Delilik Ülkesinden Notlar
Delilik Ülkesinden Notlar

Daha önce ”Bir Ruh Macerası : Ayşe ŞASA” başlıklı yazımda bahsettiğim ancak detaylarına girmediğim ”Delilik Ülkesinden Notlar” isimli kitap;Ayşe Şasa’nın şizofreni tanısı ile uzun yıllar gördüğü psikolojik tedavi günlerinde içinde bulunduğu ruh halini yansıtan notlarından derlenmiştir.Kitap şu satırlarla başlamaktadır:

”İnsanlığın tüm serüveni,milyonlarca yıllık aşamalar,bir delilik nöbetinin tek bir dakikasında yaşanabiliyor…””Akıllılar dünyasının bir kıyısında, sisli bir dağ başına çöreklenmiş,dünyayı kendimce anlamlandırmaya çalışan bir deliyim.”(*)

Peki Ayşe Şasa’yı bu duruma iten ve yirmi beş yıl insanlardan uzak bir hayat sürmesine sebep olan nedir?
Varlıklı bir ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya gelir.Aile dönemin bir adeti gibi çocularının büyütülmesi işini dadalara bırakır. İkinci Dünya Savaşı Almanya’sından kaçan Yahudi dadılar,İstanbul’da iş bulmuşlardır ve Ayşe Şasa çok küçük yaşında onlardan birine emanet edilir.

Yahudi dadıların merhametine muhtaç halde geçen bir çocukluk,köklerinden koparılmış bir eğitim süreciyle eşgüdümlü umarsız bir yabancılaştırılmışlık,gerçek muhattabını bulamayan bir ilk gençlik dönemi,ardından yanlış bir evlilik ve tüm bunlarla atbaşı giden sınırsız sıkıntılı bir zihin hayatı…Ardından,delilik ülkesini ziyaret…(**)

Kendisini özetleyen bu paragrafa açıklık getirmektedir. ”Dışlanmışlık ve iletişimsizlik süreci şizofreni psikolojisini hazırlıyor.”
Ailesi tarafından kendi evinde terkedilme, zamanla içine kapanık bir yapıyı ortaya çıkarıyor ve ilkokul yıllarında öğretmenleri ve arkadaşları tarafından geri zekalı olarak nitelendiriliyor.Modern dünyanın içinde gelenekten kopulması ve yitirilen değerlerin yerini hiçbir şeyin alamaması,dünya üzerinde bugünkü bunalımın kaynağıdır,demektedir.Konuyla ilgili olarak,Anthony Giddens’in ”Modernliğin Sonuçları” isimli kitabından alıntı yapmıştır:

“Bütün nevrozların ve psikozların sebebi;insanın yetişme çağında yaşadığı mahrumiyet ve acıların anlamını bulamamasıdır. İşte bu anlamlandıramama işi,insanoğlunu ilerleyen yaşlarında psikoza düşürüyor.Modern insan vahiyden ve ilahi anlamlardan koptuğu için gitgide anlamsız bir düzeye mahkum oluyor.Böylelikle insanda bir asilik başlıyor.”Nedir bu başıma gelen? Ne saçma bir hayat! Her şey ne kadar da kötü…” demeye başlıyor.”(***)


Ayşe Şasa,önceki yazımda da bahsettiğim gibi,tüm bu bunalımlardan, Muhyiddin İbn Arabî ‘nin Fusüsu’l- Hikem(Hikmetlerin Özü) isimli eserine sarılarak kurtulduğunu beyan ediyor ve şöyle özetliyor:

“Birçoklarının karamsarlığa sürüklendiği orta yaşta,atalarıma özgü bir bilgeliğe, sonsuz baharın sırrına ermiştim.”

——————————————————–KAYNAKLAR:
(*) Ayşe Şasa/Delilik Ülkesinden Notlar/4.Baskı/syf:11-13
(**) Ayşe Şasa/Delilik Ülkesinden Notlar/4.Baskı/syf:131
(***) Ayşe Şasa/Delilik Ülkesinden Notlar/4.Baskı/syf:147
* http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=111792