15:23 . ardımda zaman duruyor . durduğum yerde, burada, dikildiğim ve beklediğim yerde, her arkamı dönüp kulenin saatine baktığımda kendimi her seferinde, yani aslında hep aynı seferde, orada, o zamanda , 15:23’te o saate bakarken donmuş buluyorum . yani, ardımda zaman, duruyor . hmmm . yani, ardımda, zaman duruyor . bunu düşünüyorum . ve yüzümü caddeye döndüğümde kırmızı ojeli tırnaklarını masmavi ve olanaksız bir göl evi manzarasının bulutlarına asmış, çantasıyla o güzel kadını buluyorum . her seferinde, takribi 20 dk.’lık bekleyişin sıkıntısıyla şişen ve gevşeyen pürüzsüz güzellikteki yanaklarla buluşuyorum . tarifsiz dudakları, üç adım ötemde,,, sipsivri topuklarıyla beton zeminde kalbime kadar ulaşan titreşimler yayıyor . tık tık tık . beklemeyi bıraktım . yalnızca onu seyrediyorum .. kulenin saati : 15:23 ve şehir, küçük meydanında oturmuş arabalarıyla oynamakla meşgul, ağzından tükürük, vınn vınn düüüt düüt,, ve boynundan sarkan gökkuşağıyla yaşlı bir kolye satıcısı, bütün bu küçük çılgınlığın içinde üstündeki yeşil partal hırkasına astığı binlerce kolyeyle caddeyle aramızdaki kaldırıma çöküyor elinde bir radyo-teyp var . çok uzak değil . boncukların şıkırtısı arasında basıyor PLAY‘e .”””merhaba hanımefendi, pardon ama güzelliğinizle zamanı durduğunuzun farkında mısınız?” yo yo bu çok saçma bir giriş oldu . ” meraba ben luigi de lucia nın torunuyum, evet. yo hayır gitarist değil . saat tasarımcısı, bu kuledeki saati…” iyi de ona ne ki kuledeki saatten gerizekalı,,, yok imkansız, başka bir şey bulmalı. bir yol olmalı, bir şekilde,,,yani, ahkkkkh!”””- merhaba- merhaba?- arkadaşınız için üzüldüm,,, gerçekten.- kim? ne? ne için dediniz anlayamadım.- arkadaşınız,,, beklediğiniz,,, bence bir kaza kurşunu yada ani bir askere alınma, üzülmeyin , yada sizinle randevusunu unutuğunun farkına varıp ocağın gazını açıp ve elinde kumanda aleti, bir kadın programına yaşlı gözlerle bakıyor olma olasılıklarından biri yaniii, yoksa sizin gibi birini bekletmenin başka ne gibi bir mazereti olabilir ki insanın …”””berbattın oğlum, bok ettin her şeyi, bok ettin”””- yani demek istediğim,,, yani,,, şey…- lütfen yormayın kendinizi beyefendi, anladım ben ne demeye çalıştığınızı .- yo yoo yanlış anlamayın niyetim sadece sizin…- dedim ya boşverin, siz…şu şarkı ne güzel değil mi? duyuyor musunuz?- *ne*? şarkıı?- şu kolyeciden gelen..- ha şarkıııı evet güzel,,, güzel şarkı- kimin biliyor musunuz peki?- hayır maalesef ama yabancı gelmedi gerçekten yani biliyorum ama…- peki peki, önemli değil o kadar :)- ]””” boş, boş, boş “””…- yalnız size bi’şey söylemeliyim, haklı çıkmanızdan korkmaya başlıyorum yavaş yavaş beyfendi :)- :] tam olarak hangisinden hanımefendi, öldürülmüş olması mı yoksa kadın programı mı?- valla kendisi için farketmeyecektir sanırım çünkü onu bizzat ben, ellerimle öldürmeyi düşünüyorum bu durumda …- pardon lafınızı kesiyorum ama şuradaki kadın bize mi işaret ediyor, baksanıza…- a evet, ne istiyor acaba bakalım mı, hadi gelin, bakın ikimizi de çağırıyor .- ben boncuk sevmem ama……ceketimin yeninden çekiliyorum, adımlarımı uyduruyorum ona, gülümseyerek,,, harikülade! tek kelimeyle,,, muhteşem!- siz ne diye dikiliyonuz orda bi saattir hnn? söyleyin bakalım- ne? ne maksatla soruyorsun bunu teyze, kolye isteseydik…- yok kolye istemediğinizi biliyorum . sadece haberiniz olup olmadığını merak ettim.- neyden haberimiz teyze?- ooo ooo sizin dünyadan haberiniz yok ha ha ha ha ha ha ha ha ha ha haaaa ha ha ha ha haaaah ha ha ha ha ha ha haahhha ha ha…kolyeci kadın ağzında kalan iki dişiyle sonu belirsiz bir kahkahaya koyulur ve kahkaların arasında…- deli herhalde hanımefendi, dilersiniz…- bilmem ki, şu haberi merak ettim aslında…- deli babandır !. sen hanım kızım bana saati söyler misin? bir saatin vardır herhalde .- tabi şurda çantamda olacak bir saniye… saat teyze,,,tam olarak 12’yi? aa durmuş bu,,, ama…- senin evlat? senin saatin yok mu? yok herhalde ki bakıyorsun suratıma .- yok- iyi bari, sen daha kolay uyum sağlayacaksın demektir yeni duruma.- ne uyumu ne durumu ne saati biraz daha açık anlatırsan…- anlatıyorum ya, eğer bir saatin olsaydı zaten sen de bugün içinde bir zamanda onun durmuş olduğunu görecektin. ja ja capish! . yok anlamadınız, diyeceğim o ki tanrı, insanlığın tüm bekleyişlerini bugün itibariyle askıya aldı, artık beklemek diye bir şey yok, bitti gitti.- ne!- beklemek , bundan böyle mevcut değil diyorum yani . böyle olunca saatler de durduruldu tabii. çünkü gerek kalmadı onlara, tik tak ne gerek var artık değil mi? anlamıyor musunuz? artık umut etmek, sebat etmek, tahammül etmek, … ve işte bu tip etkenlikler, topyekün tedavülden kalktı ha? tam da bu nedenledir ki sizin bekledikleriniz asla gelmeyecek . artık her şey daha açık değil mi, basit; ruhlar özgür, korkulardan arınmış bir tek var olmak …beklemek yok ölüm yok, her şey böyle daha güzel olacak… ha ha! ne bakıyorsunuz bön bön, bir şey söyleyin be…- şarkı çok güzeldi teyze .- ne şarkısı beh kızım güzelim! anlamadın hala, sen bir şarkı duyduysan bu yalnız duymak istedin için çalmıştır . bak mesela . şimdi,,, ne çalıyor? bak, dinle!! ha ha ha hahhha haah ha hadi bana eyvallah! size de mutluluklar dilerim hai haaaaaaaaai !!!!!ve kolyeci kadın boncuklarını döke saça dans etmeye başlar; saat kulesindeki evine hoplaya zıplaya, naralar atarak çıkmak üzere bizden uzaklaşır .- siz bir şey anladınız mı hanfendi? ben…- hayır- bir kahve, şurada güzel bir kafe var ne dersiniz? yada direkt evlenelim buna ne dersiniz?- hiç bir şeyin anlamı yoktu zaten beyefendi, bu yeni durum… peki gidip evlenelim.