“Dağdaki adam gelmeyin öldürürüz diyor”
Bütün gün av köpekleri gibi peşlerindeydik. Onlar kaçıyor biz gidiyoruz. Emre itiat ediyor, isyan etmiyoruz…
korkuyoruz ama , Gidiyoruz peşlerinden… Ama
bazıları bayrağa sarılı tabutla evine dönüyor, sağkalanları ise anılarıyla başbaşa kalıyor, yalnızlığa itiliyor..Onların yalnızlığı Amerikalı askerlerin Wietnam dönüşü yalnızlıklarına hiç benzemiyor; Ne holywood yapımı filmlere konu oluyorlar ne de hikayelerini dinleyen… Onları tek dinleyen varsa anaları, babaları,bacıları…Şımaramazlar, şımarmayı bilmezler… İsyan edemezler, isyan etmeyi bilmezler…
“Baktım ki ,Kemal yaralanmış, onu sürükleyerek askeri cipe doğru götürmeye başladım. Ansızın dünyam karardı… Bir kurşun, kafamın sağından girip solundan çıkmış…Birlikte yola devrildik. Kanımız toprağa yayıldı…Anneme ne diyecekler? Nasıl dayanacak yokluğuma? Nasıl alışacak, neler yaşayacak?… Ben ne suç işledim?… Özlüyorum seni. Gücüm yetmiyor unutmaya , Özlüyorum elini tutmayi sesini duymayi… Boynuna sarilip omuzunda aglamayi , Hasret dolu sevgi dolu simsicak düslerimi…
Andolsun ki o yemyeşil gözlerini, toprak güneşi, tohum yağmuru, çiçekler yeli nasıl sevmişse öyle seviyorum..Andolsun ki yerle gök arasında benim için yalnız sen varsın..Beni dirilt meleğim yetiş imdadıma..
Kara bir benek gibi küçüldükçe küçülüyorum, birazdan bir nokta gibi kalacağım..
Yeni bir hayat için yetecek mi vakit ? Uzun boylu can çekişmeli, ağrılı sızılı bir ölüm istemiyorum, donmuş katılaşmış bir ölüm istemiyorum.. Mum gibi sönüversem hemen şu an ne olur ki ?..