Ben Bir Katilim…Katil, Katletmek, Sinir harbi,Ben yaptım. Evet, ben bir katilim. Ben öldürdüm onu. Bunu soğukkanlılıkla anlatıyorum sizlere. Her psikopat yakalanmak istermiş, belki beni yakalayacak birini arıyorum bende. Yıllardır aynı evi paylaşıyorduk onunla. Çok şeyi paylaşmıştık mutluluğu, heyecanı, korkuyu hatta zaferleri bile birlikte. Ta ki düne kadar.Dün akşamdı. İyilik meleklerinin saçmalıklarını unutup, tek girdiğim bardan kaç çıktığımı hatırlamadan geçtim direksiyonun başına. Normal insan birimiyle otuz dakika sürmesi gereken yol, iki saat sonra evin kapısı önünde, duvara sürtünerek bitti. Dört katı, sıvı bir halde çıktım. Sıvıydım çünkü tüm sıvılar gibi kararsızdım ve konduğu kabın şeklini taklit edebiliyordum. Yanımda taşıdığım ve sadece nefret aşıladığım beden yürümekte güçlük çektikçe dengesizleşiyordum. Kapıdan zorlukla girdim. Elektrik yoktu. Kapının arkasındaki benim koymadığım şalterleri kontrol edince onun odasının şalteri yüzünden karanlıkta kaldığımı anladım. Bütün ev onun yüzünden karanlıktaydı…Sinirlerimin gerildiğini hissede biliyordum. Bu aralar onun yüzünden telefonlar kesiliyor, komşular gürültüsünden şikâyetlerde bulunuyor, dahası hiç tanımadığım insanlarla görüşüyordu. Hiddetle odasına girdim. Sanki hiç bir şey yapmamış gibi sessizce köşesinde, odanın kapısına bakar bir biçimde beklerken buldum onu. Sinirimi belli etmeden karşısına geçtim.Hala alımlıydı. İlk tanışmamızdaki gibi. Hala bana çekici geliyordu. Zarif çizgileri karanlıkta çok soğuk duruyordu şimdi gözüme. Ama hala çekiciydi işte kahretsin. Sessizdi. Çok sessiz. Belki kabahatlerini biliyor da susuyordu. Yâda bana kafa tutuyordu sessizliğiyle. Bu sessizlik beni daha çok sinirlendiriyordu. Sessizliği bozmalıydım.Hızlı hareket ettim. Hiç düşünmeden yerde duran bir ucu boş elektrik kablosunu aldım ve kullandım. Kullandım çünkü patronun kim olduğunu öğretmem gerekiyordu ona. İlk önce tepki bile vermedi. Sanki bunu bekliyor gibiydi. Bir ses çıkarmasını bekledim ama susuyordu. Sanki yaptığıma dayanmaya çalışıyordu. O anda elimin titreyeceğini zannederdim ama titremedi bile. O tepki vermedikçe ben daha da sinirleniyordum, hiddetleniyordum…Sabah çok sakin uyandım. Her sabah beni uyandıran sesi yoktu çünkü evin içinde. Kesik bir yanık kokusu odayı ve evi kaplamıştı. Akşamdan kalma olduğum için başım zonkluyordu. Sanki biri beynimi bir kavanozun içerisine koymuş, kavanoza durmadan vuruyordu. Acilen duş almalıydım. Üzerimdeki dünden kalan yapışmış tüm parçaları, sıvıları temizlemem gerekiyordu.Odasının önünden geçerken gerçeği fark ettim, kullandığım kablo kapının önünde sessizce duruyordu. Anladım ne yaptığımı. Onu öyle parçalanmış bir biçimde görünce hatırladım gecenin ne kadar şiddet içerdiğini. Gözlerimin önünde, parçalanmış, içi dışına çıkmış durduğu halde yine de içim sızlamadı. Soğuk bir gülümseme vardı yüzümde. Resmen sırıtıyordum aslında. Aklıma diğerleri geldi. Dışarıya çıkıp yeniden belki daha güzelini bulmalıydım. Hayat devam ediyordu nasıl olsa. Hepsine istediğimi yapabilirdim. Parayı verdiğin zaman, her şeye sahip olabilirdi insan.Her halde yeni bir bilgisayar almak pek zor olmayacaktı…