Max Weber 1904 yılında Protestan Ahlakı ve Kapitalizm Ruhu adlı makalesini yazması akabinde, St. Louis’de düzenlenen Dünya Sergisi çerçevesinde hazırlanan Sanat ve Bilim Kongresinde tebliğ sunmak üzere Amerika’ya davet edilmişti.İşte bu Amerika dönemlerinde, üzerinde yoğun etkisi bulunan annesi ile yaptığı mektuplaşmalarda ABD’de rastladığı işçi ölümlerine değiniyordu:

İşten çıktıktan sonra işçiler evlerine varmak için saatlerce yol gitmek zorunda kalıyorlar. Tramvay şirketi yıllardır iflas etmiş durumda… dolayısıyla yeni araç alınmıyor. Eski araçlar sürekli bozuluyor; yılda ortalama dörtyüz kişi bu yüzden ölüyor ya da sakat kalıyor. Kanuna göre her ölüm şirkete 5,000 dolara mal oluyor. Bu da dul eşine yada mirasçılarına ödeniyor. Her sakatlık da 10,000 dolara maloluyor ve bu para sakat kalan kişiye veriliyor. Şirket belli güvenlik önlemlerini almadıkça bu tazminatın ödenmesi gerekiyor. Ne var ki, yapılan hesaplara göre yılda dörtyüz kaza, gerekli önlemlerin maliyetinden daha az tutuyor. Onun için de şirket bu önlemleri almıyor. (Max Weber / Sosyoloji Yazıları, İletişim Yayınları, 1998, sf: 42)

Tuzla’daki tersanelerde yaşananlar, Max Weber’in gözlemlediği 1904’lerin ABD’sinden pek uzak olmadığımızı gösteriyor. Bütün tepkilere rağmen Tuzla’daki pek çok tersane, gerekli güvenlik tedbirlerini almamakta ısrar ediyor. Yukarıdaki yüzyıl öncesinin ABD’li şirketlerinin maliyet hesaplamaları gibi, ödenecek tazminatların bedellerinin gerekli güvenlik tedbirinden daha daha az maliyetli olması, bu şirketlerin insan hayatını gözardı etmesine imkan sağlıyor.Önceki gün Gisan Tersanesi’nde onarımı yapılan bir geminin filikasının test edilmesi sırasında, kum torbası konularak test edilmesi gereken kurtarma filikasına o sırada gemide çalışan 19 işçi yerleştirildi. 19 işçi içindeyken ağırlık testi yapılmak istenen filikanın ipleri ağırlığa dayanamayarak koptu. Denize düşen filikanın içinde bulunan işçilerden 4’ü aldıkları darbeler ve boğulma sonucu hayatını kaybederken 1’i ağır 12’si ise yaralandı. İnsanın hayatının bir kum torbasının maliyetinden daha ucuz olduğu bir toplumda yaşanacak her sorun da sürpriz olmayacaktır.Burada sıkça altını çizdiğim, yaşam standartları olarak Ankara Kriterlerinin yerini Kopenhag Kriterleri ile değiştirmemiz vurgumun kötü bir haklı nedeni oldu bu olay. Gelişmiş Dünya Max Weber’in yaşadığı yüzyıl öncesinden çok ileri yaşam standartlarına ulaşmış durumda. Biz ise bu müsbet değişimlere ısrarla sırtımızı dönmeye çalışarak yok yere hayatını kaybeden insanların günahını üstleniyoruz. Şu hafif.org mim’inde de bu konuyu tartışmıştık. Bu meselelere ideolojik bakmayı bırakıp, toplumsal bilinçle yaklaşmadığımız sürece bu olaylar da sürecek.Umarım hükümet bu konuda kendisini vareden emekçi halkın haklarının farkına varır, toplumda bu sorunun vehametinin ciddiyetini kavrar. Yoksa bir sonraki ölüm, Ankara kriterleri ile yapılmış bir otoyolda kaybettiğimiz yakınımıza ait olabilir.