İddaalı Toplum
Yazının başlığına bakıp ilk etapta bu ne kardeşim diyebilir birçok kişi. Aslında bu başlığı anlayabilmek için sadece bu yazıyı okumamıza gerek yok. İçinde yaşadığımız topluma baktığımız zaman az çok nerede olduğumuzu, çevremizin ne kadar hızlı değiştiğini ya da ‘hızla döndüğünü’ hemen kavramak mümkün. Çok değil, daha 10 sene önce, yani daha dün gibi değil mi, 2000’lerin başı. Yani ‘Milenyum Çağı’na toplum olarak merhaba dediğimiz, ‘çağın’ bize mutluluk, değişiklik getireceği umuduyla; evet daha dün ‘merhaba’ demiştik. Aslında o günden bu yana toplum olarak çok şeylerin değiştiğini gördük. Neler görmedik ki; bir ‘Keriz’ niyetine yolunan halkın yaşadığı bir ‘Kriz’. 3’lü koalisyondan birden ‘Tek’e düşüp, ‘’durmak yok, yola tam gaz devam’’ denen bir toplum yarattık. Bu da bir umut oldu, ‘milenyum’dan çok şey bekleyen halk için. O kadar çok kaptırdık ki kendimizi siyasete, artık o eski tabirle kahvehanelere giren siyasi muhabbet, evimizin eşiğine atılan ve iş dönüşü koltuğunun altındaki ekmekle eve dönen adamın, alıp da ilk okuduğu iş oldu. Ne komik değil mi, bu satırları yazarken bile siyasetin buradan konuşulması beni bile tedirgin etti. Ama amaç, burada siyaseti konuşmak değil. Zaten haddimize değil, demokrasinin tam olarak uygulandığı(!) bir ülkede kalkıp bunu buralara taşırmak.