bildirgec.org

yol hakkında tüm yazılar

Yol mesajcısı

Spx | 16 July 2010 14:26

Bir çok insan için sıkıntı olan, yürürken cep telefonundan kısa mesaj gönderme problemi tarihe karışacak gibi gözüküyor. Road SMS adlı Android uygulaması sayesinde hiç bir mekanik modifiye olmaksızın, mesaj atarken yolunuzu görmenize olanak tanıyor. Uygulama bu işlem için telefonunuzun dahili kamerasını kullanmakta. Şimdilik sadece Samsung Galaxy S modeli için kullanılan bu uygulama Samsung App Store‘dan indirilebilmekte. Ürünle ilgili videoya bu linkten ulaşabilirsiniz.

Road SMS
Road SMS

Yaşam sadece bir yoldan ibaret.

ayagizer | 08 June 2010 15:06

Her insanın hayatı boyunca döndüğü, dönerken de hayatını etkileyecek olan kararlar aldığı bir gerçek. 10 yaşındayken, 18 yaşına gireceği günü beklemek, 18 yaşındayken 25 yaşının olgunluğuna bir an önce varmak, 30 yaşına gelindiğinde ise geriye dönüp iç geçirmek, insanoğlunun kaçamayacağı gerçeklerden sadece bir tanesi. Hayata atıldığında önünde kocaman bir yol vardır. O yol hep düz görünür insanın zihninde. Halbuki ne keskin virajlar barındırıyor o yol. Aşk hayatında, iş hayatında, aile yaşamında mutlaka keskin virajlar yaşar. Burda %50 başarılı olma ya da %50 başarısız olma hakkı vardır. Çok keskin dönüp de başarılı olmuşsa ‘şans’, dönememişse ‘kader’ deyip geçiştirir kendini. Ama şunu bilmeli her zaman; önünde bekleyen o düz yoldaki keskin virajları ne hayat ne de kader belirler. Bunu belirleyecek olan yine kendisidir.

Gözünü kırpmadan inatla yürümeli insan...
Gözünü kırpmadan inatla yürümeli insan…

Neyin nesi bu istasyon?

ivandenisovic[pilli_silinen_hesap] | 04 May 2010 10:58

Eski bir uykudan kalktım hazret
Saatler sonra yeniden açılıyor gözlerim
Kocaman bir bina görünüyor tam karşımda
sor babam soruyorum;
“Bu durak neyin nesi böyle?”
Kondüktör cevaplıyor,
“Burası İstanbul,sen nerdesin?”

İsterdim ki,

Geçsin yıllar ölmüş olayım
Dağılıp toz haline gelmiş olayım
Melekler yürüsün üstümde yalınayak
Derin ürperişlere dalayım..

Eski bir uykudan kalktım hazret
aklım şaştı gözüm şişti,
Nemenem iştir şaşkınım..
Neyin nesi bu istasyon?
Ömrüm bitti yoldayım..
Anlaşılan gene İstanbul’dayım..

sayın profesyonel üstad

astral | 25 March 2010 18:39

‘Tam o anda düşündü, tam da bu nedenle sen bana kalmazsın. Hiç endişe etmedim. Hiç umut da etmedim. Hiç sen benim olursun diye de düşünmedim. Çünkü bana kalmayacak kadar güzel görünüyordun.

Ne biz masallardaydık ne de masalın kendisiydik. Ki, bunlar masallarda olurdu ancak. Burukluksa gerçeğe dair bir bulgu…’

(www.crazyangelyasmin.blogcu.com adresinden alınmıştır.)
(www.crazyangelyasmin.blogcu.com adresinden alınmıştır.)

Gördüğü bir rüyanın peşine gidiyordu. Laf değil gerçekten. Rüyasında uçakta şunları konuşan kişiyle konuş demişti ona meleği. Sırf ondan konuşmuştu.

O, Dr. Bedri Ruhselman…

astral | 18 March 2010 10:58

O,vazifeyi, tekamülü ve ruhçuluğuanlatan görevli… O, Dr. Bedri Ruhselman

1
1

Bu ülkede spiritüalizm onunla doğdu. İlk celseleri o yaptı. Bedensiz varlıklarla ilk o konuştu ve aldığı bilgileri kitaplarına ilk o aktardı.

2
2

İlk hipnoz denemelerini yine o yaptı. Gelecek haberlerini o verdi. İlk spiritüel derneğio kurdu. Bu topraklarda, ruhçulukla ilk o ilgilendi.

En önemlisi insanların bu konuları kabul etmeye hazır olmadığı bir dönemde tüm bunları kabul ettirdi. Dr. Bedri Ruhselman

Türkiye’deki metapsişik biliminin kurucusu Dr. Bedri Ruhselman, 1898 yılında, İstanbul’un Fındıklı semtinde mütevazi bir evde doğdu.

3
3

Çocukluğunun ilk yıllarıyla ilgili bir geçmiş yaşamı hatırlama olayını, sevgili Dr. Bedri Ruhselman’ın bu yaşlardayken bir önceki enkarnesini hatırladığını; değerli bilim adamımızın Ruh ve Kainat kitabından sunmak isterim:

“Çocukluğumun hangi zamanında başladığını bilemediğim, 4-5 yaşıma kadar beni takip eden bu hatıranın o zamanki canlı tesirlerini hala az çok duyabiliyorum. Devamı

paranormal günlük rutin- ritimler…

astral | 03 March 2010 09:42

– Bunların hiçbirini yapmak istemiyorum.

– Ne demek hiçbiri? Hangisini, hepsi derken nasıl hepsi? Anlamadım, açıklar mısın?

– Bazen bana istediğin kadar bağır. Seni duymuyorum. Bana yardım edeceğini söylüyorsun, karşılığını bekliyorsun. Ben neyi yaparsam iyi geleceğini biliyorum ama yapabilmek ya da yapmayı istemek gibi bir şey var. Meli, malılar. Meli, malıları yakmak istediğim onca durum var ki…

Bana hayatımı ve enkarnemdeki karmamı temizlememi vaad etsen de; ben tüm bunları yapabilsem zaten senin de bunları söylemen gerekmezdi. Bazen inandığım her şeyden sıkılıyorum, belli aralıklarla inançsız oluyorum. Öyle değil de donmak gibi düşünebilirsin bunu. İnanmak ya da inanmamayı düşünmediğin noktada inanıyor sayılır mısın ya da inanmıyor sayılır mısın? Sol yanın sızlarken sen sol yanındaki ağrıyı geçirme girişimlerine dahi bulaşmazken daha ötesine nasıl kalkışabilirsin ki… Bazen pek birşeyin cazip gelmediği olur mu?

Tony Gatlif’ten Bir Yol Hikayesi: Transylvania

768 | 26 February 2010 14:38

Çingenelerin hayatına hem bir belgesel, hem de bir müzikal tadında yaklaşan dans ve dramla süslenmiş bir yol hikayesi…

Latcho Drom, Exils, Gadjo Dilo gibi birçok başarılı esere imzasını atmış, Cezayir doğumlu Fransız yönetmen Tony Gatlif’in ellerinden çıkmış yine harika bir film.

Bu sefer anlatılan, sevdiği adamı bulmak için yollara düşen ve Transylvania’ya giden Zingarina’nın hikayesi. Asia Argento’nun canlandırdığı Zingarina katıldığı bir pagan festivalinde sevdiği adamın artık kendisini sevmediğini öğrenir, yaşadığı bunalımı atlatabilmek için de her şeye sıfırdan başlamaya karar verir. Yolculuk esnasında “Duvara Karşı” filmindeki rolüyle “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü kazanan Birol Ünel’in canlandırdığı Tchangalo ile tanışır ve bir aşk yaşamaya başlarlar. Daha sonra ise olaylar gelişir.

Müzikleriyle ve görüntüleriyle olduğu kadar, usta oyunculuklarıyla da seyirciyi kendine hayran bırakan; özgürlüğe, kadına, dansa, müziğe ve Balkanlara dair 103 dakikalık bir kesit…

Asıl Olan Nedir?

admin | 08 February 2010 09:42

Sol yanımda sızı mı sızı. Neyin yokluğu? Benim artık ben olmayışım mı, çoktan benden vazgeçmem mi; yoksa senin bende olmaman mı, olmamayı istemen ve benim bunu bilmem mi? Neyin yokluğu? Kırmızının mı, yoğun bir coşkunun varlığının hayatımda olmayışı mı, bu iç tepinmelerin sebebi eylemi?

Yoksa özde ben bu muyum? Hiç çırpınmaya çalışmamalı mı asıl? ‘Asıl olan nedir?’ meselelerini aşıp, özde olanı bulmak ne zormuş oysa…

Bize ne öğretildi daima, oku, iş sahibi ol, evlen, çocuk yap, ev araba al, bunlardan birkaç tane daha al, çocukların için aynı zımpırtı devamını düşün ve bunu da güven altına al, torunun olsun, sonra emekli ol ve bir yazlık mekana taşın; işte hayat bu. Bu mu? Peki, benim iç çırpınışlarımın dermanı nerede, eğer buysa? Nerede onca öğreti?

siyah

astral | 16 January 2010 16:43

Acı geçmiyor, geçmeyecek. Siyah daha siyah. Siyah yağıyor. Kahkahalarım mı yalan yoksa dünya mı yoksa ben dünyanın haline mi gülüyorum ya da dünyadaki benim halime mi? geçmeyecek bu tasa. Tanrı da oradan seyrediyor nasıl sıyrılacağım bu siyahın içinden diye. Sana güveniyorum diyor. Ne ifade ediyor bu laf? Siyah bir şarkı dinliyorum bedenimde. Sesin derken tenin deyiveriyorum, bilinç altımın ortaya çıkmış olmamasını umut ediyorum. Umut ediyorum, etmiyorum. Umutlarım azalıyor, sonra yine umut ediyorum. Sonra umuttan nefret ediyorum. Meleğimle konuşuyorum sonra yokmuş gibi davranıyorum. Tepetaklak düşüyorum, düşer gibi oluyorum, düşenleri görüyorum; ‘Ne yapıyorsun sen?’ diyorum. Şımarıklığın hat noktasında dans ediyorsun diyorum, sonra adice suratımda bir gülümseme, ‘Dans ettiğin tek nokta da şımarıklık’ diye ekliyorum.

SARHOŞ MELEK

astral | 16 January 2010 15:10

fb363bc1b2ba
fb363bc1b2ba

MELEK KEDERİN İÇİNE DÜŞMÜŞ, HER GÜN İÇEN BİR KEDER OLMUŞ SADECE. MELEK OLDUĞUNU ÇOKTAN UNUTUP, ‘KÖTÜNÜN KENDİSİYİM’ LAFLARINI BÜNYEDE IZDIRAPLARA SEYİR VEREN DERGAH OLMUŞ.

– Birtanem, kafamda muhteşem bir hikaye var!
– Nasıl bir şey?
– Sarhoş melek.
– Sarhoş melek mi? (Kıkırdayarak tatlı tatlı) Melek sarhoş olur mu hiç?
– Bilmesem olmaz derdim de, tanıyorsun bir de.
– Nasıl ya, anlamıyorum.
– Sevgilim…
– Ay, nasıl? Çatlatırsın sen insanı, doğru dürüst anlat!

– Şekerim planı, vizyonumuzu yazarken ki, sahneyi hatırlamıyor muyum? Nasıl karşılaştığımızı, neden birbirimizi seçtiğimizi ve diyalogları hatırlıyorum. Şükür. Meditasyon yaparken her şeyi tek tek yaşadım tekrar. Çok komik bir hikaye. Bu trajikomik dahi olamaz, komik. Melek hatırlamıyor. Aslında melek ama farkında değil çünkü damgaları çok iyi kapanmış. Kreon’u okumadın değil mihala?

– Yok, okumadım; tamam benden alırsın dokuz kitabını da.

– Tamam. Hadi devam et, zaten konuya girene kadar öldürüyorsun.

– Şeker, bizimkiyle biz aynı vizyondayız. En iyisi ben sana sahneyi anlatayım birtanem. Neler okudun, ne kadarını biliyorsun, ne kadar açmam gerekli bilmiyorum; genel anlamda anlatacağım. Ruhların yolculuğund bu sahneyi hipnoz yaptığı kişilerin bilgilerine dayanarak defalarca verir, ona da bak; muhteşemdir.