bildirgec.org

Karşı bir sanatçı için bir başlangıç yazısı , Pier Paolo Pasolini (1)

seyrialem | 30 October 2006 05:16

İtalyan savaş karşıtı sinemasının en işarete değer yönetmenlerinden biridir, 1961 yılında ilk filmi Accatone adli ilk filmini çekmeden önce şiir koleksiyonları ve iki romanı yayınlanmıştı ayrıca geniş bir kültür-edebiyat çevresiyle çalışarak kendisini İtalyanın öncü yazarları arasına yerleştirmişti , 1975 yılında vahşi bir cinayete kurban olmadan önceki beş yıl içinde kendini motive eden şeyin “derin , ağır umutsuzluğun enerjisi” ile “gerçekliğe olan aşkı” olarak açıklamıştır . Bir düzine sinema filmi yarım düzine kısa film yaptı , yazdı , çeviriler yaptı ve bazen tiyatro oyunları yönetti , şiirleri çeşitli koleksiyonlar halinde basıldı , kırka yakın yağlıboya tablo bitirdi , iki sayılık eleştirel denemeler yayınladı , günlük gazetelerde ağır eleştirel köşe yazılarıyla,dergilere yazdığı birçok makalesiyle İtalya’nın kültürel ve politik tartışma arenasının en çok ses çıkaran muhalif sesi oldu .

Bologna’da 1922 yılında doğdu , bu yıl faşizmin güçlü ve iktidarda olduğu yıldır , Pasolini bu erken yıllarını faşist rejimin piyade subayı olan babasının görevi dolayısı ile kuzey İtalya’da birçok küçük kasabayı gezerek geçirdi . Fakat Pasolini’nin beğenisi her zaman annesine bağlı kaldı , annesi bir okul öğretmeniydi , şiir- edebiyat eğitimcisiydi ve bu aşkını oğluna aktarmıştı . 1930’ların ortalarında aile Bologna’ya döndü , Pasolini okulunu bitirmiş ve üniversiteye kayıt olmuştu . Aynı zamanda, zamanını çoğunlukla annesinin memleketi olan Casarsa’nın kuzey bölgesinde geçiriyordu , bu bölgede alt kültürle tanıştı onlardan çok etkilendi ve onların ağzıyla şiirler yazmaya başladı.Bologna üniversitesinde edebiyat eğitimi aldı ama Ünlü sanat tarihçisi Roberto Longhi ile sanat tarihide çalışıyordu , bu tecrübe onun ilk filmlerinin görsel stilini oldukça etkileyecektir.Savaşın sonunda genç erkek kardeşinin hayat şartlarına bağlı olarak , Pasolini ve annesi Casarsa’dan göçtüler.Pasolini öğretmen olarak çalışıyor aynı zamanda kültür edebiyat çevrelerinde etkin olarak gözüküyor ve italyan komünist partisinin yerel bir parçasında sekreterlik yapıyordu.1949 yılında öğrencileriyle eşcinsel faaliyetler yapmakla suçlanarak öğretmenlikten ve komünist partiden ihraç edildi. Annesiyle Roma’ya şehrin dışındaki varoşlara yerleşti yaşamak için bir çok tuhaf işlerde çalıştı. Alt-proleterler ve onları çevreleyen adi suç dünyası ilgisini çekiyordu ve bu hayatı yazmaya başladı . “Ragazzi de Vita” onun varoşlardaki hayatla ilgilendiği ilk kitabıdır , 1955 yılında basıldı , bu kitabı halkın temel değerlerini tartışıyordu . Pasolini bir kısım önde gelen entelektüel ve yazarların çoğunun güçlü desteği ile en sonunda aklandı.Bu yalnızca bir ilk olacaktı , Pasolini ve onun yaptığı skandal işler, resmi sansüre uğrayacak ve rahatsızlık yaratacaktı. Bu noktadan 1975 teki vahşi cinayete kadar Pasolini İtalya’nın en önde giden kötü şöhretli , provakatör entelektüelidir. Onun kitapları, filmleri ve fikirleri muhalefet yaratıyordu . Bunun olumlu yönüyse Romanın alt kültür hayatını görsel biçimde betimlemesi giderek artan sayıda senaryo teklifi almasını sağlıyordu böylece Mauro Bolognini ve Federico Fellini gibi yönetmenlerle tanıştı ve sinemaya doğru hareket etti. Filmlerine bir sonraki yazımda devam edeceğim.

gözlük şeklinde usb kitap ayracı

konami | 14 March 2009 02:08

Eğer kitap okuyan biriyseniz ve usb belleğiniz yanınızda olsun istiyorsanız bu gözlük şeklindeki usb kitap ayracı tam size göre. Verileriniz kitabınızın arasında ve aklınız rahat. Şaka bir yana bu lüzumsuz zamazingoyu buradan inceleyebilirsiniz.

usb kitap ayracı
usb kitap ayracı

tuttum..!

| 09 November 2006 09:46

pilli sitelerinin en beğendiğim özelliklerinden birisi olan “tuttum” aparatını kullanım amacınızı merak ediyorum.
birçok kullanım amacı olduğundan ben özellikle belirtmek istemedim hiçbirini.çünkü size birkaç seçenek sunsam bunlar üzerine dönücek muhabbet/tartışma.
özetle soruyorum : ne için kullanıyorsunuz “tuttum” aparatını?

Askerlere seks orucu

banseker | 14 May 2006 20:41

Evanjelikler, Irak’ta görev alan askerlerinin şehvet tuzağına düşmemesi için seferber oldu. İncil çalışma gruplarında bir araya gelen Amerikalı askerler, düşmanın yanı sıra kendi şehvet ve arzularıyla başetmeyi öğreniyorlar. Askerler için en büyük tahrik unsurunun ise sayıları giderek artan kadın askerler olduğu söyleniyor.

IRAK’ta görev yapan Amerikalı askerlerin bazıları, İncil çalışma gruplarında yer alarak, düşmanın yanı sıra kendi şehvet ve arzularıyla da savaşıyorlar.

Yüzbaşı Vic Norris, bu durumu, kafasının içindeki her “kötü” düşüncenin, Hz. İsa ve ABD’deki eşiyle arasındaki ilişkileri baltaladığına inanıyor.

Hrant’ı katleden zihniyet ve dava arkadaşları

Vformumya | 22 April 2011 15:33

Yine 24 Nisan Geldi,Kimileri soykırım der kimileri değil der. Ben bugünlerde sadece kavramların tartışılacağı ve hrant dink’in unutulacağını bildiğim için bu yazıyı yazdım.Hrant dink’i anlamak yeter mi? yetmez mi? bakalım isterseniz.

Çok fazla derine inmeyeceğim,21 Temmuz 1905 tarihinde II.Abdülhamid’e Ermeni komitacılar tarafından süikast düzenlendi fakat başarısız oldu. Saldırının altında Ermeni çeteciler çıktı fakat daha derinine inilemedi.

Ermeni Patriği de bütün Ermenilerin geçmiş olsun dileklerini ve olay nedeniyle duydukları acıyı Osmanlı yönetimine iletmiştir. İslam ve gayrimüslim bütün toplulukların ibadethanelerinde, Ermeni kiliselerinde yapılan ayinlerde olay kınanmış, dualar edilmiştir.Bu başarısız girişime Ermeni komitacılar gibi Türklerden de üzülenler çıkmıştı.Hatta bu harekete “Haraket-e Kahramane” denilmişti Türkler tarafından.Hangi Türkler peki?

iyi de gercek,… (sms!)

fatigue | 09 April 2002 16:21

iyi de gercekten sms ile yollananla yollanmayani nasil ayirdedecez?

böyle taklit msglar yazar dururuz artik…

Kanlı Cumartesi

llus | 16 November 2003 22:33

“İnsandık biz , bilmeli ve alışmalıydık böyle olaylara. Ne acı, ne lanet şey bu!!!” departmanından…

Dün sabah saatlerim çalmadan uyandım.Cumartesi tembelliği yapıp önce sahilde biraz yürüyüp ofise gittim. Kahvemi aldım, sigaramı yakıp güzel bir winamp list hazırladım. Sonra ajanslardan İstanbul’da patlama haberi geçmeye başladı. Tek satırlık son dakika gelişmesiydi. Ama sürekli ayrıntılar gelmeye başladı. Ölü ve yaralı sayısı yükseliyordu. Bir yandan doğalgaz patlaması olabilir diye düşünürken daha sonra tüm bu patlamaların bir saldırı olduğu ortaya çıktı. Ajans resimleri elimize ulaşmaya başladı. Her birine baktığımda yaşadığım dünyaya olan korkumu bir kez daha anımsadım. Gelen haberleri yazmaya başladım. Evet, bugun benim işimdi. Ne biçim bir işim vardı benim? Ölü sayısı arttıkça yazacaktım üstelik birde utanmadan enkaz ve parçalanmış insan bedenlerinin resimlerini düzeltip habere yetiştirmeliydim. Kan aranıyordu, hastaneler “hasta getirmeyin” diye anons yaptırıyordu, insanlar yakınlarını kaybetmişti, acının ve gözyaşının resimleri bilgisayarıma indikçe onlara sadece mouse’un imleciyle dokunabiliyordum. Ne acı bir işti bu?