Gün ışıldamaya başlamıştı,yoruldum ve göz kapaklarımın direnecek hali kalmamıştı.Hava çok sıcaktı.Klima açıkken gürültüsünden uyuyamadığım için kapatmıştım.En hafif şekilde giyindim pencerenin önündeki yatağıma uzandım.Uyku moduna girmiştim ki hain böcek izin verse yarı ölüm moduna bile geçiş yapabilecektim.Ama ne mümkün!Penceredeki sinekliğe gelen davetsiz misafir öyle ses çıkarıyordu ki,sinekliğin olduğunu bile unutarak irkilmeme neden oldu.Nasıl bir sürüm böyle bir ses çıkarabilir diye merakımdan böcekle göz göze gelmeyi göze aldım.Kahverengi,orta boylu,tombulca,yaşlı bir modeldi.Bademcikleri şişmiş olacak ki sesi kulağımı tırmalıyordu.Böcekle bakışırken;“bu sesi nerenden çıkarıyorsun dedim”zamanlaması berbattı ama bu fırsat kolay kolay bir daha ele geçmez diyerek yatak odamda ona dokunacak bir eşya aradım,dokundum.Uçarak kaçmak yerine havalanıp az öteye yeniden çadır kurdu.Biraz yüz versem içeri,yanıma gelecekti.“De get başımdan sabah sabah alamam seni yanıma,ben kendime zor bakıyorum da sana nasıl bakacağım hem geçimsizin biriyim,beni sinirlendirdiğin an terliği kafana yersin” dedim.Anladı mı bilmem ama ben içimi döktüm,karnımın şişi indi,yatağıma devrilip yattım.Yeni bir güne uyanmak ümidi ile…