hihi aynen yoksa böle uzayıp gider ve ilerleyebilirALLAH ‘ tan bizim ülkede deil biliosunuz bizim ülkemizde bir olay bir kaç defa yaşandığında bir süre sonra normal bi yaşam tarzına dönüşüyor
hihi aynen yoksa böle uzayıp gider ve ilerleyebilirALLAH ‘ tan bizim ülkede deil biliosunuz bizim ülkemizde bir olay bir kaç defa yaşandığında bir süre sonra normal bi yaşam tarzına dönüşüyorTurkolmak | 8 dakika önce
National Geographic Nedir? PDF Yazdır E-postaHerşey, 13 Ocak 1888’de coğrafyaya merak salmış, dünyayı bu konuda bilinçlendirmeyi görev edinmiş 33 kişinin, Washington DC’deki Cosmos Club’ta bir araya gelmesiyle başlar. Bugün, dünyada 10 milyonun üzerinde üyesi bulunan ve 50 milyonu aşan okuruyla dünyanın en prestijli dergisini yayınlayan National Geographic Society’nin temelleri bu şekilde atılır.Kar amacı gütmeyen, vakıf statüsündeki bu kurum, yıllar içinde üyelerinin maddi ve manevi katkılarıyla onbinlerce araştırma ve keşif projesine imza atmış ve gezegenimize ait birçok bilinmezin gün ışığına çıkmasını sağlamış. Bunlar arasında Robert Peary’nin Kuzey Kutbu’nu keşfi, Prof. Robert Ballard’ın Atlas Okyanusu’nun derinliklerinde yatan Titanic’i bulup ortaya çıkarması, Dr. Jane Goodall’ın şempazelerin davranışlarını incelemek amacıyla aylar süren araştırmaları, 1969’da Apollo 11’in National Geographic bayrağını aya taşıması kuşkusuz en çarpıcı olanları?Türkiye’de ise National Geographic, Prof. Kenan Erim’in Aphrodisias’ı gün ışığına çıkarması gibi, bugünkü değeri 30 milyon Amerikan Doları’nı bulan 200’ü aşkın araştırma projesine kaynak sağlamış.National Geographic Society’nin bu evrensel başarısının ardında, sınır gözetmeksizin bütün dünya kültürlerini kucaklıyor olması yatıyorTurkolmak | yaklaşık 1 dakika önce
Sir ünvanına sahip olan Hollywood’un büyük oyuncularından Anthony Hopkins, 31 Aralık 1937’de Güney Galler�de dünyaya geldi. Tam adı Phillip Anthony Hopkins olan oyuncu, Muriel ve fırıncı Richard Hopkins�in tek çocuğuydu. Cowbridge Grammar School�da eğitim gören Hopkins, 17 yaşındayken bir WMCA amatör tiyatro yapımını gördü ve doğru yerde olduğunu hemen anladı. Yeni bulduğu ilgi alanını piyanodaki yeterliliğiyle birleştirerek, iki yıl eğitim göreceği Welsh College of Music & Drama�dan burs kazandı. (1955-57).OYUNCULUK YOLUNDA ATILAN İLK ADIMLAR1958�de zorunlu hizmetini tamamlamak için İngiliz ordusuna katıldı. Burada geçirdiği 2 yılının büyük kısmını Kraliyet Ağır Silah Biriminde katip olarak tamamladı. 1960�da Manchester Kütüphanesi Tiyatrosu’na sahneleme yönetici asistanı olarak katıldı, daha sonra Nottingham Repertory Company�ye gitti; burada aktörlük eğitimi alması tavsiye edildi. Hopkins, 1961�de Londra Kraliyet Drama Sanatı Akademisi’ne burslu olarak kabul edildi.Usta oyuncu, 1963 yılında, Gümüş Madalya alarak mezun oldu ve hemen Phoenix Tiyatrosu�na katıldı. Ardından Liverpool Playhouse and Hornchurch Repertory Company�e katıldı 1965�de Sir Laurence Olivier için, daha sonra National Theater�ın yönetmenliği için davet aldı. İki yıl sonra Hopkins, Strindberg”in Dance of Death”inde Olivier�in öğrencisiydi.ASLAN YÜREKLİ RICHARDHopkins, ilk çıkış filmini 1967 yılında Aslan Yürekli Richard�ı oynayarak yaptı. “The Lion in Winter” filminde Aslan Yürekli Richard�ı, Peter O�Toole ve Katherine Hepburn�le birlikte oynuyordu. Bir British Academy ödülü adaylığı kazandı ve film En iyi film dalında Akademi ödülü kazandı. Amerikan televizyon izleyicileri Hopkins�i 1973 yılında, ABC�deki bir Leon Uris yapımı ilk mini dizisi olan QBVII ile keşfetti. Dizide Hopkins, Polonya doğumlu İngiliz bir fizikçi Adam Kelno�yu canlandırıyordu. 1975 yılında, Broadway�de National Theatre�de, “Eguus” isimli tiyatro oyunuyla birçok ödül kazandı.1968-1980 arasında birçok filmde rol alan Hopkins, “Fil Adam/The Elephant Man” ile büyük bir ün kazandı. David Lynch’in muhteşem filminde Hopkins, fil adam olayıyla ilgilenen doktoru canlandırdı. Ancak bir türlü A-listesi oyuncularından birisi olamadı. Herkes onun oyun yeteneğini biliyor, ancak o bir türlü gerçekten iyi filmlerde oynayamıyordu.Los Angeles�da yaşadığı süre içinde Amerikan filmlerinde ve televizyonlarında çalışmalarını sürdürdü. The Bounty (1984) filminde Kaptan Bligh olarak başrolü oynadıktan sonra, İngiltere�ye geri döndü ve David Hare�nin Pravda prodüksiyonunda National Theatre�da oynadı. Buradaki performansıyla British Theatre Assocation�ın En iyi Aktör ödülünü ve 1985�de Outstanding Achievement için Laurence Olivier ödülünü aldı. National Theatre�de geçirdiği bu süre içinde Anthony ve Kleopatra ve King Lear�da rol aldı.OSCAR’I KAZANDIRAN FİLM:KUZULARIN SESSİZLİĞİ1991 yılında “Kuzuların Sessizliği/The Silence Of The Lambs” ile dünya çapında ün kazanan Hopkins, filmde kültürlü ve zeki bir katil olan Hannibal Lecter’ı canlandırdı ve bu rolüyle En İyi Erkek Oyuncu Oscar ödülünü kazandı. Film, toplam dört dalda Oscar kazandı. Hopkins, bu filmden sonra her türlü karaktere bürünebileceğini göstermişti ve bu da onun aranan oyuncu olmasına yetmişti artık.1992’de Copolla’nın “Bram Stoker’s Dracula”sında Dr. Van Helsing’i lezzetli bir oyunculukla canlandıran usta oyuncu, 1992’de James Ivory’nin “Howards End”inde sosyal statüsüyle kişisel problemlerini saklayan başarılı bir adam rolüyle çıktı sinemaseverlerin karşısına. Sonradan gelen “Günden Kalanlar / The Remains Of The Day” (1993) ve “Nixon” (1993) filmlerindeki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu Oscar’ına aday gösterildi.En İyi Aktör ödülü aynı zamanda British Academy of Film & Television Arts tarafından “Günden Kalanlar / Remains Of The Day” filmindeki performansı için verildi. Hopkins, filmde gerçek bir oyunculuk gösterisine soyundu. Bir yandan, -kimileri için fazlaca- ölçülüydü. Duygularını bir türlü açıklamayan, soylu ve “ciddi” bir adamdı. Ancak rolünü öylesine kavrıyordu ki, seyirci onun hissettiklerine ortak olabiliyor, aldığı eğitim veya yetiştirilme tarzı dolayısıyla yaptığı davranışları anlayabiliyordu.1993 yılında şövalyelik ünvanı alan Hopkins, yine aynı yıl, Richard Attenborough’un “Gölge Topraklarda/Shadowlands”sında, 1994’de ise Alan Parker’ın “Wellville’e Hoşgeldiniz/The Road To Wellvile” isimli komedisinde oynadı. Parker’ın filminde, meşhur Kellogg’s kahvaltısının yaratıcısını canlandırıyordu.”EN İYİ ” NIXON1995 yılında Edward Zwick’in hafif filmi “İhtiras Rüzgarları/Legends Of The Fall”unda, sıkıcı bir rolü sıkıcı bir oyunculukla canlandırdı. 1995’te, ünlü yönetmen Oliver Stone’un Amerikan tarihine birkez daha baktığı “Nixon”da başrol oynadı ve metod oyunculuğun bir gereği olarak aldığı kilolar ve iyi bir makyajla sinema tarihinin en iyi Richard Nixon’u oldu. 1996’da James Ivory’nin “Picasso’yla Yaşamak/Surviving Picasso”sunda Picasso’yu başarıyla canlandırdı ve ünlü kişilikleri perdeye yansıtmaktaki başarısını birkez daha kanıtlamış oldu.1997�de “Amistad” filmindeki rolüyle En İyi Yardımcı Oyuncu Oscarı�na aday gösterilen Hopkins, 1998 yılına üç film birden sığdırdı. “Junket Whore”, “The Mask of Zorro” ve “Joe Black”. Brad Pitt’in azraili canlandırdığı “Joe Black” filminde Hopkins, zengin bir medya patronu William Parrish karakterini canlandırırken gösterdiği performansıyla yine sinema severleri büyüledi.HANNIBALSir Anthony Hopkins; “Instinct” (1999), “Siegfried & Roy: The Magic Box” (1999), “Titus” (1999), “Mission: Impossible II” (2000), “How the Grinch Stole Christmas” (2000), “Gizemli Yabancı / Hearts in Atlantis” filmlerden sonra 2001 yılına damgasını vuran ve “Kuzuların Sessizliği” filminin devamı niteliğinde olan “Hannibal” adlı gerilim filminde, izleyenlerin üzerinde büyük etki bırakan Dr. Lecter karakterini yine kendine has oyunculuğuyla yorumladı ve büyük bir başarı kazandı.2002 yılında aksiyon-komedi türündeki “Gizli Ortak / Bad Company” adlı filmde rol alan Hopkins, yine aynı yıl, Hollywood’un genç ve başarılı oyuncularından, sinema izleyicilerinin de “Fight Club / Dövüş Kulübü”, “The American History X” adlı filmlerden hatırlayacağı Edvard Norton’la başrollerini paylaştığı “Kızıl Ejder / Red Dragon” filminde oynadı. Hopkins; kurbanlarının vücudunda kendine has bir diş izi bırakan ve gerçek adı Francis Dolarhyde olan katili canlandırdığı filmde, FBI’dan erkenden emekli olan Will Graham karakterini oynayan Edvard Norton’la başarılı bir sinema filmi sundu izleyenlere.Usta oyuncu, her filminde uç insanları canlandırarak, insanın yoğun yanlarını en başarılı şekilde sergiliyor. İnsanın bilinmezliğinin dehlizlerinde gezinen bir karakter oyuncusu olan Hopkins, küçük büyük demeden bütün rolleri oynuyor. Hopkins, son olarak, 2003 yılında, Nicole Kidman’la başrolü paylaştığı “İnsan Lekesi / The Human Stain” adlı filmle çıktı izleyenlerin karşısına.
Sir Anthony Hopkins (1937 – …. )Sir ünvanına sahip olan Hollywood’un büyük oyuncularından Anthony Hopkins, 31 Aralık 1937’de Güney Galler�de dünyaya geldi. Tam adı Phillip Anthony Hopkins olan oyuncu, Muriel ve fırıncı Richard Hopkins�in tek çocuğuydu. Cowbridge Grammar School�da eğitim gören Hopkins, 17 yaşındayken bir WMCA amatör tiyatro yapımını gördü ve doğru yerde olduğunu hemen anladı. Yeni bulduğu ilgi alanını piyanodaki yeterliliğiyle birleştirerek, iki yıl eğitim göreceği Welsh College of Music & Drama�dan burs kazandı. (1955-57).OYUNCULUK YOLUNDA ATILAN İLK ADIMLAR1958�de zorunlu hizmetini tamamlamak için İngiliz ordusuna katıldı. Burada geçirdiği 2 yılının büyük kısmını Kraliyet Ağır Silah Biriminde katip olarak tamamladı. 1960�da Manchester Kütüphanesi Tiyatrosu’na sahneleme yönetici asistanı olarak katıldı, daha sonra Nottingham Repertory Company�ye gitti; burada aktörlük eğitimi alması tavsiye edildi. Hopkins, 1961�de Londra Kraliyet Drama Sanatı Akademisi’ne burslu olarak kabul edildi.Usta oyuncu, 1963 yılında, Gümüş Madalya alarak mezun oldu ve hemen Phoenix Tiyatrosu�na katıldı. Ardından Liverpool Playhouse and Hornchurch Repertory Company�e katıldı 1965�de Sir Laurence Olivier için, daha sonra National Theater�ın yönetmenliği için davet aldı. İki yıl sonra Hopkins, Strindberg”in Dance of Death”inde Olivier�in öğrencisiydi.ASLAN YÜREKLİ RICHARDHopkins, ilk çıkış filmini 1967 yılında Aslan Yürekli Richard�ı oynayarak yaptı. “The Lion in Winter” filminde Aslan Yürekli Richard�ı, Peter O�Toole ve Katherine Hepburn�le birlikte oynuyordu. Bir British Academy ödülü adaylığı kazandı ve film En iyi film dalında Akademi ödülü kazandı. Amerikan televizyon izleyicileri Hopkins�i 1973 yılında, ABC�deki bir Leon Uris yapımı ilk mini dizisi olan QBVII ile keşfetti. Dizide Hopkins, Polonya doğumlu İngiliz bir fizikçi Adam Kelno�yu canlandırıyordu. 1975 yılında, Broadway�de National Theatre�de, “Eguus” isimli tiyatro oyunuyla birçok ödül kazandı.1968-1980 arasında birçok filmde rol alan Hopkins, “Fil Adam/The Elephant Man” ile büyük bir ün kazandı. David Lynch’in muhteşem filminde Hopkins, fil adam olayıyla ilgilenen doktoru canlandırdı. Ancak bir türlü A-listesi oyuncularından birisi olamadı. Herkes onun oyun yeteneğini biliyor, ancak o bir türlü gerçekten iyi filmlerde oynayamıyordu.Los Angeles�da yaşadığı süre içinde Amerikan filmlerinde ve televizyonlarında çalışmalarını sürdürdü. The Bounty (1984) filminde Kaptan Bligh olarak başrolü oynadıktan sonra, İngiltere�ye geri döndü ve David Hare�nin Pravda prodüksiyonunda National Theatre�da oynadı. Buradaki performansıyla British Theatre Assocation�ın En iyi Aktör ödülünü ve 1985�de Outstanding Achievement için Laurence Olivier ödülünü aldı. National Theatre�de geçirdiği bu süre içinde Anthony ve Kleopatra ve King Lear�da rol aldı.OSCAR’I KAZANDIRAN FİLM:KUZULARIN SESSİZLİĞİ1991 yılında “Kuzuların Sessizliği/The Silence Of The Lambs” ile dünya çapında ün kazanan Hopkins, filmde kültürlü ve zeki bir katil olan Hannibal Lecter’ı canlandırdı ve bu rolüyle En İyi Erkek Oyuncu Oscar ödülünü kazandı. Film, toplam dört dalda Oscar kazandı. Hopkins, bu filmden sonra her türlü karaktere bürünebileceğini göstermişti ve bu da onun aranan oyuncu olmasına yetmişti artık.1992’de Copolla’nın “Bram Stoker’s Dracula”sında Dr. Van Helsing’i lezzetli bir oyunculukla canlandıran usta oyuncu, 1992’de James Ivory’nin “Howards End”inde sosyal statüsüyle kişisel problemlerini saklayan başarılı bir adam rolüyle çıktı sinemaseverlerin karşısına. Sonradan gelen “Günden Kalanlar / The Remains Of The Day” (1993) ve “Nixon” (1993) filmlerindeki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu Oscar’ına aday gösterildi.En İyi Aktör ödülü aynı zamanda British Academy of Film & Television Arts tarafından “Günden Kalanlar / Remains Of The Day” filmindeki performansı için verildi. Hopkins, filmde gerçek bir oyunculuk gösterisine soyundu. Bir yandan, -kimileri için fazlaca- ölçülüydü. Duygularını bir türlü açıklamayan, soylu ve “ciddi” bir adamdı. Ancak rolünü öylesine kavrıyordu ki, seyirci onun hissettiklerine ortak olabiliyor, aldığı eğitim veya yetiştirilme tarzı dolayısıyla yaptığı davranışları anlayabiliyordu.1993 yılında şövalyelik ünvanı alan Hopkins, yine aynı yıl, Richard Attenborough’un “Gölge Topraklarda/Shadowlands”sında, 1994’de ise Alan Parker’ın “Wellville’e Hoşgeldiniz/The Road To Wellvile” isimli komedisinde oynadı. Parker’ın filminde, meşhur Kellogg’s kahvaltısının yaratıcısını canlandırıyordu.”EN İYİ ” NIXON1995 yılında Edward Zwick’in hafif filmi “İhtiras Rüzgarları/Legends Of The Fall”unda, sıkıcı bir rolü sıkıcı bir oyunculukla canlandırdı. 1995’te, ünlü yönetmen Oliver Stone’un Amerikan tarihine birkez daha baktığı “Nixon”da başrol oynadı ve metod oyunculuğun bir gereği olarak aldığı kilolar ve iyi bir makyajla sinema tarihinin en iyi Richard Nixon’u oldu. 1996’da James Ivory’nin “Picasso’yla Yaşamak/Surviving Picasso”sunda Picasso’yu başarıyla canlandırdı ve ünlü kişilikleri perdeye yansıtmaktaki başarısını birkez daha kanıtlamış oldu.1997�de “Amistad” filmindeki rolüyle En İyi Yardımcı Oyuncu Oscarı�na aday gösterilen Hopkins, 1998 yılına üç film birden sığdırdı. “Junket Whore”, “The Mask of Zorro” ve “Joe Black”. Brad Pitt’in azraili canlandırdığı “Joe Black” filminde Hopkins, zengin bir medya patronu William Parrish karakterini canlandırırken gösterdiği performansıyla yine sinema severleri büyüledi.HANNIBALSir Anthony Hopkins; “Instinct” (1999), “Siegfried & Roy: The Magic Box” (1999), “Titus” (1999), “Mission: Impossible II” (2000), “How the Grinch Stole Christmas” (2000), “Gizemli Yabancı / Hearts in Atlantis” filmlerden sonra 2001 yılına damgasını vuran ve “Kuzuların Sessizliği” filminin devamı niteliğinde olan “Hannibal” adlı gerilim filminde, izleyenlerin üzerinde büyük etki bırakan Dr. Lecter karakterini yine kendine has oyunculuğuyla yorumladı ve büyük bir başarı kazandı.2002 yılında aksiyon-komedi türündeki “Gizli Ortak / Bad Company” adlı filmde rol alan Hopkins, yine aynı yıl, Hollywood’un genç ve başarılı oyuncularından, sinema izleyicilerinin de “Fight Club / Dövüş Kulübü”, “The American History X” adlı filmlerden hatırlayacağı Edvard Norton’la başrollerini paylaştığı “Kızıl Ejder / Red Dragon” filminde oynadı. Hopkins; kurbanlarının vücudunda kendine has bir diş izi bırakan ve gerçek adı Francis Dolarhyde olan katili canlandırdığı filmde, FBI’dan erkenden emekli olan Will Graham karakterini oynayan Edvard Norton’la başarılı bir sinema filmi sundu izleyenlere.Usta oyuncu, her filminde uç insanları canlandırarak, insanın yoğun yanlarını en başarılı şekilde sergiliyor. İnsanın bilinmezliğinin dehlizlerinde gezinen bir karakter oyuncusu olan Hopkins, küçük büyük demeden bütün rolleri oynuyor. Hopkins, son olarak, 2003 yılında, Nicole Kidman’la başrolü paylaştığı “İnsan Lekesi / The Human Stain” adlı filmle çıktı izleyenlerin karşısına.
Şener Şen (1941 – …. )26.12.1941 yılında Adana’da doğan sanatçı, aktör Ali Şen’in oğludur. Sanat hayatına tiyatro oyunculuğuyla başlamış ve sinemaya kompozisyon rolleriyle geçmiştir. “Şalvar davası” adlı filmiyle de başrole çıktı. 1958’de Yeşil Sahne’de amatör olarak tiyatro oyunculuğuna başladı. 1964-1966 yılları arasında Doğu Anadolu’nun köylerinde ilkokul öğretmenliği yaptı. 1966’da İstanbul Belediye Şehir Tiyatrosu�na girdi. 1980-1982 yılları arasında tiyatro çalışmalarını Almanya’da sürdürdü. Uzun yıllar Kemal Sunal�lı, İlyas Salman�lı filmlerin ikinci adamıydı. İlk başrolü, geç bir tarihte Şalvar Davası 1983 ile geldi. Çeşitli yayın organları tarafından sinemada yılın oyuncusu seçildi.FilmlerAltın prens devler ülkesinde 1971Katerina 1972Aşk mahkumu 1973Bir demet menekşe 1973Ayrı dünyalar 1974Bak yeşil yeşil 1975Bizim aile 1975Hababam sınıfı sınıfta kaldı 1975 (ekrem)Aptal şampiyon 1975Hababam sınıfı uyanıyor 1976Tosun paşa 1976Süt kardeşler 1976Hababam sınıfı tatilde 1977 (badi ekrem)Şabanoğlu şaban 1977Çöpçüler kralı 1977Gülen gözler 1977Kibar feyzo 1978 (ağa)Sultan (Film) 1978Hababam sınıfı dokuz doğuruyor 1978Neşeli günler 1978Erkek güzeli sefil bilo 1979N’olacak şimdi 1979 (şakir)Banker bilo 1980 (banker yakup)Gırgıriyede şenlik var 1981Davaro 1981 (sülo)Adile teyze 1982Çiçek abbas 1982Dolap beygiri 1982 (yakup)Gırgıriyede cümbüş var 1983Şekerpare 1983Şalvar davası 1983Gırgıriyede büyük seçim 1984Namuslu 1985 (ali rıza)Züğürt ağa 1985Aşık oldum 1985Çıplak vatandaş 1985 (ibrahim)Milyarder 1986 (mesut)Değirmen 1986Muhsin bey 1987 (muhsin bey)Selamsız bandosu 1987Zengin mutfağı 1988 (lütfü usta)Arabesk 1988 (şener)Aşk filmlerinin unutulmaz yönetmeni 1990Gölge oyunu 1992 (abidin)Amerikalı 1993 (şerefli türk)Eşkıya (Film) 1996 (baran)Ödülleri15. Antalya Film Şenliği, 1978, Çöpçüler Kralı, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu24. Antalya Film Şenliği, 1987, Muhsin Bey, En İyi Erkek Oyuncu42. Antalya Film Şenliği, 2005, Gönül Yarası, En İyi Erkek Oyuncu
niyetim kimseyle dalaşıp kapışmak deil işimi yapmaya çalışıyorum ama her ne kadar iyilik göstermeye çalışsakta insanlar bunu anlamıyor rencide etmeye çalışıyor nette konuşması tartışması güzel ama küfür etmeden iki gündür laf yiyorum eyvallah gelin diyorum onuda yediremiolar kendilerine laf söleyince delikanlı kesiliyolar beyler bayanlar burda kimse kimin nasıl bi insan oldugunu bilmeden konusan insanlar var ALLAH ‘a emanet olun iyi aksamlar
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
hehe millet napıcağını şaşırdı şöför aşçıyı aşçı bahçivanı sonra hepsi bahçıvanı 🙂 şimdide ögretmen öğrenciyi çıktı
Çıktı çıktı çivisi çıktı,usta çağırmak lazım
hihi aynen yoksa böle uzayıp gider ve ilerleyebilirALLAH ‘ tan bizim ülkede deil biliosunuz bizim ülkemizde bir olay bir kaç defa yaşandığında bir süre sonra normal bi yaşam tarzına dönüşüyor
eğitim sürecinde neler oluyor hay allahım… akıl fikir ver bize… 🙂
dejavu nun anlamından dolayımı yoksa Beyonce hayranımısın 🙂
eğitim sürecinde neler oluyor hay allahım… akıl fikir ver bize… :)Volume of MusicSCAR TISSUE | 2 dakika önceaynen 😀
bak İstanbulda suları kesiyorlar diye bi haber var oraya da bişeyler yazdım onu kopyala
hahahah
olmuyor böle arkadaşlar o yazı halen benim bıraktığım gibi duruyor
heh şimdi oldu eline sağlık kopanisti
National Geographic Nedir? PDF Yazdır E-postaHerşey, 13 Ocak 1888’de coğrafyaya merak salmış, dünyayı bu konuda bilinçlendirmeyi görev edinmiş 33 kişinin, Washington DC’deki Cosmos Club’ta bir araya gelmesiyle başlar. Bugün, dünyada 10 milyonun üzerinde üyesi bulunan ve 50 milyonu aşan okuruyla dünyanın en prestijli dergisini yayınlayan National Geographic Society’nin temelleri bu şekilde atılır.Kar amacı gütmeyen, vakıf statüsündeki bu kurum, yıllar içinde üyelerinin maddi ve manevi katkılarıyla onbinlerce araştırma ve keşif projesine imza atmış ve gezegenimize ait birçok bilinmezin gün ışığına çıkmasını sağlamış. Bunlar arasında Robert Peary’nin Kuzey Kutbu’nu keşfi, Prof. Robert Ballard’ın Atlas Okyanusu’nun derinliklerinde yatan Titanic’i bulup ortaya çıkarması, Dr. Jane Goodall’ın şempazelerin davranışlarını incelemek amacıyla aylar süren araştırmaları, 1969’da Apollo 11’in National Geographic bayrağını aya taşıması kuşkusuz en çarpıcı olanları?Türkiye’de ise National Geographic, Prof. Kenan Erim’in Aphrodisias’ı gün ışığına çıkarması gibi, bugünkü değeri 30 milyon Amerikan Doları’nı bulan 200’ü aşkın araştırma projesine kaynak sağlamış.National Geographic Society’nin bu evrensel başarısının ardında, sınır gözetmeksizin bütün dünya kültürlerini kucaklıyor olması yatıyor
Sir ünvanına sahip olan Hollywood’un büyük oyuncularından Anthony Hopkins, 31 Aralık 1937’de Güney Galler�de dünyaya geldi. Tam adı Phillip Anthony Hopkins olan oyuncu, Muriel ve fırıncı Richard Hopkins�in tek çocuğuydu. Cowbridge Grammar School�da eğitim gören Hopkins, 17 yaşındayken bir WMCA amatör tiyatro yapımını gördü ve doğru yerde olduğunu hemen anladı. Yeni bulduğu ilgi alanını piyanodaki yeterliliğiyle birleştirerek, iki yıl eğitim göreceği Welsh College of Music & Drama�dan burs kazandı. (1955-57).OYUNCULUK YOLUNDA ATILAN İLK ADIMLAR1958�de zorunlu hizmetini tamamlamak için İngiliz ordusuna katıldı. Burada geçirdiği 2 yılının büyük kısmını Kraliyet Ağır Silah Biriminde katip olarak tamamladı. 1960�da Manchester Kütüphanesi Tiyatrosu’na sahneleme yönetici asistanı olarak katıldı, daha sonra Nottingham Repertory Company�ye gitti; burada aktörlük eğitimi alması tavsiye edildi. Hopkins, 1961�de Londra Kraliyet Drama Sanatı Akademisi’ne burslu olarak kabul edildi.Usta oyuncu, 1963 yılında, Gümüş Madalya alarak mezun oldu ve hemen Phoenix Tiyatrosu�na katıldı. Ardından Liverpool Playhouse and Hornchurch Repertory Company�e katıldı 1965�de Sir Laurence Olivier için, daha sonra National Theater�ın yönetmenliği için davet aldı. İki yıl sonra Hopkins, Strindberg”in Dance of Death”inde Olivier�in öğrencisiydi.ASLAN YÜREKLİ RICHARDHopkins, ilk çıkış filmini 1967 yılında Aslan Yürekli Richard�ı oynayarak yaptı. “The Lion in Winter” filminde Aslan Yürekli Richard�ı, Peter O�Toole ve Katherine Hepburn�le birlikte oynuyordu. Bir British Academy ödülü adaylığı kazandı ve film En iyi film dalında Akademi ödülü kazandı. Amerikan televizyon izleyicileri Hopkins�i 1973 yılında, ABC�deki bir Leon Uris yapımı ilk mini dizisi olan QBVII ile keşfetti. Dizide Hopkins, Polonya doğumlu İngiliz bir fizikçi Adam Kelno�yu canlandırıyordu. 1975 yılında, Broadway�de National Theatre�de, “Eguus” isimli tiyatro oyunuyla birçok ödül kazandı.1968-1980 arasında birçok filmde rol alan Hopkins, “Fil Adam/The Elephant Man” ile büyük bir ün kazandı. David Lynch’in muhteşem filminde Hopkins, fil adam olayıyla ilgilenen doktoru canlandırdı. Ancak bir türlü A-listesi oyuncularından birisi olamadı. Herkes onun oyun yeteneğini biliyor, ancak o bir türlü gerçekten iyi filmlerde oynayamıyordu.Los Angeles�da yaşadığı süre içinde Amerikan filmlerinde ve televizyonlarında çalışmalarını sürdürdü. The Bounty (1984) filminde Kaptan Bligh olarak başrolü oynadıktan sonra, İngiltere�ye geri döndü ve David Hare�nin Pravda prodüksiyonunda National Theatre�da oynadı. Buradaki performansıyla British Theatre Assocation�ın En iyi Aktör ödülünü ve 1985�de Outstanding Achievement için Laurence Olivier ödülünü aldı. National Theatre�de geçirdiği bu süre içinde Anthony ve Kleopatra ve King Lear�da rol aldı.OSCAR’I KAZANDIRAN FİLM:KUZULARIN SESSİZLİĞİ1991 yılında “Kuzuların Sessizliği/The Silence Of The Lambs” ile dünya çapında ün kazanan Hopkins, filmde kültürlü ve zeki bir katil olan Hannibal Lecter’ı canlandırdı ve bu rolüyle En İyi Erkek Oyuncu Oscar ödülünü kazandı. Film, toplam dört dalda Oscar kazandı. Hopkins, bu filmden sonra her türlü karaktere bürünebileceğini göstermişti ve bu da onun aranan oyuncu olmasına yetmişti artık.1992’de Copolla’nın “Bram Stoker’s Dracula”sında Dr. Van Helsing’i lezzetli bir oyunculukla canlandıran usta oyuncu, 1992’de James Ivory’nin “Howards End”inde sosyal statüsüyle kişisel problemlerini saklayan başarılı bir adam rolüyle çıktı sinemaseverlerin karşısına. Sonradan gelen “Günden Kalanlar / The Remains Of The Day” (1993) ve “Nixon” (1993) filmlerindeki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu Oscar’ına aday gösterildi.En İyi Aktör ödülü aynı zamanda British Academy of Film & Television Arts tarafından “Günden Kalanlar / Remains Of The Day” filmindeki performansı için verildi. Hopkins, filmde gerçek bir oyunculuk gösterisine soyundu. Bir yandan, -kimileri için fazlaca- ölçülüydü. Duygularını bir türlü açıklamayan, soylu ve “ciddi” bir adamdı. Ancak rolünü öylesine kavrıyordu ki, seyirci onun hissettiklerine ortak olabiliyor, aldığı eğitim veya yetiştirilme tarzı dolayısıyla yaptığı davranışları anlayabiliyordu.1993 yılında şövalyelik ünvanı alan Hopkins, yine aynı yıl, Richard Attenborough’un “Gölge Topraklarda/Shadowlands”sında, 1994’de ise Alan Parker’ın “Wellville’e Hoşgeldiniz/The Road To Wellvile” isimli komedisinde oynadı. Parker’ın filminde, meşhur Kellogg’s kahvaltısının yaratıcısını canlandırıyordu.”EN İYİ ” NIXON1995 yılında Edward Zwick’in hafif filmi “İhtiras Rüzgarları/Legends Of The Fall”unda, sıkıcı bir rolü sıkıcı bir oyunculukla canlandırdı. 1995’te, ünlü yönetmen Oliver Stone’un Amerikan tarihine birkez daha baktığı “Nixon”da başrol oynadı ve metod oyunculuğun bir gereği olarak aldığı kilolar ve iyi bir makyajla sinema tarihinin en iyi Richard Nixon’u oldu. 1996’da James Ivory’nin “Picasso’yla Yaşamak/Surviving Picasso”sunda Picasso’yu başarıyla canlandırdı ve ünlü kişilikleri perdeye yansıtmaktaki başarısını birkez daha kanıtlamış oldu.1997�de “Amistad” filmindeki rolüyle En İyi Yardımcı Oyuncu Oscarı�na aday gösterilen Hopkins, 1998 yılına üç film birden sığdırdı. “Junket Whore”, “The Mask of Zorro” ve “Joe Black”. Brad Pitt’in azraili canlandırdığı “Joe Black” filminde Hopkins, zengin bir medya patronu William Parrish karakterini canlandırırken gösterdiği performansıyla yine sinema severleri büyüledi.HANNIBALSir Anthony Hopkins; “Instinct” (1999), “Siegfried & Roy: The Magic Box” (1999), “Titus” (1999), “Mission: Impossible II” (2000), “How the Grinch Stole Christmas” (2000), “Gizemli Yabancı / Hearts in Atlantis” filmlerden sonra 2001 yılına damgasını vuran ve “Kuzuların Sessizliği” filminin devamı niteliğinde olan “Hannibal” adlı gerilim filminde, izleyenlerin üzerinde büyük etki bırakan Dr. Lecter karakterini yine kendine has oyunculuğuyla yorumladı ve büyük bir başarı kazandı.2002 yılında aksiyon-komedi türündeki “Gizli Ortak / Bad Company” adlı filmde rol alan Hopkins, yine aynı yıl, Hollywood’un genç ve başarılı oyuncularından, sinema izleyicilerinin de “Fight Club / Dövüş Kulübü”, “The American History X” adlı filmlerden hatırlayacağı Edvard Norton’la başrollerini paylaştığı “Kızıl Ejder / Red Dragon” filminde oynadı. Hopkins; kurbanlarının vücudunda kendine has bir diş izi bırakan ve gerçek adı Francis Dolarhyde olan katili canlandırdığı filmde, FBI’dan erkenden emekli olan Will Graham karakterini oynayan Edvard Norton’la başarılı bir sinema filmi sundu izleyenlere.Usta oyuncu, her filminde uç insanları canlandırarak, insanın yoğun yanlarını en başarılı şekilde sergiliyor. İnsanın bilinmezliğinin dehlizlerinde gezinen bir karakter oyuncusu olan Hopkins, küçük büyük demeden bütün rolleri oynuyor. Hopkins, son olarak, 2003 yılında, Nicole Kidman’la başrolü paylaştığı “İnsan Lekesi / The Human Stain” adlı filmle çıktı izleyenlerin karşısına.
Sir Anthony Hopkins (1937 – …. )Sir ünvanına sahip olan Hollywood’un büyük oyuncularından Anthony Hopkins, 31 Aralık 1937’de Güney Galler�de dünyaya geldi. Tam adı Phillip Anthony Hopkins olan oyuncu, Muriel ve fırıncı Richard Hopkins�in tek çocuğuydu. Cowbridge Grammar School�da eğitim gören Hopkins, 17 yaşındayken bir WMCA amatör tiyatro yapımını gördü ve doğru yerde olduğunu hemen anladı. Yeni bulduğu ilgi alanını piyanodaki yeterliliğiyle birleştirerek, iki yıl eğitim göreceği Welsh College of Music & Drama�dan burs kazandı. (1955-57).OYUNCULUK YOLUNDA ATILAN İLK ADIMLAR1958�de zorunlu hizmetini tamamlamak için İngiliz ordusuna katıldı. Burada geçirdiği 2 yılının büyük kısmını Kraliyet Ağır Silah Biriminde katip olarak tamamladı. 1960�da Manchester Kütüphanesi Tiyatrosu’na sahneleme yönetici asistanı olarak katıldı, daha sonra Nottingham Repertory Company�ye gitti; burada aktörlük eğitimi alması tavsiye edildi. Hopkins, 1961�de Londra Kraliyet Drama Sanatı Akademisi’ne burslu olarak kabul edildi.Usta oyuncu, 1963 yılında, Gümüş Madalya alarak mezun oldu ve hemen Phoenix Tiyatrosu�na katıldı. Ardından Liverpool Playhouse and Hornchurch Repertory Company�e katıldı 1965�de Sir Laurence Olivier için, daha sonra National Theater�ın yönetmenliği için davet aldı. İki yıl sonra Hopkins, Strindberg”in Dance of Death”inde Olivier�in öğrencisiydi.ASLAN YÜREKLİ RICHARDHopkins, ilk çıkış filmini 1967 yılında Aslan Yürekli Richard�ı oynayarak yaptı. “The Lion in Winter” filminde Aslan Yürekli Richard�ı, Peter O�Toole ve Katherine Hepburn�le birlikte oynuyordu. Bir British Academy ödülü adaylığı kazandı ve film En iyi film dalında Akademi ödülü kazandı. Amerikan televizyon izleyicileri Hopkins�i 1973 yılında, ABC�deki bir Leon Uris yapımı ilk mini dizisi olan QBVII ile keşfetti. Dizide Hopkins, Polonya doğumlu İngiliz bir fizikçi Adam Kelno�yu canlandırıyordu. 1975 yılında, Broadway�de National Theatre�de, “Eguus” isimli tiyatro oyunuyla birçok ödül kazandı.1968-1980 arasında birçok filmde rol alan Hopkins, “Fil Adam/The Elephant Man” ile büyük bir ün kazandı. David Lynch’in muhteşem filminde Hopkins, fil adam olayıyla ilgilenen doktoru canlandırdı. Ancak bir türlü A-listesi oyuncularından birisi olamadı. Herkes onun oyun yeteneğini biliyor, ancak o bir türlü gerçekten iyi filmlerde oynayamıyordu.Los Angeles�da yaşadığı süre içinde Amerikan filmlerinde ve televizyonlarında çalışmalarını sürdürdü. The Bounty (1984) filminde Kaptan Bligh olarak başrolü oynadıktan sonra, İngiltere�ye geri döndü ve David Hare�nin Pravda prodüksiyonunda National Theatre�da oynadı. Buradaki performansıyla British Theatre Assocation�ın En iyi Aktör ödülünü ve 1985�de Outstanding Achievement için Laurence Olivier ödülünü aldı. National Theatre�de geçirdiği bu süre içinde Anthony ve Kleopatra ve King Lear�da rol aldı.OSCAR’I KAZANDIRAN FİLM:KUZULARIN SESSİZLİĞİ1991 yılında “Kuzuların Sessizliği/The Silence Of The Lambs” ile dünya çapında ün kazanan Hopkins, filmde kültürlü ve zeki bir katil olan Hannibal Lecter’ı canlandırdı ve bu rolüyle En İyi Erkek Oyuncu Oscar ödülünü kazandı. Film, toplam dört dalda Oscar kazandı. Hopkins, bu filmden sonra her türlü karaktere bürünebileceğini göstermişti ve bu da onun aranan oyuncu olmasına yetmişti artık.1992’de Copolla’nın “Bram Stoker’s Dracula”sında Dr. Van Helsing’i lezzetli bir oyunculukla canlandıran usta oyuncu, 1992’de James Ivory’nin “Howards End”inde sosyal statüsüyle kişisel problemlerini saklayan başarılı bir adam rolüyle çıktı sinemaseverlerin karşısına. Sonradan gelen “Günden Kalanlar / The Remains Of The Day” (1993) ve “Nixon” (1993) filmlerindeki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu Oscar’ına aday gösterildi.En İyi Aktör ödülü aynı zamanda British Academy of Film & Television Arts tarafından “Günden Kalanlar / Remains Of The Day” filmindeki performansı için verildi. Hopkins, filmde gerçek bir oyunculuk gösterisine soyundu. Bir yandan, -kimileri için fazlaca- ölçülüydü. Duygularını bir türlü açıklamayan, soylu ve “ciddi” bir adamdı. Ancak rolünü öylesine kavrıyordu ki, seyirci onun hissettiklerine ortak olabiliyor, aldığı eğitim veya yetiştirilme tarzı dolayısıyla yaptığı davranışları anlayabiliyordu.1993 yılında şövalyelik ünvanı alan Hopkins, yine aynı yıl, Richard Attenborough’un “Gölge Topraklarda/Shadowlands”sında, 1994’de ise Alan Parker’ın “Wellville’e Hoşgeldiniz/The Road To Wellvile” isimli komedisinde oynadı. Parker’ın filminde, meşhur Kellogg’s kahvaltısının yaratıcısını canlandırıyordu.”EN İYİ ” NIXON1995 yılında Edward Zwick’in hafif filmi “İhtiras Rüzgarları/Legends Of The Fall”unda, sıkıcı bir rolü sıkıcı bir oyunculukla canlandırdı. 1995’te, ünlü yönetmen Oliver Stone’un Amerikan tarihine birkez daha baktığı “Nixon”da başrol oynadı ve metod oyunculuğun bir gereği olarak aldığı kilolar ve iyi bir makyajla sinema tarihinin en iyi Richard Nixon’u oldu. 1996’da James Ivory’nin “Picasso’yla Yaşamak/Surviving Picasso”sunda Picasso’yu başarıyla canlandırdı ve ünlü kişilikleri perdeye yansıtmaktaki başarısını birkez daha kanıtlamış oldu.1997�de “Amistad” filmindeki rolüyle En İyi Yardımcı Oyuncu Oscarı�na aday gösterilen Hopkins, 1998 yılına üç film birden sığdırdı. “Junket Whore”, “The Mask of Zorro” ve “Joe Black”. Brad Pitt’in azraili canlandırdığı “Joe Black” filminde Hopkins, zengin bir medya patronu William Parrish karakterini canlandırırken gösterdiği performansıyla yine sinema severleri büyüledi.HANNIBALSir Anthony Hopkins; “Instinct” (1999), “Siegfried & Roy: The Magic Box” (1999), “Titus” (1999), “Mission: Impossible II” (2000), “How the Grinch Stole Christmas” (2000), “Gizemli Yabancı / Hearts in Atlantis” filmlerden sonra 2001 yılına damgasını vuran ve “Kuzuların Sessizliği” filminin devamı niteliğinde olan “Hannibal” adlı gerilim filminde, izleyenlerin üzerinde büyük etki bırakan Dr. Lecter karakterini yine kendine has oyunculuğuyla yorumladı ve büyük bir başarı kazandı.2002 yılında aksiyon-komedi türündeki “Gizli Ortak / Bad Company” adlı filmde rol alan Hopkins, yine aynı yıl, Hollywood’un genç ve başarılı oyuncularından, sinema izleyicilerinin de “Fight Club / Dövüş Kulübü”, “The American History X” adlı filmlerden hatırlayacağı Edvard Norton’la başrollerini paylaştığı “Kızıl Ejder / Red Dragon” filminde oynadı. Hopkins; kurbanlarının vücudunda kendine has bir diş izi bırakan ve gerçek adı Francis Dolarhyde olan katili canlandırdığı filmde, FBI’dan erkenden emekli olan Will Graham karakterini oynayan Edvard Norton’la başarılı bir sinema filmi sundu izleyenlere.Usta oyuncu, her filminde uç insanları canlandırarak, insanın yoğun yanlarını en başarılı şekilde sergiliyor. İnsanın bilinmezliğinin dehlizlerinde gezinen bir karakter oyuncusu olan Hopkins, küçük büyük demeden bütün rolleri oynuyor. Hopkins, son olarak, 2003 yılında, Nicole Kidman’la başrolü paylaştığı “İnsan Lekesi / The Human Stain” adlı filmle çıktı izleyenlerin karşısına.
ha aferin adam ol işte böle
🙂 ne olduki
Şener Şen (1941 – …. )26.12.1941 yılında Adana’da doğan sanatçı, aktör Ali Şen’in oğludur. Sanat hayatına tiyatro oyunculuğuyla başlamış ve sinemaya kompozisyon rolleriyle geçmiştir. “Şalvar davası” adlı filmiyle de başrole çıktı. 1958’de Yeşil Sahne’de amatör olarak tiyatro oyunculuğuna başladı. 1964-1966 yılları arasında Doğu Anadolu’nun köylerinde ilkokul öğretmenliği yaptı. 1966’da İstanbul Belediye Şehir Tiyatrosu�na girdi. 1980-1982 yılları arasında tiyatro çalışmalarını Almanya’da sürdürdü. Uzun yıllar Kemal Sunal�lı, İlyas Salman�lı filmlerin ikinci adamıydı. İlk başrolü, geç bir tarihte Şalvar Davası 1983 ile geldi. Çeşitli yayın organları tarafından sinemada yılın oyuncusu seçildi.FilmlerAltın prens devler ülkesinde 1971Katerina 1972Aşk mahkumu 1973Bir demet menekşe 1973Ayrı dünyalar 1974Bak yeşil yeşil 1975Bizim aile 1975Hababam sınıfı sınıfta kaldı 1975 (ekrem)Aptal şampiyon 1975Hababam sınıfı uyanıyor 1976Tosun paşa 1976Süt kardeşler 1976Hababam sınıfı tatilde 1977 (badi ekrem)Şabanoğlu şaban 1977Çöpçüler kralı 1977Gülen gözler 1977Kibar feyzo 1978 (ağa)Sultan (Film) 1978Hababam sınıfı dokuz doğuruyor 1978Neşeli günler 1978Erkek güzeli sefil bilo 1979N’olacak şimdi 1979 (şakir)Banker bilo 1980 (banker yakup)Gırgıriyede şenlik var 1981Davaro 1981 (sülo)Adile teyze 1982Çiçek abbas 1982Dolap beygiri 1982 (yakup)Gırgıriyede cümbüş var 1983Şekerpare 1983Şalvar davası 1983Gırgıriyede büyük seçim 1984Namuslu 1985 (ali rıza)Züğürt ağa 1985Aşık oldum 1985Çıplak vatandaş 1985 (ibrahim)Milyarder 1986 (mesut)Değirmen 1986Muhsin bey 1987 (muhsin bey)Selamsız bandosu 1987Zengin mutfağı 1988 (lütfü usta)Arabesk 1988 (şener)Aşk filmlerinin unutulmaz yönetmeni 1990Gölge oyunu 1992 (abidin)Amerikalı 1993 (şerefli türk)Eşkıya (Film) 1996 (baran)Ödülleri15. Antalya Film Şenliği, 1978, Çöpçüler Kralı, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu24. Antalya Film Şenliği, 1987, Muhsin Bey, En İyi Erkek Oyuncu42. Antalya Film Şenliği, 2005, Gönül Yarası, En İyi Erkek Oyuncu
çocuklar benim yazıya gelin reyting tavan olur hadiiiiii….
hehehe senin yazı hangisimiş
nolmuş burda…
lorienn bize iş teklif etti de onu düşünüyoruz
Türkan Şoray (1945 – …. )28 Haziran 1945’de İstanbul�da doğdu. Babası Halit Şoray devlet demir yollarında memur, annesi ev hanımıydı. Maddi imkanların kısıtlı olduğu bir ailede dünyaya geldi. Öğrenimine Rami Taş mektebinde başladı fakat sürekli mahalle değiştirdiklerinden, eğitimini 1956�da Feriköy ilkokulunda tamamladı.1954�te Meliha ve Halit Şoray çifti boşanır. Çocuklar annede kalır. Karagümrük Sarmaşık Sokak�a taşınırlar. Burada ev sahiplerinin kızı Emel Yıldız’la tanışır, onun sayesinde de Yeşilçam�a adım atar. Bir gün onunla beraber film setine gider ve böylece ünlü �Yeşilçam Sokağı�na adımını atmış olur. Şoray o dönemde on beş yaşındadır. Emel Yıldız, o sıra �Köyde Bir Kız Sevdim� adlı filmin başrolünde oynayacaktır. Bir gün filmin setine Şoray’ı da götürür. Kenarda bir yerde otururken Türker İnanoğlunun dikkatini çeker. Şoray�la tanıştırılır. İnanoğlu başrol için Türkan Şoray�ın daha uygun olacağına karar verir. Şoray�ın Yeşilçam�a girişi de böylece gerçekleşir.Bir Yıldızın Doğuşu (1960�lar)Türkan Şoray bu filmin ardından yeni yeni teklifler almaya başlar. Çevirdiği filmlerle, özelikle magazin basının dikkatini çeker ve ilk kez, dönemin ün yapmış haftalık popüler dergilerinden �Sinema� ya kapak olur (15 Mart 1961, s.18). Ardından Artist, Büyük Gazete ve Ses Dergilerine..1960 yıllarla birlikte Şoray�ın başarı grafiği de yükseliyordu. Artık yaşamında herşey değişmekteydi ve bu değişiklik sosyal durumdan fiziğine kadar her şeyine yansıyordu. Erkeklerden gördüğü ilgi ve artan seyirci ilgisi ona güven kazandırıyordu. Artık kararsızlıktan kurtulup kadınlığa adım atıyordu. Artık daha şuh biri halini alacaktır. Bu değişimiyle gerek Yeşilçam çevrelerinde gerek seyircisi arasında büyük bir etki gücüne sahip olur.İlk Önemli Aşama�Acı Hayat� Türkan Şoray�ın sinema hayatındaki ilk dönüm noktasıdır. �Otobüs Yolcuları� ile bu dönüm noktasının ilk kıpırtılarına veren Şoray �Acı Hayat�la ilk önemli aşamasını da geçer. Bu filmindeki rolü diğerlerine göre daha tutarlı, tip olarak da gerçeğe daha yakındır. Film o güne kadar yapılmış en başarılı, en şiirsel görüntülü bir aşk filmidir.1963�te çevirdiği bu filmle 1964�te I. Antalya Film Festivalinde en iyi kadın oyuncu ödülünü alır. Ayrıca �Acı Hayat� sinema yazarlar tarafından �yılın filmi� seçilir. Artık izleyicide Şoray imgesi oluşmaya başlamıştır. Senaryo yazarları onun için öyküler oluşturabilir, yönetmenler filmlerini onun üzerine kurabilirler.Hayatına Yön Veren AdamRüçhan Adlı�nın Şoray�ın hayatında önemli bir rolü vardır. Onu korumuş, hep zirvede kalmasında büyük rol oynamıştır. Eylül 1962�de bir film setinde tanışırlar. Rüçhan Adlı Şoray�dan tam 23 yaş büyüktür. Görmüş�geçirmiş bir insandı. Şoray hep bir babanın şefkatinden ve sevgisinden mahrum büyümüş, bunlara ihtiyaç duymaktadır. Şoray�da bu sevgi ve şefkati Adlı�da bulur ve 20 yılını onunla birlikte geçirir.İlişkilerinden sonra Şoray giderek süzgün bakışlı şuh bir kadın olmaktan sıyrılıp, yeni kimliğine bürünür ve 1965�lerden başlayarak �Türk sinemasının bir numaralı kadını� olur. Dört büyükler arasında olup (Fatma Girik, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın) en çok o tutulmaktadır.SultanŞoray�ın Sultan olmasında ve kanunlarının oluşmasında Adlı�nın büyük payı vardır. Adlı, Şoray�a gönderdiği çiçek buketlerine iliştirdiği kartlarda ya da bıraktığı notlarda ona hep �Sultanım� diye hitap eder. (Canım sultanım, hanım sultan.. gibi) Bunlar daha sonra basında yer alır ve dönemin ünlü gazete ve dergilerinde yayınlanır. Böylece Şoray artık Türk sinemasının da, halkın da �Sultan�ı olmaya başlar.Adlı�nın onun hayatındaki yeri ve üzerindeki etkisi, özelikle birlikte yaşamaya başladıkları 1963 yılından başlayarak önemini ve ağırlığını artırır. 1966�nın sonlarına doğru ise birbiri ardına Şoray filmleri çevrilir ve aynı haftalarda Beyoğlu sinemalarında vizyona girince durum bir süre için aleyhine gelişir. Aynı haftalarda oynayan Şoray�lı filmler adeta birbirini vurur. Şoray�ın böyle bir hataya kurban gitmesinin nedeni aynı yıl içinde çok sayıda film çevirmesi ve oynadığı filmlerin aynı konuları kapsamasıdır.Bir süre sonra aleyhine gelişen bu tehlikeli sarsıntıyı güçlükle atlatır ve durumu lehine geliştirip fiyatına zam yapar. Böylece bütün yapımcılar Şoray�ı kara listeye alırlar. Bu karara göre ona film çevirttirmeyecek, mukavele süresi uzatılmayacak, sinema salonlarında da filmleri gösterilmeyecektir. O artık Akün, Acar, Arzu, Duru film….gibi büyük şirketlerin de kara listesindedir. Aleyhine gelişen tüm olaylardan sonra Şoray kendine bir savunma politikası bulur ve yapımcıların karşısına aldığı bazı kararlarla çıkıp, bu kararlardan da taviz vermeyecektir. Böylece Şoray kanunları oluşur.Şoray Kanunları1) Türkan Şoray film senaryolarını film çekim tarihinden en az bir ay önce beğenir.2) Türkan Şoray, Senaryoyu beğenmediği takdirde yeni senaryo verilecektir.3) Her senaryoda beğendi mutabakatı şarttır.4) Filmde öpüşme ve açık sahneden olmayacaktır.5) Filmdeki modern giysiler Türkan Şoray�a tarihsel olanlar ise şirkete aittir.6) Film çekimi İstanbul dahili olup Türkan Şoray İstanbul dışına çıkamaz.7) Çalışma saatleri sabah 8 ile akşam 19 arasıdır.8) Pazar günleri Türkan Şoray çalışmaz.9) Türkan Şoray adı jenerik, afiş ilan ve sinema fenerlerinde başta ve tek olarak yazılacaktır.10) Filmin her oynadığı yerde 9. madde uygulanacaktır.11) Filmlerin seslendirilmesinde Türkan Şoray�ın sesi için kendi mutabakatı şarttır.12) Şirket filmi kendi hesabına çeker. Eğer başka şirketle ortak yapıma gidilirse Türkan Şoray�ın mutabakatı şarttır.13) Film renkli ise Türkan Şoray�ın mutabakatı ile çekim günleri uzayabilir.14) Çekilecek filmin rejisörü ve baş erkek oyuncusu için Türkan Şoray�ın mutabakatı şarttır.15) Bu şartlara riayet etmeyen film şirketi 100 bin lira ödemeyi taahhüt eder.16) İhtilaf vukuunda merci mahkemeleri İstanbul mahkemeleridir.17) Türkan Şoray şirketlerden film başına 60 bin lira alır.18) Türkan Şoray mecburi gecikmeleri 10 günden fazla beklemez.Dönemine göre bu oldukça ağır koşullar, 1967�de son halini alıp yazılı bir metne dönüştürülür. Türkan�ın ünlü ve gişe geliri öylesine yüksektir ki, hiçbir firma, yönetmen veya oyuncu ona karşı çıkamaz. Türkan Şoray�la mukavele yapmak için birbirleriyle yeniden yarışa girerler. Bu kanunlarla Rüçhan Adlı, Şoray�ın, Yeşilçam�daki imajını koruma altına alır.Şoray�ın Sinemamızdaki Yeri1960�larda 4 büyükler saltanatı söz konusudur. Fatma Girik; baştan itibaren dinamik canlı, �acul�, girişken kolay yılmayan, daha erkeksi, yeni yaşama kültürüyle dalga geçen, alt kültüre yakın bir tip, Filiz Akın; daha modern, toplumun Batı�ya dönük yüzüydü. O ince sarışın ve kırılgan kişiliğiyle halk kızlarını oynasa da pek inandırıcı olmayacak, daha çok zengin kızlarını, �burjuva güllerini� temsil ederek biraz farklı bir alana geçecekti. Hülya Koçyiğit, geniş bir canlandırma yelpazesi ve çok farklı kimliklere bürünme yeteneği olan, her sınıfa ait olabilen, kibar evin kızı.Türkan Şoray ise; güzel, çekici, alımlı bir kadın kişiliği yaratacak ve bunu hem güldürü, hem dramda aynı başarıyla sürdürecekti. Sosyal kökenler itibarıyla bir uçtan öbürüne, bir kutuptan diğerine kolaylıkla gidip gelebilecekti. Türk toplumu, sanatçının halk kızı veya burjuva dilberi tiplemelerini aynı ilgiyle kabul edecekti.Tip olarak da Türk kadınını yansıtmaktadır. Türk sinemasının en güzel resim veren kadın oyuncusudur. Sinemasal açıdan zengin, seyirciyi çarpan bir görüntüsü vardır. Halkın içinde gelmesi zor şartlarda büyümesi onu halka daha yakın kılacaktır. Türk sinemasında hiçbir kadın oyuncu onun gibi çevresinde yaygın bir etkinliğe sahip olmamıştır. Güzelliği hep abartılıdır ama sıcaklığı da tartışılmaz.Bu özellikleriyle sinemamızda farklı bir yer açar. Diğer kadın sanatçılara örnek olmuş, uygulamalarıyla da takip edilmiştir. Sinemada en yüksek fiyata sahip oyuncu oluşu, en çok aşık olunan kadın oluşu, kendine has yasaklar koyuşu, her rolün altından başarıyla kalkması, farklı güzelliği, sıcaklığı, bir sultan, bir efsane oluşuyla ve diğer yönleriyle sinemadaki yerini de belirlemiştir.1970�ler, Şoray, Sinema ve ToplumŞoray, değişir gözüken bir şeylere karşın, 1970�lerin başlarında da sinema siyasetini hemen hemen aynen sürdürür. Yılda yine 10-12 film yapar. Ünlü yazarların eserlerine el atılır fakat başarılı olunmaz. Sultan Gelin, Cemo gibi yarım başarılar elde edilirken, Vukuat Var, Asiye Nasıl Kurtulur gibi filmler fiyaskoyla sonuçlanır. Ünlü yönetmenlerle (Atıf Yılmaz, Osman Seden, Halit Refiğ..) çalışmak da pek bir şey değiştirmez.70�lerin başında yine zirvede gözükmektedir. Fakat o artık daha değişik, daha farklı birşey arama çabasındadır. 1972 yılında mesleki yaşamında yeni bir dönem açılır. Film sayısını ciddi anlamda azaltır. Bu yıla iki filmi damgasını vuracaktır. Biri Cemo�dur. Bu filmin çekimlerinde Şoray attan düşer ve felç olma tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Olay, filme iyi bir reklam aracı olur. Asıl büyük tepkilere yol açan olay ise bir diğer filmi �Dönüş�tür. Çünkü Şoray�ın yönetmenlik denemesi yaptığı ilk filmdir. Şoray birçok çevrenin eleştirisine maruz kalır. Filmin başarılı olmayacağı düşünülür, fakat beklenenin aksine dikkat çeker ve başarılı olur. Şoray, eleştirmenlerin, sinema uzmanlarının ve de �ciddi basın�ın dikkatini çeker. Film yılın en büyük iş yapan filmi olur. Şoray�a daha önce yüz çevirenler, bu kez onu sahiplenirler. Ayrıca �Dönüş� 1973�te �Moskova Film Festivali�nde özel bir ödül alır. �Azap�ta (1973) ikinci yönetmenlik denemesini gerçekleştirir fakat bu filmde başarılı olamaz.70�lerin başlarında O hepsi birbirinin aynı, en azından benzeri dram veya komedilerden daha kişilikli, daha gerçekçi filmlere doğru kaymasında, belki yıllardır süre gelen aklı başında, sorumlu ve oldukça poltize bir eleştirinin katkısı olmuştur. Ama temel neden, Türk toplumunun o yıllardaki genel havasıdır. Artık sinema da o uzun yıllar sürdürdüğü pembe rüyadan uyanıyordu. Yönetmenler ilk defa gerçekçi konulara el atmakta, Anadolu bozkırlarında mekan bakmakta, köylü kadınların dramını keşfetmektedirler. Başta Türkan Şoray ve diğer ünlü starlar, gerçekten yaşamış ve yaşayan kadın portreleri çizmeye başlarlar. Konfeksiyon usulü yapılan filmlerin yerini daha gerçekçi konular, daha kapsamlı yaklaşımlar, daha bütüncül çabalar alır. Artık her film ayrı bir proje olup, çok daha dikkatle üzerinde durulacaktır. 76�da 3. Şoray yönetmenliği ürünü olan �Bodrum Hakimi�ni çeker ve yeniden sahnededir. Yerini yeniden sağlamlaştırmıştır. 1977�de en güzel filmlerinden biri olan �Selvi Boylum al Yazmalım� da oynar. Bu filmle Şoray�a en iyi kadın oyuncu ödülü gelir.1980�ler ve Sonrası Şoray, Toplum ve SinemaBu hızlı dönemden sonra Şoray bir süre setlerden uzak kalır. 80�de film yapmaz. 1981�de ise son yönetmenlik ürünü olan �Yılanı Öldürseler� ile geri döner. Bu arada halk sinemaya gitmeyi reddeder. Artık yeni bir kuşak, yeni yönetmenler, yeni bir anlayış doğuyordu. (ve 80�li �90�lı yıllar boyunca Şoray�da bir çok yeni yönetmene destek verdi.) 1980�lerle bağımsız sinemanın önü açılır. 80�lerde sinemamız artık daha aydın, daha incelmiş ürünler, büyük kentin orta sınıflarına dönük hikayeler vermeye başlayan daha özel bir alan olmaya doğru gidecektir.1983�te şarkıcı ve türkücülerin oynadığı arabesk ağırlıklı filmler Türk Sinemasındaki yerini ne kadar korumaya çalışsa da, kadın dünyalarını sorgulayan �kadın filmleri� öne çıkmaya başlayacaktır. Değişen koşullar ve yaşanan ekonomik krizler nedeniyle 1980-86 yıllarında ikişer filmle yetinmek zorunda kalan Türkan Şoray 1987�de bu sayıyı dörde çıkarır.80�li yıllar Şoray�ın hem mesleğinde hem de özel yaşamında önemli değişikliklere sahne olacaktır. Şoray kanunları yıkılacak, oynadığı �Mine� adlı filmiyle �kadın filmleri� akımını da açacaktır. Özel yaşamında ise yirmi yılını feda ettiği Rüçhan Adlı�yı 1983�te terk edecek, aynı yıl sinema ve tiyatro sanatçısı Cihan Ünal ile evlenecektir. 84�te annesini kaybedecek ve bir süre sonra kızı Yağmur dünyaya gelecektir. Şoray Ünal çifti beraber birkaç filmde beraber oynarlar fakat filmler beklenen işi yapmaz. 87�de çift ayrılır. 90�lı yılları da birkaç filmle kapatır Şoray. 94�te babasını, 95�te de büyük aşkı Rüçhan Adlı�yı kaybeder. Bu yıllarda seyircisinin karşısına birkaç dizi filmle gelir. 2000 yılında çevirdiği �İkinci Bahar� adlı dizi ise diğerlerinden çok farklı bir yere sahip olacaktır.Ayrıca Türkan şoray Türkiye eğitiminede katkıda bulunmuştur.1973 yılında yaptırmış olduğu ilköğretim okulu Istanbul’un Hisarüstü semtinde yer almaktadır.Aldığı Ödüller- 1964 I. Antalya Film Festivali. �Acı Hayat�la �en başarılı kadın oyuncu.� (Altın Portakal)- 1968 5. Antalya Film Festivali: �Vesikalı Yarim�le �en başarılı kadın oyuncu�. (Altın Portakal)- 1969 Ekspress Gazetesi: Halk oyu ile �yılın kadın artisti�- 1971 Ekspress Gazetesi: Halk oyu ile �yılın kadın artisti�.- 1973 5. Adana Film Festivali: �Mahpus�la �en başarılı kadın oyuncu�. (altın Koza)- Moskova Film Şenliği (Rusya): �Dönüş�le �özel ödül�.- Ankara Gazeticiler Cemiyeti: �Yılın Artisti�- Kelebek Gazetesi: Halk oyu ile �yılın kadın sanatçısı�.- Kıbrıs Gazeteciler Cemiyeti: �Yılın Sanatçısı�- Tercüman Gazetesi: Halk oyu ile �en iyi sanatçı�- İzmir Kadınlar Birliği: �Dönüş�le �en iyi kadın oyuncu�.- 1978 Taşkent Film Şenliği: �Selvi Boylum Al Yazmalım�la Uluslarası Aytmatov Kulübü�nün geleneksel ödülü.- 1987 27. Antalya Film Festivali: �Hayallerim, Aşkın ve Sen�deki yorumuyla �en iyi kadın oyuncu�. (Altın Portkal)- 1990 2. İzmir Film Festiali: �Altın Artemis onur ödülü.�- 1992 8. Bastia Akdeniz Sinemaları Festiali �Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu�daki yorumuyla �en iyi kadın oyuncu�.- 1994 6. Ankara Film Festivali: �Emek ödülü�.- 31. Antalya Film Festivali: �Bir Aşk Uğruna�daki yorumuyla �en iyi kadın oyuncu�. (Altın Portakal)- 1996 15. Uluslararası İstanbul Film Festivali: Sinema onur ödülü- Magazin Gazeticiler Derneği 4. Altın Objektif Ödülü, Onur Ödülü.- 1999 Roma Film Festiali: Büyük Ödül- 2. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali: Kadın yönetmen ödülü.- 2000 Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi: Zirvedekiler 2000 ödülü- 31. Antalya Film Festivali: �Bir Aşk Uğruna�daki yorumuyla �en iyi kadın oyuncu.� (Altın Portakal)- 2001 Sakıp Sabancı Türk Kalp Vakfı: �İkinci Bahar� dizisiyle �iyi kalp ödülü�.- 2001 İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi-Tekofaks Panasonic: �İkinci Bahar� dizisindeki rolüyle �2000 yılının başarılı iletişimci ödülü.�- Akademi İstanbul: �Yılın en başarılı sanatçısı ödülü�.Filmografisi1960: Köyde Bir Kız Sevdim, Aşk Rüzgarı, Güzeller Resmi Geçidi, Utanmaz Adam1961: Afacan, Aşk ve Yumruk, Dikenli Gül, Gönülden Gönüle, Hatırla Sevgilim, Kaderin Önüne Geçilmez, Kardeş Uğruna, Melekler Şahidimdir, Otobüs Yolcuları, Sevimli Haydut, Siyah Melek1962: Acı Hayat, Allah Seviniz Dedi, Aşk Yarışı, Bardaktaki Adam, Billur Köşk, Bizde Arkadaş mıyız, DikmenYıldızı, Kırmızı Karanfiller, Lekeli Kadın, Ne Şeker Şey, Ümitler Kırılınca, Zorlu Damat1963: Acı Aşk, Ayşecik Canımın İçi, Badem Şekeri, Beni Osman Öldürdü, Bütün Suçumuz Sevmek, Çalınan Aşk, Çapkın Kız, Dağlar Kralı, Genç Kızlar, İki Kocalı Kadın, Küçük Beyin Kısmeti, Sayın Bayan1964: Adanalı Tayfur Kardeşler, Anasının Kuzusu, Bomba Gibi Kız, Bücür, Fıstık Gibi Maşallah, Gençlik Rüzgarı, Gözleri Ömre Bedel, Kader9 Kapıyı Çaldı, Kızgın delikanlı, Macera Kadını, Mualla, Öksüz Kız, Yılların Ardından1965: Ekmekçi Kadın, Elveda Sevgilim, Garip Bir İzdivaç, Hayatımın Kadını, Komşunun Tavuğu, Sana Layık değilim, Seven Kadın Unutmaz, Siyah Gözler, Sürtük, Vahşi Gelin, Veda Busesi1966: Akşam Güneşi, Altın Küpeler, Anaların Günahı, Çalıkuşu, Çamaşırcı Güzeli, Düğün Gecesi, El Kızı, Eli Maşalı, Günahkar Kadın, Karanfilli Kadın, Kenarın Dilberi, Meleklerin İntikamı, Meyhanenin Gülü, Siyah Gül1967: Ağlayan Kadın, ana, Ayrılsak da Beraberiz, Bir Dağ Masalı, Her Zaman Kalbimdesin, Kara Duvaklı Gelin, Kelepçeli Melek, Ölümsüz Kadın, Sinekli Bakkal, Tapılacak Kadın1968: Abbase Sultan, Ağla Gözlerim, Artı Sevmeyeceğim, aşk Eski Bir Yalan, Ayşem, Dünyanın En Güzel Kadını, Kadın Değil Baş Belası, Kadın intikamı, Kadın Severse, Kahveci Güzeli, Vesikalı Yarim1969: Aşk Mabudesi, Ateşli Çingene, Bana Derler Fosforlu, Buruk Acı, Fosforlu Cevriye, Günah Bende mi, Köle Olayım, Sana Dönmeyeceğim, Seninle Ölmek İstiyorum, Son Bahar Rüzgarları1970: Ağlayan Melek, Arım Balım Peteğim, Birleşen Yollar, Buğulu Gözler, Bülbül Yuvası, Hayatım Sana Feda, Herkesin Sevgilisi, Kara Gözlüm, Mağrur Kadın, Mazi Kalbimde Yaradır, Merhamet, Tatlı Meleğim1971: Ateş Parçası, Bir Genç Kızın Romanı, Bir Kadın Kayboldu, Gelin Çiçeği, Gülüm Dalım Çiçeğim, Güllü, Mavi Eşarp, Melek mi, Şeytan mı, Sevmek ve Ölmek Zamanı, Unutulan Kadın, Yedi Kocalı Hürmüz1972: Cemo, Çile, Dönüş, Sisli Hatıralar, Vukat Var, Zulüm1973: Asiye Nasıl Kurtulur, Azap, Dert Bende, Gazi Kadın, Güllü Geliyor Güllü, Mahpus, Namus Borcu, Sultan Gelin, Yalancı1974: Açlık, Bal Kız-Şenlik Var, Çılgınlar, Yüreğimde Yare Var1975: Acele Koca Aranıyor1976: Bodrum Hakimi, Deprem, Devlerin Aşkı1977: Baraj, Dila Hanım, Selvi Boylum Al Yazmalım1978: Bir Aşk Masalı, Cevriyem, Sultan, Tatlı Nigar1979: Hazal, Küskün çiçek1981: Yılanı Öldürseler1982: Mine, Seni Kalbime Gömdüm1983: Metres, Seni Seviyorum1984: Bir Sevgi İstiyorum1985: Bir Kadın Bir Hayat, Körebe1987: Gramafon Avrat, Hayallerim Aşkım ve Sen, On Kadın, Rumuz Gonca Gül1988: Ada1989: ölü Bir Deniz1990: Berdel, Menekşe Koyu, Soğuktu ve Yağmur Ciseliyordu1993: Şahmaran1995: Yerçekimli Aşklar1997: Nihavent Mucize2003: Gönderilmemiş Mektuplar2004: Mürüvvetsiz MürüvvetDiziler1993 Tatlı Betüş1996 Bir Aşk Uğruna2000 Gözlerinde Son Gece2000 İkinci Bahar2002 Tatlı Hayat2006 Cemile
arkadaşlar sizin hayatını merak ettiğiniz sanatçı vb kimseler varsa söleyin
Fenasi Kerim var bulabilirseniz sevinirim
Fena “sı kalmamış sadece (-si- kerim )var olurmu tabi sen bilirsin
Fena “sı kalmamış sadece (-si- kerim )var olurmu tabi sen bilirsin
istersen google den arat (3.sayfada olması lazım)
buzullar eriyor dünya suya gömülüyor bunu engellemek için doğayı kirletmeyelim
niyetim kimseyle dalaşıp kapışmak deil işimi yapmaya çalışıyorum ama her ne kadar iyilik göstermeye çalışsakta insanlar bunu anlamıyor rencide etmeye çalışıyor nette konuşması tartışması güzel ama küfür etmeden iki gündür laf yiyorum eyvallah gelin diyorum onuda yediremiolar kendilerine laf söleyince delikanlı kesiliyolar beyler bayanlar burda kimse kimin nasıl bi insan oldugunu bilmeden konusan insanlar var ALLAH ‘a emanet olun iyi aksamlar