bildirgec.org

gunesligunler

11 yıl önce üye olmuş, 5 yazı yazmış. 1 yorum yazmış.

KAYIP

gunesligunler | 13 May 2010 09:47

Gelecek arzusunun depreştiği günlerden
Sana yazgılı bütün kelimeleri yazdığım kağıtları sonra ormanları…
Heyy sana soruyorum, bu kentte nasıl bulunur insan?
Çocuğumu arıyorum…
Simsiyah bir fistan vardı üzerinde; son gördüğümde
Sahi neresi bu kent?
Kulaklarım çınlıyor,
Tutun beni, bu derya boğar adamı
Bu İstanbul bizim İstanbul mu?
Anası örmüştü saçlarını
Ben çevirirken imameyi …
Bu İstanbul…

VESİLEYLE AŞK

gunesligunler | 25 October 2009 12:17

Bir yalnızlaşmak öyküsüdür aşk…
Ötekileşmek,
Sonra yalnızlaşmak mahşeri yerinde
Mızrak saplanırken yüreğe
Acısız, aşktan yitirmektir canı
Koşup terlemek değil, deryasında kavrulmaktır aşkın
Yaşam mı?
Onsuz yaşanmıyor, onunla oldun mu bitiveriyor.
Aşk’ın öyküsü kısadır hayat kadar.
Bir vardır sonra hiç yoktur.
Bir sihirbaz gelir
Şapkadan çıkarır; ilk görüşte aşk diyor insanlar buna.
Bir kahraman saldırırken düşmanına
Bütün bilinciyle sarılırken davasına
Sıkarken kurşununu hedef almadan, yüreğiyle gözlemesidir: Aşk!
Sonra hiç yoktur aslında aşk
Var olduğu kadar… Kayıptır!
Ayrılık der insanlar.
İşte böyle: bir vardır, bir yoktur aşk.
Hiç olmadığı kadar varlığı; her zaman olduğu gibi yokluğu
Aranandır aşk…
Bazen ana avrat küfredilip
Sokağa atılan piç edilen
Bazen de şık bir kentin asılı kalan trafiğinde bekletilip
Çaresiz yeşilin yanmasını bekleyen.
Vesselam aşk hep vardır hiç olmaz.
Mem yanar zin kavrulur.
Aşk arada dansözdür bazen.
Oynar oynar döner götünü gider.
Rahmin bekâret kilididir
Onu ancak “o” açar
Bir de “zor”(?)
Ağaçları yanmış, hayvanları ölmüş bir orman
Yağmurunu yitirmiş, bulutları yok olmuş bir gök
Sonra bir acı matem sonra bir insan
Aşk yaşatandır diyorlar insanlar
Aşktır bizi ayakta tutan
Bir vardır, olmasa da hep vardır aşk.

yazmak veya kötü yazmak

gunesligunler | 21 October 2009 18:08

Yazı yazmak; yazmak ötesinde düşünceyi, fikri, olayı vs. somutlaştırma sanatıdır. Kelimeler bir ahenkle arka arkaya gelerek cümle düzeyine ulaştığında yazı belirli bir ritimle var olmaya başlar. Bilindik veyahut sürekli kullanılan/tekrarlanan kelimelerle özgün cümleler oluşturabilmektir; yazarlık.Nitekim bazı yazar ve şairler daha önce yazdıkları özgün, kaliteli eserlerle belli bir konuma gelip bugün ise yayınladıkları belli belirsiz kalitesiz yazı-şiirleriyle sırtını geçmişlerine verip pirim yapmaya çalışmaktalar. Bu durum genç kuşaklar için kötü bir örnek oluşturmakta; yeni yazanlar bir şekilde birilerini şablon seçerler, kötü bir şablon yazmak eylemini sekteye uğratır.

Okuyucu kesinlikle ön yargılardan kurtulup okuduğu yazarı/şairi eleştiri süzgecinden geçirmelidir. Özellikle şiir bu durumu belirgin yaşayan bir edebi türdür. Bu durumla birlikte; iyi şiirle kötü şiir arasındaki fark şairin popülerlik derecesine veya geçmiş dönemlerdeki eserlerine göre karşılaştırılıyor.

çocuk-cezaevi

gunesligunler | 14 October 2009 11:06

Uyuşturucu satarken yakalanan ve Adana/Pozantı da cezaevindeyken diğer kaderdaşları tarafından dövülerek öldürülüp sonrasında bir iple asılan çocuk, İstanbulda annesini aldattığı gerekçesiyle 12 yaşındaki çocuğun babasını öldürmesi ve yine cezaevinde yaşanacak bir yaşam… Türkiye her sabah böyle haberlere uyanıyor. Çokbilmiş efendiler-medya eğitimsizlikten dem vuruyor sürekli. Oysa sürekli bir eğitim silsilesinden geçip sonu “bu olaylar” olan onca insan var ki. Bu problemde elbet eğitim eksikliği mevcut ama bu sıradan okuma-yazma eğitimi değil: bilinç eğitimi, ortak yaşam eğitimi, renklere saygı eğitimi, erdem eğitimi ve her şeyden önce ne mutlu insanım diyebilmek cesareti ve cüreti… Gazetelerin 3. sayfa haberleriyle yaşamak ülkemiz insanları için bir yaşam tarzı haline geldi. Bu yaşam tarzından en çok çocuklar nasibini alıyor. Henüz 12 sinde çocuklar sokak-cezaevi arasında mekik dokuyor. Gelişen bu sürecin sonuçları çocuklarda tasvip edilmez, insan doğasından uzak, birlikte yaşama aykırı bir gelecek hazırlamakta. Uyanmanın, ayağa kalkmanın zamanıdır. Sokaklarda suçlu değil geleceğin tohumları yeşersin.