi “Ergenekon yüzünden bu işler başımıza geliyor” derken, bazıları da “niye devlet içinde aklı selim sahibi bir tek biz kaldık?” diye yakınıyordu. Hepsi davanın siyasi ve ekonomik istikrarı olumsuz etkilemesinden endişeliydi. Ama yine hepsi, davanın oylarını artıracağını da biliyordu. Başbakan’a yakın bir ismin, samimi olarak “böyle artacak oy gelmez olsun, keşke ülke daha gerilmese de oylarımız artmasa” dediğini kayda geçirmek isterim. Dün Siirt’te kendi kendime şu soruları sordum: “Erdoğan kendisine altın tepsi içinde sunulmuş olan bu fırsatı nasıl değerlendirecek? Gençleri ve kadınları sık sık davet ettiği gibi ‘itidal’ içinde mi davranacak, yoksa ‘nasılsa darbeler bana yarıyor’ diye karşısındaki cepheyi tahrik mi edecek?”Artık kendine güveniyorSonuç olarak, 20 yılı aşkın süredir siyasi macerasını yakından izlediğim Erdoğan’ın siyasi kariyerinde yepyeni bir aşamaya gelmiş olduğunu gözlediğimi söyleyebilirim. 15 Mart 2008 itibariyle AKP liderini daha farklı kılan noktayı şöyle özetleyebilirim: Erdoğan artık kendine güveniyor. Daha önceki bu tür olaylarda AKP liderinin çok fazla heyecanlandığını, bocaladığını, kararsızlıklar, gelgitler yaşadığını görürdük. Bütün bunların temelinde kendi gücüne fazla güvenememesi, rakiplerinkiniyse abartması yatardı. Dünse daha gerçekçi, dolayısıyla kendinden emin bir Erdoğan vardı karşımızda. AKP liderinin bu noktaya gelmiş olması açıkçası şaşırtıcı.İtiraf etmeliyim ki, dün Erdoğan’ın kendine güvende aşırıya kaçmamaya bu kadar özen göstermesini de beklemiyordum. Bunun da adım adım gerçekleştiğini söyleyebiliriz. Öğlen Siirt’te daha heyecanlı, ciddi potlar kıran, eleştirinin ucunu kaçırabilen bir Erdoğan’la karşılaştık. Üç saat sonra Batman’daysa, kısa zamanda kendi deneyiminden ders çıkartmış olduğu aşikar bir Erdoğan bulduk. Kuşkusuz iki yerde de genellikle aynı cümleleri kurdu, ancak Batman’daki yoğun coşkuya paralel olarak daha derli toplu konuştu ve gaz ile fren ayarını daha iyi yaptı.Son olarak bir medya notu: Erdoğan bugün de Şanlıurfa ve Mardin’de olacak. Foto muhabiri arkadaşım Burak Kara ile birlikte, AKP liderinin Kürt sorunuyla ilgili mesajlar verme ihtimalini hesaba katarak bir hafta önceden bu turu izleme hesapları yaptık. Şansımıza Başsavcı kapatma davası açınca bu gezi daha da anlam kazandı, hatta “tarihi” bir nitelik kazandı. Tüm medya kuruluşlarının doğal olarak yoğun ilgi gösterdiği geziye yönetici ve köşe yazarı düzeyinde katılım olmaması -Başbakan uçağına gazeteci de almamıştı- medyamızın hali bakımından düşündürücü olsa gerek..
Ulusalcıların (gerici Kemalist) marjinalleştiğine dair bir yorum:Kemalizm MarjinalleşiyorYargıtay Başsavcısı’nın AK Parti’yi kapatma girişimi açık ki sadece çağdaş demokrasiyle değil, cumhuriyetin temel değerleriyle de uyuşmuyor.İddianamalere geçen haberlerin Hürriyet’in şişirme haberleri olduğunu bir tarafa bırakacak olursak, bu iddialar gerçek bile olsa bu sebeplerle parti kapatılmaz. O partiye oy veren toplumsal kesimler cezalandırılmaz. O hataları yapanlar, sorumlular cezalandırılır. Ama kazın ayağı öyle değil…Bunu herkes görüyor…Türkiye’deki farklı toplumsal kesimler, Kürtler, Aleviler, gayri-Müslimler, Lazlar, hatta bu girişme onay veren CHP’nin tabanı laikler bu girişime şiddetle karşı çıkıyorlar… İşçiler de karşılar, patronlar da karşılar…Hadi bir an için diyelim ki, biz meseleye içerden bakıyoruz ve gerçeği göremiyoruz…Peki ulaşmak istediğimiz muasır medeniyet seviyesi Batı’nın tepkilerine ne demeli?Batı da bu girişime karşı ve akıl sır erdiremiyor… Çünkü demokratikleşilmeden batılılaşılmaz…Kemalizm’in sorunu bu işte: Batı’yı batı yapan demokrasi bizde olmasın ama onlarla aynı seviyede olalim isteniyor. Fakat bu mümkün değil…İşte o nedenle kendimizi üstün görüp aşağıladığımız Doğu da halimize gülüyor: “Hem batı karşıtı, hem de batılılaşmak istiyorlar, bu ne yaman çelişki” diyorlar…Fakat Kemalizmin marjinanlleşmesi sadece dışarıda olmuyor…Dikkat ediyorsanız Kemalistler artık hiç kibar değiller ve oldukça saldırganlar. Çünkü iktidarlarını ve meşruiyet kaynaklarını yitiriyorlar. “Göbeğini kaşıyan adamlar” diyerek aşağıladıkları köylüler ve varoşlarda yaşayanlar daha sağduyulu ve kibarlar.Özellikle Ergenekon operasyonlarının ortaya döktüklerinden ve 27 Nisan sürecinden sonra toplumda demokrasi bilinci ve talebi daha da gelişti. Dolayısıyla toplumun Kemalizme ve Kemalizmin yaratmış olduğu Kürt meselesi, başörtüsü gibi sorunlara bakışı da değişiyor.Dolayısıyla Kemalizm aslında son hamlelerini yapıyor. Son hamleleri çünkü öyle olmasaydı, daha tutarlı ve mantıklı girişimlerde bulunulurdu…Mesela Yargıtay’ın bu kapatma davası açması ve bunun Emek Platformu’nun sosyal güvenlik yasası düzenlemesine karşı yaptığı eylemle aynı güne getirilmesi, hiç de stratejik bir hamle değil…Gerçi 28 Şubat’ı desteklemiş olan KESK’in ve DİSK’in dünkü eyleme öncülük yapması, akıllara bu zamanlamanın bilinçli yapıldığını getiriyor ama bu şimdi kanıtlayamacağımız bir iddia olduğu için, bunu sadece bir ihtimal olarak değerlendiriyoruz.Eğer gerçekten Yargıtay’ın kapatma girişimi, eylemle aynı güne getirerek girişimlerini “halk hareketi” görüntüsüne büründürmeyi düşledilerse, fena yanıldılar. Çünkü ne halk bunu böyle değerlendirdi; ne de o eyleme katılan emekçiler AK Parti’ye karşı da olsalar, kapatılmasına onay vermediler…Çünkü halk işin iç yüzünü biliyor…[iyibilgi.com]
Mehmet Altan’dan guguk darbesine karşı reçeteyi veriyor:Kemalizm’den demokrasiye…Önceki gün… İttihat ve Terakki’den başlayıp Kemalizm ile iyice kökleşen refleks, AK Parti’ye karşı ani bir hamle yaptı: -Laiklik elden gidiyor… Bir önceki hamle de DTP’ye karşıydı: Bölünüyoruz…Ak Parti ile DTP’nin birlikte toplam oyları yüzde 56… Yargı, halkın yüzde 56 oyunun şeriat ve bölücülük istikametinde kullanılmış olduğunu söylemeye uğraşıyor.Kendi halkıyla dövüşen…Bu dövüşü kazanabilmek için kendi halkını insafsızca suçlamaktan çekinmeyen…Biz zihniyet bu.* * *Sorup sorup durduğum…Ama cevap alamadığım sorular var:-Atatürk devrimleri oturdu mu, oturmadı mı?Oturduysa, kimse bu halka siyasal İslam’ı dayatamaz… Din devletine dönüşmeyiz…Yok…Bu devrimler oturmadıysa, halkın laiklikten çıkarı yoksa, o zaman da bunu savcı iddianameleriyle sağlayamayız.‘Neden oturmadığını’ daha derinlemesine konuşmalıyız.* * *Ankara’nın hepimizi yeniden bir büyük karmaşanın eşiğine getirip bırakan köhne reflekslerinden kurtulmanın çaresi ne?Ne yapmalıyız?Aslında su soruların cevabı AK Parti iktidarının ilk üç yılındaki icraatında çok belirgin bir biçimde var.Evrensel demokrasi…Evrensel hukuk…Akılcı ekonomik icraat…Toplamına kısaca ‘dünyalaşma’ da diyebilirsiniz.İdeolojik bir başkent olan Ankara’daki Kemalist militanlık, ancak dünyalaşmanın hukuksal meşruiyetiyle aşılabilir.İlk üç yıl içinde olan da oydu.O nedenle, eski refleks bu kadar rahat hareket edemiyordu.* * *Hukuksal olarak cezalandırılamayan 27 Nisan muhtırası ancak genel seçimlerle aşıldı.Ama genel seçim süreci bizi dünyalaşma enerjisinden de geri bıraktı.Ankara’nın iç siyaset kavgası öne çıktı.Daha önce yeryüzünü muhatap alan Ak Parti, CHP ve MHP’ye muhatap olmaya başladı.Bu, Kemalizm’e karşı ‘evrensel demokrasi’ alternatifini gölgelendirdi…Eski refleksler bir adım öne çıktı.* * *Çıkmasa…Genel seçim ertesinde…Üstelik bir yıl bile geçmeden, yüzde 47’lik bir büyük başarıya rağmen…Bu hukuk skandalıyla karşılaşır mıydık?Halk iradesinden hoşlanmayan, topluma eski zihniyete göre istikamet vermek isteyen bir arzu şansını bir daha denemeye cüret edebilir miydi?Dün Köksal Toptan, Ak Parti’nin ‘laiklik karşıtı odak’ olma suçlamasına dolaylı bir cevap verirken…Kopenhag Kriterleri için nasıl çalıştıklarını, gecelerini gündüzlerine kattıklarını anımsattı.Doğru…Gerçekten de öyleydi…Ama biz daha ancak Kopenhag Kriterleri’nin ‘kritik eşiğini’ aşabilmiş durumdayız.Zaten nerede olduğumuzu yaşadığımız şu utanç verici durum gösteriyor.* * *Kızmadan…Sinirlenmeden…Bıkmadan…Usanmadan uğraşarak…Hep birlikte…Halk iradesinden hoşlanmayan bu yeteneksiz elite karşı…Daha güçlü…Daha etkin…Ve daha üstün olmak için…Evrensel dünya ölçüleriyle kol kola girmeliyiz.Unutulan yeni sivil anayasa…Ve savsaklanan AB reformları için gaza basmanın tam zamanı.* * *Gaza basın ki…Ortadaki kavganın…‘Laiklik’ meselesi değil, halk iradesine karşı bir sivil darbe olduğu iyice anlaşılsın.
Siz böyle salakladıkça savcının iddianamesine hak vermeye başladım, demek ki iç yüzünüzü dökmek için [ilam demiyorum bakın] iddianame bile yeterliymiş…
Muhalif Demokrat DİYOR Kİ, (1 gün önce)1930 model, gerici, herkesi ve herşeyi genelleyici ve kötüleyici kafalardan çıkan yukarıdaki fikirlere artık Türkiye’nin ihtiyacı yok. Papağanlığı bırakın, artık yeni bir şeyler söylemek lazım cancağızım..Yeni dünyada ve Türkiye’de size ve fikirlerinize yer yok. Artık gerici Ulusalcı fikirlerinizle marjinalleşip Avrupa’daki nazi partileri gibi siz de bizim aşırı sağcılarımız olacaksınız.”Yabancıya Ölüm!” “Avrupa Bizim Neyimize, İçimize Kapanalım” “Türkün Türkten başka dostu yoktur” “Özgürlük mü Devlet mi? Tabii ki Devlet” “Devlet mi Millet için, Millet mi Devlet için, Tabii ki Millet Devlet için..” “Beyaz Türk mü Siyah Türk mü?” “Ordu mu demokrasi mi, ORDU tabii ki
kimse “yabancıya ölüm” falan demiyor, cancağızım. bu ne biçim yorum? aksine “harici bedhahlarını tanı” demiş olmaya getiriyorum konuyu. tanı ki; bana sırtını dönme, oturduğun yeri bil, o yabancılarla kucaklaşırken kime kanat açtığını gör, istiyorum. asıl Avrupa beni, seni, bizi istemiyor. hiç istemedi. yeni şeyler söylüyorum cancağızım, İngiltere bugün Türklerin eline beher 5000 euro sıkıştırıp ülkelerine geri dönmeleri için teşvikte bulunuyor, Avusturya vizesi dolan vatandaşlara vize uzatma konusunda yasal süreçleri de geçirip bilerek ve ısrarla olumlu yanıt vermeyebiliyor, Hollanda yüzü tamamıyla örten baş bağlarını yasaklamaya gidiyor, bunlar hep yeni şeyler cancağızım, Almanya ne idüğü belirsiz kişilerce Türkler’in oturduğu apartmanlarda çıkartılan yangınlarda sessiz kalıyor, ama “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” bak bu defalarca tekrarlanmış ve tekrarlanacak bir cümledir. o yüzden genellemeler yaparken dikkat etmeni tavsiye ederim. çünkü hani yukarıda diyorsun ya, “yeni dünyada ve Türkiye’de size ve fikirlerinize yer yok!”, ben de tam da bunun gibi birşey söylüyorum. “fikirlerini kabul etmediğin vatandaşı dışlamadan önce otur bir düşün” diyorum. çünkü Türkiye’nin kaynaklarını yemek için sırada bekleyen devletler Türkiye’yi AB kapılarında bekletirken, Türk ekonomisi içindeki ana çarkları birer birer ele geçirme hevesinde olup, ekonominin efendiliğine soyunuyorlar. satılığa çıkarılan kurumlar için sırada bekliyorlar. ah, bir tek Türk hukuku kalmıştı, laf uzatmadıkları: onu da saygısızlıkları çerçevesinde, kilometrelerce öteden gelip askeri Irak’a yığmak kadar kolay gördüklerinden konuşuyorlar. laissez faire, laissez passer! artık dünyanın ağzı youtube’a düşmüştür, kimse büzemez.ama bir konuda talihsizliğin var, üzülerek yukarıda söyledim, demek ki anlatamamışım. yabancı memleketlerle her konuda fikir alışverişi, teknolojik gelişme, bütünleşme, globalleşme tırıvırısı sadece dünyanın para etrafında döndüğünü gösterir. para varsa yabancı gelir, malını satar, yüzüne güler, geçer gider. mesela “Starbucks’a gideyim de şöyle bir kahve içeyim, Allah’ım piyasa yapayım” falan dersin. kahveyi kartonda, plastik kokulu kapakla örterek üstüne de iki üç katı fiyat çekerek sana satar, ama vatandaşın ismini kahve kartonunun üzerine yazdırarak güya(!) memleketin insanına bir ehemmiyet verdiğini gösterir o yabancı. ülkene saldıran teröristlerin inlerinden, sana gülümseyen ülkelerin silahları çıkar. ülkemdeki vatandaşın türbanı ile üniversiteye giremediğini fütursuzca eleştirirken o yabancı, kendi ülkesinde “dini sembollerle okula girilemez” yasası çıkartır. yukarıda ingilizce bilginize güvenip yabancı kaynak vermiştim. fakat sanırım Türkçe’sini de belirtmem faydalı olacak. en azından siz okumuyorsanız, ne demek istediğimi başkaları okuyup anlasın diye. fakat tabii siz yine de kendi bildiğinizi okumakta özgürsünüz.
laikçi, dinci, armutçu, helvacı ,evrimci yok..para, güç, çıkar var.pillipati biraz değinmiş esasa da insanlar neyin ne olduğunu birazcık anlayabilecek (umarım)
Muhalif Demokrat,”Elitler” hakkında cesaret isteyen yazıların çoğunlukla doğru.Ama, iş Tayyif, akepe ve Barlas’a gelince “Orda dur!”diyorum ve pozisyonu değerlendiriyorum.Şimdi arkadaş,Tayyif daha İBB bşk iken ne olacağını belli etmişti.Kendisi ne İslam’ın, ne Türkiye’nin ne sahte demokrasinin ne degerçek demokrasinin temsilcisi olamaz.O ancak yığıp durduğu para ve altın stoğunun veahlak ve dürüstlük abidesieş dost ve akrabalarının temsilcisi olabilir.Demokrasiymiş, gugukmuş, şarkıymış, şiirmiş,boşverelim bunları.Her sakallıya dede, her parlayan sarı tenekeye altın,dersek işimiz kötü.Hem de çok kötü.
kimse “yabancıya ölüm” falan demiyor, cancağızım. bu ne biçim yorum? aksine “harici bedhahlarını tanı” demiş olmaya getiriyorum konuyu. tanı ki; bana sırtını dönme, oturduğun yeri bil, o yabancılarla kucaklaşırken kime kanat açtığını gör, istiyorum. asıl Avrupa beni, seni, bizi istemiyor. hiç istemedi. …………………
Yabancıyla kucaklaştığım falan yok. Ben herkesi en başta, laikçileri bile, insan olarak kabul etmeye çalışıyorum. Ki o kadar sene yurtdışında kaldığım sürede buradaki laikçiler kadar nefretimi cezbeden başka bir grup olmadı açıkcası. Orada bana ve değerlerime karşı olan adamların durumu belliydi, sabitti. Ama benim memleketimde, ben, benim değerlerim ve haklarım bir (%15-20) azınlık tarafından, laiklik, Atatürkçülük adı altında perişan ediliyor. Oradaki Naziciler dahi, buradaki laikçilerden daha az tehlikelidir. Buradaki laikçiler, sözüm ona modernizm ve pozitizm hülyalarıyla beni ve halkımı asimile etmenin derdinde. Bu bağlamda tehlikenin elbette farkındayız. Ama gayet belli olan birşey var, oda laikçilerin modernizmi kıyafettedir, görünüştedir. Yani sömürgeci bir modernliktir hedefleri. Gerçek modernlikten, çağdaşlıktan en ufak dahi nasibini almamış gerici laikçilerin bu konuda bana vaz edecekleri bir değer ve fikir _şu anda_ yoktur. Zaten hakikaten modernlik ve çağdaşlık olsaydı, aziz milletim çoktan kabul etmişti. Ancak haksız ve tabansız bir sömürgeci çağdaşlık davası şu anda memleketimin her yerinde farklı problem çıkartabilmektedir. Deseler ki optimal olandan en uzak olan sistemi kurun, öyleki memleketiniz her tarafı farklı renklerdeki yangınlarla (Kürt, İslam, Alevi, Sünni, yoksulluk) yok olsun, işte benim ülkem orasıdır.Avrupanın beni isteyip istememesi de hiç umrunda olan bir hadise değil. Eğer bu milletin önü açılsa, birilerinin ona biçtiği dar kalıpları kırabilse, ki an ve an kırmaktadır, Anadolum tekrar kendi dinamikleriyle dünyaya yepyeni bir alternatif değerler ve sistemler bütünü vaz edecektir. Bunu sömürgeci çağdaşlar, Batının giysisinin, modasının hayranları tabii ki anlamayacaktır, algılayamayacaktır. Çağdaşlığı, saç telini göstermek olarak algılayan gericiler bu milletin potansiyelinden tümüyle habersizdir. Anadolum prangalarını kırdıkça , o halkı aşağılayan kesim hayret vadilerinde, binbir muhteşem manzara karşısında apışıp kalacaktır.[Ayrıca :İngiltere kaçak göçmenlerden kurtulmak için yapıyor onu.Fransa’daki yasak sadece ORTA ÖĞRETİM ve DEVLET OKULLAR için. Bizdeki jakoben zihniyet menbaı olan Fransa’yı dahi geçmiştir yasakçılıkta.Meseleleri bir kere de çarpıtmadan verin de şaşırtın şu garibanı.Devletçilikle, liberal, dışa açık ekonomi tartışmasının Avrupa’yla hiç bir ilintisi yok. O tamamen iktisadi sistem seçimidir. Siz isterseniz onu seçersiniz isterseniz 1930 model devletçilik de var elimizde. 20. asır, devletçiliğin tamamen çöktüğü bir asır olarak tarih kitaplarına geçmiştir. Bu da unutulmamalı.Son kısımda da kendince liberal ekonomi ve globalleşme hakkında ordan buradan duyduğun sloganik ifadeler kullanmışsın. Önce öğren de gel…Liberal ekonomiye bu laikçiler niye karşı, o da çok önemli bir tartışma, ama başka zaman…]
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
Dincilerin, yobazların, tarikatçilerin, şakirtlerin genel profili:………………………………………….Çok yazardım ama şu cümle yetecek hepsine;Topunuz şerefsizsiniz….
teşbihte hata olmaz, fıkra bu ya:geçmiş zamanın ötesinde bir adam, gece yatmadan önce aynaya baktığında karşısında ölmüş kardeşini görmüş. özlermiş hep kardeşini, o kadar sevinmiş ki aynayı bağrına basıp öylece uyumuş. sabah ondan önce uyanan karısı aynayı eline bakınca bağırmaya başlamış kocasına “alçak adam, demek beni bu gudubet kadınla aldatıyorsun” diye. dadın elinde ayna doğruca kadı efendiye koşmuş. “bak kadı efendi, kocam beni bu çirkin kadınla aldatıyor, gereken cezayı verin” diye haykırmış. kadı da aynayı alıp bakmış ve yüzünü ekşitip kükremiş:“nee, bu aptal suratlı kocan mı seni aldatıyor, hangi kadın bu adamın yüzüne bakar?”geçmişiyle hesaplaşamayan laikçilere sözüm. biliyorum, hepiniz inönü dönemi uygulamalarını özlüyorsunuz. ama o uygulamaları görmek için baktığınız aynalarda hiç de hoşnut olmadığınız yüzler var. saflıklarını, masumiyetlerini çoktan yitirmiş yüzler. akıllarını ise adeta pazara çıkarmışlar ve haraç mezat satıyorlar.
başlığa fena halde üzüldüm; ya da bu tür başlıklar beni zaten fena halde üzüyor bu aralar, fark etmez…yahu muhalif demokrat, neden laikçiler diye ayrı bir grup ilanında bulunuyorsun? laik insanları özel bir profilleri varmış gibi gösteriyorsun, yani neden ötekileştiriyorsun???sen bu yazıları yazarken, bu görüşleri kimbilir çay-kahve içerken arkadaşlarınla paylaşırken, laik bir düzen içinde bu sohbetleri yapabildiğinin farkında mısın?sen de laiksin, çünkü mis gibi Cumhuriyet içinde yaşıyor, özgürlüğünün tadını çıkartıyorsun…e o zaman laikçiler diye işaret etme suretiye ötekileştirdiğin şahıslar kim?ayıp be!yeter artık…laik olmasan, hoşlanmasan, bu denli free olamasan, klavyenin yanıbaşında kimbilir belki bir keyif kahvesi eşliğinde bunları döktürebilecek misin?ben bu laik düşünceyi takdir eden şahısları ötekileştirenlerde bir şey merak ediyorum, neden laik diye neredeyse uzaylı muamelesi yaptıkları kişilerle aynı yerlerde yaşıyorlar?bu dünyada laik düzeni benimsemeyen ve bundan çok mutla olan ülkeler var, orada yaşayın,üzülüp durmayın bu laikçilerin içinde…
Ben mürtecilerin yüzünü görüyorum aynalarda ama kendi aynamda, veya gerçek kemalistlerin aynalarında değil 70 lerden itib aren yeşil hilal projesi kapsamında semirtildiklerini ve onları kimlerin semirttiklerini…
laikçi ne be..!
Arkadaslar Admin bu denyolari tuttugu surece bizim baska portallara yonelmemiz gerekecek.Bir haftadir yazilarim devamli sansurleniyor. Bir yobazin baskilari sonucu elestiri yazilarim, bilgi verenlerle birlikte silindi. Bildirgec uyeligim suspend edildi, evrim teorisi ile ilgili blog linkleri, ceviriler ucuruldu. En garibime giden, gazetelerde yazan kadin istihdaminin azaltilmasi kadinin eve kapatilmasi ile ilgili istatistik figurleri de sildiler. HAlbukibubilgiler su anda gazetelerde yayinlaniyor.HAfif’ten uyeligimi sileceklerine adim adim yazilarimi silmeyi uygun gorduler.Sanirim siyasi gorusleri yobazlarla ayni yonde.
pilli’de fetoş misyonerliği istemiyoruz!
.laikçi: bakkalcı, manavcı, kasapçı gibi mantık çerçevesi eprimiş sözcük grubundan olan ifade!.
katılıyorum; yukarıdaki yorumumda ısrarla asla bana ait olmayan laikçi ifadesini özellikle kullandım, bu sayfanın yazarı bunu kullanmış diye…sanırlar ki bazı insanlar; birilerini -çı, -çi gibi ekler ekleyerek tarif ederlerse, daha bir ötekileştirilecekler bu insanları…ayıp ayıp, sen şu -cu, be bu- cu değiliz be kardeşim!
ayıpçı bunlar hep makaleci;))
Allah’ tan benim bu ismimde birilerini ötekileştirmeye çalışan bir amaç vs. yok arrogante!yazıcı, emekçi gibi düşünülebilecek bir yapıda çok şükür…ama laikçi diye bir şey yok yani:(((laisizm var, buna inanan kişi veya kuruma da laik deniyor, hepsi bu…ama laikçiiiiiiiiiii deyince, neredeyse bir hınç duygusu algılıyor olabilir miyim?
bende, daha ziyade, ne dediğini bilmez bir insan kanısı uyanıyor @makaleci!
ben de aynı kanı uyanıyor @pilli pati. laikçi ne be? sorumun sebebi zaten o.bu tarz bir hitap şekli bile söyleyeni dinlenilebilir kılmamaya yetebilir..!
pilli pati, o dediğin de olabilir de, tersini düşündüğümüz zaman tam da ne dediğini bilerek kullanılan bir ifade olarak da düşünülemez mi? bile bile, ötekileştire ötekileştire, ayıra ayıra…
işte o dediğiniz en tehlikelisi @makaleci!
laikçi turban gibi uydurma bir kelime, laikliği savunana laik denir, ülkemizde laikliği statuko merkezinin dibinde oturan kemalistler savunduğundan katı bir durum ortaya çıkıyor.Mustafa Kemalle bir alakası olmayan ideolojiye sahip Kemalistler Turk toplumunun inancıyla sorunlu oldukları için ve bunlara laikliği demokrası ve cumhuriyet kavramları ve değerlerini corba yapıp sundukları için zannediyorlarki Türk toplumunun hiç bir zaman benimsemediği laiklik elden giderse devlet de elden gider…Oysa laikliğin elden gitmesi demek kurdukları kaymağı ellerinde tuttukları mekanizmanın düşmesi demektir, sermaye savaslarının en büyük özelliği toplumları arkasına almak için belli bir ideoloji savunmalarıdır. Korku politikasıyla belli bir azınlığı arkalarına alıp çoğunluğa baskın kurmaya çalışan bu kemalist laikler dünyayı hiç okuyamadıkları için dünyayı okuyan kendini geliştiren islami kesime karşı düşük durumuna düşmüşlerdir. Liberaller denilen AB ye kapak atalım götümüzü yayıp rahatımıza bakalımcı yazarlar da ülkenin ebesi şey ediliyormuş bilmem ne oluyormuş hiç umurlarında değildir, AB ye girip fildişi kulelerde yaşayıp Paris Londra Viyana hattında vizesiz ve beleş dolaşma fantazileri öyle bir azdırmışki bunları, akpeyle prezervatifsiz sevişiyorlar.Bugün chp çark etse, deseki statukoyu kaldıralım anasını satim tamam, ab ye de şartsız destek veriyorum, bu liberaller anıtkabirde çadır kurarlar.
ekşi laikçi, uludağlı laikçilaikçiliklaikçi çelişkilerılımlı laikçi laikçi asağı laikçi yukarıLaikçi cephe bizi Kuzey Kore yapmak istiyor
Paketpsikoloji, laikleri müslümanlıktan attı..
@clicia x, açık tehdit olayına girenleri @xnicox’a havale ediyoruz, biliyorsun. o gerekli önlemleri alıyor.
Gerçek Kemalizm neymiş açıklada rahatla, yoksa Mustafa Kemal yaşasaydı senin gibi cahil beyinler olmazdı Ser-hoş….
keşke ülkede bir dinci dinsiz çatışması olsaydı her şey daha mantıklı gelebilirdi…şimdi komik geliyor…sosyal güvenlik reformundan haberiniz var mı:iş dünyasıda deişti eskiden pariste öğle yemeğine çıkmak modaydı şimdi plazaların içine mescit yaptırmak hacca gitmek moda….mustafa kemali kemalistler bile anlamazken dincilerin tek hedefi anıtkabir olmuş…inönü zamanı müslümanların ibadeti ellerinden mi alındı da bu kadar şikayetçisiniz kendisinden…yoksa adnan menderes hocanızın hani şu amerika nın ilk uşağı olan hocanızın /amerikanın şimdiki uşağı dj feto-ağlama mix/ asılmasının yarası mı üzerinizde…….bu ülke ne zaman kalkınır mesih ayağa kalktığı zaman:D:D:D
bu yorumun altına imzamı atarım ben
AK Parti’ye kapatma davası açıldı
anee olaya bak!clicia ‘nın bedduaları tuttu
şu an haber kanallarını izleme imkanı olanlar detayları ve canlı bağlantıları seyredebilirler
bugunku isci tepkisi cok onemliydi. yarinki ekonomik cokus daha da muhim sonuclar doguracak.
bugün bisürü grev vardı izmir’de
Mak iyi haber acanslari varmi ola, naklen izleyebilecegim? genelde kendini gazete sanan pacavra porn siteleri hurriyetin milliyetin kesik kusuk vidyolarindan baskasi yok, Youtube’da Tayyib Al Qadi bin Zapsu Iki Bin Ladin kapattirdi ki aninda isci eylemlerini duyaya seyrettirmemek icin.Bu arada Gaz ihalesi ne oldu oyle ? bir milyar gibi komik bi rakama vermisler gitmis?
clicia ‘ cım; ntv’ den haberturk’ e dek bir çok kanal canlı yayında..şu an zaten hepsi siyasetçileri, hukukçuları ve gazetecileri yayına bağlıyorlar, hepsi aynı düzeyde heyecan yapmış durumda yani…bu arada eğer izleme sorunun varsa, internet üzerinden tv izlemeyi denesen yahut haber portallarına baksan….
benim T V yok mak, dis dunyaya netten bakiyorum, netten ntvye bakayim cok sagol.
clicia, eğer netten izleyebileceksen, 3 dakika sonra yani Türkiye saati ile 19:00′ da kanaltürk’ te ana haberler var, onu da izlemeye çalış derim…
Kapatma davalarına her zaman karşıyım. Bu suçluların hırsızların masummuş ayaklarına yatmalarına neden olur ve maalesef medyada bunu pompalar. Umarım kapatma davası sonuçsuz kalır çünkü halka sandıkta hesap verecekler. Ne zaman Ecevit %42 oy almıştı sonradan %1 e düştü. AKP nin sonuda o olacak…
http://wwitv.com/portal.htm uzerindne bakiyorum, tum kanallar bir seyler tuketip gobek atan salaklarla dolu. Ya da Chelsea haberleri.SKYTURK feed de AUDIO SANSUR VAR ARKADASLAR haber goruntusu geliyor sesi scramble ediyorlarTurkiye internet cikisi yavaslatildi ne oluyor Turkiye?TURKIYE’den HABER ALACAGIM BIR TEK GUVENILIR STREAMING PORTAL OLMAMASI bizim teknik yetersizligimizin bir belirtisi mi yoksa sansur mu?
türkiye‘nin gördüğü en saçma sapan konuşan, öfke kontrol sorunu olan, boş boğaz başbakanı, tayyip‘in ağzı biraz kapatılsa yeter, parti yerine. kimileri zaten öküz altında değil buzağı, kanguru bile arıyor. abdullah gül‘ün saçmaladığını pek görmedik, oysa tayyip illa bir saçmalık yapmadan bir hafta bile geçiremiyor :p
Grev eylemlerini sadece Marmara TV (kisitli audio), TRT1 ve NTV verdi . Diger tv ler Tayyib ul Al Qadi bin Ladinin reklamini yapiyorlar.
kanalturk’ ü denedn mi clicia ?
Laikçi laikliği kendine göre yorumlayıp başkaları üzerinde baskı unsuru yapan kesimin, yani laiklikten kendi hesaplarına menfaat sağlayanları betimleyen bir kelimedir. Nitekimci dinci kelimesi de aynı muhtevada değerlendirir. “Dinci” kelimesini hergün kullanırken problem yok değil mi gençler? Kendi kendinizle çelişmekte üstünüze yok.Ayrıca AKP’ye kapatma davası açmakla laikçiler hayatlarındaki en büyük geri zekalılığı yapmıştır.Kapatırlarsa TBMM bir sonraki dönemde tek parti olacağa benzer. Bu laikçiler yüzünden AKP hak etmediği bir oya sahip olacak, işte o zaman içindeki bir takım dengesizler şımarırsa en başta laikçiler güme gidecek. Bunu görmemek en hafif ifadeyle zeka noksanlığıdır.Anayasa mahkemesi eğer kapatılmayı onaylarsa, hukukun sadece elitler hesabına çalıştığı ve hükümsüzlüğünün gerekebileceği halk arasında yaygın bir kanaate dönüşürse sıkıntılar orada başlar. Devlete ve sisteme her zaman bağlı yığınların “Devlet Baba”dan yediği son silleyi sineye çekip çekmeyeceğini zaman gösterecek…
Agentforistanbul a katılmamak mümkün değil..Masum ayakları bu milleti hepten bitirir.
Kanalturk cikaramadim ne yazik ki.
Netten seyretmek isteyenlere:MARMARA TV FULL COVERAGE VERIYOR!NTV devamli reklamin arasina serpistirilmis birer ikiser dakikalik haber veriyorULUSAL TV cok yuksek kalite AUDIO VE VIDEO veriyor, diger partilerle live mulakat yapiliyor cok tavsiye ederim!Su an itibariyle MARMARA TV stream kesildi, sansur var.
moderasyonda biri varsa, yazıp gönderdiğim yazıyı bi zahmet onaylasın. gülmekten kırıldık burda, acele edinde materyalleri ekleyelim altına yazının, bireeeer birer.hade bi tanesini buraya ekliyim, çakaralmaz ahmetten esinlenen biri demişki:
Geri zekalı bürokratlar (elitlerin verdiği gazla) yine yaptı aptallığını.Yerel seçimde AKP minimum %50, eğer ismi değişmek zorunda kalırsa minimum %60…
Sokaktaki bogazlarindaki bir lokma ekmegine goz dikilmis ac isciler de mi aptal? Isyan eden ogretmenler de mi aptal? Asil halk onlar, bedava makarnayla gobek buyutup takunyacilik oynayanlari da yarin ekonomi tepetaklak gittiginde gorecegiz.
moderasyon tatile erken çıktı herhal, neyse cimrilik yapmayalım, gülmeye devam edelim.
Ergun Hoca’dan bomba yorum geldi geri zekalılara:
Netten seyretmek isteyenlere:MARMARA TV FULL COVERAGE VERIYOR!NTV devamli reklamin arasina serpistirilmis birer ikiser dakikalik haber veriyorULUSAL TV cok yuksek kalite AUDIO VE VIDEO veriyor, diger partilerle live mulakat yapiliyor cok tavsiye ederim!Su an itibariyle MARMARA TV stream kesildi, sansur var.
Clicia göreceksin yavrum maksimum 1 sene sonra göreceksiniz anketlerde %60lar normal görülmeye başlanınca…%70ler üstüne takım elbiselere iddialara girilince…O zaman siz de Fazıl Say amcanıza takılırsınız…
clicia şu an kanaltürk’ ü arıyorum senin için:)
Eğer MHP davaya tepki göstermezse %60-70 işten bile değil…
Elitler 27 Nisan’dan sonra hâlâ akıllanmadılar…
Kararı verecekler:Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç:1950 doğumlu. Özal tarafından 1990’da Sayıştay üyeliğinden üyeliğe seçildi. Kalan görev süresi 7 yıl. Kılıç, Refah Partisi ve Fazilet Partisi’nin kapatılmasında karşı oy kullanmıştı.Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt:1953 doğumlu. Üst düzey yöneticiler kontenjanından Sezer tarafından atandı. 11 yıl görev yapacak.Üye Sacit Adalı:1945 doğumlu. Özal tarafından ‘üst düzey yöneticiler ve avukatlar’ kontenjanından 1993’te üyeliğe seçildi. Kalan görev süresi 2 yıl. Adalı, Refah Partisi ve Fazilet Partisi’nin kapatılmasında karşı oy kullanmıştı.Üye Fulya Kantarcıoğlu:1948 doğumlu. Süleyman Demirel tarafından 1995’te Danıştay kontenjanın seçildi. Kalan görev süresi 5 yıl.Üye Ahmet Akyalçın:1949 doğumlu. Sezer tarafından Yargıtay kontenjanından 2000’de üyeliğe seçildi. Kalan görev süresi 6 yıl.Üye Mehmet Erten:1949 doğumlu. Ahmet Necdet Sezer tarafından Yargıtay’dan 2002’de üyeliğe seçildi. Kalan görev süresi 6 yıl.Üye Serdar Özgüldür:1955 doğumlu. Sezer, 2004’te Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kontenjanından üyeliğe atadı. Kalan görev süresi 12 yıl.Üye Abdullah Necmi Özler:1945 doğumlu. Sezer tarafından Askeri Yargıtay üyeliğinden 2004’te üyeliğe atadı. Kalan görev süresi 2 yıl.Üye Şevket Apalak:1945 doğumlu. Sezer tarafından Danıştay üyeleri arasından 2005’te atandı. Kalan görev süresi 2 yıl.Üye Serruh Kaleli:1954 doğumlu. Sezer tarafından avukatlar kontenjanından 2005’te atandı. Eski DSP’li. 11 yıl görev yapacak.Üye Ayla Perktaş:1949 doğumlu. Ahmet Necdet Sezer tarafından Danıştay’dan 2007 yılında bu göreve atandı. Kalan görev süresi 6 yıl.Bu arada Sezer’e tebrikler, kadrolaşmanın kralını yapmış amcam.
bir iki üç dört bes altı yetmez yedisekiz dokuz on on bir olsunkırk dört kırk bes kırk altı yetmez yetmis seksen doksan yüz olsunyüz bir yüz bes yüz altı yetmez, yüz sekiz yüz dokuz yüz on bir olsunbir milyon üç milyon yetmez
çıldıriciim falla, devletimiz sağolsun, milletimizin eylence ihtiyaçlarınıda sgk kapsamında karşılıyor.
muhalif demokrat; hâlâ oy hesabı yapıyorsun şu ortamda , pes!
Elitler 27 Nisan’da denediler olmadı, şimdi tekrar deniyorlar.Bu aralar çok boşa sallamaya başladılar… İnsan hem elit olur, hem “cahil halkı” (?) nasıl yönetemez ??? Bu kadar da beceriksiz olunmaz ki..
işte bu çok kötü oldu yaw, yardı geçti falla!
Bu ortamda ne var da. Bürokrasi kendinden bekleneni yaptı. Ama anlayamadığım bu kadar ufuksuz, öngörüsüz nasıl olabilir bir insan/grup?
tabii canım, ortam çok güllük gülistanlık!ufuk ve öngörü yoksunluğu mu? kimde? nasıl yani???bu arada cem yılmaz’ a hayatımda hiç gülememiştim zaten…
Sezer amcam her tarafa bubi tuzağı kurmuş, haberimiz yok.”Gebermenin verdiği anırtılar” mı?, kim bilir belki de…
ne anırtısı…ne gebermesi…yahu biraz derli toplu konuşalım….bu laikçi demek gibi birşey! daha düzgün tartışmalıyız! rica edeceğim
iyiki hatırlattın yaw, o arkidişe telif hakkı olaraktan gofret borcum vardı, hakkını helal etsin artıkın. ama çok güzel sölemiş be yaw!
Laikliği, rasyonel bir siyaset ilkesi olmaktan çıkarıp ideoloji haline getirenlere “laikçi” diyoruz. Laikçilerin en çok sevdiği şeylerden biri “Aydınlanma” felsefesinden söz etmektir. Çünkü akla dayanan bu anlayış hurafeleri reddeder, dünyanın ancak bilimle anlaşılabileceğini söyler. Aydınlanmadan söz etmek, hem laikçilere entelektüel bir hava verir… Hem de ” aydınlık ve karanlık ” ayrımı yapmalarını ve düşman belledikleri İslami kesimi, Ortaçağ karanlığıyla özdeşleştirmelerini sağlar.Ancak inançlar söz konusu olduğunda laikçi kesimin kafası epey karışıktır. Neticede bir inanç sistemi olan dinden (yani İslam’dan) hiç hazzetmezler ama hurafelere de pek meraklıdırlar.Sınavda başarıyı garanti etmek için çocuklarını Telli Baba’ya götürürler… Koca bulmak için bilmem ne kilisesinde mum dikerler… Falcılara epey para kaptırırlar… ( Ahmet Tezcan’ın fi tarihindeki olağanüstü yazı başlığını hatırlayalım: ” Kara büyü dört milyon; hayat ne kadar da pahalı “.) …Emre Aköz – 2 Mart 2008
Savcı (?) dan istirhamım lütfen, “HALKI KAPATALIM GİTSİN” davası hemen açılsın…
Laikçi demek laik demek değildir. Laikçilik rasyonel hareket etmekten yoksun, akıldışı dürtüleri ile hareket eden gürüha verilen addır. Daha siz bugün bu konuları tartışırken bile ben muhabbete yetişene kadar ne kadar akıl dışı olduklarını göstermişlerdir. Kendi bindikleri dalı kesmekten akıllanmazlar mı? Daha söylenecek çok söz var da bilahare okudukça ekliyim.
Yahu siz bilmiyorsanız “laikçi” ne demek, ne anlama geliyor, gidin öğrenin.Ben size anlatmakla mükellef değilim.Kavram kargaşası yaratıp meseleyi çarpıtmakta üstünüze yok…
bu arada rakamlardan söz edilecekse;en son seçimde %47 aldıysa bu parti, geri kalan %53 neden atlanıyor? 53 rakamı 47′ den büyük, fakat bir çok hukukçu tarafından söylendiğine göre seçim ve partilerle ilgili bir takım yasalarda düzenleme gerekiyor ve bu düzenleme olmadığından o 53 rakamı tümüyle meclise giremiyor:(bu sorunları görmezden gelerek oy oranlarına göre karar verebilir miyiz?
başsavcı abime gönül koydum falla, dava açma işini akşam 6 ya bırakmasaydı çok daha güzel olurdu yane. şu güzel bahar günümüzü taçlandırmış olurdu. ekonomik kriz denememeleri pazartesiye bırakılmazdı, vurguncular, manipülatörler 2 gün daha bekleyecek olmaktan kafayı sıyırmazlardı, siyasiler haftasonu rehavetine erkenden girmemiş olurlardı, tabii en önemlisi benkendimşahsenbizzat eğlenmeye daha erken bi saatte başlardım.her ne ise, bugünlük nasibimiz bu kadarmış. kendilerine hürmetlerimi bildiririm. bir sonraki davaya bakacak savcımız bunları nazara alırsa memnun olurum. moderasyon yazımı yayınlasaydı sakız gibi uzatırdım ama nasip diilmiş, artık önümüzdeki davalara bakıcaaz.
bu arada rakamlardan söz edilecekse;en son seçimde %47 aldıysa bu parti, geri kalan %53 neden atlanıyor? 53 rakamı 47′ den büyük, fakat bir çok hukukçu tarafından söylendiğine göre seçim ve partilerle ilgili bir takım yasalarda düzenleme gerekiyor ve bu düzenleme olmadığından o 53 rakamı tümüyle meclise giremiyor:(bu sorunları görmezden gelerek oy oranlarına göre karar verebilir miyiz?
Makaleci artık bayatladı bu laflar ya… Biz dinleye dinleye bıktık, siz yaza yaza bıkmadınız.%53 sanki tek blok gibi çarpıtma. Türban 411 milletvekili ve karşılığı olan %70lık halk desteği ile geçti ama onda da bin dereden su getirme ihtiyacı hissetmediniz mi? Büroraksiyle ittifaklar oluşturmadınız mı?Bana demokrat ayakları yapmayın lütfen. Komik oluyor, ayrıca da hoş değil…
Şimdi asıl dikkat edilmesi gereken, bu üstün zekalı guguk adamlarını korumak olmalı. Allah başlarına zeval vermesin yarın birisi çıkartılır adamların kanını falan akıtır, işte ondan sonra kargaşa, kaos geyikleri ve askeri darbe…Emniyetin acilen önlem alması lazım. Bu guguk adamlarına birşey olmaması lazım. Kapatma davasını açtıranların diğer planları suya düşürülmeli. Polisimize güveniyorum.
komik değil, hoş da olmayıversin; %47 yüzlerce milletvekili mânasına gelebilir…ama zaten konu bu değil mi?bu işin matemateğine bariz bir itiraz var, genelde tüm hukukçular diğer kalan %53′ ün de mecliste temsil edilebilmesini arzu ediyor, bununla ilgili yasal değişiklik istiyor…ha pardon, sen bu hakkaniyeti istemiyorsun yani muhalif demokrat? ondan kelli bana bayatlamış konuşma yapma diyorsun…Bu arada, Avrupa ülkelerinde böyle bir rakamın temsil edilememesi gibi bir realite yok biliyorsun değil mi:)Hani şunun içi söyledim; avrupa birliği yolunda ilerleme kaydettiğimiz ile övünüyoruz ya, o bakımdan…Not: clicia x, kanaltürk’ ü tv list’ lerde bir türlü bulamıyorum, neden hayret etmedimse(!)
Makaleci, şu an meclis %85 le temsil ediliyor. Sen ezberden konuşuyorsun. Nezaket sahibi bir insan olduğu için ona uygun bir dille konuşmaya gayret ediyorum fakat açıkçası gerçekçi konuşmuyorsun dostum. Halkın % 53 ‘ünün tercihlerinin Meclis dışında kaldığı falan yok. Ki şu anki temsil oranı bu ana kadar olagelen en yüksek temsil oranlarındandır. Ve de bu %85’lik temsilin hem %75’i hemde anketlerdeki halkın %75’i bir hakkı savunuyor. Bu hakkı savunduğu içinde yargı içine sızmış bazı gruplar son çabalarını sergiliyorlar.Herşey ortada aslında, bu laikçi diye nitelediğimiz akıl dışı grup son hatalarını yaparak hara-kiri yapmışlardır. Ve gittikçe daha fazla grup tarafından nefret sembolü olmaya başladılar. % 75 de değil artık % 90’ın antipatisini toplamak için hızla koşuyorlar.
Sizinkiler koymuştu o barajı biliyon mu??? Niye biliyor musun? Halk meclise girmesin diye… Kürtler girmesin diye.. Farklı düşüncelere sahip vatandaşlar girmesin diye. [Ayrıca ben de temsil edilmiyorum TBMM’de, bu da bilinsin.] Şimdi sizin koyduğunuz kurallar sizin istediğiniz yönde işlemeyince cart curt.Şu anda aynısını hukukda yapıyorsunuz. 367, 27 Nisan, kapatma davası. Zamanında sızdığınız kurumlarla son hamlelerinizi yapıyorsunuz, hem de hukuku ve mantığı yerle bir ederek. Şimdi insan bir düşünmez mi yarın bu kurumlara “cahil halk”, “göbeğini kaşıyanlar”, “siyah Türkler”, “aşağılık %47” girerse ne olur halimiz diye???Şimdi etkiniz altındaki kurumlarla hukuku yerle bir ederken zamanı gelince sizi koruyacak hukuku da yerle bir ettiğinizi aklınızdan çıkarmayın…
Makaleci, ben biraktim Kanal Turk u, ULUSAL KANAL’da MHP ve DSP ile mukemmel mulakatlar yapildi.
istatistik dedin mi ant’ın üstüne tanımam
Heh, adamım da geldi, artık sırtım yere gelmez.
bir de, aynı havai fişeği iki kere patlamaz kop. neden parana kıyıp yenisini almıyorsun?
clcia x, ulusal tv ‘ yi nereden izliyorsun??? digiturkte yok, o yüzden mahrumum:(rakamsal arkadaşlar; madem temsil edilmiyorsunuz mevcut halinde bu meclisin , siz de istemelisiniz söz konusu yasa değişikliğini,bu da mı milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması mevzuuna benzeyecek, hey Allah’ ım…!
akp yuzde kaç oy alırsa alsın halkın kimliğini yansıtmaz bu halkın kimliğini yansıtan bu salak din koşturmacasına kapılanlar… ve arkaplanda amerikan destekli medyamız…hoş dediğiniz gibi olsa bu insanların yusde 80 ni akp üyesi yapalım gelin… ama hatırlayın sscb çöktüğündü komunist partinin 32 milyon üyesi bulunduğunu ve yeltsine kimsenin sesini çıkarmadığını…. çıkarın at gözlüklerinizi yuzde bilmem kaç oy bişe ifade etmez insanların yarısı oy kullanmadıktan sonra kalanların yarısı yakışıklı bulduğuna oy verdikten sonra kalanların yarısı bi torba kömüre oy verdikten sonra kalanların yarısı sokak başı cami istedikten sonra….ne demişti efendim rahmetli aziz nesin…Sizin memlekette eşşek yok mu:/soru işareti
imkânlaa bu gada vadı da batlatmaduk mu
Siz devam edin bu kafayla….
Benim korkum, Tayyip Erdoğan oy oranları ile doğru orantılı olarak aynen Putin gibi hızla güçlenmeye devam edecek. Bu çabalar bunu gösteriyor. Komplo teorilerine hep k.çımla gülerek bakarım ama Vural Savaş içinde aynısını demişlerdi. Acaba bu akılsız bürokratlar hükümetin gizli ortakları mı? Buna inanmaya başlıyacam yakında.
Bak bana diyosun bir de kop. Sekoci yarısı diye saydıra saydıra 8-10 tane yarım saymış. Benim matematiğim en azından bunu yapmıyodu.
valla ben 2 somut rakam tanırım biri 31 diğeri 69, bunlardan gayrısı yalandır gereksizdir,kaçtım, gittim, kayboldum
Yılın komedisi BBC’de de yayınlanıyor…El-Cezire’de de çıktı …
ULUSAL KANAL’i soran vatandaslara :Streaming (live ) ULUSAL KANAL portalStreaming yayin ancak , Turkiye icinde tam 5 dakika beklemek gerekiyor buffer ederken, Turkiye disindan cok cabuk ve yuksek kalitede stream edebiliyorum. Active x kontrolunu yuklemis olmanis gerekiyor.Haberler arasinda Turku-kulltur programlari ve reklamlar var. Ama icerik cok daha iyi idi bir kac saat once.
sağol clicia x!
Güllerin efendileri
Ulusal TV’de Perinçek-Apo valsi yok ama di mi Clicia?
Çelişkili ilişkiler….
Sen sagol makaleci…Anthro, daha iyisi var, arkada BDSM porn sahneleri falan tam rated 18+, sen bakma bakirligin bozulmasin sonra seni tesetturlu kizlar almaz ona gore:-D
Onların linklerini de koyuversen. Yok ben bakmam, bakirliğim bozulmasın da bakan olur diye diyorum. Seriye devam et hem de, ulusal tv’de apo-perinçek sevişmesi, bdsm, sado-mazo vs…
clıcıa ya öldüm ama neden insanları iki taraftan biri olmak zorundaymış gibi bırakıyorsunuz onu anlamadım….ne zaman adam oluruzşeriatçılara karşı aldığımızı tavırı darbecilere karşı alabildiğimizde mi…ortada şeriatçılık falan yok rant kaygısı oyakbankın işleri kötü gidiyor herhal….doğan grubu da kimin tarafını tutacağını şaşırdı allah kolaylık wersin walla:D:D:D
Bu arada diye baslayan ahkamim silinmis, bugun dersten sonra ise giderken dusundum, ulan dedim hafifte boyle ahkam kestik ama bu insanlara agir gelir, bu adamlar internet koselerinden en fazla televizyondan medyanin gosterebildigi memleketlerini taniyorlar acaba agir gelmis midir?ahkamimin silinmesinden agir geldigini anladim ama eve gelipte internete girdigimde hakli oldugumu anladim, simdi bakiyorum da akp gibi Islamla alakasi olmayan bir partiyi bile kapatmak istiyorsa egemenler, demekki ahkamimda hakliymisim.Tayyip, yeni kurt paketini daha ac(a)madan ve basi ortulu oldugu icin men edilen inancli kadinlara egitim haklarini dahi veremeden partisi kapatiliyor.Bir dahaki secimde Tayyip Erdogan ve mesai arkadaslari politikasinda ve soylemlerinde biraz revizyon yaptiktan sonra yeni bir partiyle ortaya ciksin, % 60 civari oy alir. Yikamadiklari son kale olan Anayasa mahkemesini de yikarlar, siz de burda boyle aglarsiniz.Ha bu arada Adnan Menderes`in asilmasinin sebebi irtica falan degildir bu Turk milletine yutturulan tarafidir, asil sebebi sovyetler birligine yakinlasmak istemesidir.Sahi Kemalistler Mustafa Kemalle Lenin arasindaki flortu biliyorlar mi?Hadi laiklere soralim, Mustafa Kemal`in kurdugu cumhuriyetle sovyetler birligi arasindaki guzel iliskiyi Mustafa Kemal oldukten sonra kim bozmustur?Genc cumhuriyet Amerikanin kucagina nasil itilmistir?Kemalistlerin her darbesinin arkasinda Amerika varken bugun Kemalistler neden Amerikaya kusmustur?Amerika artik TSK`ya dotunu neden donmustur?Amerika destek vermeden bu ulkede asker darbe falan yapamaz. Bence darbeyi siz hafif.org da yapin, Agent kendini general ilan etsin, clicia eline tufek alsin, beni bir kere optukten sonra vursun.silinen ahkamlarimdan bereket tanricasi yapilsin, kopanisti ovsun ovsun dursun.
Anthro; Putin dedin de aklima ne geldi bir komplo teorisi de ben uydurayim istiyorum,ordu tayyipe destek verirse sasirma…Cunku; doksanlarda rus ordusu kafkaslarda bozguna ugradiginda (cecenler rus komutanlara rusvet verip rusya icersinde istedikleri gibi at kosturuyorlardi) rus ordusu hic sevmedikleri ve hirsiz oldugu bilinen eski KGB ajani Putini devletin basina gecirdiler. Putin ne yapti?- Ordu icindeki kafasi calismayan komutanlari ayikladi.-Cecen liderleri yok etti.-Rusyanin gazini ve petrolunu somuren rusundan yahudisine ne kadar derin devletin adami askeri varsa hepsini temizledi, adamlar paralarini disariya cikaramadan canlarini zor kurtardilar.-Yeni bir genc zengin sinifi yaratip sermayeyi oraya akitmaya basladi.(kendi kurdugu sirketin burdan pay aldigini belirtmeme gerek var mi bilmiyorum)-Turkiyeyle sevismeye basladi.bizim ordu da Tayyip icin bisi dusunuyor olmasin?bu ara sut dokmus kedi gibi de… o yuzden sey ettim yani.
Ser-hus darbe ye gerek yok o savaş bi kere yapıldısayın dinsiz mustafa kemal o dini ve ihtişamı gökyuzunde osmanlı yı yok saydı sonra dini bütün insanları kullanarak ecnebileri yendi sonra memlekette ne kadar dinci varsa kellesini kesti köylere bayrak niyetine astı…. ama demekki mustafa kemal zamanında karılarının eteğinin dibine saklanan dinciler said nursi ve amca çocukları o öldükten sonra inönü de çoluk çocuğa maskara olduktan sonra kustansmış menderes amcasıyla bir iki yüz kadar çatlak ses çıkardılarsa pek etkin değiller… şeriat rüyandan seni uyandırmak istemem ama bu ülkenin nfusu hızla gençleşmekte belki yönetimde söz sahibi olmayacaklar ama türbanlı kızları okutmak yerine eve atıp okutmayı tercih edecekklerine eminim……he bu arada mustafa kemali sevmezdim ama sizin gibi düşünenler yusunden sevesim geldi walla az bile kesmiş:D:D:D
bir daha yazman mumkunse yaz bence Ser-hos, lanet olsun sansure, senin de konusma hakkini ben savunurum, lutfen biyiklarini kes ve tras ol, dudaklarin kuruysaLYSPYL sur.seni opup opmeyecegime o zaman karar vereyim.PS: Bir kere opmek ne ya? yoks asen prens olmaya calisan kurbaga misin ola? beni pis emellerine alet etmene izin veremem.
Kurbağa olacaksa, bence hemen öp, Clicia..:)
@ser-hus’un yorumunu kim sildiyse, aldığım fotokopiyi yoketmeyi unutmuş.
ser hus un yorumunun silinmesine karşı olanlar birleşin:D:D:D
Yosh! Sansure hayir! Ama sahsa direkt kufretmeye de hayir!
Ser-hos, pilli patinin whizz-kid teknik hunerleri sayesinde o linki yeniden veriyorum. TRden gorunecek bu sefer :LYSPSYL ad
kadinlar otobus gibidir clicia, pesinden kosmaya degmez. sahil kenarinda hasemamla guneslenirkenbeni badem biyigim ve sarigimla kabul edecegin gunu bekleyecegim…Buffalo Bill olacagim gun, ilk isim hafif org kahvehanesini taramak olacak…sekoci ucuncu sinif tarih muhabbetlerine gireceksek, beni hic elleme abi… Mustafa Kemal hakkinda negatif ya da pozitif hic bir dusuncem yok. Olumlu ya da olumsuz beni hic etkilememis tarihi bir sahsiyettir Mustafa Kemal. Hatalariyla sevaplariyla yasamis ve gocmustur, obur tarafta karsilasirsak ilk soracagim sey, cakmagin var mi abi olur…
Ilk cumle hic romantik durmadi valla. Ne yapayim biyikli sarikli adami? Yeniceri kiligina alerjim var, olmaz. NE oyle mezar tasi gibi migfer, komik otesi salvar? Vucuda yapisan Feodal Selcuklu veya Cerkes beyi kiyafeti daha asil dururdu bence.Haseman soyle bir sey mi yoksa?
Ria Ruijten-Oomen (AP Türkiye Raportörü): Bu, tamamıyla delilik. Ben hayatımda böyle bir şey görmedim. İnanamıyorum. Hayatımda bir devlet savcısının yapmak istediklerini icra etmek için siyaseti kullandığına şahitlik etmedim. AK Parti demokratik yollarla seçilmiş, kanunları Meclis’in çoğunluğunun desteği ile çıkarmış bir parti. AK Parti’nin laiklik karşıtı bir kanun çıkardığına, bir faaliyette bulunduğuna şahitlik etmedim. Savcılar, bu tür davalarla kendilerini komik duruma düşürüyor. Bu dava, benim de raporumda işaret ettiğim gibi yargının acilen derinden ıslah edilmesi gerektiğini bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyor.Graham Watson (AP’nin Liberal Demokrat Parti Başkanı): Çok tuhaf bir hadiseBu habere çok şaşırdım. Bu, Avrupa’da çok tuhaf bir hadise olarak algılanacaktır. Avrupa’da hiçbir savcı ılımlı, muhafazakar bir partiyi hele halktan kısa süre önce çok büyük bir vekalet aldıysa kapatmayı tahayyül dahi etmez. Başörtüsü konusunda son derece kısıtlı bir adım atan bir siyasi partiyi kapatamazsınız.Hannes Swoboda (AP üyesi, Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı): Şoke oldum, bu delilikBu delilik. Tamamıyla şoke oldum. Bu, Türk insanının iradesine ve demokrasiye tamamen aykırı. AK Parti’nin nasıl olup da laiklik karşıtı faaliyetlerin merkezi olduğunu anlamış değilim. Bu, tamamen icat edilmiş bir bahane, hakikatle hiçbir irtibatı yok. Bu, açık şekilde Türk demokrasisinin hâlâ ne kadar kırılgan olduğunu gösteriyor. Türkiye acilen siyasi partiler kanununu tekrar ele almalı ve siyasi partilerin kapatılmasını neredeyse imkansız hale getirmeli.Jan Marinus Wiersma (AP üyesi, Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı): Türk yargısının tarafsız olmadığının göstergesiSiyasi hayatımda böyle bir şey görmedim. Bu, tamamıyla bir savcının siyasi bir müdahalesi. Avrupa için çok rahatsız edici bir haber ve çok tuhaf. AK Parti’nin gizli gündemi ya da Türkiye’yi İslamileştirdiği iddiası ile girmek büyük bir garabet. Ben AK Parti’nin böyle bir gündemi olduğunu hiçbir yerde görmedim, çıkardıkları kanunlarda bu tür bir iz yok. Başörtüsü konusu da bir sebep olamaz, zira bu yasağı MHP ile birlikte kaldırdılar. Bu olay Türk adaletinin hâlâ tarafsız olmadığını gösteriyor.Emine Bozkurt (AP üyesi-Kadın Hakları Raportörü): Avrupa’ya güven veren bir partiydiTürkiye’de halkın büyük bir kısmının oyunu alan ve Avrupa’ya güven veren bir partiye karşı birdenbire kapatma davası açılması çok tuhaf. Bu partiyi Türk halkı hükümet yaptı. Siyasi bir partiyi kapatmak için çok ağır suçlamalar olmalı ve bu ithamlar ispatlanmalı. Farklı fikirleri, programları olan partilerin sürekli kapatılması demokratik değil. Bu haber benim için de çok sürpriz olmadı, zira Türkiye’de maalesef siyasi partiler sürekli kapatılıyor.Cem Özdemir (AP üyesi): Devlet, kendisine başka bir halk seçsinBu dava Türkiye’nin yüzde 50’sine “siz bu ülkenin bir parçası değilsiniz” mesajı vermektir. Devlet, kendisine başka bir halk seçsin. DTP’yi de eklerseniz halkın yarısından fazlası bir azınlık tarafından dışlanıyor. Avrupa’da yerleşik bir anlayış var: Parti yasakları demokrasilere yakışmıyor. Almanya’da Nazi partilerini bile yasaklamak zor. Bizim böyle bir müracaatımızı Alman mahkemeleri reddetti. Burada AK Parti’yi de eleştirmek istiyorum. AK Parti siyasi partilerle ilgili kanunu düzenlerken daha net tavır almalı ve parti yasaklamayı imkansız hale getirmeliydi. Türkiye, maalesef bir partiler mezarlığı.Joost Lagendijk (AP üyesi-Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı): Türkiye’nin, 21. yüzyıla uygun hakim ve savcılara ihtiyacı varŞok içerisindeyim. Böyle bir davayı ciddiye almakta zorlanıyorum. Bir hakim nasıl böyle bir sonuca ulaşabilir, anlayabilmiş değilim. Bu 21. yüzyıla uyum sağlayamayan eski bir zihniyeti temsil ediyor. Adalet kurumlarından böyle bir karar çıkması çok şaşırtıcı. Türkiye’nin acilen yeni bir hakimler, savcılar, hukukçular nesline ihtiyacı var. Bu her halükarda Türkiye için kötü haber. Türkiye’nin Avrupa’daki imajına darbe vuracak. Umuyorum ki, hakim hemen reddedecek davayı.
Kapatma davası 6 aydan uzun sürer. Merak etmeyin mahkemeden önce halk kapatacak AKP yi ve onun sahte yağdancıklarını…
Agent senin gibiler aynı lafları 22 Temmuz’da da diyordu. 22 Temmuz akşamı Kanalturk’ü izlerken nasıl da kahkalara boğulmuştum..Görülmeliydi..Adamlar ilk başta %50 yi gördüler. İlk şok dalgası. Adamın yüzü yamuldu. Kendi kendine “Hocam bunlar zaten Doğunun oyları. Onlar zaten gerici. Batıya gelince durum değişecek falan filan.” diye teselli aramaya başladı..Saat 21:09 oldu tam olarak. Biz zaten kopmuşuz adamın haline. Adam baktı sandıkların bilmem kaçı sayılmış. Ondan sonra da halka çamur atmaya başladı… Cahil halk, geri zekalı halk, bir ton kömüre sattı bizi falan…O akşamı hatırlattığın için, anlık olarak da olsa gülümsettiğin için müteşekkirim…Efendim yukarıdaki parçanın ana teması nedir?Sizin gibi halktan kopuk olanlar her seçimde yenilgiden yenilgiye, bozgundan bozguna uğraması işten bile değil.
Kapatma davasının açıldığı gün, tesadüf bu ya, açıklanan ankette AKP kaç alıyor bir bakalım. Bunun üstüne siz bir de dün akşam guguk adamlarının eklediği %10-15’i ekleyin…
Yukaridaki sozler dikkatederseniz sadec AB milletvekillerinin kendi gorusleri. Ulke olarak hic bir lider gorus belirtmemis. Zaman gazetesindeki iddia edilen yaygara cok buyuk bir YALAN.AVrupa basinina soyle bir baktim, kapatma davasi siradan bir haber olarak verilmis. Kimse “Demokrasi elden gidiyor” demiyor. Financial Times, Erdogan ve saz arkadaslarinin laiklik prensiplerini yikacak kativitelere odaklandiklari icin mahkemeye verildigini, mahkeme kabul ederse yargilandigini, tarafsiz ve dogru olarak yazmis:Turkish tensionOfficial wants Turkey’s ruling party shut down
demokrasi elden gidiyo diyenler bizdeki takunyalılar,dokundularmı kendilerine birileri başlarlar demokrasi ayıbı demeye, bu takunyalılar
clicia , bazılarımız ‘hani Avrupa Avrupa diye özenip duruyorsun, al işte Avrupa da bu konuyu böyle eleştiriyor’ demeye getirmeye bayılıyoruz…
Acınası bir haldesiniz…Halkın %70’ini kapatmadıktan sonra olmaz istedikleriniz….Bu arada yerel seçimler için bahisler devam ediyor.AKP olursa %60-65AKP türevi olursa %70-75Gugukçular genel seçime zorlarsaAKP olursa 400 CHP 100 Diğer 50 Mv.AKP türevi olursa 430 CHP 80 Diğer 40 Mv.
Çok beklersin dostum siz bu milleti sizin gibi gerici zannediyorsunuz sizin topununuz aslında %20 yi geçmez, ben hala tekrarlıyorum bu millet açlığına çözüm zannettiği için akp ye oy verdi, ve sizin gibi sazanlarda hemen atladı hala ekonomik güvencelerin halkın esas derdi olduğunu anlamadıkça terkrarlar durursunuz laflarınızı ilkokul müsamereleri gibi 6 sene oldu be 6 sene. 6 sene de her şey elinizde erk elinizde ne yapıldı , ülkemin burnu b.ktan çıkmadı. Siz bu milletin açlığını yatıştırmadıkça bahneniz hep hazırdı türban, alkol,laiklik vs… bu kavramların kullanılması da en çok sizin işinize geliyordu. Ve şu an ki tabloda da yalan söylemeyin timsah gözyaşları döküyorsunuz, laiklerden çok en fazla siz sevindiniz bu davaya çünkü 6 sene de bi b.k beceremediniz şimdi ağlayarak vahlayarak yine milleti kandırmaya çalışıyorsunuz. Rahmetli Mumcu nun sözleri yine burada ışık tutuyor. İstediğiniz kadar ağlayın zırlayın; ekonomik kriz pençesini ülkeme vurduüunda Ecevit gibi %1 ler de rüyanız da olacak, bir parti kapanır biri kurulur önemli olan bu ülke için ne yaptığınızdır. Uğur Mumcu yu dinlemek için buradan…
Aslında ilk başta biraz sinirlendim ama artık acaip sevinçliyim aynen senin dediğin ama sebebi farklı..Elitler orduyla durdurmaya çalıştı, olmadı; sonra halkın bir kısmını ayaklandırmaya çalıştı, olmadı; şimdi en tehlikeli olanı hukukun içine ederek durdurmaya çalışıyor. Hem de yargı erkine ne kadar hakim olduğunu göstermek zorunda kalarak. Şimdi ne olacak? Tabii ki son kararları ve çıkışları ile siyallaşmış yargıya reform…Senin, daha tuttuğu görülmemiş tahminlerini de 29 Mart 2009’da (gugukçuların genel seçime zorlamadığı varsayılıyor) büyük bir memnuniyetle tekrar test edeceğiz.Ya anlayın şunu artık, her kurumda ve her yerde herkes pastadan eşit pay alacak. İngilizcede çok hoş bir laf var ‘make your peace’. Bu kaçınılmaz gerçekle er yada geç barışacaksınız…(The sooner the better…)
Ben de Avrupa basınına şöyle bir baktım (:D)
Adamlar bile elit-halk sınıf çatışması olduğunu anlamış. En son yorum zaten son noktayı koymuştur. Elin adamı nerelerden meseleyi görüyor ve anlıyor ama bizimkiler bir türlü anlamıyor, dha doğrusu anlamak istemiyor malum pasta….
İşte en büyük yanılgınız burada halk dindarlık değil ekonomik güvence istikrar istiyor, bu ülkede herkese bu hakları sağlıyan nazist bir parti olsa millet yine destekler, avrupalılar hala sömürgecilik anlayışlarında, millet için şu an yalanlar gizlenmiş durumda çok büyük destek var sanmayın akp nin arkasında kum gibi uçup gider…
Ayrıca bir dipnot 2002 de akp nin tekbaşına iktidarına oy vermememe rağmen desteklemiştim ama onlar aynı tas aynı hamam yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, vatan mallarını satma, ekonomiyi mahvetme konularında ellerinden geleni yaptılar; bu arada ekonomi de nanay durumda, ülkeyi duyun i umumi nin günümüzdeki hali imf ye bağladılar. Kendi burjuvalarını oluşturma çabalarına tam gazla devam ettiler. Ve sonuç her şey ortaya çıkmaya başlayınca en klasik taktiği uygulamaya başladılar neydi bu din sömürüsü…
Halk hem ekonomik güvence, hem de özgürlük, hem de eşitlikçi demokrasi istiyor. 100 yıldır parya muamelesi görmekten isyan ediyor..Bu ikisini (özgürlük ve demokrasiyi yakın kavramlar varsayalım) kim sağlarsa o alır oyları. Şimdilik ehven-i şer (kötülerin iyisi) olarak AKP yapıyor bu işi. Ama doğru düzgün sosyal demokrat bir parti gelirse, (DSP, CHP falan deme kuzum bana) haklarımızı gaspeden elitlerle savaşmaya hazır, o durumda tercih tabii ki o olur…Sağı-solu dahi yoktur bu meselenin…Özgürlük + Ekonomik refah + Gerçek demokrasi….
Ancak en temelde sıkıntılar var: Şöyleki size göre başörtüsü yasaklanmalı, hayır o tamamiyle özgür olarak takılabilmeli. Kimin ne taktığı umrumda dahi değil.Bu arada ben başörtüsünün sadece üniversitelerde serbest olmasına da karşıyım. Kardeşim isteyen istediği yerde, kamu dahil, genel ahlak kurallarına riayet ettiği müddetçe istediğini giyer. Mini etek de aynı, başörtüsü de aynı, kipası da aynı….
@Muhalif Demokrat, posta 1 saattir 500 hatası veriyo, daha fazla gıcık olmadan buraya koyiim. devamı gelir nasıl olsa.madem öyle, yargıçlar devleti ( jüristokrasi) olsun, temiz olsun.her 5 senede bir seçim masraflarından, her 10 senede bir darbe masraflarından kurtulmuş oluruz en azından. bu zamana kadar yapılan siyasi ve askeri darbeler dönemindeki yolsuzluk ve hırsızlıkların masraflarıda cabası. guguk kuşuna dönüşme eğiliminin olmadığı, mis gibi hukukçuların yönetiminde bulunduğu bir devlet düzeninden daha güzelini hayal dahi edilemez. hatta ve hatta hayal etmek, düş kurmak gibi lüzumsuz ve gereksiz uğraşılardan bizleri kurtarabilecek yegane şey, yine yargıçlar devletidir. artık kanun hükmünde kararnamelerede ihtiyaç kalmayacaktır, zira yargıçlarımız ” bu memlekette bizden izin almadan hayal kurup ayakta düş görmek mahkemeye intikal ettiğinden yürütmesi durdurulmuştur” diyecek, karar aşamasında ise kanun yerine geçen mahkeme kararlarını ihdas edecektir. “türk milleti adına karar vermeye yetkili, yargıattanolmatay zilyonuncu dava mahkemesi yargıcı olan ben kanuni kararverir, an itibarıyla hayal kurmayı, ayakta düş görmeyi yasaklamış bulunmaktayım.”anaokulundan itibaren cumhuriyet yönetimini “hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir, birazcıkda anayasal kurumlarındır, idare ediverin canım” şeklinde körpe beyinlere endokritizasyon tekniğiyle damardan vermeyi 7. ilke olarak benimsemiş milli öğütüm sisteminin yargıçlar devletinin kontrolüne verilmesi en büyük idealimizdir. bu yazıyı yazmaya cüret edebilmiş insanları daha bebekken ilaçlayıp böyle tukaka şeylerden bahsedemeyeceği kadar “aydınlatmalı”, ki o da aydınlanmanın sadece ve sadece yargıçlar devletinin bir uzantısı olduğunu kendinden sonraki nesillere “kutsal anayasa kitabı” okuturmuşcasına coşkulu bir biçimde aktarsın.yüce yargıçlar devletimizin para birimini değiştirmesekte paraların üzerindeki resimleri behemahal yüce yargıçlarımızın kutsal fotolarıyla değiştirmeliyiz. daha önce “milli şef” kutsal insan ismet inönü böyle bir tasarrufta bulunduğuna göre kötü birşey olmasa gerek. piyasadaki banknotlar zaten bu sene sonunda tedavülden kalkacak, yeni basılacak türk liralarına kutsal yargıçlarımızın fotolarını basalımki halkımız yöneticileri daha yakından görmüş olsun. tabii olarak bu işi para üstündeki fotoyla sınırlı tutmamalı, heykellerden büstlere, panolardan tablolara uzanan geniş perspektifte bütün simgeleri değiştirmeli, yüce kutsal yargıçlarımızı hayatımızın her alanına çıkmayacak biçimde yerleştirmeliyiz. boyalı medyanın tv ve radyo kanallarından birer tanesini 24 saat yüce yargıçlarımızı tanıtacak şekilde yeniden organize etmeli. hatta ve hatta her mahalleye, her sokağa, her eve birer kamera yerleştirerek tebaanın yüce yargıçlarımızın verdiği tartışılamaz, değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez kanun hükmünde hatta daha kuvvetli kararlarına bağlılıklarını her saniye kontrol etmeli.yüce yargıçlarımızın verdiği tartışılamaz, değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez kanun hükmündeki kararlarını eleştirme cahilliğini ve cesaretini aynı bünyede toplamayı becermiş gaafilleri rehabilitasyon kamplarına almalı, sabun yapma teknikleri kurslarını vermesi için başlarına eğitimci olarak fayt kılabın meşhur olmayan 2. kişilik tyler durden nam vahşiöğretmeni tayin etmeli, matrix in cangıllarında ajan simitçibaşının kopyası olmadan yaşayabilmesi için yapması gereken “matrixte hayatta kalma turnataktikleri” nam dersi vermesi için zion şehrinden neo yu her ne cehennemin dibindeyse bulup getirmeli, bu cahilcesaretine sahip gaafilleri “büyükbirader”in nüfuz sahasından kurtarıp yüce kutsal yargıçlarımızın karar verme gücüne inandırıp, kalpten, olmazsa burnundan zincirlemeli.
1 saat sonra tekrar buradayım kusura bakma Oğuz
estafirullah.
Oğuz buralarda mısın?
karşı köşedeyim, trafiğe ve postaneye tikkat!
aman nobet tutun ha yoksa hafif yobazsiz kalir sonra! :-)))
bunlar şifreli konuşuyo clicia, dönüyo bi dolaplar
İşler çok kötü noktaya gitmeye başladı. Hayırlısı bakalım…Başbakan hukukun meşruiyetini sorgulamaya başladı. Bunun sonunda 30-40 milyon insanın hukukun meşruiyetini sorgulamaya gitmesi büyük sıkıntılara yol açacaktır. Bu öfke birilerinin tabir-i caizse kelleleri gitmeden (öldürmekten bahsetmiyorum, çarpıtma yapmayın, birileri koltuğundan olacağa benzer) dinmeyeceğe benzer. Evet tekrar kendimizi zamanın akıntısına bırakıp izliyoruz…
avrupa parlamentosu varsa yoksa kendi çıkarına bakar. bu tip durumlarda dışarıdan gazel okumak, fitne fücur sokucu lafızlar tükürmek pek hoşlarına gider – işlerine gelir. tarafsız duruş gösterir gibi şu bu bilgiçlik taslamakta da üzerlerine yoktur asilzadelerin! elitlikten kim ölmüş? zamanında bok içinde yüzerken parfümü icadedenlerin satırlarıyla gelmeyin! (francegötümün24ü)
sanki yapmadıkları birşeyi eleştiriyorlar! hadi canım! öğrenemediniz mi hala? avrupa işine geleni eleştirir hep!
Valla ne zamandır avrupacı oldular bunnar, hani bilmesem ne olduklarını, bir kaç yorum sitesine baktım savcının iddianamesine göre tüm lafları (bu lafları söylemek suçmu bilmiyorum ) aynen destekçileri söylüyor. Ya bunlar hakkaten kapatılmasını istiyorlar ki akpnin ben bunda bir art niyet plan ararım…
1930 model, gerici, herkesi ve herşeyi genelleyici ve kötüleyici kafalardan çıkan yukarıdaki fikirlere artık Türkiye’nin ihtiyacı yok. Papağanlığı bırakın, artık yeni bir şeyler söylemek lazım cancağızım..Yeni dünyada ve Türkiye’de size ve fikirlerinize yer yok. Artık gerici Ulusalcı fikirlerinizle marjinalleşip Avrupa’daki nazi partileri gibi siz de bizim aşırı sağcılarımız olacaksınız.”Yabancıya Ölüm!” “Avrupa Bizim Neyimize, İçimize Kapanalım” “Türkün Türkten başka dostu yoktur” “Özgürlük mü Devlet mi? Tabii ki Devlet” “Devlet mi Millet için, Millet mi Devlet için, Tabii ki Millet Devlet için..” “Beyaz Türk mü Siyah Türk mü?” “Ordu mu demokrasi mi, ORDU tabii ki”
Elitlerin bir tanımı da Barlas’tan geldi:
“Gebermenin verdiği anırtılar”a bir destek daha geldi:Yargı yoluyla darbe teşebbüsü (ama pek naif bir teşebbüs)Doğrusunu isterseniz Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın son “operasyonu” beni ne heyecanlandırdı, ne de telaşlandırdı.Bu o kadar umutsuz bir çıkış, o kadar açık bir çaresizlik ifadesi ki seyretmek insana sadece üzüntü veriyor. Haber duyulduğu andan itibaren yapılan açıklamalarda, bu teşebbüsün demokrasimiz ve siyasi hayatımız açısından anlamı konusunda söylenecek herşey söylendi galiba. Ben sadece, yaşadığımız bu olayın, demokrasi tarihimizde naif bir “yargı yoluyla darbe teşebbüsü” olarak anılacağını söyleyerek geçeyim. Bunun dışında bazıları özellikle Türkiye’nin bozulan imajına dikkat çektiler.Bazıları da haberin ekonomi üzerinde yapması muhtemel tahribata üzüldüler. Bence imajımız için üzülecek bir şey yok. Dünya artık o kadar saydam ve herkes birbirini o kadar yakından izliyor ki; hiç kimse de Türkiye’ye, Türkiye’nin kurumlarına ve toplumuna homojen bir bütün olarak bakmıyor; iç çelişkilerini, iç mücadelelerini yakından biliyor.Dolayısıyla hiç kimse bir başsavcının garip teşebbüsünü “Türkiye’nin demokrasi seviyesinin göstergesi” olarak algılamayacak; olsa olsa ülkenin yaşadığı büyük transformasyona ters düştüğü için iyice arkaikleşen küçük bir kesimin düzeyi konusunda zaten sahip olduğu fikir pekişecektir. İddianamenin ekonomik etkilerine gelince… Ben o konuda da pek karamsar değilim. Çünkü bu “piyasalar” denen şeyin en azından benim kadar aklı olduğunu sanıyorum. Ehh, ben bu girişimin sonuçsuz kalacağını görüyorsam, koca koca şirketler, koca koca şirketleri çekip çeviren yöneticiler, analistler görmez mi? Bence görecek…Ve pazartesi sabahı bir bakmışsınız ne borsa bana mısın demiş sayın Başsavcının iddianamesine; ne de dolar… Fiyakalı değişiyle, “piyasalar satın almamış”; ekonominin kılı kıpırdamamış… Herhalde bir hukukçunun düşebileceği en acıklı durumdur bu. Düşünün ki, bir iddianame yazmışsınız; kimse ciddiye almamış.Sonuç olarak diyebiliriz ki, bu olayda, asıl endişe edilmesi gereken, Ak Parti’nin durumu değil, yargının durumudur. Görülen o ki, demokrasi yürüyüşümüzde “silahlı darbeler” döneminden “silahsız darbeler” dönemine geçmiş bulunuyoruz. Biliyorsunuz, eskiden, yani sonuncusunu 28 Şubat’ta yaşadığımız “Silahlı darbeler” döneminde, yargı Silahlı Kuvvetlerin emrinde, onun yardımcısı, yedek gücü olarak çalışırdı. Ordu indirir, yargı da yargılardı. Artık zaman değişti. Silahlı kuvvetler -iç ve dış birçok nedenden dolayı- darbeler dönemini kapamış görünüyor. Ama bu durumdan vazife çıkaran başkaları var. Üstelik onların elinde sadece kıytırık bir İç Hizmet Yönetmeliği yok; çok daha büyük bir güç; Anayasa da dahil kütük gibi yasalar var.Kullan kullanabildiğin kadar; çekiştir çekiştirebildiğin kadar… İşte bu durum, yargı kurumunda ciddi bir reformu, yeniden yapılanma gündemimizin baş sırasına oturtmamızı gerekli kılıyor. Nice tecrübeyle gördük ki, yasaları değiştirmek, yeni yasalar yapmak meselenin yalnızca bir yanı. Bundan daha da zor olan yeni bir yargıç kültürü oluşturabilmek…Kendini devletin maaşlı memuru olarak gören, temel misyonunu da “devletin çıkarlarını korumak” sanan; ürkek, içtihat oluşturmakla cesaretsiz, dünyayı izlemekte ve çağını anlamakta yetersiz, hala kapıkulu geleneğinin etkisi altında bir yargıçlar sınıfı ile, hukuk reformu yapmak deveye hendek atlatmaktan zor. Türkiye’nin bu konudaki zaafı o kadar belirgin ki, taa dışardan, yabancılar tarafından bile görülüyor. Bakın, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk ne demiş:”Şok içerisindeyim. Böyle bir davayı ciddiye almakta zorlanıyorum. Bir hakim nasıl böyle bir sonuca ulaşabilir, anlayabilmiş değilim. Bu 21. yüzyıla uyum sağlayamayan eski bir zihniyeti temsil ediyor. Türkiye’nin acilen yeni bir hakimler, savcılar, hukukçular nesline ihtiyacı var.”[Gülay Göktürk]
Elitlerin zeka yoksunluğunu tespit eden bir yazarımıza bağlanıyoruz:Söylenecek her şey söylendi…Bazı CHP yöneticilerinin ellerini ovuşturmalarındaki zavallı küçüklükten…”Vatana ihanetten başka hiçbir suçla yargılanamaz” olan cumhurbaşkanını mahkemeye vermekle işlenen gülünç suça kadar…Bütün dünyaya rezil olmamızdan tutun da…”Elektronik muhtıra sökmeyince hukuk muhtırası deneniyor” saptamasına kadar…”Oluşacak tepkiyle AKP belediye seçimlerinde ezer geçer” öngörüsünden, “kapatmak çare değildir” şeklindeki beylik gerçeğe kadar…”Oldu olacak meclisi de kapatın” serzenişinden, “asıl halkı kapatın, uzaydan yeni bir halk getirin” gırgırına kadar..Böyle olacağı belliydi. Mızıkçılık edeceklerdi, ettiler.Fakat bürokrasi kendi kalesine gol atıyor tabii. Bu kafayla devam etsin.Türkiye birkaç yıl Deniz Baykal’ın elinde kalsın, nasıl batacağını görelim.”Eyvah, iktidara geleceğim” diye tir tir titriyordur şimdi!Bu arada Amerika’ya da kafa tutalım, Avrupa Birliği’ne sırt çevirelim, başımıza yeni yeni dertler alalım.Örneğin Amerika bize “koordinatları” vermesin de gidelim PKK’yı vuralım bakalım.”Fakir ama onurlu” bir ülke olalım. “Otuzlu yıllara” dönelim.Yabancı sermaye kaçsın, döviz fırlasın, yokluklar darlıklar başlasın, mutluluk duyalım.Gene bir geçiş dönemine girelim. Birkaç yıl belirsizlik sürsün.Bu arada ötekiler de yeni bir parti kursunlar, ilk seçimde yüzde 60 çeksinler!Bu sefer 500 milletvekiliyle gelsinler.Sonra bir punduna getirip onu da kapatın.Bu sefer tulum çıkarsınlar.Yok, bu bürokrasinin “vuruşarak çekilmesi” değil…Bu, bürokrasinin kendi ayağına kurşun sıkması.Tövbe, ayağına değil, şakağına.Ankara seçkinlerini tebrik ederim!”Coşkuyla karşıladınız”, değil mi?Eh, şimdi iş kaldı sarı saçlı, mavi gözlü bir adam bulmaya…[Engin Ardıç]
Gulay ablacim (bazi laiklerin ateist Gulayi muhafazakar sandigini biliyor muydunuz, yeminlen komik bu laikler..) doksanlarda aslan sosyal demokratlarin eliyle bu laik kemalist cetelerin yarginin dibine kadar yerlestigini sen de ben de cok iyi biliyoruz, akp bunlari temizlemeye kalkarsa kapatmayi birak adamlarin anasini aglatirlar…Tayyip beyaz kefen giyipte ciktim bu yola diyor, ceteler mi kazanacak yoksa iktidar partisi mi gorecegiz bir on sene sonra…(yarginin icindeki laik kemalist ceteler bir on sene de temizlenir arkadaslar, oyle bir iki kanun degistirmekle olmaz bu isler… )
Ruşen Çakır da meseleye farklı bakış açısı getirmiştir:“Davaya sevinenler dün Siirt ve Batman’da olmalıydı”Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya tamamen hukuki gerekçelerle bu davayı açmış olabilir; hiçbir diyeceğim olamaz. Ancak AKP’nin kapatılma ihtimalinden derin bir memnuniyet duyanları anlamak imkansız. Bu dava açıldı diye sevinenlerin dün Siirt ve Batman’da olmalarını isterdim. O zaman kapatma davasının AKP ve lideri Erdoğan’ı daha güçlendirmiş olduğunu yerinde gözleme şansları olur, belki kafalarını ellerinin arasına koyar ve nerede hata yaptıklarını düşünürlerdi.Daha önce RP’nin, ardından FP’nin kapatılmalarının bu hareketlere kısa vadede zarar verdiğini, ama orta vadede arzulananın tam tersi sonuçlar doğuracağını savunmuştum. 27 Nisan sürecinde de, e-muhtıranın AKP’nin oylarını artıracağını öngördüğüm için az küfür işitmemiştim. Bu sefer de benzer bir durumla karşı karşıya olduğumuz çok açık. Ve inanılmaz olan, AKP’yi siyasi olarak durdurma başarısı gösteremeyenlerin “devletlerin kendilerini koruma hakları vardır” gibi gerekçelerle hâlâ başka çıkış yolları arıyor olmaları.Dün Başbakan Erdoğan’la konuşma imkanım olsa kendisine “çok şanslısınız” derdim. “Rakip ve düşmanlarınızın önünüzü kesmek için giriştiği her manevra, attığı her adım fazlasıyla sizin hanenize yazıyor” diye de sürdürürdüm. Nitekim dün Siirt ve özellikle Batman’da, daha ilk günden AKP’nin bu darbeyi de kendi lehine çevirebildiğinin bol sayıda işareti vardı.İlk şokun ardındanSiirt’te karşılaştığım ilk AKP’liler bir gün öncesinin şokunu hâlâ atlatamamışlardı. Kimisi “Ergenekon yüzünden bu işler başımıza geliyor” derken, bazıları da “niye devlet içinde aklı selim sahibi bir tek biz kaldık?” diye yakınıyordu. Hepsi davanın siyasi ve ekonomik istikrarı olumsuz etkilemesinden endişeliydi. Ama yine hepsi, davanın oylarını artıracağını da biliyordu. Başbakan’a yakın bir ismin, samimi olarak “böyle artacak oy gelmez olsun, keşke ülke daha gerilmese de oylarımız artmasa” dediğini kayda geçirmek isterim. Dün Siirt’te kendi kendime şu soruları sordum: “Erdoğan kendisine altın tepsi içinde sunulmuş olan bu fırsatı nasıl değerlendirecek? Gençleri ve kadınları sık sık davet ettiği gibi ‘itidal’ içinde mi davranacak, yoksa ‘nasılsa darbeler bana yarıyor’ diye karşısındaki cepheyi tahrik mi edecek?”Artık kendine güveniyorSonuç olarak, 20 yılı aşkın süredir siyasi macerasını yakından izlediğim Erdoğan’ın siyasi kariyerinde yepyeni bir aşamaya gelmiş olduğunu gözlediğimi söyleyebilirim. 15 Mart 2008 itibariyle AKP liderini daha farklı kılan noktayı şöyle özetleyebilirim: Erdoğan artık kendine güveniyor. Daha önceki bu tür olaylarda AKP liderinin çok fazla heyecanlandığını, bocaladığını, kararsızlıklar, gelgitler yaşadığını görürdük. Bütün bunların temelinde kendi gücüne fazla güvenememesi, rakiplerinkiniyse abartması yatardı. Dünse daha gerçekçi, dolayısıyla kendinden emin bir Erdoğan vardı karşımızda. AKP liderinin bu noktaya gelmiş olması açıkçası şaşırtıcı.İtiraf etmeliyim ki, dün Erdoğan’ın kendine güvende aşırıya kaçmamaya bu kadar özen göstermesini de beklemiyordum. Bunun da adım adım gerçekleştiğini söyleyebiliriz. Öğlen Siirt’te daha heyecanlı, ciddi potlar kıran, eleştirinin ucunu kaçırabilen bir Erdoğan’la karşılaştık. Üç saat sonra Batman’daysa, kısa zamanda kendi deneyiminden ders çıkartmış olduğu aşikar bir Erdoğan bulduk. Kuşkusuz iki yerde de genellikle aynı cümleleri kurdu, ancak Batman’daki yoğun coşkuya paralel olarak daha derli toplu konuştu ve gaz ile fren ayarını daha iyi yaptı.Son olarak bir medya notu: Erdoğan bugün de Şanlıurfa ve Mardin’de olacak. Foto muhabiri arkadaşım Burak Kara ile birlikte, AKP liderinin Kürt sorunuyla ilgili mesajlar verme ihtimalini hesaba katarak bir hafta önceden bu turu izleme hesapları yaptık. Şansımıza Başsavcı kapatma davası açınca bu gezi daha da anlam kazandı, hatta “tarihi” bir nitelik kazandı. Tüm medya kuruluşlarının doğal olarak yoğun ilgi gösterdiği geziye yönetici ve köşe yazarı düzeyinde katılım olmaması -Başbakan uçağına gazeteci de almamıştı- medyamızın hali bakımından düşündürücü olsa gerek..
Ulusalcıların (gerici Kemalist) marjinalleştiğine dair bir yorum:Kemalizm MarjinalleşiyorYargıtay Başsavcısı’nın AK Parti’yi kapatma girişimi açık ki sadece çağdaş demokrasiyle değil, cumhuriyetin temel değerleriyle de uyuşmuyor.İddianamalere geçen haberlerin Hürriyet’in şişirme haberleri olduğunu bir tarafa bırakacak olursak, bu iddialar gerçek bile olsa bu sebeplerle parti kapatılmaz. O partiye oy veren toplumsal kesimler cezalandırılmaz. O hataları yapanlar, sorumlular cezalandırılır. Ama kazın ayağı öyle değil…Bunu herkes görüyor…Türkiye’deki farklı toplumsal kesimler, Kürtler, Aleviler, gayri-Müslimler, Lazlar, hatta bu girişme onay veren CHP’nin tabanı laikler bu girişime şiddetle karşı çıkıyorlar… İşçiler de karşılar, patronlar da karşılar…Hadi bir an için diyelim ki, biz meseleye içerden bakıyoruz ve gerçeği göremiyoruz…Peki ulaşmak istediğimiz muasır medeniyet seviyesi Batı’nın tepkilerine ne demeli?Batı da bu girişime karşı ve akıl sır erdiremiyor… Çünkü demokratikleşilmeden batılılaşılmaz…Kemalizm’in sorunu bu işte: Batı’yı batı yapan demokrasi bizde olmasın ama onlarla aynı seviyede olalim isteniyor. Fakat bu mümkün değil…İşte o nedenle kendimizi üstün görüp aşağıladığımız Doğu da halimize gülüyor: “Hem batı karşıtı, hem de batılılaşmak istiyorlar, bu ne yaman çelişki” diyorlar…Fakat Kemalizmin marjinanlleşmesi sadece dışarıda olmuyor…Dikkat ediyorsanız Kemalistler artık hiç kibar değiller ve oldukça saldırganlar. Çünkü iktidarlarını ve meşruiyet kaynaklarını yitiriyorlar. “Göbeğini kaşıyan adamlar” diyerek aşağıladıkları köylüler ve varoşlarda yaşayanlar daha sağduyulu ve kibarlar.Özellikle Ergenekon operasyonlarının ortaya döktüklerinden ve 27 Nisan sürecinden sonra toplumda demokrasi bilinci ve talebi daha da gelişti. Dolayısıyla toplumun Kemalizme ve Kemalizmin yaratmış olduğu Kürt meselesi, başörtüsü gibi sorunlara bakışı da değişiyor.Dolayısıyla Kemalizm aslında son hamlelerini yapıyor. Son hamleleri çünkü öyle olmasaydı, daha tutarlı ve mantıklı girişimlerde bulunulurdu…Mesela Yargıtay’ın bu kapatma davası açması ve bunun Emek Platformu’nun sosyal güvenlik yasası düzenlemesine karşı yaptığı eylemle aynı güne getirilmesi, hiç de stratejik bir hamle değil…Gerçi 28 Şubat’ı desteklemiş olan KESK’in ve DİSK’in dünkü eyleme öncülük yapması, akıllara bu zamanlamanın bilinçli yapıldığını getiriyor ama bu şimdi kanıtlayamacağımız bir iddia olduğu için, bunu sadece bir ihtimal olarak değerlendiriyoruz.Eğer gerçekten Yargıtay’ın kapatma girişimi, eylemle aynı güne getirerek girişimlerini “halk hareketi” görüntüsüne büründürmeyi düşledilerse, fena yanıldılar. Çünkü ne halk bunu böyle değerlendirdi; ne de o eyleme katılan emekçiler AK Parti’ye karşı da olsalar, kapatılmasına onay vermediler…Çünkü halk işin iç yüzünü biliyor…[iyibilgi.com]
Mehmet Altan’dan guguk darbesine karşı reçeteyi veriyor:Kemalizm’den demokrasiye…Önceki gün… İttihat ve Terakki’den başlayıp Kemalizm ile iyice kökleşen refleks, AK Parti’ye karşı ani bir hamle yaptı: -Laiklik elden gidiyor… Bir önceki hamle de DTP’ye karşıydı: Bölünüyoruz…Ak Parti ile DTP’nin birlikte toplam oyları yüzde 56… Yargı, halkın yüzde 56 oyunun şeriat ve bölücülük istikametinde kullanılmış olduğunu söylemeye uğraşıyor.Kendi halkıyla dövüşen…Bu dövüşü kazanabilmek için kendi halkını insafsızca suçlamaktan çekinmeyen…Biz zihniyet bu.* * *Sorup sorup durduğum…Ama cevap alamadığım sorular var:-Atatürk devrimleri oturdu mu, oturmadı mı?Oturduysa, kimse bu halka siyasal İslam’ı dayatamaz… Din devletine dönüşmeyiz…Yok…Bu devrimler oturmadıysa, halkın laiklikten çıkarı yoksa, o zaman da bunu savcı iddianameleriyle sağlayamayız.‘Neden oturmadığını’ daha derinlemesine konuşmalıyız.* * *Ankara’nın hepimizi yeniden bir büyük karmaşanın eşiğine getirip bırakan köhne reflekslerinden kurtulmanın çaresi ne?Ne yapmalıyız?Aslında su soruların cevabı AK Parti iktidarının ilk üç yılındaki icraatında çok belirgin bir biçimde var.Evrensel demokrasi…Evrensel hukuk…Akılcı ekonomik icraat…Toplamına kısaca ‘dünyalaşma’ da diyebilirsiniz.İdeolojik bir başkent olan Ankara’daki Kemalist militanlık, ancak dünyalaşmanın hukuksal meşruiyetiyle aşılabilir.İlk üç yıl içinde olan da oydu.O nedenle, eski refleks bu kadar rahat hareket edemiyordu.* * *Hukuksal olarak cezalandırılamayan 27 Nisan muhtırası ancak genel seçimlerle aşıldı.Ama genel seçim süreci bizi dünyalaşma enerjisinden de geri bıraktı.Ankara’nın iç siyaset kavgası öne çıktı.Daha önce yeryüzünü muhatap alan Ak Parti, CHP ve MHP’ye muhatap olmaya başladı.Bu, Kemalizm’e karşı ‘evrensel demokrasi’ alternatifini gölgelendirdi…Eski refleksler bir adım öne çıktı.* * *Çıkmasa…Genel seçim ertesinde…Üstelik bir yıl bile geçmeden, yüzde 47’lik bir büyük başarıya rağmen…Bu hukuk skandalıyla karşılaşır mıydık?Halk iradesinden hoşlanmayan, topluma eski zihniyete göre istikamet vermek isteyen bir arzu şansını bir daha denemeye cüret edebilir miydi?Dün Köksal Toptan, Ak Parti’nin ‘laiklik karşıtı odak’ olma suçlamasına dolaylı bir cevap verirken…Kopenhag Kriterleri için nasıl çalıştıklarını, gecelerini gündüzlerine kattıklarını anımsattı.Doğru…Gerçekten de öyleydi…Ama biz daha ancak Kopenhag Kriterleri’nin ‘kritik eşiğini’ aşabilmiş durumdayız.Zaten nerede olduğumuzu yaşadığımız şu utanç verici durum gösteriyor.* * *Kızmadan…Sinirlenmeden…Bıkmadan…Usanmadan uğraşarak…Hep birlikte…Halk iradesinden hoşlanmayan bu yeteneksiz elite karşı…Daha güçlü…Daha etkin…Ve daha üstün olmak için…Evrensel dünya ölçüleriyle kol kola girmeliyiz.Unutulan yeni sivil anayasa…Ve savsaklanan AB reformları için gaza basmanın tam zamanı.* * *Gaza basın ki…Ortadaki kavganın…‘Laiklik’ meselesi değil, halk iradesine karşı bir sivil darbe olduğu iyice anlaşılsın.
Siz böyle salakladıkça savcının iddianamesine hak vermeye başladım, demek ki iç yüzünüzü dökmek için [ilam demiyorum bakın] iddianame bile yeterliymiş…
kimse “yabancıya ölüm” falan demiyor, cancağızım. bu ne biçim yorum? aksine “harici bedhahlarını tanı” demiş olmaya getiriyorum konuyu. tanı ki; bana sırtını dönme, oturduğun yeri bil, o yabancılarla kucaklaşırken kime kanat açtığını gör, istiyorum. asıl Avrupa beni, seni, bizi istemiyor. hiç istemedi. yeni şeyler söylüyorum cancağızım, İngiltere bugün Türklerin eline beher 5000 euro sıkıştırıp ülkelerine geri dönmeleri için teşvikte bulunuyor, Avusturya vizesi dolan vatandaşlara vize uzatma konusunda yasal süreçleri de geçirip bilerek ve ısrarla olumlu yanıt vermeyebiliyor, Hollanda yüzü tamamıyla örten baş bağlarını yasaklamaya gidiyor, bunlar hep yeni şeyler cancağızım, Almanya ne idüğü belirsiz kişilerce Türkler’in oturduğu apartmanlarda çıkartılan yangınlarda sessiz kalıyor, ama “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” bak bu defalarca tekrarlanmış ve tekrarlanacak bir cümledir. o yüzden genellemeler yaparken dikkat etmeni tavsiye ederim. çünkü hani yukarıda diyorsun ya, “yeni dünyada ve Türkiye’de size ve fikirlerinize yer yok!”, ben de tam da bunun gibi birşey söylüyorum. “fikirlerini kabul etmediğin vatandaşı dışlamadan önce otur bir düşün” diyorum. çünkü Türkiye’nin kaynaklarını yemek için sırada bekleyen devletler Türkiye’yi AB kapılarında bekletirken, Türk ekonomisi içindeki ana çarkları birer birer ele geçirme hevesinde olup, ekonominin efendiliğine soyunuyorlar. satılığa çıkarılan kurumlar için sırada bekliyorlar. ah, bir tek Türk hukuku kalmıştı, laf uzatmadıkları: onu da saygısızlıkları çerçevesinde, kilometrelerce öteden gelip askeri Irak’a yığmak kadar kolay gördüklerinden konuşuyorlar. laissez faire, laissez passer! artık dünyanın ağzı youtube’a düşmüştür, kimse büzemez.ama bir konuda talihsizliğin var, üzülerek yukarıda söyledim, demek ki anlatamamışım. yabancı memleketlerle her konuda fikir alışverişi, teknolojik gelişme, bütünleşme, globalleşme tırıvırısı sadece dünyanın para etrafında döndüğünü gösterir. para varsa yabancı gelir, malını satar, yüzüne güler, geçer gider. mesela “Starbucks’a gideyim de şöyle bir kahve içeyim, Allah’ım piyasa yapayım” falan dersin. kahveyi kartonda, plastik kokulu kapakla örterek üstüne de iki üç katı fiyat çekerek sana satar, ama vatandaşın ismini kahve kartonunun üzerine yazdırarak güya(!) memleketin insanına bir ehemmiyet verdiğini gösterir o yabancı. ülkene saldıran teröristlerin inlerinden, sana gülümseyen ülkelerin silahları çıkar. ülkemdeki vatandaşın türbanı ile üniversiteye giremediğini fütursuzca eleştirirken o yabancı, kendi ülkesinde “dini sembollerle okula girilemez” yasası çıkartır. yukarıda ingilizce bilginize güvenip yabancı kaynak vermiştim. fakat sanırım Türkçe’sini de belirtmem faydalı olacak. en azından siz okumuyorsanız, ne demek istediğimi başkaları okuyup anlasın diye. fakat tabii siz yine de kendi bildiğinizi okumakta özgürsünüz.
eyvallah @majorian, anlatılacak kıssa çok lakin hisse almaya niyeti olan yok. borsayı dibe vurdurmaya niyetliler o yüzden herhal.
YOSH pilli pati cok cok cok dogru soyluyor! tesekkurler pilli pati!
laikçi, dinci, armutçu, helvacı ,evrimci yok..para, güç, çıkar var.pillipati biraz değinmiş esasa da insanlar neyin ne olduğunu birazcık anlayabilecek (umarım)
Muhalif Demokrat,”Elitler” hakkında cesaret isteyen yazıların çoğunlukla doğru.Ama, iş Tayyif, akepe ve Barlas’a gelince “Orda dur!”diyorum ve pozisyonu değerlendiriyorum.Şimdi arkadaş,Tayyif daha İBB bşk iken ne olacağını belli etmişti.Kendisi ne İslam’ın, ne Türkiye’nin ne sahte demokrasinin ne degerçek demokrasinin temsilcisi olamaz.O ancak yığıp durduğu para ve altın stoğunun veahlak ve dürüstlük abidesieş dost ve akrabalarının temsilcisi olabilir.Demokrasiymiş, gugukmuş, şarkıymış, şiirmiş,boşverelim bunları.Her sakallıya dede, her parlayan sarı tenekeye altın,dersek işimiz kötü.Hem de çok kötü.
sırf pilli pati’nin muhteşem son ahkamı için mimi tutuyorum. aklıma bir şey geldi, ahkam tutma aparatı filan olsa süper olurdu, değil mi?
@Pilli Pati çok güzel bir ahkam @Plumprune’nin önerisinide tuttum.
Yabancıyla kucaklaştığım falan yok. Ben herkesi en başta, laikçileri bile, insan olarak kabul etmeye çalışıyorum. Ki o kadar sene yurtdışında kaldığım sürede buradaki laikçiler kadar nefretimi cezbeden başka bir grup olmadı açıkcası. Orada bana ve değerlerime karşı olan adamların durumu belliydi, sabitti. Ama benim memleketimde, ben, benim değerlerim ve haklarım bir (%15-20) azınlık tarafından, laiklik, Atatürkçülük adı altında perişan ediliyor. Oradaki Naziciler dahi, buradaki laikçilerden daha az tehlikelidir. Buradaki laikçiler, sözüm ona modernizm ve pozitizm hülyalarıyla beni ve halkımı asimile etmenin derdinde. Bu bağlamda tehlikenin elbette farkındayız. Ama gayet belli olan birşey var, oda laikçilerin modernizmi kıyafettedir, görünüştedir. Yani sömürgeci bir modernliktir hedefleri. Gerçek modernlikten, çağdaşlıktan en ufak dahi nasibini almamış gerici laikçilerin bu konuda bana vaz edecekleri bir değer ve fikir _şu anda_ yoktur. Zaten hakikaten modernlik ve çağdaşlık olsaydı, aziz milletim çoktan kabul etmişti. Ancak haksız ve tabansız bir sömürgeci çağdaşlık davası şu anda memleketimin her yerinde farklı problem çıkartabilmektedir. Deseler ki optimal olandan en uzak olan sistemi kurun, öyleki memleketiniz her tarafı farklı renklerdeki yangınlarla (Kürt, İslam, Alevi, Sünni, yoksulluk) yok olsun, işte benim ülkem orasıdır.Avrupanın beni isteyip istememesi de hiç umrunda olan bir hadise değil. Eğer bu milletin önü açılsa, birilerinin ona biçtiği dar kalıpları kırabilse, ki an ve an kırmaktadır, Anadolum tekrar kendi dinamikleriyle dünyaya yepyeni bir alternatif değerler ve sistemler bütünü vaz edecektir. Bunu sömürgeci çağdaşlar, Batının giysisinin, modasının hayranları tabii ki anlamayacaktır, algılayamayacaktır. Çağdaşlığı, saç telini göstermek olarak algılayan gericiler bu milletin potansiyelinden tümüyle habersizdir. Anadolum prangalarını kırdıkça , o halkı aşağılayan kesim hayret vadilerinde, binbir muhteşem manzara karşısında apışıp kalacaktır.[Ayrıca :İngiltere kaçak göçmenlerden kurtulmak için yapıyor onu.Fransa’daki yasak sadece ORTA ÖĞRETİM ve DEVLET OKULLAR için. Bizdeki jakoben zihniyet menbaı olan Fransa’yı dahi geçmiştir yasakçılıkta.Meseleleri bir kere de çarpıtmadan verin de şaşırtın şu garibanı.Devletçilikle, liberal, dışa açık ekonomi tartışmasının Avrupa’yla hiç bir ilintisi yok. O tamamen iktisadi sistem seçimidir. Siz isterseniz onu seçersiniz isterseniz 1930 model devletçilik de var elimizde. 20. asır, devletçiliğin tamamen çöktüğü bir asır olarak tarih kitaplarına geçmiştir. Bu da unutulmamalı.Son kısımda da kendince liberal ekonomi ve globalleşme hakkında ordan buradan duyduğun sloganik ifadeler kullanmışsın. Önce öğren de gel…Liberal ekonomiye bu laikçiler niye karşı, o da çok önemli bir tartışma, ama başka zaman…]