Doğduğumuzdan süregelen oluşumun içinde bir çok talihsiz olayla karşılaşmak mümkün ben kendi adıma zamanın gücünü kullanmak için tuttuğu ‘gerçek’ sopasına bir çok kez maruz kaldığımdan eminim…Fakat bir köle nin zincir darbelerine karşı hissettiği acının bir padişahın sarayında düşman kuvvetlerinin gemilerinin şehrine girişini izlemekten daha büyük bir zarar veremeyeceğini düşünürüm.Bir çok insanın başına bir bıçaklanma olayı gelmiştir. olay esnasında bir kavgaya dahilseniz bıçağın girdiği an hiç bir acı hissetmessiniz beyninize yoğunlaşan daha güçlü bir düşünüm hakim olmuştur çünkü.. Ancak tüm kargaşa bittiğinde bıçaklanmış olduğunuzu ve acı çektiğinizi hissedersiniz.Kendimden büyük bir insana karşılık veremeden dayak yediğimde canım çok yanmıştı ve ağlamıştım sadece bir tokatla.. Ama bir çok insandan çok daha ağır darbeler aldığımda olmuştu yine karşılık veremeyerek içimdeki güçlü bir kin duygusu ağlamamı engellerdi hep…Bir kadının çocuk doğururken çektiği acıyı tarif etmek benim için güç olsa gerek bu fiziksel acının hiç bir zaman karşılaşamayacağım büyüklükte olduğunu düşünürüm. Ve doğum sonrasında bu acı kımi olarak devam eder ama doğumdan sonra çekilen acı kolayca unutulur. Tırnakları çekilmiş insanlar vardır. Ama hiç bir fiziksel acı gözünüzün önünde kızınıza tecavüz edilmesinin yerini alamaz diyebilirm kesinlikle..Şu ana dek fiziksel acıdan kurtulmanın yollarını bir çok şekliyle başardım. Fiziksel acıyı terketmenin yolu bunu ruhsal acıya dönüştürebilmekten geçer. Talihsizlik o ki iki acıda geldiği zamanın gerçeğiyle kaybolup gidiyor. Peki bu nasıl başarılabiliyor dersem… Yenileri eklenerek diyebilirim sadece…Çivi çiviyi sökmez. Çivinin üstüne çakılan diğer çivi onu biraz daha derinlere iter ve görünmemesini sağlar sadece… Yüzeysel olarak bu acıyı tekrar yaşamazsınız göremezsiniz unutursunuz ve farkedemezsiniz. Çünkü o artık kılık değiştirmiştir.Mesela ateşin üzerinde yürüyenler vardır. Bunun nasıl olduğunu merak etmişizdir hepimiz. Ortada ne bir ilizyon var nede bir aldatmaca.. Çok başarılı çevirmenlerin bir gösterisidir sadece… Bilgisayar dilini düşünün biz burda konuşma dilimizin harflerini komut olarak klavyeden girdiğimizde makine nin algoritması bunu kendi diline çevirir böylece anlaşma sağlanır..yada enerji dönüşümleri.. yel değirmeni örneği hareket enerjisini elektirik enerjisine çevirme örnekler uzar gider… çekilen acı yada yaşanan mutluluk da bir enerji üretimi sonrası gerçekleşir.. ve bu enerjilerde dönüştürülebilir. acı- kin sevgi-mutluluk yada tam tersi acı-mutluluk sevgi-kin… yada daha da diğerleri…. ateşin üzerinde yürüyen adam ayağının altında ateş yandığının farkında bile değildir çünkü beyninde ayağının altında yanan ateşten çok daha güçlü bir ateş yakmıştır. Bu anlatmaya çalıştığım şeyin bilimsel ismi ve açıklamaları hakkında bir fikrim yok.. Ama şuna inanıyorumki gelişen bilim bundan sonraki dönemde insanların ağrı acı çekmesini engelleyebileceklerdir.. Kimbilir daha geniş bir hayalgücüne sahip olabilirsek eğer.. Benim çektiğim acıyı sende çekersin inşallah lafı… Bir gün allah’a ihtiyac duymayabilir…