Umut, sevgi, güvenin yönetmesi varken,Neden karamsarlık, acı ve güvensizliğin ellerineBile bile bırakır insan kendini?Kahkahanın yerine neden gözyaşını seçer?Yeni anılar yaratmak varken eskiye saplanır bu kadar?Neden sağlam ve dimdik olmaz daEn ufacık şeylerde yara alır,Huzursuzluk ve ızdıraba bırakır kendini?Kahraman olmak varken kurbanlığı seçer?Üretmek yerine tüketmeyi,Hem de özellikle kendini tüketmeyiNasıl göze alır?Nasıl bir cesarettir bu?Nasıl bir hayat,Nasıl bir yalnızlıktır?Hüzünlenmek, üzülmek, acı ve kederUğruna erimeye, yok olmaya değecek kadar güzel mi?Hayat, geçmişe sıkı sıkı tutunup anılara gömülecek kadarBasit ve anlamsız mı?Zaman, oyalanacak kadar değersiz mi?Hayat, oyalanmak mı?
yorumlar
ipler bizim elimizde .
ip= zihin,kontrol,amaçlar vd.zihnimiz bizi kontrol etmemeli, biz onu kontrol etmeliyiz- gibi.
sebebi basit;mutluluğun tanımını yapmak kelimelerde okadar basit değildirama giden bir sevgilinin arkasından sayfalarca ağlayabilirsin..insan üzülmeyi sever..insan herzaman üzülmeyi sever..hatta sadece üzgünken mutlu olanlar bile var.
bir psikiyatr olsan ve hafif bir depresyon şikayetiyle sana gelenlere bu yazdığını okusan. aslında bunu tiyatral olarak yapman da mümkün. al şimdi bunu yazdığını eline ve karşında hayattan kopmak üzere olan birisi yada en iyisi şu yandaki kedi olduğunu düşünerek bağıra bağıra oku.okumayı bitirdiğinde karşındaki zat nasıl bir durumda olur bir düşün. onun hayatında bir dönüm, bir çözüm noktası olabilir misin bu yazınla, sor kendine. yani anlatmaya çalışıp dolandırdığım olay, yazıda anlattığın ve anlayamadığını mimlediğin karakter(ler) öyle olmayı kendi mi istemiştir? büyük bir zenginlik ve şaşaa içindeki hayatların yalnızlığını anlatan onca hikaye, temelleri anlaşılmaz hikayeler midir?bir daha yaniyle bağlarsam; mutsuzluk, bağımlılık halini almadan önce çözülebilir bir halde midir ki insan bunu çözemeyip kendi hayatını onun içinde geliştirsin. hı? de bakiim. :)ha!, bir daha okudum şimdi yazıyı şunu da yazayım: hayat oyalanmak mı’yla bitirmişsin ya yazıyı. aklıma radiohead’in true love waits şarkısındaki bir söz geliverdi. orada ‘i’m not living – i’m just killing time’ diye bir söz var ya; işte ben onu bir ara her sabah uyandığımda söylüyordum kendi kendime yattığım yerden. düşündüğüm; bu söz olmasaydı, o sözü söyleyen olmasaydı, yazan olmasaydı, anlayan olmasaydı, o sözü ev ahalisine söylenecek soğuk bir günaydın’dan daha değerli addeden kimse olmasaydı, o şarkı o kadar güzel olur muydu? hı? bunu da bi di bakiim bana? 🙂
elisia,mutsuzken mutlu olmayı secmemeli insan.daha sonra da neden mutsuzum demeye hakkı yok bence.bu biir :)yasamıyosan,sadece zamanı olduruyosan nitzsche’nin dedigi gibi keske dogmamis olsaydin 🙂 tabi bu benim fikrim degil,her canlının bi gelis sebebi war bence.ama hayat we zaman car cur edilecek we ahlayıp wahlıcak kadar basite indirgenmemeli.spqpcz,insanlar nasıl mutsuzken mutlu olur,mazorsistlik nası bi seydir,ben bunu anlamıyorum.
ama var öyle insanlar malesef..hatta bende bir zamanlar öyle biri haline geliyordum neredeyse ama sonradan toparladım kendimi:)
hepinizi anlıyorum arkadaşlar! biraz zaman! hepinizi bu hayattan kurtarıcam! 🙂 hehe
ewet spqpcz,herkes senin gibi kendini toparlamalı;cunku bu senin de dedigin gibi ‘toparlanılması’ gereken bi durum.ufopilotu,allah razı olsun,keske olsa ole bi sey 🙂
soruları tatmin etmeyen cevaplar…
neyin cewapları 🙂
hipangel! zamanlama üstadını tanıyorsun değil mi?? (Bizim GRUP’tan) Sen ne demek istediğimiz anlarsın. Sana gelen yorumlardan anladığım kadarıyla bence bazıları için bu bilgilerin zamanı gelmemiş güzelim. Bu yüzden gelen yorumları okuduğunda zamanlama üstadını düşün…Ve henüz zamanı gelmemiş bir kişiye yazılarındaki anlamı anlatmaya çalışma bence…:) Ama sen yazmaya devam et…Ben ve eminim birçok kişi yazılarını severek okuyoruz…Yazacak güzel şeyleri olan herke yazmaya devam etsin…Sevgiler
wisdom alındı anlasıldı :)fakat bence herkes her sey icin hazır :)cok tesekkur ederim guzel yorumun icin 🙂
dımı dımı dıs
amma da yorucu gunlermis..