bildirgec.org

duygular hakkında tüm yazılar

Çekirge

Chat Noir 1 | 17 February 2011 12:10

Hayat o kadar karmaşık ki,
Arzular ve kurallar birbirine küsmüş.
Gözyaşlarım dinmiyor ki,
Sevdiklerimle ben bölünmüş.
Yıldızlar parlamıyor ki,
Ay bizi terk etmiş.
Güneş hiç doğmuyor ki,
Umutlar suya düşmüş.
Sevgi yok olup gitmiş ki,
Sevgisizlik üstümüze çökmüş.
Yakınlar öyle uzak ki,
Ulaşmak imkansızmış.
Her başlangıcın bir sonu varmış ki,
Anılar uçup gitmiş.

Güliz Ardilli / İstanbul / 10 Mayıs 1998 Pazar

Çünkü Çok Zor

Chat Noir 1 | 14 February 2011 11:53

İnsanlarla olmak, yalnız olmaktan,
Konuşabilmek, düşünmekten,
Sevilmek, sevmekten daha zor.
Kayıtsız kalmak, endişelenmekten,
Dinlenmek, dinlemekten,
Mutlu olmak, üzülmekten daha zor.
Elde etmek, istemekten,
Yaşamak, ölmekten,
Sessiz kalmak, haykırmaktan daha zor.
Sensiz kalmak, zindanda olmaktan,
Sevgisiz kalmak, susuz kalmaktan,
Dost bulmak, her şeyden daha zor.

Güliz Ardilli / İstanbul / 8 Kasım 1997 16:45

Hıçkırıkların Bebeğim

Chat Noir 1 | 12 February 2011 12:30

Sakın kimseye güvenme bebeğim,
Sakın kimseye inanma.
Hıçkırıkların sevginin boyunu aşmasın.
Sakın gülen gözlere aldanma bebeğim,
Sakın sözler seni baştan çıkarmasın.
Hıçkırıkların sevginin boyunu aşmasın.
Sakın önemsiz olduğunu düşünme bebeğim,
Sakın duygularını hissettirme.
Hıçkırıkların sevginin boyunu aşmasın.
Sakın unutma bebeğim,
Sana senden başka dost yok.

Güliz Ardilli / İstanbul / 28 Ağustos 1997 Peşembe

Kızıl Bir Hatun

ZKUD | 07 February 2011 13:54

Facebookta ilkokul arkadaşlarımdan biri ekledi. Hafızam pek yok, ama hatırlayıverdim aniden siması andırdı. Kabul ettim. Baktıkça iyice hatırladım, ama samimiyetim de yoktu o zamanlar.

Neyse efendim çok güzel olmuş. Saçını kızıla boyamış. Ama öyle böyle bir kızıl değil. Afet-i Devran. Dayanamayıp içtiğim günlerin birinde özelden biraz duygusal bir mesaj attım, iki satır muhabbet, yüzümde gülücükler, uykularımı bölüp,telefonlardan facebook’a girip yanıt beklemeceler, beklemeceler, beklemeceler… İki satır dedik ya, bitti muhabbet.

KENDİNİ ANLAT

mavilikler | 23 November 2010 09:19

Durmadan bir şeyler anlatıyordu.

O şeylerden biriyle tam gerçekten ilgilenmeye başlamışken bir bakıyordum, çoktan almış başını gitmiş kelimeler çok başka bir yere.

Yaşanan durumların bu kadar süratle birbirine eklenmesi, ortaya ilişkisi olmayan onlarca parçadan oluşan karman çorman bir şey çıkarıyor, bir türlü bir bütüne ulaşmayan o parçalarsa bana O’nunla ilgili hiçbir şey anlatmıyordu.

Oysa neden konuşurdu ki insanlar?! Yaşadıklarını neden paylaşırdı bir başkasıyla? Susarak da konuşarak da, birilerinin yanında aslında tek yaptığımız anlatıp durmak değil miydi kendimizi?

Haftanın sözü-5-

| 11 March 2009 17:08

foto: www.resimler.us/
foto: www.resimler.us/

“Karamsarlık ve Umutsuzluk birbirine dost; lakin insanın en büyük düşmanıdırlar.”
by buklet of the word.

Umudu bekleme, arama; oluştur.
Rölantide bekleyen karamsarlığa; kapılma, olma, düşünme.

Atığımız her adım doğru olmayabilir. Kimi zaman büyük umutlar bile hüsranla sonuçlanabilir. Ardından askıda bekleyen karamsarlıklarımız bizi esir alabilir, olabilir vs… Bilirlerimizi, yani olabilirlerimizi biz belirleyebiliriz. En kötü karamsarlıklarımızı bile karamsar olmama haline döndürebiliriz. En kötü umutsuzluklarımızı, umutlu hale getirebiliriz. Nasıl mı? Elimizde, inatla elimizde, inatla bize bağlı; olurlar Tanrıya, olanları olabilirlere döndürme bize bağlı…

NEDEN?

BodrumSibel | 28 November 2008 17:19

Neden insanlar birbirine çamur atmakdan hoşlanır?

Neden laf yetiştirme çabası vardır herkes de?

Neden kimsenin kimseye saygısı yokdur?

Neden herşeye burnumuzu sokarız?

Neden kimse kimseyi çekemez?

Neden ahkam kesmeyi severiz?

Neden hep başaklarının yaptıklarını kıskanırız?

Neden içimizdeki kıskançlık duygusunu yenmekden aciziz?

Neden içimizdeki fesatlık duygusu her daim ortaya çıkarma gereği duyarız?

Neden insanları hep yargılarız?

Beklentisiz(,) Gelişme

xcrescentx | 14 November 2008 09:38

Öncesi…

Seni düşünmeye başlamıştım iki buçuk yıldan sonra tekrar. Cevabı olmayan sorular denizinde yüzüyordum… İnsan bir şeyi gerçekten isterse kozmos onun istediğini yapmak için seferber olurmuş derler. Sertaç geldi Ankara’ya gidiyoruz biz dedi. Eh napalım gelelim dedim. Ankara yolcuğuna başladık maksat onlarla gezmek değildi. Seni gördüm. Beni etkileyen neydi hiç bilmiyorum ama sanırım senin beni etkilemek için özel bir şey yapmana gerek yoktu sen zaten oraya gelmeden önce bile yeteri kadar özeldin. Geri geldiğimde ise içimde doldurulamaz bir boşluk hissettim. Daha önce hissetmediğim kadar büyük bir boşluk… İlk iki ay gerçekten zordu bu zorluk senle ilgili değildi. Zorluk benim kendimle olan çatışmamdaydı. Kendi hislerimi çok iyi anladığıma inanırken birden bana tamamen yanlış gelen benim hayatımı değiştiren tanıdık hatayı benim yaptığımı anladım. Yediremedim kendime olmamalıydı böyle bir şey. Bu her şeyin daha başlangıç düşüncesiydi…Bu duyguyla savaşmaktan harap olduktan sonra duygularımı kontrol edemediğimi anladım en azından benim için değerli olan insanlar üzerinde benim mantığımın hiçbir işe yaramadığını gördüm. Ardından yeni sorunlar yüz göstermeye başladı. Sana söylemek istiyordum ama yine ben kendime engel oluyordum. Zor bir dönemdi. Asıl beni yiyip bitiren dönem ise bunun sonunun hiçbir yere varmayacağını kabullenmek oldu… Bunu başarana kadar seninle konuşmamaya özen gösteriyordum. Senin mesutla mutlu olduğunu bilmek bunu daha da kolaylaştırdı. İnsan bekleyemez mi dedim kendime. Evet, uzaktan yürütülebileceğine cesaret etmiştim. Ama bu kadar ileriye gidebilir miydim bilmiyordum.

Beklentisiz(,) Giriş

xcrescentx | 13 November 2008 18:22

Evet… Çıkmaz bir yolun sonundayım önümde duvar, arkamdaki gibi, sıkıştım kaldım… Nefes almak zor, yaralı bir serçe gibi hızlı, hızlı nefes alarak vuruyorum kendimi bir duvardan ötekine. Ama dur bu duyguların “öncesi” var… Hatta daha da “öncesi” var…

Aşk…

Aşk bencillikmiş derler bazen…

Gecenin bir yarısı uyandığında aklına gelen ilk şey ise;Onu hayatına dâhil etmek için karşı konulamaz bir istek duyarken sırf onun için kelimeleri kendi kulağına fısıldıyorsan;Sana anlattıkları üzücü dahi olsa onun anlatışlarıyla beraber kendi hislerin yerine onun hissettiklerinin aynısını hissediyorsan;Senin canını acıtamıyorsa;Sadece böyle birisinin sana değer verdiğini bilmek bile sana sonsuz mutluluk veriyorsa;Sana O’nunla ilgili sorunlarını anlatırken sen hala onun mutlu olacağına inandığın yola boğazın kanayarak ve parmaklarından tırnakların çekilirmişçesine acı çekerek sokuyorsan;Ve her şeye rağmen O’nun mutlu olduğunu bilmek sana bütün acılarını unutturuyorsa;

evrensel bir soru???

nssvl | 17 March 2008 15:19

Evet tüm materyalist olma yolundaki çabalarım sonuçsuz kalmıştır. Kamuoyuna duyurulur. İnsan neyse odur. Değiştirilmeye dair anayasamızda ilgili kanun maddesi bulunmamaktadır…

Aşağıdakinin sitemize yaraşır bir araştırma konusu olmadığını söyleyen varsa ya şimdi konuşsun ya da sonsuza kadar yorumsuz kalsın.

– Siz hiç aşık oldunuz mu???
– pekii siz hiç birdenbire aşık oldunuz mu???