bildirgec.org

yazar hakkında tüm yazılar

1000 Gönüllü Yazar Aranıyor !

PeLammX | 25 May 2010 11:38

Selamlar,

Yeni açtığım alanıma farklı bişeyler yapmak istedim. Yeni birşey olmasını istediğim bu alanda aklıma şu fikit geldi 🙂

1000 Yazar aranıyor… Şimdi kimileri alta bunun reklam amaçlı olduğunu yazabilir ama inanın umrumda olmayacak. Ben sadece yazmak isteyip yazamayanları çağırıyorum. Yazacak bişeyleri olup da susanları… Eleştireceği şeyleri unutanları bekliyorum. Konularda sınır yoktur arzu ettiğiniz herşeyi paylaşabilrsiniz. Yazar SİZSİNİZ !

Ayrıca blogger tabanlı olduğunu da belirtmek isterim.

Bu platformda üye olmak için lütfen sitemizdeki yazar kayıt formunu doldurunuz : YAZAR OL !

Karakterinin adını alan kadın: Anna KAVAN

queennothing | 14 May 2010 11:29

Bencil, katı görünümlü; katı kalpli, tahammülsüz ve sevgisiz bir kadının ve 14 sene sonra hayata gözlerini yumacak bir adamın kızı olarak dünyaya gelen Helen Emily Woods, 10 Nisan 1901 tarihinde, Fransa’nın Güney kesiminde yer alan Cannes‘da dünyaya geldi. Aynı adı taşıdığı annesinin kendisini sevmediğini; dahası, içten içe nefret beslediğini ve kızı olarak görmediğini anlayan küçük Helen, 14 yaşına geldiğinde hayatın bambaşka bir yüzüyle tanıştı; babası Claude Charles Edward Woods ölmüştü. İlk ve tek sevdiği insan olarak gördüğü babasının ölümünün verdiği derin acıyı içinde saklayan Helen, annesinden çok amcasıyla vakit geçirmeye başladı. Bir kaç defa okul değiştirdikten sonra Avrupa’dan Amerika’ya; Kaliforniya’ya geldi. Daha sonra İngiltere’ye gidip, Oxford’a yazılan Helen, ne okuluna, ne de çok sevdiği İngiltere’ye alışabildi ve ‘genç kızlık’ bunalımına girdi.
Uyumsuz tavırları, çevresi tarafından iyi karşılanmıyordu; bu sebeple hep yalnız kaldı. Yalnızlığın üzerine, annesinin soğukluğu yüzünden olamadığı ‘rol modeli’ eksikliği çektiğinin farkında olmadan kadınlığa, büyütülmeye ve geleceğe erken den adım attı; amcasının sayesinde tanıştığı Donald Ferguson ile romantizm yaşamadan nikah masasına oturan genç Helen, Asya’nın Güneydoğusuna; Birmanya’ya taşındı. Oldukça soğuk ve Helen’e karşı kayıtsız davranan Donald ile sonu gelmeyen tartışmalar yaşayan genç Helen, hamile olduğunu öğrenince evliliğini kurtarmayı düşündü ve Donald için kendinden feragat etti.

‘Brian’ adını verdiği bir oğlan çocuğu dünyaya getiren Helen, neredeyse hiç konuşmadığı kocasından gitgide uızaklaşıyor; ilk defa kendi dünyasını yaratıyordu. Yazmaya başlayan genç kadın, ilk kitabını 1929 senesinde “A Charmed Circle” adıyla çıkardı. 1930 senesinde “Let Me Alone” (Beni Rahat Bırak) ve “The Dark Sisters“ı (Esmer Kardeşler) çıkaran Helen, başkarakterlere hep kendi adını ve soyadını veriyordu. Aralarına derin bir uçurum giren kocası Donald’a da sık sık gönderme yapan genç kadın, 1935 senesinde “A Stranger Still“i, 1936 senesinde “Goose Cross” ve 1937 senesinde de “Rich Get Rich“i (Zengin Zengini Alsın) yayımlattı. “Rich Get Rich”ten sonra hem Donald’a, hem de onun soyadına veda ederek, tekrar Helen Woods ve özgür oldu.

geçenlerde farkettim

taha3045 | 28 April 2010 13:25

Geçenlerde farkettim sevgili günlük olmayan ama günlük niyetine kullandığım şey aslında ben bilgisayarda yazı yazarken sürekli enter tuşuna basma eğilimli biriyim, tik gibi birşey yazı yazarken basma isteği uyanıyor içimde, basıyorum da , sonra siliyorum tabi pis birşey bu, kumanda elimdeyken de sürekli menü tuşuna basıp duruyorum, doktora gitmem lazım mı ki?

Geçenlerde farkettiğiniz gibi yazdığım her yazıya hoş kadın fotoğrafı yayınlamayı çok seviyorum, gördüğünüz gibi hiç bir alakası olmadığı halde bu konuya da bu tür fotoğraflardan ekleyeceğim, göze hoş görünsün diye , kendimi değil sizi düşündüğümden diye işin içinden çıkabilir miyim?

Geçenlerde farkettim 22 dakika.org da büyük-küçük harf olayı yok, evet bunu gerçekten geçenlerde farkettim çünkü yazı yazdığım bir site değil, çok ta bakınmam , ayda yılda bir o yüzden herkesin bildiği bu şeyi ben yeni farkettim. Ne kadar güzel ama nasıl yazarsanız yazın küçük harf oluyor, ama asıl kötüsü buralar nedeniyle büyük-küçük harf düzenine dikkat etmeye eli alışmış yazarların orada istem dışı tekrar buna devam etmesi ve bunun boşuna bir didiniş olduğunu farketmesi.

Bir Karikatüristi Kıskanmak

admin | 06 February 2010 12:59

Bir Karikatüristi Kıskanmak

Kıskançlık hayatımda hiçbir zaman ciddi anlamda yer almadı, ilginç ama ben kimseyi kıskanmadım. Yoksa kıskandım mı? Düşünüyorum da biri gerçekten güzel bir işe imza attığında kıskandım ama onun başarısı sonlansın ben yapayım demedim. Tepkilerim kıskanılması muhtemel olaya genelde şöyle olur; “ aa ne güzel keşke ben de yapabilsem böyle şeyler” ya da “ aaa ne güzel ben de yapabilirim ki çalışırsam”. Yani bu kıskançlık değil di mi sevgili okur? Evet, evet bana böyle olduğunu söyle, beni, kıskanç olmadığımı onayla lütfen. Cevaplarınızı duyar gibiyim, sizinle aynı fikirdeyim. Bu kıskançlık diye tanımlansa dahi kötü niyetli bir eylem değil. Ben buna olumlu kıskançlık diyorum, insanı bir şeyler yapmaya teşvik ediyor.

HUXLEY AİLESİ (dahiler)

admin | 02 February 2010 17:32

HUXLEY AİLESİ, yetiştirmiş olduğu yazarlar ve bilim adamlarıyla saygın bir İngiliz ailesidir.

THOMAS HENRY HUXLEY (1825-1895), Darwin Charles ‘in evrim kuramının en ateşli savunucularındandı. Biyoloji dalında yaptığı çalışmalarla bilimsel gelişmeye büyük katkısı olan Thomas Henry Huxley, denizdeki canlılar ve kuşlardan başka, jeolojik devirler boyunca dünyada yaşamış canlı varlıklar ve fosiller üzerinde de araştırmalar yaptı. Babası bir matematik öğretmeni olan Huxley Londra yakınlarındaki Ealing’ de doğdu. Londra Üniversitesi‘nde tıp öğrenimi gördükten sonra İngiliz donanmasında dört yıl cerrahlık yaptı. Donanmada çalışırken, Avustralya ile Yeni Gine arasındaki bölgeye gittiğinde, denizanası ve başka deniz canlılarını toplamaya ve incelemeye başladı. 31 yıl süreyle Kraliyet Madencilik Okulu’nda ders verdi ve bilimsel araştırmalarla uğraştı.

MAKSİM GORKİ; Gerçek bir idealist

admin | 02 February 2010 12:07

Maksim Gorki, gerçek adıyla Aleksey Maksimoviç Peşkov 28 Mart 1868’de Rusya Novgorad’ da doğdu. Yoksul bir hayat geçiren Gorki, 5 yaşında babasını kaybetti, bunun üzerine annesi ikinci evliliğini yaptı. Küçük yaşta yetim kalınca anneannesi ve büyük babası tarafından büyütüldü. Hemen hemen hiç okula gidemedi, belki bir iki hafta öğrenim görebildi. 8 yaşında iş hayatına atıldı. Bir gemiye bulaşıkçı olarak girmişti ama içten içe bir okuma isteği vardı içinde, ne yapsa bastıramadığı içindekileri dışa vurma, insanlarla paylaşma isteği günden güne bir çığ gibi büyüyordu beyninde. Hayatı fakirlik ve acı içinde geçiyordu. Bu sebeple Rusçada acı anlamına gelen ‘Gorki’ adını aldı. Gençlik yıllarını bir serseri gibi geçiriyordu, intihara bile kalkıştı, ordan oraya bütün Rusya’yı gezmişti. Bu sırada öykü yazmaya da başlamıştı. Yazdığı öyküler özgürlük için mücadele eden, halkı ve vatanı için başkaldıran insanları anlatıyordu. Öyküleri dergilerde yayınlanıyordu. Fırtına Kuşunun Türküsü adlı kısa bir şiiri yüzünden Çar’la arasında anlaşmazlıklar çıktı ve kısa bir süreliğine tutuklandı.

1895 yılında Petersburg‘da bir dergide yayına çıkan ‘Çelkaş’ adlı öyküsüyle ünlendi. Hemen arkasından da ‘yirmialtı erkek ve bir kız’ adlı öyküsü yayınlandı. Artık herkesin tanıdığı bir yazardı. Hapisten çıktıktan sonra 1906 yılında yazdığı ve Rus devrimine adadığı ‘ANA’ adlı ünlü romanını çıkardı.
Maksim Gorki, Rusya için çok mücadele verdi. Herzaman barıştan, doğruluktan yanaydı. Rusya’nın 1. dünya savaşına girmesine karşı çıktı, Bolşeviklerin iktidara geçmesini eleştirdi. Demokratlar bile çekinirdi ondan, kalemi kılıç kadar keskindi.
Artık Rusya’ yı bıkaran Gorki İtalya’nın Sorrento kentinde yaşamını sürdürme kararı aldı. (1921-1928) Fakat ısrarla çağırmaları üzerine 1929 yılında tekrar Rusya’ ya döndü. Stalin‘ i destekledi. Sovyet yazarlar birliği başkanı oldu ve ölene dek orada yaşadı. 1936 yılında hayatını kaybeden ünlü yazarın ölümü şüpheli bulundu. Bir suikaste kurban gittiği de düşünülen Maksim Gorki’ nin adı doğduğu kente verildi.
MAKSİM GORKİ’ NİN TÜRKÇE’ YE ÇEVRİLEN ESERLERİ
Roman
Foma (1899, 1983)
Ana (1906, 1979)
Halk Düşmanı (1907, Türkçe’ye “Yararsız Bir Adam” adıyla (1979)
Matveya Kojemyakin (1910, 1984)
Klim Samgin’in Hayatı (1936, 1975)
Artamonovlar (1977)
Küçük Burjuvalar (1901, 1967)
Arkadaş
Fırtınanın Habercisi
Çocukluğum
Üçler , (1900)
Soytarı
Ekmek İşçileri
İki Kafadar

Öykü
Yirmi Altı Erkek ve Bir Kız (1939)
İtalya Hikayeleri (1911, 1970)

“Dişisine Kötü Davranan Tek Hayvan İnsanoğludur”: Jack London

24black mamba24 | 27 January 2010 11:30

Jack London
Jack London

San Francisco Körfezi’ne doğru yol alan “Razzle Dazzle” (ABD argosunda “Şaşırtıcı hareket” anlamındadır) adlı teknenin genç kaptanı bir eliyle dümeni tutarken öteki eliyle dizleri üzerindeki kalın kitabın sayfalarını çeviriyordu. Teknedeki büyük tahta kutularda gün boyu istiridye yataklarından çıkardığı ve kendisine üç aylık işçi ücreti denli gelir sağlayacak olan istiridyeler bulunuyordu.

Her an bir devriye botuyla karşılaşabilir ve kaçak avlanmakla suçlanarak hapsi boylayabilirdi. Fakat genç kaptanın çevreyi kollaması gereken bakışları daha çok kitap sayfalarında geziniyordu. Sahil polisinin baskını umrunda değildi; çünkü onlar için en büyük istiridyelerden oluşturduğu bir ikram tabağı hazırlamıştı bile… On yedi yaşına yeni girmiş olan kaptanın adı Jack London‘dı.

Jack London (1876-1916), yoksul bir ailenin çocuğu olarak San Francisc‘da dünyaya geldi. Anne ve babasının koyduğu “John” adını ilkokul sıralarında kendi isteğiyle “Jack” olarak değiştirdi. Sekiz yaşındayken eline ne geçerse okumaya başladı. Yoksulluktan üne ulaşanların ve uzun deniz yolculuklarına çıkanların öyküleri daha çok ilgisini çekiyordu.