bildirgec.org

altın mikrofon’dan popstar’a

feuerball | 15 August 2008 14:48

Dünkü gazetelerin magazin sayfalarına nazar eylediğimde – ki çokça yaparım bunu – yeni bir popstar yarışmasının daha ufukta görünmesini beklemediğim bir anda o ucubenin o heyhulanın o cannibal holocaustun tekrar eşeğin sevmediği ot misali burnumun dibinde bittiğini gördüm.

Jüri kim kim bilin bakalım! Ben Bülent Hanım ‘la tekim siz hepinizsiniz kabul mü?! Ebru Gündeş ve Orhan Gencebay’la beraber batı normlarından oluşan eski adıyla Türk Hafif Müziği soundunun söz konusu olduğu bir yarşmada jürilik yapacaklar.
Eminim ki inanılmaz bir başarının da mimarı olacaklar. Zira daha evvel Ebru Gündeş’in Ajda’dan Tanrı Misafiri’ni, Kayahan’dan Sabahlar Uzak’ı Bülent Ersoy’un Yeni Türkü’den Telli Telli ‘yi ve daha nicesini büyük bir aşkla yorumladıklarının bizzat şahidiyim. Popa ne kadar yakın durduklarını, bir defa da hissetmeniz mümkün. Hatırlıyorum da ikinci Popstar’da İbrahim Tatlıses jürideydi ve Müslüm Gürses gırtlaklı ve repertuarlı bir yiğidoyu cebren seçtirmişti. Savunması açıktı ”Pop müzik popüler müziktir, e bu herifte çok büyük popülerite yakaladı, yannış mıyım kardeşşiiimm !!”
Hayretler içerisidne izlemiştimBir Allahın kulu da ” Babacım senin aklın yerinde mi diye sormamıştı, belki de soramamıştı. Kimbilir..

Leşliğin Reytingi

andrew love sam | 22 October 2007 02:48

Neden bilmiyorum bu dünyada nerdeyse tüm kavramlar ve değerler içi boşaltılmış, çürütülmüş, yozlaştırılmış ve deforme olmuş durumda günümüzde. Bu yazının kahramanları ise deformasyon kümesinin daimi elemanları olan samimiyet ve içtenlik kavramları. Öncelikle kendilerine yazımıza hoş geldiniz diyorum. Yazı öncesinde kuliste konuştuk biraz ve onlarında aslında epey dertli olduklarını gördük bu ‘yeni imaj’ larından’. (evet aslında kavramların dili olsa ‘hayıııır bizler öyle değiliiiiiz, bunlar sizin uydurmanız’ derlerdi bize sanırım)

‘Belden aşağı’ dialoglar, espriler ve anlatılar samimiyet olarak adlandırılıyor artık ve alkış alıyor. Bu alkışların desibeli epey yüksek ve içerdiği bu gürültü ruhlarda kalıcı algı bozukluklarına neden olabilir. Ntv’de yayınlanan ‘haydi gel bizimle ol’ isimli programda oyuncu Müjde Ar’ın ‘ar-sız’ söylemleri çok sevildi ve duyduğuma göre youtube’da bu ‘çok içten’ oyuncumuza ilgi ve alaka epey artmış durumda. Reytingi hayırlı olsun. Etiketler: Ne harbi kadın.. ya çok samimi.. evet çok doğal.. işte bu ya kadınlarda espri yapabiliyor’u herkese gösterdi.. ne kadar özgüvenli..

Benim sanatsal yönüm, karakalem…

stickman | 30 August 2007 15:45

Can sıkıntısından patlamak üzere olan bünyemin eline kağıt kalem alıp karalamasıyla birden aklına, “-ben bunları niye kaydetmiyorum, kaydediyim herkes görsün…” fikrinin gelmesiyle oluşan, kalitesiz ama gurulu webcamim ile çektiğim karakalem portre çalışmalarım. Şimdilik 3 tane, daha birsürü var ama onları çizerken kaydetmedim, tarayıcım olduğu bir gün hepsini görebilirsiniz.

The O.C ‘den Summer

Prison Break ‘den Haywire

Amy Lee

3d rendering’de sınır ötesi

AntiHumanIST | 09 August 2008 15:31

3d modelleme programlarında basit veya karmaşık şekiller üzerine ve tüm sahneye etki edecek; texture, light ve shadow vb. uygulamaları kendi hesaplama mantığında işleyerek, bize görsel veri şeklinde sunulan ürünlere verilen ad olarak tanımlanan 3d rendering konusunda şimdiye kadar görülmemiş eşsiz bir çalışmaya tanık oldum. Şöyleki ödüllü tasarımcı maxedwin tarafından sergilenen Koreli aktris Song Hye Kyo görseli gerçekle-sanal arasındaki çizgiyi kaldırıyor.şurada çalışmanın detaylarını görebilir, şuradada görselin orjinal boyutuna bakabilirsiniz. daha fazla gerçekçi 3d örnekleri görmek isteyenler buraya bakabilirler. sanırım bana hak vereceksiniz.

bebo nedir?

| 03 August 2007 12:39

bebo
bebo

bebo, yeni nesil sosyal aglardan daha dogrusu arkadaslik aglarindan birisi.myspace ve facebook gibi sektorun devlerine ragmen popularitesini gunden gune arttirmakta.oyleki 2006 yilina ait google verilerine gore encok aranan kelime (tum dunyada) bebo olmus.

bebo
bebo

2005 yilinin baslarinda Michael Birch esi Xochi Birch tarafindan kurulan san francisco/amerika kaynakli bebo gunumuzde ingiltere,irlanda,avusturalya,ve yeni zelanda basta olmak uzere tum dunyada milyonlarca kullaniciya hitap etmekte.oracle 10g Enterprise Edition Release 2 destekli sistemi ve guvenlige onem veren politikalari [1] [2] sayesinde myspace ve facebook kullanicilarinin aklini celen site genel itibariyle kolej/universite ogrencilerine/mezunlarina hita etmekte.

bebo
bebo

yani belirli bir egitim seviyesine sahip olan kullanicilar tarafindan tercih edilmekte.site uzerinden arkadaslarinizla mesajlasabiliyor, resim,muzik ve video paylasimi yapabiliyorsunuz.farkli aglara ve gruplara uye olarak arkadas cevrenizi genisletebiliyorsunuz.

bebo
bebo

sahip oldugunuz kullanici profilini isteklerinize uygun olarak duzenleyebilir,site uzerindeki blog sayfaniz ve olusturdugunuz oylamalarla arkadaslariniz hakkinda daha fazlasini ogrenebilir/onlara kendiniz daha iyi anlatabilirsiniz.

bebo
bebo

bunlarin yaninda eger bir muzik grubunuz varsa yada yayinladiginiz/yayinlamak istediginiz bir kitabiniz varsa bunu bebo agindaki insanlarla paylasabilirsiniz.tabi yeni muzik gruplari ve yayinlanlari kesfetmek icinde iyi bir olanak olarak degerlendirilebilir bu ozellik.

yazimizin basinda belirttigim gibi bebo sosyal ag evreninde gelismesini surduruyor ve gelecek icin umut vadediyor.ki bunun farkinda olan firmalar British Telecom 550 milyon dolar ve yahoo! 1 milyar dolar ile bebo‘nun kapisini caldilar.fakat istediklerini elde edemediler.zaten boyle yukselen bir deger bu kadar ucuza gitmemeli diye dusunuyorum.kimbilir belki google’in teklifini bekliyorlardir?? 🙂

bu yazinin orijinal versiyonuna suradan ulasabilirsiniz.ayrica buradanda ilginc detaylara goz atabilirsiniz.
dipnot: bebo hesabim yok hala, zaten facebook gereginden fazla zaman aliyor:)

İNSANI ANLAMA SANATI

quare | 26 September 2007 13:00

“İnsan kendini yalnızca insanda tanır” der Goethe. Ve bu doğru saptama insanı tanımamızda önemli bir katkısı olduğunu düşündüğüm biyografi dergisi K’ nın kapağını süsler her hafta…

İnsanı tanımak zordur ve laf olsun diye değil, gerçek manada “sanat”tır. Anlamanın zorluğunu idrak ettiğinizde, aslında sadece “anlama taklidi” yaptığınızı anlarsınız ve geç fark ettiğiniz bu yanılgı canınızı acıtır. Anlamaktan vaz geçip anlaşılmayı umud edersiniz. Sizi anladığını iddia eden ve gerçekten anladığını sandığınız “yapay dostlar” edinirsiniz. Avunmanın adını “aşk”, “arkadaşlık”,”dostluk”, “sevgi” koyarsınız. Kabullenmek zordur salt yalnızlığı. Sarf etmeye kıyamadığınız cümleler birikir duygu hazinenizde, bir gün anlaşılacak olmanın umudu ile…