cok genel sorular bunlar be astral…ama ben yine de sana sunu söyleyeyim: bence insanoglu bu dünyaya ait degil. bu dünya üzerindeki herseyi mahvetmesiyle bunu kanitladi. bu dünya üzerinde solucandan en bokböcegine kadar her canlinin yine bu dünya üzerinde bir görevi, bu dünya yararina bir fonksiyonu var. insanlar bunun disinda kaliyorlar (ozon tabakasini delmek, küresel isinmaya neden olmak, cevre kirliligi vb. bakimindan). Yani insan eger bu dünyaya birsey kattiysa eger bu tecavüz, savas, cevre kirliligi falan filandir. Bence dünya nedir, biliyor musun? Bir baska galaksiden gelen bir tipin elinde bir ciftliktir. Belki bu tip bir cocuktur. Insanlar onun ciftligindeki onun yarattigi varliklardir. Belki tanri bildigimiz, odur. Onun isteklerine, beklentilerine ters düsüyoruzdur. ve algilamamiz o kadar genis olmadigindan bunun farkinda bile degilizdir, sürekli yat-kalk namaz kiliyoruzdur.Bizim disimizdaki plan da büyük ihtimalle bizim insani duygularimizi asiyordur. Mesela acima duygusu, pismanlik duygusu, hemen her insani duygu belki de bize bu uzayli cocuk tarafindan yüklenmistir ‘i know kung-fu’ hesabi… kim bilebilir ki… dinleri de biz uydurmadik mi, aciz varligimizla?
sözü bana şu cümleyi hatırlattı:biz mi tanrıyı yarattık yoksa tanrı mı bizi yarattı?”Acaba?”larla sadece hayal gücümüze bir cimnastik yaptırır ve onun sınırlarını zorlarız. Hayatı fantastik bir oyun yaparız. “Acaba?”larımız olmasa hayat nasıl olurdu acaba?:)
Biz insanlar nasıl canlılarız, neyiz, neden düşünüyoruz böyle şeyleri. Madem bu dünyada tek fazla biziz, düzeni, dönüşüm çemberini bozan biziz, biz başka bir yerden mi geldik ve yerleştik bu dünyaya. Yok ezelden beridir burdaysak neden bu düzenin dışındayız ve-veya bozmaya çalışıp duruyoruz. Kainatın bir başlangıcı varmış, büyük patlamadan önce insan yokmuş, sonradan oluşan evrim süreçleriyle oluşmuş diyorlar. Zamanı algılıyoruz zaman maddenin eskime yada dönüşme sürecini algılamanın vazgeçilmez tek yolu. Zaman akıyorsa bir noktadan başlayıp akıyor devam ediyor. Zamanın olmadığı halde-yerde küçücük bir madde patlıyor ve durup dururken kainat oluşuyor. Hatta oluşmaya genişlemeye devam ediyor. Bir boşluk varki önünde, genişleme devam ediyor evren. Bu boşluğun bir sonu var mı yok mu? sonu yok sa bigbang’e sebep olan tanecik nereden peydahlandı. Sonu varsa neden var. Ondan sonra ne neden başlıyor yada neden başlamıyor.
bu soruların cevabını din tek başına verebilseydi herhalde tanrı insanları inandırmak için dört ayrı girişimde bulunmazdı.(tabi girişimler sonsuz ancak büyük kitaplar bağlamında böyle diyebilirim) bir tanesi yeterdi. bilimin ve soruların nedeni bütün bu karmaşanın bir tek cümleyle anlatılabiliyor oluşudur. “her şey altı günde oldu.” o nedenle sayın zabun ve zabun düşüncesinde olanlara söylenecek tek şey var. din ve bilim aynı soruya yönelmiştir. neden bu kadar aciziz? din bu soruya yaratımla cevap veriyor. bilimse bunu kendi bulmak istiyor. ama ikisininde sonucunu göremeden yok olup gideceğiz bence. kıyametse, ölümlülüğün dinsel anlatımıdır. mesela bilim ruhu enerjiyle bağlarken, din onu yalnızca kutsallaştırıyor. çok farklı değil aslında.
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
cok genel sorular bunlar be astral…ama ben yine de sana sunu söyleyeyim: bence insanoglu bu dünyaya ait degil. bu dünya üzerindeki herseyi mahvetmesiyle bunu kanitladi. bu dünya üzerinde solucandan en bokböcegine kadar her canlinin yine bu dünya üzerinde bir görevi, bu dünya yararina bir fonksiyonu var. insanlar bunun disinda kaliyorlar (ozon tabakasini delmek, küresel isinmaya neden olmak, cevre kirliligi vb. bakimindan). Yani insan eger bu dünyaya birsey kattiysa eger bu tecavüz, savas, cevre kirliligi falan filandir. Bence dünya nedir, biliyor musun? Bir baska galaksiden gelen bir tipin elinde bir ciftliktir. Belki bu tip bir cocuktur. Insanlar onun ciftligindeki onun yarattigi varliklardir. Belki tanri bildigimiz, odur. Onun isteklerine, beklentilerine ters düsüyoruzdur. ve algilamamiz o kadar genis olmadigindan bunun farkinda bile degilizdir, sürekli yat-kalk namaz kiliyoruzdur.Bizim disimizdaki plan da büyük ihtimalle bizim insani duygularimizi asiyordur. Mesela acima duygusu, pismanlik duygusu, hemen her insani duygu belki de bize bu uzayli cocuk tarafindan yüklenmistir ‘i know kung-fu’ hesabi… kim bilebilir ki… dinleri de biz uydurmadik mi, aciz varligimizla?
sözü bana şu cümleyi hatırlattı:biz mi tanrıyı yarattık yoksa tanrı mı bizi yarattı?”Acaba?”larla sadece hayal gücümüze bir cimnastik yaptırır ve onun sınırlarını zorlarız. Hayatı fantastik bir oyun yaparız. “Acaba?”larımız olmasa hayat nasıl olurdu acaba?:)
Biz insanlar nasıl canlılarız, neyiz, neden düşünüyoruz böyle şeyleri. Madem bu dünyada tek fazla biziz, düzeni, dönüşüm çemberini bozan biziz, biz başka bir yerden mi geldik ve yerleştik bu dünyaya. Yok ezelden beridir burdaysak neden bu düzenin dışındayız ve-veya bozmaya çalışıp duruyoruz. Kainatın bir başlangıcı varmış, büyük patlamadan önce insan yokmuş, sonradan oluşan evrim süreçleriyle oluşmuş diyorlar. Zamanı algılıyoruz zaman maddenin eskime yada dönüşme sürecini algılamanın vazgeçilmez tek yolu. Zaman akıyorsa bir noktadan başlayıp akıyor devam ediyor. Zamanın olmadığı halde-yerde küçücük bir madde patlıyor ve durup dururken kainat oluşuyor. Hatta oluşmaya genişlemeye devam ediyor. Bir boşluk varki önünde, genişleme devam ediyor evren. Bu boşluğun bir sonu var mı yok mu? sonu yok sa bigbang’e sebep olan tanecik nereden peydahlandı. Sonu varsa neden var. Ondan sonra ne neden başlıyor yada neden başlamıyor.
bu soruların cevabını din tek başına verebilseydi herhalde tanrı insanları inandırmak için dört ayrı girişimde bulunmazdı.(tabi girişimler sonsuz ancak büyük kitaplar bağlamında böyle diyebilirim) bir tanesi yeterdi. bilimin ve soruların nedeni bütün bu karmaşanın bir tek cümleyle anlatılabiliyor oluşudur. “her şey altı günde oldu.” o nedenle sayın zabun ve zabun düşüncesinde olanlara söylenecek tek şey var. din ve bilim aynı soruya yönelmiştir. neden bu kadar aciziz? din bu soruya yaratımla cevap veriyor. bilimse bunu kendi bulmak istiyor. ama ikisininde sonucunu göremeden yok olup gideceğiz bence. kıyametse, ölümlülüğün dinsel anlatımıdır. mesela bilim ruhu enerjiyle bağlarken, din onu yalnızca kutsallaştırıyor. çok farklı değil aslında.