“İnsan kendini yalnızca insanda tanır” der Goethe. Ve bu doğru saptama insanı tanımamızda önemli bir katkısı olduğunu düşündüğüm biyografi dergisi K’ nın kapağını süsler her hafta…İnsanı tanımak zordur ve laf olsun diye değil, gerçek manada “sanat”tır. Anlamanın zorluğunu idrak ettiğinizde, aslında sadece “anlama taklidi” yaptığınızı anlarsınız ve geç fark ettiğiniz bu yanılgı canınızı acıtır. Anlamaktan vaz geçip anlaşılmayı umud edersiniz. Sizi anladığını iddia eden ve gerçekten anladığını sandığınız “yapay dostlar” edinirsiniz. Avunmanın adını “aşk”, “arkadaşlık”,”dostluk”, “sevgi” koyarsınız. Kabullenmek zordur salt yalnızlığı. Sarf etmeye kıyamadığınız cümleler birikir duygu hazinenizde, bir gün anlaşılacak olmanın umudu ile…Her “keşke” den sonra bir yemin dökülür dilinizden. Güçlü olmaya yemin etmiş insanlar birikir, yalnızlığı bekleme salonunda. Yalnızlık hiç gelmez, yalnızlık hep sizinledir çünkü. Varlığı inkar edilen zavallı ego’larınız kör etmiştir gözlerinizi. Görmek istediklerinizi görüp, gerçekleri ertelemeyi seçersiniz. Gerçekci olmak acımasız olmak demektir size göre. Sürekli ihanetine maruz kaldığınız duygularınıza sığınırsınız gurursuzca. Gurur… Ne zaman inşa edildiği hatırlanmayan taştan fanus. Umufak olsa da yenilenmeyi sizden iyi öğrenmiş olan gurur…Ne diyordum? İnsanı tanımak zordur. Hepimizin en az bir kez duyma organını ziyaret etmiş olan cümledir; “ben seni hiç tanımamışım” . Bu cümleyi kendi sesinizden duymak daha çok acıtır canınızı, nedense… Halbuki anlaşılmamak daha acı değil midir? Kendi benliğinizden ne kadar eminsiniz ki, öteki benlikleri sorgulayacaksınız.”Kaybedilmiş bir bahisti hayat” der Bukowski, ve devam eder “…ruhundan geriye pek bir şey kalmamışsa ve bunun farkındaysan, biraz ruhun vardır yine de.”Pişmanlıkların ve yanılgıların, bitkisel hayata girmesine neden olduğunuz duygularınızın, hiç bir zaman eskisi gibi olmayacağını bildiğiniz “kirlenmiş ruhunuzun” var olduğu, başrol olmaktan çoktan vazgeçtiğiniz, figuran olmak ile yetindiğiniz, baştan kaybedilmiş bir oyunun içindesiniz. Oyunu kazanma şansınız, “insanı anlama sanatı”nı öğrenmiş olmanızla orantılı. Anlamaktan vaz geçip, anlaşılma umudu ile vedalaştığınız vakit, oyun bitmiş demektir.Geriye kalan, geçmemekte inat eden zaman…