İnsanın sabredemeyeceği şeyler öyle çok ki, musibetlere karşı sabır, nimetlere şükrünü eda etmede sabır, kullukta sabır, günahlara karşı sabır..İnsan bütün bunlarla nasıl başedeceğini bilemiyor. Yeri geldiğinde isyan ediyor, yeri geldiğinde yaşamaktan bile imtina edebiliyor.Gerçekten de insan farkında olsa da olmasada bir şekilde bu yollarda yolculuk edip, kimi zaman pişiyor kimi zaman da başkaları tarafından pişiriliyor.. Tabi bazılarımız pişerken fokurduyor, bazılarımız ise sesini bile çıkarmıyor..Kurbandan önce aziz doktorlarımızın her defasında artık bu “son” dedikleri yeni bir operasyon yaşadım, her ameliyattan önce sevdiklerime onları son görüşüm diye bakıp vedalaşmıştım.. Ancak bu son ameliyatımda öyle birşey yaşadım ki, günlerdir Allahım bana neler oluyor bana ne yaptın, bu ben miyim? Demek ve haşa isyan noktasında olma durumundayım..Sedyeye alındığımda , annem ve diğer akrabalarımla vedalaşırken en son dayım yanaklarımdan öptü; İşte o an kulağımda bir fısıltı hissettim” Dayın yarın ölecek ona sıkı sarıl son görüşün”
Bu inanılmaz ve sarsıcı haberi o an annemle paylaştım..Annem hiçbir şey söylemedi, sadece bana sarıldı.. “saçmalama” dedi..Sevgili dayım arife gününden bir gün önce vefat etti, hem de hiçbir hastalığı yokken!Şimdi fiziksel rahatsızlıklarımın yanına bir de bu “mercek” altına alınması gereken olay eklendi..Sıkıntılarım had safhada iken ve gerçekten ama samimi niyetim , yaradandan beni almasını dilerken bir sevgili büyüğüm bana şunu söyledi”Evladım bu sana cenabı hakkın bir lutfudur isyan etme.. senin sezgin aklınla birleşti enerjin o kadar yüksek ki, bu gerçek kulağına fısıldandı”Anlamaya çalışıyorum; Olaylar tekrarlanıyor, başkalarının hayatları ile ilgili hadiseler kalbime doğuyor..Şimdi ” oyunu dışardan seyreden sakat bir çocuk gibiyim; Bana ne olduğunu bilmiyorum ama bazı şeyleri kesin ve apaçık hissetmeye başladım, yalnızca şükrediyorum.. Ve içimi aydınlatan kuran dan gelen sesti; “Muhakkak biz sabredenlerin mükafatını yapmakta oldukları şeylerin daha güzeli ile vereceğiz” (Nahl 96)