bildirgec.org

yazmak hakkında tüm yazılar

HİÇ

astral | 16 December 2009 10:59

Tanrı seni çoktan terk etti bu diyarda. Temelli, belki baştan. Daha hiçken, daha yeniyken, daha bilincin oluşmamışken; daha akmamışken, daha görmemişken, daha onu görmemişken…

Hep hiç’tir. Hiç her’dir. Ben hep hiç kalmak istedim. Bilirim ki, ancak o zaman her olabilirim.
Azalmak kutsallık. Arınmak ve karışmamak.

Az kalmak çok olmaya çaba sarf etmeden içteki hiç’i bırakmak, açığa çıkarmak.

Ben çocuk masalları yazarım

dedi adam giderken, birden bire. Gülümseyerek. Gözlerinde ilk defa onun da büyümemiş bir tarafı olduğunu fark ettim, ilk defa…

yazmak veya kötü yazmak

gunesligunler | 21 October 2009 18:08

Yazı yazmak; yazmak ötesinde düşünceyi, fikri, olayı vs. somutlaştırma sanatıdır. Kelimeler bir ahenkle arka arkaya gelerek cümle düzeyine ulaştığında yazı belirli bir ritimle var olmaya başlar. Bilindik veyahut sürekli kullanılan/tekrarlanan kelimelerle özgün cümleler oluşturabilmektir; yazarlık.Nitekim bazı yazar ve şairler daha önce yazdıkları özgün, kaliteli eserlerle belli bir konuma gelip bugün ise yayınladıkları belli belirsiz kalitesiz yazı-şiirleriyle sırtını geçmişlerine verip pirim yapmaya çalışmaktalar. Bu durum genç kuşaklar için kötü bir örnek oluşturmakta; yeni yazanlar bir şekilde birilerini şablon seçerler, kötü bir şablon yazmak eylemini sekteye uğratır.

Okuyucu kesinlikle ön yargılardan kurtulup okuduğu yazarı/şairi eleştiri süzgecinden geçirmelidir. Özellikle şiir bu durumu belirgin yaşayan bir edebi türdür. Bu durumla birlikte; iyi şiirle kötü şiir arasındaki fark şairin popülerlik derecesine veya geçmiş dönemlerdeki eserlerine göre karşılaştırılıyor.

Yardım

beatmawe | 07 August 2009 15:02

…sonuçta çok abartıyordu.o kadar ağlamaya değmezdi hani. ağlamasını bildiği gibi dudaklarına, bol parlatıcılı vişne çürüğü ruj sürmeyi de gayet iyi biliyordu.e nasıl bilmesin? o dudaklar bende olsa ,üzerlerine bol tanrılı bir kainat sürerdim. makyajlı bir kadının ağlaması kimi zaman komik olsa da, çoğu zaman hüzün barındırır -sarılma isteği uyandıran bir hüzün-. makyaj ağlamadan önce gelirse güzel akıyordu o “A” kalite hüzne doğru ve ben hayatımda ilk defa ikisini aynı anda yapmaya çalışan bir kıza denk gelmiştim.hem ağlıyor hem de dudaklarına ruj sürmeye devam ediyordu. dördüncü boyut hatası yaşanıyordu adeta.
“hayvan herif!..resmen tecavüz ettin bana!”
doğru söylüyordu.

ufak çapta bir partiydi. herkes ordaydı hemen hemen. kıvırcığın evinde toplanmış bir avuç “kaybeden” bir avuç “yalancı” bir avuç “eroinman” bir avuç “sanatçı” ve göz kararı serpiştirilmiş bir miktar “pislik” ile servis edilmiş tanrı evi havası buram buram. karanlık ışık altında, yüksek müzik üstünde iç çamaşırlarında esrar türevleri veya ufak bıçaklar saklayan hatunlarla döşeli kanepe kıyılarında tüttürürken buldum kendimi. zaman değil, hayat geçirmeye çalışıyordum yine her zamanki gibi. fonda yansıtılmış porno, beynimde ise moonwalk yapan zombinin biri dönüyordu. tanıdık haricinde kimse alınmıyordu partiye bu yüzden tanrı içeri giremiyordu. kafamız rahattı yani.
kıvırcık her zaman giydiği ayağındaki terlikleri sürüye sürüye yanıma geldi “içeri geç. seni biriyle tanıştıracağım”.

şiirler

furkan iren | 10 July 2009 10:39

Power By Coronos
Power By Coronos

yaşamak yolunda
hayatta tutunmak için
bir gayret, bir umuttur
sevmek kadar

bilmediğimizi öğreten, unuttuklarımızı hatırlatan
kimi zaman ağlatan
kimi zamansa türlü hisleri haykırandır avaz avaz
tutuk sevdaların lisanıdır çoğu zaman

bir kadını tarif eder bazen hayalini kurduğum
bazense bir çocuğun saf ve masum tebessümünü
anlatır
artık görmeyi bile unuttuğum

“Ben de yazarım!” diyenlere…

sramana | 26 May 2009 17:18

Yazar olmak isteyen, bir ustanın yol göstericiliğine gereksinim duyan, yazdıklarını ehil gözlere okutmak isteyenler…

Evet, yazar olmak öğretilemez. Ancak yaratıcı yazarlıkta kendinden önce aynı yollardan geçenlerin deneyimlerini ve kullandıkları teknikleri bir biçimde öğrenmek her zaman için mümkündür. Tıpkı ressam olmanın öğretilemeyeceği ancak bir atölyede resim tekniklerinin öğrenilmesinin olanaklı olduğu gibi. Zaten sonuçta edebiyat da tıpkı resim gibi bir sanat dalı. Üstelik sırf bu yüzden – bizde olmasa da – yurtdışında tıpkı güzel sanatlar fakültelerinin olduğu gibi yaratıcı yazarlık bölümleri oldukça ilgi çekmekte.

Ancak ülkemizde de çeşitli yazarların farklı adlar altında gerçekleştirdikleri yaratıcı yazarlık atölyeleri mevcut. İşte “ben de yazarım!” diyenler için çeşitli yaratıcı yazarlık atölyeleri:

Bümed Yaratıcı Yazarlık Atölyesi

Sait Faik Armağanı ve Yunus Nadi Roman Ödülü sahibi Murat Gülsoy‘un düzenlediği bu etkinlik aslında yeni başlayanlar için yaratıcı yazarlık kursu ve ilk kursa katılanlar için olan yaratıcı yazarlık atölyesinden oluşmakta.

Aşkım

Gumrah | 25 May 2009 09:51

Seni ne kadar sevdiğimi ancak yazabilirim. Şu an bunu yüzüne söyleyemem. İlk görüşte aşık oldum sana.

Kalbim deli gibi çarptı, hemen ellerine dokunmak istedim, mıknatıs gibi sana beni çeken varlığından bir santim öteye gidemedim.

Hadi dediler farkındaysan arkadaşlar, Gümrah artık gidelim ve hatırlar mısın? ben sana bir kez daha soru sormaya çalıştım, bizim şirkete uğradığınızda o bahsettiğiniz dosyanın bir örneğini bana da bırakabilir misiniz? dedim,hiç benle alakası olmayan bir işin dosyasını istedim, kabak gibi ortaya çıktım o an!

KALEMLER HEP YAZMASIN,BİRAZCIK DA YAZILSIN

il mare | 03 April 2009 09:08

Hafızam hiç iyi değil, hele ki son 1-2 sene içinde… En yokluğunu hissettiğim zamanlar da deniz kenarında sonsuz mavinin önünde olduğum zaman ya da bir otobüste gözlerimle taradığım yüzlerce hayatın arasında olduklarım. Anlık yaşadığım gibi gözlerim de an ile sınırlı kalıyor ve belki de üzerinde milyonlarca güzel çağrışımın yürüyebileceği düşünce matruşkaları aracı gözüm ile beynim arasındaki köprüler kalemsizlikten kırılıyor,yerle bir oluyor.Her seferinde bir kağıt ile kalem bulunduracağıma dair kendime hatırlatma yapıyorum, fakat bunu hatırladığım zamanlar ise gene ya bir otobüse ya da denizin önüne denk geliyor…Ve her seferinde kendimi tekrarlıyorum,biraz daha sert vurarak kafama.Gözlerin beyne kayıt yapabileceğine dair bir haber de okumuştum fakat kendimi biliyorum ki(!) bu çok daha fazla acı verecektir bana, derdime devanın teknoloji ile bütünleştiği zamanlar ne kadar işimi halletmiş olmanın mutluluğunu hissetsem de,içimi nedenini işte yeni anladığım bir burukluk kemirmiştir hep,aklıma tükürmüştür sonra da. Ve köpüklü sular altında kafamın daha da ağırlaşması bundandır,anladım…

Ne diyordum… Kalemin, en çok da kendimi,ana dair hissettiklerimi anlamada bana en çok yardımcı olan 2. dostumun,en ihtiyacım olduğu zamanlarda, olmadığını görmek kendimi daha da işeyaramaz hissettiriyor.Kızarım çok,sağa sola bakınırım çünkü,o olmadan arabaların önlerine konulan,kafaları saniyede 1200 kez öne arkaya sallanabilen süs köpeklerine benzerim sahillerde,hatta çok daha işlevsiz. Gözlerim bayram eder sade, tanıdık bir yüz görmenin sevinci ile;beynime gidemez hiçbirşey,çapı 100 cm. olan kocaman delikli elekler hükmediverir beynime,hiçbirşey ayırt edemem.Bakarım…Uzağı da çok seçemem ama,en farketmediği zamanlardır zaten.Ve denizin uzağı hep bulanıktır zaten… Otobüslerde ya da cadde üzerindeki boş banklarda oturur vaziyetteyken tabi,çok daha lanet edesim gelir az ışıkta inatla okumaya çalıştığım kitaplara. Daha yakından incelemek istediğim,yorgun bedenlerin ait oldukları simalara bakış süremin iki insan arasındaki normal bakış süresini fazlasıyla aştığım; her ne kadar ,çok göremesem de karşı taraftan yanıp sönen bir soru işareti aldığımı sezdiğim an da kızarım, falan…

Pilli’yle tanışmak

mhbbslmn | 15 March 2009 13:56

Tabiki para kazanma hevesiyle tanıştım internetten nasıl para kazanırım vs… uğraşırken bi gün sayfanın tekinde yazı yazarak para kazanın felan yazmışlar (Pc başında saatlerce oturuyorum bari kazanılabiliyosa bişeyler kazanalım dimi ?)
gördüm hemen atladım tabi bi bakim neymiş diye . Baktım adamın teki pilli’den bahsediyo siteler var yazı yazın para kazanın felan diyo iyi fikir bi deneyelim dedim bux sitelerle uğraşıp alt üye derdiyle fiesta barlarla felan uğraşmaktansa …

Bir iki yazı yazdım mim verdim baktım iş para kazanmaktan çıktı sanki , acayip eğlenceli olmaya başladı 😀 Yazıyı yazıyorum acaba şimdi ne yorum yazcaklar diye sayfayı nerdeyse dkk da 20 kere yeniliyom 🙂

çok kitap okumanın zararları

admin | 23 February 2009 11:07

www.agabeyozbey.com adresinden temin edilen resim,
www.agabeyozbey.com adresinden temin edilen resim,

1-fazla empati kurmak : sürekli kendini iletişim kurduğun insanların yerine koymaktan
kendi kimliğinin belirsizleşmesi.
2-hayal gücünün fazla gelişmesi : günlük hayatta gerçek – hayal sınırının belirsizleşmesi.
3-toplumun çoğunluğunun beğenisinden uzak kalındığı için kendini yalnız, farklı, garip hissetmek.
4-unutkanlık ve kafa karışıklığı
5-gündelik hayattaki her gelişmeyi psikolojik, felsefik vb. sosyal bilim cenderelerinden geçirerek didik didik etmek / her olayı bilimsel “case” sanmak.
6-erken yaşta edinilen göz altı torbaları
7-yazmak
8-yaşarken her şeyi her şeye benzetmek –tıpkı incelikli bir romanı okurmuş gibi-
9-her kitabı beğenmemeye başlamak: edebi gereksinimlerin derinleşmesi, giderek sadece iyi edebiyattan keyif almak.

Hadi Yazı Yazalım!

ozanTi | 14 February 2009 12:18

Hadi yazı yazalım.Ama sadece yazı olmasın bu.Hem yazalım hem yazmayalım aslında.Yani yazalım da yazmış olmak için,yani bir mesajımız olmasın.

İçimizden geldiği gibi doğal.Süslenmemiş sözlerle…Bizim cümlelerimizle…Sade ve anlaşılır.Ama çok anlaşılır da değil.

Sesimizin çıktığı kadar gür ama bir o kadar da kısık sesle yazalım.

Rahatlamak için yazalım.Rahatlatmak için yazalım.
Kendimiz için yazalım.Vatan için yazalım.Dünya için yazalım.İnsanlık için yazalım.

Yazalım,ne yazarsak yazalım…Ama önce kendimiz ve bizi okuyanlar için yazalım.Gösteriş olsun diye değil rahatlmak için yazalım…