Azimle ineklediniz, 4 yılda Edebiyat bölümünden, bölüm birincisi olarak mezun oldunuz. 1,5 yıl daha ter döküp öğretmenlik formasyonunuzu Tezsiz Yüksek Lisans yaparak kazandınız. Toplam 5,5 yıl başarıyla üniversiteyi tamamladınız. Pırıl pırıl, donanımlı, enerji dolu ve ideallleri olan bir öğretmen adayısınız. Devlet okullarından birine atanmak için KPSS’ye girdiniz, ancak hükümet sizin branşınızdan alınacak öğretmen sayısını 1000 kişden 30 kişiye düşürdü. Aldığınız puan 70, almanız gereken 90! Seneye denerim dediniz, ancak hükümet her yıl kadronuzu biraz daha düşürdüğü için bir türlü atanamadınız. Dershaneler ne güne duruyor, bu kadar donanımla beni almayacaklar da kimi alacaklar diye düşündünüz. Şehirdeki tüm dershaneleri dolaştınız. Hepsi size aynı şeyleri söyledi: Gel, bir yıl ücret almadan çalış, seni beğenirsek seneye anlaşırız.Kadrolu öğretmen olabilmeniz için stajyerliğinizin çalıştığınız kurum tarafından kaldırılması gerekiyor. Ancak hiçbir dershane stajyerliğinizi kaldırmak istemiyor, çünkü o zaman sigortanızı yapmak zorunda kalacak. Dershaneci, sizi sigortasız ve para vermeden, stajyerliğinizi de kaldırmadan çalıştırmayı planlıyor. Peki bu cüreti nasıl gösterebiliyor? Devlet kadrolarına atanamayan binlerce öğretmen adayından biri olduğunuzu biliyor. Bu yüzden sizi 1 yıl boyunca köle gibi çalıştırma cüretini kendisinde buluyor. Siz de çaresiz kabul ediyorsunuz. Deliler gibi çalışsanız da, çok başarılı olsanız da 1 yılın sonunda “sizinle anlaşamadık” diyip kapının önüne koyuyorlar. Sonra yeni bir öğretmen adayı. Para vermeden, sigorta yapmadan, hiçbir masrafa girmeden, her sene sizin gibi yeni mezun öğretmenlerin sırtından para kazanıyor dershaneler. Olan sizin boşa geçen yıllarınıza, kaybettiğiniz zamana ve kaybolan umutlarınıza oluyor. Bu meslekten başka geçiminizi sağlayabilecek başka geliriniz ve güvenceniz yoksa, hayatınız mahvoluyor. Tabi bu, dershanelerin umrunda değil. Onlar için tek şey önemli: Para.İnanın, en küçüğünden en büyüğüne, en şöhretlisine kadar bütün dershaneler bu çark üzerine kurulu. Hepsinde aynı sistem işliyor. Yeni mezun öğretmen adayları, hayatınızı mahvetmek istemiyorsanız, benden dostça tavsiye: Dershanelerin sömürü çarkına kaptırmayın umutlarınızı, sakat kalırsınız!
yorumlar
yazıda dile getirdiğiniz hükümet politikasının bir başka nedeni bu olabilir. ( Melih Aşık’ın yazısıdır)… imam devleti
bir de kendinizi tutmanız ilginç olmuş. tabi bu bir el sürçmesi yada bir tür protesto yada neyse… ilginç işte, yazıyım dedim.
konuya dershanelerdeki kirli çark olarak bakmak, meb’e nispeten hafif kalmış durumda.meb; ücretli öğretmen – afganlı mülteci yerine koyup, kaçak işçi – çalıştırıyor nicedir.ücretlilerde tam ek ders alanlar 450 ytl kazanır en fazla bir ayda. yeni başlamış kadrolu olan, aynı mesai ile yaklaşık 1150 ytl kazanır. kadrolunun tüm işlerini yaptırırlar engelleyici genelgelere rağmen. ayda 10 günlük (yarım günden 4 x 5 gün), sigortasını öder meb. stajyerlik de kaldırılmaz benzer şekilde.bir eğitim öğretim yılı çalışır – ilk kez sosyal güvence arayışındaysanız – gününüz dolmadığından sağlık sigortasından bile faydalanamazsınız.öğrenciler; dershaneye kıyasla, küstah, odun ve arsızdır size karşı.meb; köle çalıştırıcısı edebsizliğinde, eğitimi ve eğitimciyi (ööretmeni diil) pespayeleştirici haylidir. dershaneciler malâike kalır yanlarında.geçmiş olsun, cem-i cümlemize…
vay canına arkadaş.bu ülkede öğretmen olmakta artık eziyet desenize.Bu durumda öğretmen olma hevesli kimse kalmaz
Dersaneler, bence Türk Uyanıklık Sektörü’ne ait bir oluşum.Yahu okullar eğitim için değil miydi?”İş için üniversite mezuniyeti”fikri beynimize öyle bir kazınmış ki,Bu tür kavramları sorgulayamıyoruz.Eğitim ve iş dünyasının planlı ve sistemli bir şekilde işlediğibir ülkede dersanenin yeri nedir?
öğretmenlerin sorunları büyerde patlayacak gibi. her dersanede yukarıdaki uygulama yapılmıyor fakat %90 ı böyle. ben çevremden bir fizikçinin(31 yaşında) 75 ytl aylıkla çalıştığını biliyorum, evet sadece aylıık 75 ytl, stajyer de değil. hemde 6 gün.değerler bilgi ile ölçülmüyor, les sınavında derece yapmış bir arkadaş var, adam 1050 ytl aylıkla geometri öğretmenliği yapıyor, hiç bir üniversite almadı adamı nedeni malum üniversite yapılanmaları. birde hükümet kadrolaşıyor diyorlar, kadrolaşmayan mı var, milli eğitimde ki asıl kadrolaşmayı dsp zamanında gördü bu millet. ya üniversitelere ne demeli.ben üniversiteye müracaat ettiğim zaman, gençten bir hoca vardı, ramazan ayıydı ve bana oruç tutup tutmadığımı sordu, ben o an başıma gelecekleri bildiğim için kem-küm ettim, bana sen şimdi oruçlusundur dedi, görüşme bitti. eğer oruç tutmasaydım şimdi nerede olurdum acaba.şimdi ramazan aylarında öğrencilerim hep soruyor hocam oruç tutuyor musunuz? “oruç beni tutuyor”, diye cevap veriyorum. nedenini yukarda anlattım.derdim dağlar kadar, sıkıntım herkesle eş…insanın insana saygı duyduğu günlerin geleceği ümidiyle yaşıyorum.ve eğitim insanlarının psikolojilerinin bozulma pahasına değerlendirilmediği zamanların gelmesi ümidiyle…
Selamlar,ben de bir öğretmenim ve olup-bitenleri biliyorum. Piyasayı da çok iyi tanıyorum. Bununla birlikte şunu da göz ardı etmemek lazım. İyi bir dersanede dolu dolu 1 yıl geçirdikten sonra iş bulmanız çok kolaylaşır. Eğer siz 1 yıl boyunca köle psikolojisiyle değil de bir girişimci gibi çalışırsanız, süper çevre yaparsınız ve bu da ertesi yıl size büyük açılımlar getirebilir. O dersane de size sahip çıkabilir. Orası olmazsa başka eyr olur. O olmazsa özel dersler olur.Dersanenin size yaptığı yanlışlara değil, neler kazanacağınıza odaklanın derim. Bütün dünyada böyle. Çıraklık süreci yaşamadan ne yazık ki para da, itibar da zaman da kazanılmıyor. Ha diploma mevzuna gelince: size “diploman olunca veya master yapınca herkes seni el üstünde tutar” diyen herkimse gidip ona hesap sorun. Ne yazık ki sizi kandırmışlar.Bence iyi bir dersaneyi gözünüze kestirin, orada 1 yıl bedava çalışın ama bir yandan da başarılı öğretmenleri inceleyin, özel dersler verin. herkese kartvizit dağıtın. Gelecek yıl çok şey değişecek göreceksiniz.Saygılarhttp://www.radyocu.com
zulcenaheyn, sana o ayıbı yapan adam gibileri çok, ancak biliyorsun, tam tersi muameleyi yapan da çok. başı açık öğretmen almayan, oruç tutmuyor diye hesap sormaya kalkan vb. ikisi de uç örnekler ve asla iş ahlakına sığmıyor.radyocu, nasıl oluyor da arkadaşınız 75 YTLye 6 gün çalışmayı kabul ediyor? bu resmen emeğe saygısızlık. Bilgekan’ın anlattıklarına da şaşırdım, yani ücretsiz çalıştırma işine. ama şu da var, kabul etmek de hata bence. böyle bir haksızlığı kabul edenler oldukça bu saçmalık devam eder. ben de öğretmenim, ve dersande de çalıştım. hatta stajerken dersanede başladım. hiç böyle bir teklif almadım. stajer olduğum için ücretim kısmen daha azdı ama gül gibi maaşımı alıyordum. böyle bir teklif sunsalardı da asla kabul etmezdim. ailem varlıklı falan da değil. hiçkimseye güvendiğim de değil bu rest. ama bu haksızlık. kolejler örneğin, yapamaz bu sahtekarlığı. neden kolej tercih etmiyor bu arkadaşlar? devlet tayini çıkmıyorsa bile?
Selamlar,konuda haksızlık olduğu doğru. Fakat, sizin stratejinizi, öncelikleriniz ve ulaşmak istediğiniz hedeller belirler. Bazen bedava çalışmak size büyük açılımlar sağlayabilir. Ben illa ki bedava çalışılsın demiyorum. Ama bana bir süre sonra çok şey kazandıracak olan bir konuda bedava veya ucuza çalışırım. Bir şartla: çalıştığım iş, hedeflerim açısından bana verdiğimden fazlasını vermeli.Herşey kendi bağlamında doğrudur veya yanlıştır. Ben öğretmenlerin gerçek dünyayı da öğrenmelerini istiyorum. Rüyada yaşıyorlar. Okulda aldıkları bilgiler yararsız mı? Yararlı. ama bir de dünyaya açılsınlar. Beni maaşla uyuşturan bir yerde çalışmaktansa, bir yıl sonra bana büyük fırsatalr sunacak olan bir yerde bedava çalışmayı tercih ederim.Ama hedefim ikisini de bir arada edinmek olur o başka. Yoksa ben elbette insanların haklarını almalarını istiyorum.Sömürülmemek için yıllarca işsiz gezen insanlara rastladım. Halbuki bir yıl sömürülselerdi bile, ikinci yıl kendi alanında aranan birisi olabililirlerdi.Saygılarhttp://www.radyocu.com
farklı bir bakış açısı. haklı olduğunuz noktalar var.saygılar benden:)
ücret adaletsizliği hatta kıyımı sadece eğitim sektöründe değil hemen her alanda karşimiza çıkmakta.bu genel bir memleket sorunu.ama kökeninde planli bir yükseköğrenim in yapilandirilmamasi .eğitimli iş gücü açiğin dan ziyade,henuz hayatin başindaki genç arkadaşlarin ,üniversiteyi kazanma isteği ve form karalama yontemi ile belirleniyor,genç insanlarin geleceği ve ülke iş gücü ihtiyaci.söz gelimi her yıl binlerce mezun veren İ.İ.B.F leri.Evet öğretmen açiği fazlaca atamalarin gecikmesi ve giriş sürecinin çile olmasi da cabasi.Ne yazikki hepimiz ve ülkemiz geleceğini hasbel kader aramakta.Gelecek olacak gençler kendi yanlizliği ve çaresizliği içinde boğulmakta.Malum yazarak tüketemem sorunlari ama şarkida da derler,göç yollari görünür elbet…Tüm beyaz ve mavi yakali arkadaşlarima bol şans dilerim.zira çok çok ihtiyaçlari olacak.ve tabi varsa birde bakan ya da milletvekili
Girdiğim derslerde kırktan aşağı öğrencisi olan sınıf yok.Yeni kitapçık yollamış eğitim bakanlığı sistemi yeniden yapılandırmacılığa göre uyarlamak üzere. Biliyoruz ki bu tür bir yapıda öğrenci sayısının yirmiden aşağı olması gerekir.Eğitimde Reform peh!Eğitim Deviriliyor!
haklısın darkfrozen.temeli olmayan birşeyi “yapılandırmaktan” “yenilemekten” bahsettikçe daha zavallı duruma düşüyorlar.
efenim… dersaneler, en ahlaksız meslekler grubunda 4. sırada yer alıyormuş.1.hırsızlık2.emlakçılık3.galericilik4.dersanecilikkaynak@çilek, dediğine katılıyorum, herikisini de yapan insanlar var, devlet kurumları ideolojilerine alet ediyorlar, yazıklar olsun onlara.